
Müyesser Yıldız 24 Haziran 2014 günlü OdaTv yazısında çok önemli bir konuya dikkatimizi çekti. Ekmeleddin Bey, Ezop masalları gibi dolaylı anlatımla bebek katili Öcalan hakkında önerisini çoktan söylemiş meğer.
Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da, “Kürt meselesi konusunda ne düşündüğünü bilmiyorum” deyince, Müyesser Yıldız da gayet anlaşılır biçimde adamın ne dediğini yazdı.
http://www.odatv.com/n.php?n=ihsanoglu-taliban-icin-istedigini-pkk-icin-isteyecek-mi-2406141200
Yazısından bir bölümü alıyorum:
İhsanoğlu, Afganistan’daki Taliban ve Somali’deki “radikal grupla” ilgili şunları söylüyor:
“Taliban’ın siyasi sürecin dışında bırakılmasının yanlışlığına işaret ediyoruz uzun süredir. Taliban, Afgan milletinden doğan siyasi bir güç olarak denklemin bir yerinde olmalı. Bunlar şiddete başvuruyorlar, tasvip edilmeyecek birçok şey yapıyorlar fakat bunları denklemin dışında bıraktığınız zaman çözüm zorlaşıyor. Bu Afganistan’a has bir şey değil, dünyada buna benzer örnekler var. İrlanda’da IRA, İspanya’da benzer bir süreç yaşandı. Taliban’la siyasi bir çerçevede işbirliği yaparak, onları çevreden merkeze almak lazım...”
“Benzer bir olayı Somali’de gerçekleştirdik. Şer-i mahkemeler grubu şiddet kullanan radikal bir gruptu ve bunların başında Şeyh Şerif vardı. Uzun müzakereler sonucu Şeyh Şerif’i bulunduğu yerden merkeze taşıdık ve şimdi Somali’nin meşru Cumhurbaşkanı olarak aşırı uçlarla mücadele halinde. Taliban da o toprağın bir mahsulü olarak dikkate alınmalı...”
Hürriyet 28 Ocak 2010’da manşetinden vermiş, röportajında adam söylemiş söyleyeceğini. Bir adamı manşetten haber etmişse Hürriyet, bekleyin bu adamın dedikleri yarın öbürgün önünüze gelecek, demektir.
Öcalan’ı Somali örneğindeki gibi merkeze taşıyacaksa, Kürtçü partiler daha Erdoğan’la ne diye pazarlık etsin, bu adama verirler oylarını. Öcalanın dışarıya çıkması Erdoğan’a verilecek oylarla değil Ekmeleddin’e verilecek oylarla mümkün görünüyor.
Çoktan bu aş pişmiş, CHP-MHP başkanları da bize sakın bu aşa su katmayın diyorlar.
Kemal Bey, “Kürt meselesini biz çözeriz” demeye Diyarbakır’a gitti, ama nasıl çözeceğini söylemedi, “Ekmeleddin’e oy verin o çözer”, diyor. Aslında. Ezopça “Somali’de nasıl çözdüyse burada da öyle çözer” dedi, anlayana. İyi bakın, bu hafta AKP bütün kolaylaştırıcı yasaları geçirdi, ihanete katılan devlet görevlilerine hiçbir suçlama yapılamayacak; AKP, CHP, MHP elbirliğiyle İngilizlerin yüz yıl önce dayattığı Kürt meselesini hallettiler işte!
Kürt halkının yaşam kalitesine ne getirecek bu çözüm diye soran yok.
Somali’de çözümün halka ne getirdiğini biz canlı yayında gördük aslında, Ajda Pekkan’lı bir filmdi, başbakanımızla hanımı yiyecek götürmüşlerdi. Tellerle çevrili kamplarda suya muhtaç aç insanlar görmüştük. Ekmeleddin Beyefendinin İngiliz usulü çözümüydü o. Halk kendi toprağında tellerle çevrili kamplarda, kendi derelerinde değil balık avlaması su içmesi bile yasak, o balıklar kargo uçakla Londra sofralarına taşınıyordu... Somali köylüsü Avrupalı toprak beylerinin çiftliklerinde bir kuru ekmeğe çit bekçisi olmuştu; örnek verilen çözümün halka getirdiği yaşam kalitesi bu...
İşte Kürt köylüsüne vaat edilen çözüm de budur.
Öcalan’ın doğulu köylüye toprak vaadi yoktur, ağalarla kolkoladır, asla sosyalistiz falan demesin, kimse de ona sosyalistlik atfetmeye kalkmasın, ayıp eder.
Ekmelüddin Efendinin önerdiği İslam Ordusunda PKK’nın yeri ne olur, onu da kendileri sorsun.
Yazımın başlığı “Öcalan merkeze, Kürt köylüsü dikenli tellere...” olmalıymış.
Müyesser Yıldız, “Ekmel Bey Kürt meselesi hakkında ne düşünüyor” başlıklı yazısında çatının yaldızlarını söktü indirdi, ufkumuz açıldı, gerçeği görmeye başladık. Çatı’da sadece CHP ile MHP yok, Öcalan da varmış meğer.
Abdullah Öcalan’ı Somali örneği merkeze alıp Abdül yapacaklar...
Abdül nedir bilmeyen varsa; İngiliz mizah dergilerinde Osmanlıyla alay ederken fesli bir karikatür yapılır, adı “Abdül”dür, “Aptal Türk” demekmiş. Apo’dan İngiliz mizah dergilerine iyi kapak olur.
Bu çatıda pişen aş, İngiliz mutfağındandır. İngiliz mutfağında yetişmiş Ekmelüddin Efendi tarafından pişirilmiş gibi görünüyor, ama birileri de bu ateşe odun taşıdı, suyu kaynattı, mutfağı hazırladı.
Yıllarca bu kazanın altına pelit süren Apo ile İngiliz aşçımızın adını birlikte bu aşa koydum, oldu “Ekmelüddin Abdül aşı”. Ekmelüddin nedir diye soran olursa, o da doğuda yerel ağızdır.
Ey halkım!
Aşımıza, ekmeğimize, dirliğimize, birliğimize ve kanımıza göz koyanların tuzağına çekildik. Başka aday çıkartmak için harcadığımız enerjiyi bu gerçeği halka anlatmak için harcayalım. Bu halk o zaman Hak Yolu’nu bulacak, şu meclisin içinde milletin hakkını koruyacak bir tane bile milletvekili kalmadığını görecek ve gerekeni yapacaktır.
Düşman sadece gerçeğin bilinmesinden korkar. Gerçeğe hü!
Eğitimci Yazar Mahiye MORGÜL, 26 Haziran 2014
http://www.mahiye.net
mahiye@gmail.com