Chatham House "Derin Dünya Devleti"nin Neresinde?

Tartışma Alanı

Chatham House "Derin Dünya Devleti"nin Neresinde?

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Kas 11, 2010 20:40

Abdullah Gül’ün Ödül Aldığı Chatham House "Derin Dünya Devleti"nin Neresinde?

Sizi bilmem ama bana göre dünyadaki en “sofistike” derin devlet örneği İngiltere’dedir. Bunun ana nedeni ise arkasındaki “sınıfsal yapı” ile ilgilidir. Çünkü “aristokrat” karakterlidir. Aristokrasi ise tarihin kaydettiği en seçkin ve rafine sınıftır. Yüzyıllara dayalı bir yönetme birikimi ve pratiğine dayalıdır. (Pek bilinmez ama Amerikalıların OSS’sini CİA’ya çevirende İngilizlerdir.) Aynı şekilde siz gene Amerikalıların “Kırmızı Urbalı”larla bağımsızlık savaşı yaptıklarına falan bakmayın. Bunlar Kaptan Swing ve Çelik Bilek çizgi romanlarındadır. Gerçekte Amerikan devleti denen şey İngilizlerin Anglo-Sakson geleneğinin bir uzantısı ve projesidir. Amerikan yönetim elitleri bile İngiltere’den “ihraç”tır…

Bunu anlamak için 1620 yılında İngiltere’nin Southampton limanından Amerika’ya göçmen taşıyan “Mayflower” isimli geminin yolcu listesi bile yeterlidir. Kolonileşme döneminde yola çıkan bu gemi adeta bir tür “kuluçkalık” gibidir. Bu gemidekilerin atalarından –Bush’lar dahil- tam 17 ABD başkanı çıkmıştır. Üstelik bu 17 aile bir şekilde birbiriyle akrabadır. O halde burada bir “tesadüf”ten ötede bir “misyon” aramak gerekecektir. Niçin Amerika’ya göçmüş on binlerce aile çiftçi olup kalır iken, bu gemideki 17 aile Amerika’nın geleceğinde söz sahibi kuşaklar yetiştirmiş olsun? Her dönem geçerli olan İngiliz-Amerikan ittifakının temelinde bu aileler ve onların “gizli misyon”ları mı vardı? O halde “MayFlower” gemisi ilerideki “başkan tohumları” taşıyan bir tür “koza” mıydı acaba? Bu İngiltere’nin bir “geleceğe yatırım”ı mıydı? (Aynı İngiltere’nin bizde de “geleceğe yatırım” olarak değerlendirdiği kimseler var mıdır?) Tabi bizim “derinler” üç günlük bile plan yapamadıklarına göre bunu anlayamayız. (Listeyi İsim isim sayardım ve bu ilginç öyküyü anlatırdım ama yazı uzayacak.) En tepede “kraliyet ailesi”nin bulunduğu bir “aristokratik havuz” söz konusudur. Asıl işler devlet dairelerinde değil, devasa şatolarda, malikanelerde bitirilir.

Bu anlamda kraliyet ailesi sadece “sembolik” olarak var değildir. MI6’nın kökenine gelince onun asıl kuruluş adı bile “Her Majesty Secret Service”tir. (Yani “Majestelerinin / Kraliçe’nin Gizli Servisi”.) İngiliz soyluları, Lordları ve sonradan “Lord” ünvanı almış banker Rothchild gibi büyük finans temsilcilerinin ekseninde büyümüştür. Ayrıca yapı içinde masonların da etkisi büyüktür. Çünkü dünyadaki en büyük ve en etkin mason locaları İngiltere’dedir. Büyük emperyal planları hep İngilizler yapmıştır. Bizimde başımıza bela olan “Arabistanlı Lawrence” örneği bile bu işleri ne kadar ciddiye aldıklarının bir örneğidir. Bugün BOP diye bilinen proje bile özünde 1900’lerin başındaki İngiliz derin devletinin bir projesidir.

Aynı nedenle siz İngiltere’nin gerilemiş emperyal güç oluşuna bakmayın. Bugün dünyadaki ve özellikle de Ortadoğu’daki birçok durumda İngiltere’nin derin etkilerini halen bulabilirsiniz. Bu geleneksel aristokratik “derin akıl” sayesindedir. Konum kaybetmekle etki kaybetmek farklı şeylerdir. Osmanlı’nın mirası üzerinde yükselen Türkiye Cumhuriyeti’de bunu yapabilirdi ama nedense yapamamış görünüyor. O yüzden kendi “Chatham House” gibi bir kuruluşumuz yoktur, o yüzden ayaklarına kadar gidip onlardan “ödül” alırız ve o yüzden bize de içi boş “Yeni Osmanlıcılık” hayalleri kalır!

Neyse efendim, bu kadar “tarihsel arka plan” yeter. Gelelim sadede;

CHATHAM HOUSE “DERİN DÜNYA DEVLETİ”NİN STRATEJİK-ENTELEKTÜEL MOTORUDUR!

Bu anlamda İngiliz derin devleti bir aristokratik kolaj gibidir. Merkezinde, çekirdeğinde Kraliyet ailesi, Lordlar kamarası uzantılı bir “soylular” yapısı ve onların özellikle güvenlik bürokrasisi içindeki MI5, MI6 gibi birimler, Scotland Yard vardır. Hatta Exeter, (Abdullah Gül’de bu üniversitede eğitim almıştır) Oxford, Cambridge gibi üniversitelerin yönetim kademesi bile bu ağa dahildir. Entelektüel boyutunu hazırlamakla ve kadro devşirmekle yükümlüdürler. Bu anlamda İngiliz derin devleti aristokratik bir Anglo-Sakson elitler temeli üzerinde kuruludur.

İngilizler dünyayı yönetmek için önce akıl ve bilgi gerektiğini anlamışlardır. (Yani ki “bizdekilerde olmayan şeyler” desem ağır mı kaçar acaba?) O yüzden ki gizli servislerinin adı “Intelligence Service” (Akıl, zekâ, idrakle ilgili) tir. Bu yüzden strateji oluşturmak için bilgiye dayalı, entelektüel faaliyetlere özel bir itina göstermişlerdir. Emperyal politikalarını bunun üzerine oturtmuşlardır. 007 James Bond’un yaratıcısı bile bir MI6 ajanı olan Ian Fleming’tir.

İşte bu kuruluşların başında ise “Chatham House” diye bildiğimiz “Royal İnstitute for İnternational Affairs” (Kraliyet Uluslar arası İlişkiler Enstitüsü) gibi sivil görünümlü ”think-tank” (düşünce kuruluşu) gelir. Ancak Chatham House İngiliz menşeli olsa bile gerçekte çok daha büyük bir “Küresel Oyuncu”, strateji çizicidir. Dünya çapındaki “ağ”ın önemli bir parçasıdır. Temelinde “Tek Dünya Devleti” tasarımının olduğu “Küresel Kraliyet” projesinin yürütücüsüdürler. Küresel çapta Anglo-Sakson ve Protestan elitlere dayalı bir “Evrensel Oligarşi” yönetimi arayışındadırlar.. Onlar “Yeni Dünya Düzeni”nin mimarlarıydılar. “İlluminati Şebekesi”nin bir parçası oldukları da ileri sürülmekteydi.

KÖKENİNDE “YUVARLAK MASA”NIN MAJESTİK OTEL TOPLANTISI VAR!

30 Mayıs 1919’da Paris Majestic Otel’de bir ‘Raund Table’ (yuvarlak masa) toplantısı yapıldı. Yuvarlak Masa’nın fikir babası Oxford Üniversitesi profesörlerinden John Ruskin’di. (Aslında kökleri 1877’ye kadar uzanır. Girişimcileri arasında John D. Rockefeller, John P. Morgan, Andrew Carnegie, Mayer A. Rotschild ve Cecil Rhodes beşlisi vardır. Bize de I. Dünya Savaşı sonrası koşulları dayatanlar bunlardır.) I. Dünya Savaşı henüz bitmişti. Artık dünyaya yeni bir şekil vermenin zamanıydı. Geleceği ellerinde bulundurmak isteyen güçler, bunun için harekete geçme kararı aldılar. Bu toplantıdan, bir Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (Institute of International Affairs) kurulması kararı çıktı. Kuruluşun başında ise Astor ailesinin başı John Jakop Astor vardı. Söz konusu grup, 5 Haziran’da bir daha toplandı ve oluşumun tek bir organizasyon olarak değil de birbirine bağlı bir ağ olarak kurulmasının daha uygun olacağı sonucuna vardı. Toplantının sonunda bazı ‘think-tank’lerin kurulması kabul edildi. Bunlar arasında ABD merkezli “Council on Foreign Relations” (Dış İlişkiler Konseyi / CFR), Londra merkezli Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü-Royal Institute of International Affairs (RIIA), -ki ‘Chatham House’ olarak da bilinir- vardı. Ayrıca Uzakdoğu ve Hamburg için de bir kol kuruldu. Oluşumların başını çeken ise Rotschild’ların Güney Afrika’daki taşeronu Lord Alfred Milner’di. Artık ‘Yeni Dünya Düzeni’ için kolları sıvayabilirlerdi. Bundan sonra Batı dünyasında başı çekecek olan devletlerin dış politikalarına bu kurumlar yön verecekti.

Ayrıca aşağıda sayacağımız örgütlerin hepsinde “Chatham House Kuralı” diye bilinen kural geçerlidir. Yanı sıra bunlar Chatham House yapılanmasını “model” almışlardır. Buna göre konuşmalar dışarı sızdırılamaz, sızsa bile konuşmacının kimliği gizli tutulmak zorundadır.

KÜRESEL PUZZLE’NIN AYAKLARI

Tarihsel sıralama olarak 1920 yılında önce “Chatham House” kuruldu. (Bir anlamda daha sonraki yapıların hepsinin lokomotifi “Chatham House”dır diyebiliriz.) Onu 21 Temmuz 1921’de New York’ta kurulan “Council on Foreign Relations” (Dış İlişkiler Konseyi / CFR)’ın kuruluşu izledi. Kurucuları Walter Lipmann ve J.P. Morgan’dır. CFR’nin ilk başkanlığını Senatör Rudy Boschwitz, fahri başkanlığını ise uluslararası bankerlik şirketi Kuhn-Leob Co.’dan Elihu Root yapmıştır. Paul Warburg, Otto Kahn ve Jacob Schiff’de önayak olanlar arasındadır. Örgütün merkezi New York’un 68’inci Caddesi’nde tarihi bir binadadır. Carneige Vakfı, Rockefeller ailesi ve Wall Street bankerlerinin mali destekleriyle büyümüştür. (Amerikan Merkez Bankası “Federal Reserve’nin özelleştirilmesine de bunlar sağlamıştır. “Paradan para kazananlar” olarak da bilinirler.) Derin Dünya Devleti’nin “Politbürosu” veya “Merkez Komitesi” olarak da anılmaktadır. Derin Dünya’nın en seçkin kadroları burada toplanmıştır. Rockefeller ailesi başı çekmektedir. ABD’nin küresel politikaları esas olarak burada çizilmektedir. O da bir sivil “Think-Tank” görünümündedir. Siyaset, medya, akademisyenler, istihbarat servisleri, büyük şirket ve bankaların üst yöneticilerinden oluşan son derece “seçkin” üyeleri mevcuttur. Uzun erimli hedeflerinde “ulusal devletler”in çökertilmesi ve “Tek Dünya Devleti”nin kurulması vardır. Bunlar aynı zamanda dünyada “küresel sermaye” diye bilinen yapıdır. 2007 yılında başbakan Recep Tayyip Erdoğan’da burada bir konuşma yapmıştır.

Bu yapılar içinde bizde en çok bilinen ve duyulanı ise “Bilderberg”dir. Aslına bakılırsa Bilderberg bir örgüt adı değildir. Bu adı alması Hollanda’nın Oosterberg şehrindeki aynı adı taşıyan otelden gelmektedir. Bilderberg grubu ilk toplantısını 1954 yılında bu otelde yapmış ve o tarihten bu yana da aynı adla anılmaktadır. Fakat aynı “küresel ağ”ın bir parçasıdır. Bilderberg’in kurucuları arasında eski Nazi Hollanda Prensi Bernhard, Unilever Başkanı Paul Rijkens ve Polonyalı haham/sosyolog Dr. Joseph Hieronim Retinger bulunmaktadır. Retinger, Bilderberg’in ‘fikir babası’ olarak bilinir. Bilderberg’in ilk kuruluş toplantısına; o zamanki CIA Başkanı William Donnavan, CIA’dan Bedell Smith’de katılmışlardır.

Küresel seçkinlerin “Danışma Meclisi” ve “Derin Dünya’nın Avrupa Ayağı” olarak da bilinirler. Bilderberg’in her sene Mayıs sonu, Haziran başı gibi muhtelif ülkelerde yapılan toplantılarına Türkiye’den de çok sayıda başbakan, bakan, şirket yöneticisi, üst bürokrat, medya yöneticisi, yazar katılmıştır. Son zamanlarda adeta kafilelere dönüşmüştür. Türkiye’de üç kere toplanmışlardır. (İçlerinde en popüler olanı Fehmi Koru olmuştur) Bilderberg “Dünya Hükümeti” olarak bilinse de bu yanlıştır. Burada bağlayıcı kararlardan çok, eğilim tespiti yapılır ve önlerindeki süreçte çıkacak sonuçlar uygulanmaya çalışılır. Bilderberg bir yürütme organı olmayıp, bunun ön hazırlıklarından biridir. Bununla birlikte “Derin Dünya Devleti” oluşumunun organlarının en önemlilerinden biridir. Bu yılki son toplantılarını 3-6 Haziran 2010 tarihinde Sitgas-İspanya’da yapmışlardır. AB, yani “Birleşik Avrupa” fikri tümüyle bir Bilderberg projesidir.

Gerçekte Bilderberg, kendi başına oluşmuş ya da birden ortaya çıkmış bir kuruluş değildir. Aslında Bilderberg, ‘derin dünya devleti’nin merkez karar mekanizması olan CFR’nin çok daha gizli bir biçimde uluslararası boyuttaki uzantısıdır. Zaten CFR üyelerinin birçoğunun aynı zamanda Bilderberg üyesi olması da aradaki bu bağın bir kanıtı sayılabilir. Bilderberg aslında tümüyle bir CFR projesidir ve onun devamıdır.

Aynı “Küresel Ağ”ın son yapılanması ise “Trilateral Komisyon” (Üçlü Komisyon) diye bilinen kuruluştur. Hedefin genişlemesine paralel olarak 1973 yılında kurulmuştur. Girişimin öncülüğünü David Rockefeller ve Zbigniew Brzezinski yapmıştır. Üyelerini Amerika, Avrupa ve Japon kökenli işadamları, bürokratlar ve fikir adamları meydana getirir. Sayıları 300 kadardır. Söz konusu üç bölge arasında ekonomik ve politik tekel oluşturmak amacıyla kurulmuştur. Trilateral Komisyon’un üç merkezi bulunur. Bu birimler birbirleriyle koordinasyonlu olarak New York, Paris ve Tokyo’dur. Bütün toplantıları gizli, basına kapalı olarak yapılmaktadır. Kuzey Amerika bölümünün başına Rockefeller getirilmiştir. Toplantıları senede bir gün ve dönüşümlü olarak New York, Paris ve Tokyo’da yapılır. 30 üyelik bir yönetim kadrosu, aralarında görev dağılımı yapmış olup hedef ülkelere dair projeleri yönetir. Komisyonun ‘Trialogue’ adı altında bir dergisi ve ‘Üçgen Kâğıtlar’ adındaki çalışma raporları vardır.

SONUÇ

Bu yapılar “tesadüfen” ortaya çıkmış, basit fikir üretme kuruluşları değildir. Daha ilk tasarımlarında küresel hedeflere göre şekillenmişlerdir. Dünyayı bir “ağ” gibi sarmışlardır. İşte Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün ödül alacağı kuruluş ve ona paralel yapılanmalar bugün dünyada “Derin Dünya Devleti” diye bilinen oluşumun tam merkezidir. Dünyadaki “Küresel Elite Dayalı Tekli Yönetim” anlayışının geçerli olduğu, sürecin bu yönde zorlandığı, ulus devletlerin bu projeler uğruna parçalandığı bir akımın temsilcileridir. Biz ise buradan bakıp “Ne güzel, cumhurbaşkanımızı yabancılar bile takdir ediyor”, “Kraliçenin elinden ödül alıyor”, “İngiliz devleti bile kıymetimizi anladı” gibi sevindirik olup, avami yorumlar yapar dururken aynı yapının arka planına baktığımızda bambaşka şeyler görüyoruz…

Ödül, Sayın Cumhurbaşkanımıza hayırlı, uğurlu olsun!...



Atilla AKAR, 9 Kasım 2010

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.atillaakar.com/haber_oku.asp?haber_ID=%20339
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x