Böyle başa böyle tarak

Gazetelerin internet siteleri, demokratik birer platform aslında... Her haberin altına yorum yapılabiliyor... Vatandaş, o haberle ilgili ne düşünüyorsa, yazıyor.


Deniz Baykal, basın toplantısı yaptı, "devletin rakamları"yla krizi anlattı.


Yorumların bazıları şöyle...


(Kelimesi kelimesine aktarıyorum, vatandaşın görüşüne müdahale etmemek için harf hatalarına bile dokunmuyorum.)


"Kriz dellallığı yapma", "Kem küm etme", "açlık ve sefalat eseriniz", "Senin yüzünden millet veremdem kırıldı şimdi herkes tok", "Baykal gelse IMF'den bi müdürü getircek", "oh be ne kolay bu sorunların sebebi hükümeti gozterip işin içinden çıkar", "ne yazıkki amerikada obamanın getirdiği heyecan ve umudu taşımıyor", "boşa konuşma senin döneminide biliyoruz yag karne ile gaz karne ile aman seni bi daha almayalım", "bu tablonun sebebi baykal", "sayın Erdoğan yüzünden kafayı sıyırma noktasına geldi, ah sayın başbakanım ah bu adam kahrından ölürse senden bilirim!", "ortalığı yatıştıracağına kariştırıyorsun, kriz duasına çıkmış, akpyi sorumlu tutacak!!!", "Sayın Baykal koltuk için değil vatan için mücadele edin", "ergenekoncu baykal seninde foyan çıkar yakında", "sen nerden biliyon dangalak", "baykal zamanında maliye bakanıydı ekmek karneyle dağıtılıyordu", "emekliden bahsetmiyor, baykalın tuzu kuru çünkü","bilinçli konuş", "senin bunlardandamı haberin var", "bu saçmalıklara inanan chpli varmı", "kişisel çıkarları için konuşuyo..."


Başbakan, Elbistan'daydı o sırada.

Mahzuni'den okudu...

"Milletin sırtından doyan doyana

Bunu gören yürek nasıl dayana

Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana!"


Alkışladılar.


Uzatmayayım...

Dolar 4 lira bile az.


Yılmaz Özdil

Yılmaz Özdilin köşe yazısında belirttiği ve o yorumları yazanlar zaten genellikle bildiğimiz F Tipi takımından ve işleri güçleri rahat yeni tabiriyle Dinci Burjuvazinin ayak takımlarıdır.Görmemiş olduklarından yoksulun halinden anlamazlar.

boyle basbakan erdogana, boyle akp'li secmen TARRRRRRRAKLAR iste. gule gule kullansin!

Ben "böyle başa böyle tarak" mantığına karşı çıkıyorum. Baş ve tarağın etkileşimi, içiçe bir süreçtir. En ufak bir teknik-mühendislik eğitimi alan herkesin bildiği gibi, bu bir geribeslemeli düzenektir.

Halkın seçim anındaki durumuna göre iktidarlar belirleniyor ve iktidarın kararına göre halk şekilleniyor. Ne iktidar+muhalefet partileri bu haldeyken, halkın aydınlanmasını ve "düzgün" oy vermesini bekleyebiliriz, ne de partiler bu haldeyken, "düzgün" eğitim ve sosyal politikalarla halkı aydınlatmasını bekleyebiliriz.

Tersine gidiş, karanlığa gömülüş bir girdap gibidir ve 38'den beri halk ve iktidar birbirini seçe-şekillendire bu kadar dibe geriledik.

Girdaptan kurtulup, içiçe süreci ters çevirmek için münevverlere ve genelde devrimsel gelişmelere ihtiyaç vardır. Attila İlhan'ın, Uğur Mumcu'ların tek başlarına bir tek kalemleriyle bizleri ne kadar aydınlattıklarını eğittiklerini biliyoruz. Haklı ve düzgün ama minik etkideki muhalefetler, akıntıya karşı kürek çekmektir oysa bizim dev bir dip dalgasına ihtiyacımız vardır. Bu karanlığa gideduran zincirleme etkileşmeyi orta yerinden kırıp, akıntıyı ters yöne yani ileriye çevirmek gerekmektedir. Cumhuriyetimizin kuruluşundaki Devrim işte bu yönde, bizlere yol gösteren devasa bir örnektir, bir ilham kaynağıdır.

Bir de Hz. Ömer'in Adaleti hikayesi var: Halk, yöneticinin zulmünden illalah edip, "Allahım, nerde Hz. Ömer'in adaleti" diye yakardığında, yönetici bunu duymuş da "Allah'ım, nerde Hz. Ömer'in halkı" diye cevap vermiş. Gene tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan? Peki ya ilk yoğurt nasıl olup da mayalanmıştır? Malum, sütü mayalamak için biraz yoğurt lazım.

Bunlardan hiç bahsetmeyip, yalnızca halkın durumu hakkında anlık bir durum tesbiti yapmak ve tavuk-yumurta, ilk yoğurt, baş-tarak ikilemlerine düşmeyi, yeterince derin bulmuyorum bulmuyorum. Yılmaz Özdil'de de bu sığlığı genelde görüyorum. Nihat Genç hani, Emin Çölaşan'ı falan eleştirmişti ya, işte bu da ona bir örnek.

Yoğurt kullanarak sütü mayalayıp, elde edilen yoğurdun bir kısmıyla yeni süt mayalamak, ama yoğurt yoksa bir daha süt mayalayamamak yani ilelebet yoğurtsuz kalma, karanlıkta kalma, AKP'yle kalma durumundan kurtulmak lazımdır. Bir parça bayat ekmeği de sütün içine koyarsanız, mayalanır o da yoğurt olur. Belki tam sevdiğimiz gibi olmaz ama, o ilk o yoğurdu kullanarak elde ettiğimiz yoğurtan elde ettiklerimizle, yani zamanla güzel bir yoğurdumuz olur. Süt-yoğurt sürecindeki kısırdöngüde devreye giren işte o bir parça ekmek, halkın içindeki devrimci münevverlere benzer. İktidar bir kere milli kimliğe kavuştuğunda, tıpkı Köy Enstitüleriyle, Halk Evleri'yle, Tevhid-i Tedrisat'taki gibi halkı da istenilen aydınlık ülküye göre şekillendirmek mümkündür. Ama görünen o ki, bu sefer daha dikkatli olmak lazım ki ne yana gittiğini bilmeyen nehirler, ovalarımızda menderesler meydana getiremesin. Yani eldeki son ekmeği de, mevcut tüm yoğurtla yiyip bitirmemek lazım. AKP'nin yaptığı, süt veren inekleri de yabancılara satmak ya.. Hayırlısı..

Bu Halk Kitlesi koyunluk yapmaya devam ederse, vay halimize...
Su yorumlara bakin ya..