
Geçen Mart ayında, Chatham House hakkında küçük bir yazı yazmıştım. O yazıyı da 2002’de (16.02.2002) Milli gazetedeki bir yazımdan alıntılamışım.
“İngiliz yazar Peter Thomson, BM, IMF, Dünya Bankası, OECD, NATO gibi kuruluşların ABD önderliğindeki Batı İmparatorluğu’nun ekonomik, politik ve stratejik kuruluşları olduğunu, ama Batı’nın uluslararası sistemdeki koordinasyonunun Bilderberg eliyle sağlandığını yazar. Thomson’a göre, CFR, Bilderberg, İngiltere’deki masonik bir örgüt olan Chatham House ve Treleteral komisyon, koordineli bir biçimde, “ortak hedefler” için çalışırlar.”
Bu yazıyı, dünya savaşlarının nasıl ve niçin çıkarıldığını, ABD ile AB’nin ayrı ayrı değil, aynı kaynaktan beslendiğini açıklamak için yazmıştım.
* * *
Chatham House yeni raporlarından birinde “Türkiye, Rusya ve Kafkasya’da ortak ve farklı çıkarlar” başlıklı bir rapor yayınladı. Raporda AKP’nin “komşularla sıfır ihtilaf” politikasının etkinliğinin, ciddi bir sınav verdiği ne sürülürken, Türkiye’nin inisiyatiflerinin kilit müttefiklerin veya önemli dış oyuncuların Kafkasya’daki çıkarlarına ters düşebileceği de savunuldu.
Raporda yazıldığına göre Türkiye’nin “komşularla sıfır ihtilaf” politikasının etkinliği ciddi bir sınav veriyormuş.
Türkiye’nin inisiyatifleri kimlerdir, nelerdir?
Kilit müttefikler kimlerdir?
Önemli dış oyuncular kimlerdir?
Komşularla sıfır ihtilaf politikasının ciddi bir sınav verdiği ne demektir ve bu, Chatham House’u niye ilgilendirmektedir?
Bu rapor, 2009’un son ayında yazılmıştır.
* * *
Bunlar Öcalan’ı Meclis’e mi hazırlıyorlar?
Şimdi gelelim bugüne.
TBMM’de, “Bakarsınız Öcalan da seçilip Meclis’e girer” diyen bir milletvekili var. Hasip Kaplan. Örnek olarak da Brezilya’nın yeni başkanını gösteriyor. Eski bir gerilla olduğu için.
Hasip Kaplan bilmez mi ki, Güney Amerika’nın hemen hemen tamamı, ABD’nin arka bahçesi olmaktan çıkmıştır. Milli hükümetlerini kurmuşlardır. Brezilya’nın yeni başkanı da bu milli ve bağımsız savaşa katkısı olanlardan biridir. Ayrılıkçı değildir. Kendi devletine, milletine karşı savaşmamış emperyalizme karşı savaşmıştır. Yani sizden bambaşkadır.
* * *
Bunun söylendiği gün veya önceki gün, bir BDP milletvekili KCK olaylarında çıkan bir hadisede, Türk polisine:
“Kafanı patlatırım” diye bağırmıştır. “Ben milletvekiliyim bana saygılı olacaksın!”
Aynı insanlar, içinde yaşadıkları, seçip, seçildikleri, okuyup, yiyip, içip büyüdükleri vatanlarının yasalarına karşı çıkarak, Kürtçe savunma yapmak istemekte ve milletvekilleri de bu kanunsuzluğun yanında olmaktadırlar.
Şimdi, kim kime saygı gösteriyor veya göstermiyor.
* * *
Bugünlerde çok tuhafıma giden, bir de Mardin Valisi’nin lafları oldu. Beyefendi Yozgatlıymış ve ekonomik sebepler etkili olsaymış, Yozgatlıların dağa çıkması lazımmış. O bölgede sorun “kimlik” soruyormuş.
Beyefendi, bu kimlik denilen lafın “etnik” demek olduğunu bilmez mi ve neden sorun haline getirildiğini de bilmez mi?
* * *
Böyle diye diye, bunlar, PKK yerine “Tak, kak, kuşa bak” misali, gerçekten de İmralı’dakini Meclis’e hazırlıyorlar. 12 Haziran seçimleri de, Başbakanın, “tatildekilere zor olmasın” deyişiyle, hiç inandırıcı olmuyor. Yaz geldiği için, o sırada teröristler yuvalarından çıkıp şehirlere inmekte olacaklar... Belki bu “elini çabuk tutma” olarak yorumlanabilir. Referandumda, tarihin nasıl ince mühendisliklerle seçildiğini bilmiyor muyuz?
Afet ILGAZ, 8 Kasım 2010, YENİÇAĞ
Ayrıca bakınız: gul-e-odul-veren-chatham-house-nedir-sevr-antlasmasi-yla-ne-t25022.html#p135522