Bu Ortaokullar İmam Hatip Değildir, Lütfen Gerçeği Anlatalım!

Getirilen Parçalı Eğitim modeliyle bütün eğitim sistemi altüst edildi. Bize yaşatılan kaosu eğitimciler daha kendileri anlamadılar.

Bir tek başlık altında protestolar yapılıyor, veliler bir tek konu için okul önlerine çağrılıyor, yazılmış pankartlar ellerine veriliyor; 4+4+4 istemiyoruz, İmam Hatip istemiyoruz… Böyle ifadelerle gerçeği anlatmak mümkün değildir.

Velilerle herhangi bir bilgilendirme toplantısı yapılmıyor, imza toplanıyor, basın açıklaması yaparak dağılıyorlar. Sonuçta imam okuluna karşı olan-olmayan, laik-antilaik gibi bir kutuplaşma başlatanların ekmeğine yağ sürüyoruz. Oysa ortada İmam Okulu diye bir okul yok! Çünkü imamlık meslektir, lise diploması gerektirir, diplomalar kalkıyor bütün meslek liseleriyle birlikte İmam Hatipler de kapanıyor. Bakın, sıfır SBS puanıyla Özel Hemşirelik okulları açan açana. Yakında sıfır puanla Özel İmam Hatipler açılır.

Artık her tarikat kendi din adamını ve kendi öğretisini kendi kurslarında sertifikalı çıkartacak. Başbakanla aynı tarikattan olmadıkları halde neden AKP’nin anayasasına evet oyu vereceklerini tahmin etmek zor değildir; bütün tarikatlara kendi camilerini ve din okullarını açma serbestliği getiriyor da ondan. Yabancı tarikatlara da…

Gündeme türbanı her getirişlerinde nasıl ki yeni bir emperyalist yasa geçirildi, şimdi de İmam Hatip ortaokulu diyerek şu malûm Ilımlı İslam projesi hayata geçiriliyor. Küresel din tacirliği sistemi geliyor, her din ve mezhep, onların da her tarikatı kendi müridini devşireceği seçmeli derslerle geliyor, işte bunu İmam Hatip ortaokulu diyerek örtbas ediyorlar.

Eğitimi “tüm dinlere ve mezheplere” diyerek küresel din piyasasına açan bu yeni okul sistemini halka anlatırsak, o zaman dindar olan olmayan herkes buna hayır demeye gelir, imza da verir. Eğer yeni ortaokulların adını böyle yanlış koyarsak, onların istediği emperyalist oyuna düşeriz. Konuyu halktan gizlemenin yolunu böyle buldular, dindar insanımızı da böyle aldatıyorlar. Üstelik topluma ayrılık tohumları ekiliyor. Bakın, bizim mahallede kısasa kısas, “İmam Hatip Ortaokulu istiyoruz” imzası başlattılar. Oysa, gerçeği dindar insanımıza da anlatarak onunla bir safta yer almayı başarmak zorundayız, yoksa bu gemide hep birlikte batıyoruz.

Evet, bu gemide hep birlikte aydın aymazlığından batıyoruz. ”Biz İmam-Hatip istiyoruz” diyenin, ona imza verenin de farkında olmadığı, yeni anayasaya evet dedirtme tuzağını, geçtiği anda bütün tarikat ve kiliselerin ayrı ayrı din vergisi toplayacağını, tarikatlarını bile bilmediğimiz yabancıların bu okulda kendi kıyafetleriyle ders vereceklerini, giderek devlet okullarının küresel din okullarına dönüşeceğini anlatmalıyız. O zaman o dindar velilerle birlikte bu emperyalist eğitim tuzağını bozabiliriz.

İmam Okulu İstemiyoruz pankartlarıyla miting yapanlara, bu en okumuş tayfaya gerçekte bu okulların tarikat ve misyonerlik faaliyetleri için açılmış Din Okulları olduğunu, yeni anayasa geçirilene kadar adını böyle İmam Okulu diye yutturacaklarını anlatmak en zor olanı. Böyle, din iman diyerek yeni anayasaya "evet" oyu alacaklarını, sonra da misyonerliği serbest hale getireceklerini ilkin bu aymazlara anlatmamız gerekiyor.

Mahallemdeki okulun önünde dün yapılan protestoya Eğitim-Sen başkanı da geldi. Yanına vardım, açtım yeni anayasadan Çağcıl Laiklik maddesini gösterdim, böyle afiş açmanın yanlışını özetledim, biz böyle dedikçe “evet” oylarını artırıyorlar, bu tuzağa gelmeyelim, dedim ve 18.sayfada “bütün dinlerin dersleri verilir” maddesini gösterdim, Cevabı, "Siz bütün dinlerin öğretilmesine karşı mısınız" oldu. Bütün dinlerin öğretildiği yer ilahiyat fakültesidir, ortaokul değil, bu ayrımı bilmiyor, üstelik kendisi tarihçidir, haçlı seferlerinin ne olduğunu da bilmiyor. Mesleki Yeterlilik Kurumu yasasından da haberi yokmuş. Daha ben kime ne diyeyim?

Kime anlatacağız? Bu en önemli sorudur; annelere!

Anneler dikkat!

Çocuklarımıza beyin ölümleri süreci başlatıldı, buna bütün anneleri toplamak için çabalayalım.

İzmirli bir okurum hatırlattı; İzmir Milli Eğitim Müdürü, Özel Eğitim Öğretmenlerine konuşurken "Bundan sonra daha fazla zihinsel engelli okulu açacağız" demiş.

Aslında bir gerçeği söyledi, yeni eğitimin hedefi daha fazla zihinsel engelli yaratmaktır. İlk beş yılın ders kitaplarıyla hiç ilgilenmiyoruz, bu çok önemlidir. Okumayı zamanında sökememiş çocukları sınıf öğretmeni oraya yönlendirir, biliyorsunuz. Okumayı Ocak ayında başlatıyor yeni program, ona göre düşünün. İlk üç ayı okulda yaramazlıkla geçiren çocuğa siz daha sonra okumayı hiç öğretemezsiniz!

Bir de çocuğuna “okumayı öğrenemez” raporu alan aymaz veliler ve bu raporu veren aymaz doktorlar var. Daha ben kime ne deyim? O çocukları kendi elinizle zihinsel engelli okuluna gönderteceksiniz. Bir yıl sonra çocuğu okula götürdüğünüz zaman bu rapor önünüze gelecek, okul müdürü kayıt yapmayacak, bu tuzağı lütfen görün. Okulun fiziki koşullarını ana okuluna uygun görmedim onun için göndermiyorum, bunu diyemediniz de çocuğunuzu damgalattınız, öyle mi?

Bir uyarı daha yapayım. Tayin bekleyen sınıf öğretmenine zihinsel engellilere veya anaokulunda eğiticilik sertifikası, okul öncesi öğretmenine “okur-yazarlık öğretir” sertifikası gibi öğretmenliği uzmanlık alanının dışına çekerek parçalama süreci başladı. Geçen yaz bunların hizmet içi kursları yapıldı. Öğretmenliği bu kadar parçalamanın çocuklarımıza nasıl yansıyacağını konuşalım lütfen.

Bize neden İmam Hatip ortaokulu istemiyoruz pankartı açtırılıyor, bir daha düşünün.

Bu sistem çocuklarımız ebleh yetiştirecek, imam bile değil, bunun pankartını açalım lütfen; Tarikat ve Misyoner okulu istemiyoruz! Din tacirliğine hayır!

Bu karanlıkta akıl ışığınızı hep açık tutmanız ve oklarınızı doğru hedefe göndermeniz dileğiyle…

Başoğuzlu töresinde okunu doğru hedefe isabet ettirmek birinci kuraldı, ikincisi “gerçeği söyle” idi, değil mi?


Mahiye MORGÜL, 17 Eylül 2012

Mahiye Hanım güzel anlatmış ve açıklamış.

En haklık olduğu yer ise halkın inancını ''hiç'' olarak gören ve ''Biz İmam-Hatip istemiyoruz'' diye pankart açan zevat için söyledikleri.

Çünkü onlar yıllarca din düşmanlığı yapa yapa insanları belli ölçüde din tacirlerinin kucağına itmiştir. Yalancı İslam'dan dem vuranların devasa oylar almasının en büyük nedenlerinden birisi de budur..

Bu din ağlakçılarından da gına geldi artık. Kendileri başkalarının inançlarına saygı göstermezler, diğer inançlardaki insanların inançlarıya dalga geçecek kadar insanlığı kaybederler. Ondan sonra birileri "üniversitelere türbanla giremezsiniz, imam hatip okulları ihtiyaç olduğu kadar açılsın" diyince onlara "imansız, dinimize saldürüler ühü" diye saldırırlar. Dinci ikiyüzlülüğü de bu olsa gerek. Ey ikiyüzlü zevat, sizler alevilerin ve müslüman olmayanların haklarını neden savunmazsınız? Bu insanlara sünni din inancını görmesine neden ses çıkarmazsınız? Devletin üst kurumlarında neden Türk-İslam sentezci güruhtan başka kimse yok? Bu 4+4+4 gerici eğitim sisteminin sonuçlarını, mezhep düşmanlıklarını körükleyeceğinin farkında değil misiniz? Sizler nasıl insansınız ki bunu görmezden geliyorsunuz?

Bu ülkede her darbede en çok solcular ezildi, meydanlarda polisten sadece solcular dayak yiyor, okullardan sadece solcular atılıyor. Her türlü katliama sadece solcular maruz kaldı. Ve hâlâ sizler bu olanlar aleni bitene rağmen "mağduruz da mağduruz" diye ağlaşıp duruyorsunuz. Benciller, ikiyüzlüler güruhu ne haliniz varsa görün!

Dindar insanlarla dinci kadroları da bir arada görmeniz de ayrı biz kör zihniyet. Dinci kadroların Alevi vatandaşların haklarını savunmamaları zaten doğaldır çünkü onlar mezhep siyasetini savunur ve işletirler.

Diğer yandan üniversitelere türbanla girilmesine karşı olanlar ile Alevilerin haklarını savunmayanları da aynı yere koyabilmeniz de dar fikrin bir can buluşudur. (üniversiteye türbanla neden girilemeyeceğinin ya da türbanın neye, kime ve nasıl zarar verdiğinin de cevabını veremeyen bir zevat hala orta yerde duruyor.), (bazen cevaplar geliyor; ''türban bizim kültürümüzde yok''. Bu doğrudur. Ancak kültürümüzde olmayıp herkesin, özellikle üniversite öğrencilerinin giydiği birçok kıyafetin bizim kültürümüzün neresine koyulacağı sorusunu sormak gerek)

Bir de şu tırnak içinde ''Türk-İslam sentezci güruh''. Devletin hangi kurumu var ki, başında Türk- İslamcılar var.
Başbakan ne Türklük'ten ne İslam'dan haberdar.
Aynı şekilde ali demir mi, abdullah gül mi, bülenç arınç mi, necdet özel mi? Kimmiş Türk-İslam sentezinden haberdar.

İnkar kültürünün sözcüleri ülkeyi işte bu kör zihniyete soktu. Onlar da; Nur Serter, Esra Elönü, DÜNYA KİLİSELER BİRLİĞİN'E BAĞLI OLAN BOARD HEYETİ'NDEN YILLARCA PARA ALAN Türkan Saylan, Mümtazer Tüköne, Önder Sav, Yaşar Yaşer, Nagihan Alçı.........

Bütün bunları görmeyenler de yıllarca medya ve basın yoluyla inançlara nasıl saldırıldığını da görmeyenlerle aynıdır.

Sen başkalarının haklarını savunmazsan başkaları da senin haklarını savunmaz. Gerçi dincilerin verilmeyen hakları kalmadı ya neyse.

Türbanla üniversiteye girişe neden hayır dendiğini anlayabiliyorum. Çünkü siz belli bir inancın simgesine (kendileri öyle diyor) izin verdiğiniz an bunun sonu yoktur. Farklı inançlardaki insanlar da kendi inancına göre okullara girmek isterlerse inançlar arasında sorun çıkar, ayrımcılık olur. Ve üstelik türbanın ilkokul sıralarına, devlet dairelerine girmesinin önünü açmış olursunuz. Buda farklı inanç grupları arasında ayrımcılığı, kutuplaşmayı körükler. Esasen bildiğim kadarıyla üniversitelere türbanla girilebiliyor. Daha nereye kadar "mağdurum da mağdurum" denilecek?

Eğer bu ülke laik ise (ben sanmıyorum) inançlar arasında ayrım yapmamalıdır. Onun için Diyanet ya yeniden düzenlemeli ya da lağvedilmelidir. Sadece sünni hanefi İslam'ın temsilciğini yapan bir Diyanet benim gibi farklı inanç grubundaki insanlara derman olamaz. Diğer inanç grubundaki insanların vergileriyle Diyanet'i finanse etmek, din görevlilerinin maaşını ödemek ahlaki bir davranış değil. Bana göre devlet din adamlarına maaş vermemeli. Din adamlarının maaşını o inanç grubundaki insanlar finanse etmeli. Yani benim gibilerin vergilerinden Diyanet'te çalışanlara maaş ödenmemeli. Eğer inançlar arasında eşit bir ülkeysek devletimiz inançlar arasında eşit mesafede olmalı.

Bazıları kabul etmekte zorlansa da bu ülkede farklı inançlarda milyonlarca insan var. O insanlarının inançlarına saygı duyuyorum demek yetmez. O insanların rahatça ibadet etmelerinin önünü açacaksınız. Eğer Diyanet'e para veriyorsanız onlara da vereceksiniz. Yok öyle yağma!

Bana bu ülkede kaç alevi vali, kaymakam, emniyet müdürü, okul müdürü, general, milletvekili, bürokrat, diplomat vs. devlet adamı sayabilirsiniz. Sizce bu Türkiye nüfusu içindeki alevi nüfusu oranlarına yakın mı? Bugün sırf alevi olduğu için önü kesilen binlerce insan var. Bunlar merkez medyada yazmaz, zaten onlar için Cumhuriyet'in bekçiliğini yapmamız yeterlidir. Biraz alevi haber portallarını gezerseniz sizler de görürsünüz yapılan ayrımcılıkları. Bu ülkede aleviler biraz sessiz kalıyor diye sorun yok anlamına gelmez. Suskunluğumuz ülkemiz zarar görmesin, zaten başında bin tane sorun var diyedir. O kendini dindar sanan kitleler gibi kendimizi yabancı ülkelere satmıyoruz, ülkemizin kuyusunu kazmıyoruz.

İnançlar üzerinden tartışmayı sevmem ama bazen dinci ağlaklar yüzünden konuşmak zorunda kalıyorum.

Devlet kadroları Türk-İslam sentezcilerinin (Türklüğü Arapçılık altında eritme, ümmetçilik) kuşatması altında. Onlar kendilerine öyle paye verdikleri için o sözü kullandım. Türklük ve İslam bu zevatlara kaldıysa vay halimize! Ayrıca, rejimin dönüştürülmesinde ülkücülerle tarikatların işbirliğini de görmüyor değiliz.

Son olarak, bana cevap verirken üslubunuza dikkat edin!

Yıllardır türbanla üniversiteye girilmesin diyenlere bir bakın, ne görüyorsunuz; ''insan hakları'', ''demokrasi'', ''özgürlük'' söylemi. Din gerekleri ve fikirleri okula girerken kapı kenarında bırakılamaz.

Laiklik devletin rejimidir. Ancak laiklik din ve vicdandan da üstün olamaz. Laikliği yıllarca sadece türban üzerinden insanların üzerine bomba gibi atanlar, etrafta çarşaf ve başörtüsü yırtıp üzerinde atlayanlar, laikliğin bilimgüderlik yönünden zinhar bahsetmemişlerdir. Çünkü bilimin ilerlemesi ve insanlığın refahı, ideolojiden daha önemsizdir!!!

Farklı inançların olduğunu zaten inkar etmiyorum. Diyanet konusunda farklı düşünmüyoruz(Lağvedilmesi konusu hariç).

Kaç vali yada devlet görevlisinin alevi olup olmadığını buradan size söyleyemem. Ancak nüfusa göre bunu orantılamak da neresinden bakarsanız bakın tam bir çıkmazdır; Şu kadar milyon şundan var, şu kadar tane de şunlardan olsun!!! Sadece Alevi söylemi, Aleviler sanki ötekiymiş gibi bir fikri yaymaktan başka neye yarar?

Dinci lafını da pek sevdiniz. Ben ise hiç sevmem. Dinini, kendi işleri ve çıkarları için satan demektir. Simit-çi, din-ci. Ortak yön ise satmak.

Devlet kadrolarında Türk-İslam sentezinin 0'a yakınlıkla ifade edilmesi gerekir. Dincilik ve kürtçülük derseniz ona katılırım.

Ülkücüler konsunda da haklısınız.

Üslubumda argo veya küfür içeriği yok. Tek bir sert söylem var. O da; kör zihniyet.

Ben diyorum okullarda türban isteğinin sonu yok, bugün üniversite yarın ilkokul. Üstelik gerekçelerini de yazmışım. Bu tür şeylere özgürlük olarak bakmanın sonu yok. Yine de bildiğim kadarıyla üniversitelere yasalara aykırı olarak türbanla girilebiliyor.

Eğitim ve siyaset inançlar üzerinden olmamalıdır. Bugün kendine milli görüşçüyüm diyenlerin küstahlığı, aymazlığı yüzünden insanlar giderek kutuplaşıyor. "Kanlı mı olacak kansız mı, rektörler türbanlılara selam duracak" diyen şahıslar yüzünden bu millet yeteri kadar ayrıştı. Hele türban üzerinden siyaset yapanların türbanı Cumhuriyet rejimini yok etmek için kullanmaları orta yerde dururken ikide bir aynı şeyleri deşmenin kimseye yararı yok.

Ben hiç kimsenin çarşaf, türban yırttığını görmedim. Nereden uyduruyorsunuz bunları? Kendi tezlerinizi desteklemek için ajitasyon yapmanın bir anlamı yok.

Diyanet ya yeniden yapılanmalıdır ya da lağvedilmelidir dedim. Şu an ki Diyanet benim gibiler için hiçbir anlam ifade etmiyor.

Devlet kurumalrında kaç alevinin olması benim için önemlidir. Bu size o devletin verdiği önemi gösterir. Okumuş, kültürlü, yursever aleviler dururken yetersiz, cahil, devlet düşmanı bademlerin devlet kurumlarını işgal etmesi mide bulandırıcı. Beyefendi ben demiyorum ki alevilere torpil geçin. Eğer liyakata önem verirseniz, inançlar arasında ayrım yapmazsanız zaten her şey yerli yerine oturur.

Dinci ile dindar farklı kavramlar. Dinci din üzerinden çıkar sağlayan kişi demek. Şu an siyasetle uğraşıp kendine dindarım diyenlerin çoğu bana göre dincidir.

Doğu illerinde Kürtçüler, diğer bölgelerde de sentezciler ve ılımlı İslamcılar devletin üst makamlarını işgal etmiş durumda. Bugün devletten ihale alanlara bir bakın ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

''Türbanın sonu yok!!''=Gayet muaamma bir ifade.

http://www.youtube.com/watch?v=jDU39wpw_G8
Görenler oldu; yırtıldı mı yırtılmadı mı?

Dahası

http://www.youtube.com/watch?v=NBNPxCLa ... re=related

İnanç simgeleri mekansal değil fikirseldir.