bir çok kişi, oy bile kullanmayı önemsenmeyenler bu cumhurbaşkanlığı seçimine katılmamayı antidemokratik millet iradesine saygısızlık üllkekyi gerginliğe götürmek olarak gördüler ve akpden umduklarını bulamayanlar bile zıtlaşmada taraf oldular


mesela güneydoğu anadoluda roportajlarda 7 sülale solcuydum akp'ye vercem artık diyenler vardı gayet samimi.. yine bir çok bölgedeki röportajlarda gösterecez onlara meclise girmemenin ne demek olduğunu diye gayet sinırli söylemler vardı..
tayyibin bu seçim krizinin ardından istikrar için bizi destekleyin söylemleri daha bir anlam kazandı..
bir yanda millet iradesine karşı çıkıp ülkeyi krize sürükleyenler azınlığın çoğunluğa tahakkümünü


eğer cumhurbaşkanlığı krizi yaşanmasaydı gergin bir ortam olmasaydı akp yıpranmıştı bu bir geçrek.. bu kriz sayesine mazlum rolunde kendini yeniledi..
millet işi inata bindirdi.. yoksa tarım kesiminde çalışan milyonlarcası memnun muydu? milyonlarca işsiz memnun muydu?
bir de diğer partileri seçenek olarak görmediler önceki ekonomik krizdeki dibe batıştan dolayı her şeyi o döneme göre değerlendirdiler.. akp kötünün iyisiydi en azından onlar için.. (büyük çoğunluğu yabancı güçlerin elinde olan) borsa allak bullak olmuyordu.. aydın doğanın keyfi yerindeydi.. kanallarllari akpnin emrindeydi.. bunlar da halkıın gözüne perde çektiler.. bütün bunlar birleşince şimdiki durum ortaya çıktı..
fethullah konusuna gelince de evet eskiden pek bir gücü yoktu ama kar toğpunun tepeden yuvarlanıp çığa dönüşmesi gibi bir şey o.. yola çıktıktan sonra gerek yeşil sermaye gerek kendi iş adamları ile bu günlere gelmek için deli gibi çalıştılar.. tarikat çatısı altında büyüdüler büyüdüler..ve bir de uluslar arası desteği de alınca akasına devleştiler..
ama sadece dış destekle yapılacak şeyler değildi bunlar.. kendi yerli sarmayelerini kurdular en başından.. dış güçler onlara tuz biber oldu..şimdi de hükümet sayesinde aldıkları ihaleler de cabası..
yazdıkça insan sinir oluyor..
