CIA Ankara’yı vuracakmış!

Türkiye’nin güneydoğusu ve Ortadoğu’da faaliyet gösteren CIA ajanı Sam Faddis ‘Gerekirse Ankara’yı vuracaktık.’ dedi.

Uzun yıllar Türkiye ve Kuzey Irak’ta faaliyet gösteren ajan Faddis anılarında TSK’nın, CIA gizli operasyonlar bölümünden üst düzey yetkilinin sınırı geçmesini engellemeye çalıştığını belirterek “Sınıra tepeden tırnağa silahlı gittik. Gerekirse Ankara’yı vuracaktık” dedi.

1990′dan bu yana Türkiye’nin güneydoğusu ve Ortadoğu’da faaliyet gösteren CIA ajanı Sam Faddis, anılarını anlattığı “Operation Hotel California” adlı kitabında, 2. Irak Savaşı sırasında CIA timleriyle Türk askerleri arasında çatışmanın eşiğinden dönüldüğünü belirtti. Kitaba göre, CIA’nın kontr-terör ajanları 7 Temmuz 2002′den itibaren TSK’nın muhalefetine rağmen Kuzey Irak’a girdi. Türkçe ve Yunanca’yı ana dili gibi konuşan Faddis ve ekibinin amacı Afganistan’daki Tora Bora’dan Kuzey Irak’a gelen El Kaide ve Ensar El İslam militanlarını öldürmekti.

Silopi’deki komutan…

Peşmergeler’le CIA’nin büyük işbirliğinin bu operasyonla başladığını anlatan Faddis, “Kurmal ve Sargat yakınlarında El Kaide’nin kimyasal silah ürettiğine dair elimizde deliller vardı. Saldırı için Beyaz Saray’dan izin ve Türkiye üzerinden gelecek silah ve helikopterlere ihtiyacımız vardı. Türkiye izin vermedi. Beyaz Saray da yeşil ışık yakmadı” diyor.

Kitaba göre, Faddis’in TSK’yla sürtüşmesi Şubat 2003′ten sonra gözle görülür hale geldi. Faddis, “Gizli operasyonlar için İncirlik’ten gelecek malzemeye ihtiyacımız vardı. Her seferinde TSK’nın onayını almak gerekiyordu. Haftalar süren prosedür işimizi zorlaştırıyordu. Silopi’deki komutan Kuzey Irak’ta olmamızdan çok rahatsızdı” iddiasında bulunuyor.

Teğmen açıkça tehdit etti

Mart 2003′te savaşın başlamasına haftalar kala, Faddis ve adamları bu kez gizli operasyonlar için Türkiye üzerinden silah, patlayıcı ve yiyecek geçirmek istedi.

Türkiye’nin buna izin vermemesi üzerine CIA ajanları, Peşmergeler’den Kalaşnikov ve kıyafet satın aldı, Kürtler gibi giyinerek onların arasına katıldı. Faddis, TSK’nın İncirlik merkezli sevkiyatıı denetlemek istediğini belirterek şunları söylüyor:

“CIA merkezindeki gizli operasyonlar bölümünden bir üst düzey görevli Şubat 2003′te bölgeye geldi. TSK bu geziden rahatsız oldu ve toplantılara gözlemci sokmak istedi, CIA reddetti. Buna Silopi’deki Türk Özel Harekât Birimi Komutanı çok sinirlendi. Bir gün Salahaddin’deki toplantımıza gelen Türk teğmen, ‘Eğer bu gizli görevli sınırı geçerse gözaltına alınacak’ dedi. TSK’nın bu çıkışı üzerine sınıra tepeden tırnağa silahlı olarak ve çatışmaya hazır bir durumda gittik. CIA yetkilisine bir şey olursa
Türk askerlerinin ölebileceğini söyledik. Sonuçta birileri Silopi’deki komutanı uyardı da şef sınırı geçti. Gerekirse şefin yanında Ankara’ya kadar gidebilirdik.”

Hepsi Türkiye’nin suçu

Faddis, savaş öncesi peşmergeleri, Kalaşnikoflar, cephane, GPS cihazları ve uydu telefonlarıyla donattıklarını anlatarak Kürtler’in Musul’a Türkiye’nin engellemesi yüzünden giremediğini ve bunun da Irak’ta 2 yıl süren iç savaşa yol açtığını, El Kaide’nin Musul’da toparlandığını savunuyor.

Sam Faddis kimdir?

‘Operation Hotel California’ kitabını deniz piyadesi Mike Tucker ile birlikte yazan Faddis, kitabın bir bölümünde 1997 Nevruzu’nda Diyarbakır’daki gösterileri ve olayları şehrin içinden takip ettiğini anlatıyor. Türkiye’de 90′lardan bu yana gizli görevli olduğu anlaşılan Faddis, Mayıs 2008′de CIA’den emekli oldu. Türkçe, Kürtçe, Yunanca ve Arapça bilen Faddis halen Annapolis’te yaşıyor.



Kaynak

Hangi hollywood filminin senaryosu bu acaba,merak ettim

Paylaşım için teşekkürler borabey

Sayın egeli

1990lı yıllardan itibaren ABD açık istihbaratı/açık bilgi vermeyi psikolojik savaşın yeni bir versiyonu olarak devreye soktu.
Özellikle ırak savaşları ile ilgili olarak çok sayıda belgesel, otobiyografi ve anı kitapları yayınlayarak doğru veya yanlış bir çok bilgi ve mesajı kendi çıkarları doğrultusuna kamuoyu ve veya yukarıdaki haberde olduğu gibi TSK ya doğrudan iletiyor ve açıkca paylaşıyor.. Gelen tepkilere göre politika ve strateji üretiyor. Özellikle bu tür kitap ve sansasyonel açıklamalar inanılmayacak şekilde TSK üzerinde etki yapıyor..
İlgine teşekkür ederim Egeli/Göktürk....

Bizim Polat Alemdarimiz var

Sonuçta birileri Silopi’deki komutanı uyardı da şef sınırı geçti.

Bir de Türkiye Cumhuriyeti bagimsizdir derler.

Oktay Sinanoglu'nun kulaklari cinlasin: "Türkiye'ye sömürge demek iltifattir!"

borabey, Ankara'ya "gelmenin" öyle kolay olmadigini onlar bizden cok daha iyi biliyorlar. Lâkin, burada anlatilan olaydan 4 ay sonra Türk askerinin kafasina cuval gecirildi. O cuval hâlâ kafamizda.

Türk-Kan yazdı:borabey, Ankara'ya "gelmenin" öyle kolay olmadigini onlar bizden cok daha iyi biliyorlar. Lâkin, burada anlatilan olaydan 4 ay sonra Türk askerinin kafasina cuval gecirildi. O cuval hâlâ kafamizda.

Tabii ki biliyorlar, her ne kadar bu millet kafaya geçirilen çuvalı çok önemsemiyor gibi gözükse de, gavur postalını bu topraklara kolay kolay bastırmaz, kimsenin de haddi değildir öyle Ankara'yı falan vurmak..
Yalnız bu tarz kurtlar vadilik senaryolarla varacakları tek nokta bu gavurların, kelebek korkutmak, kelebeklerin diline bir de bu tarz senaryolar dolamak.
Çamur at izi kalsın da denebilir,
Delinin biri bir kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış ta denebilir..


...

kaye, onlardan korkan kelebek olsun da diyebilir miyiz?

Olsun tabii ki, kim korkuyorsa hem de, hepsi..
Yalnız onların ödünü patlatan bir ilaç mevcut bende.
Çok etkili, korkulu rüyaları-------------------------------------------------------->>>>>
















...

Faddis'in ağzı torba değil ki büzesin.

Şimdi güzel bir Şırnak türküsü...

Emekli Albay Aziz ERGEN, gül goncası Emekliyen Albay Martin ROLLINSON için istiyor:

Martin'den ayrıldım, titremesi durmaz (2)
Üşümüş tavşanım, kimseler sormaz (2)
Atma Faddis atma, kalem eğri yazmaz (2)

Faddis benden ayrı, okyanus ötesinde
Gel Faddisim buraya, öt sınır ötesinde

http://www.hurriyetusa.com/haber/haber_detay.asp?id=7165

Ram:

Eşimden ayrıldım gözyaşım durmaz
Yaralı ceylanım avcılar vurmaz
Vefasız o zalim halimi sormaz

Yar ayrı ben ayrı şu yad ellerde
Dertliyim ağlarım gözüm yollarda

Derdimi söylesem esen rüzgara
Acep verir mi sevdiğim yara
Gayri tahammülüm yok intizara

Yar ayrı ben ayrı şu yad ellerde
Dertliyim ağlarım gözüm yollarda


Türkü çok güzelmiş, sayende daha da güzelleşmiş...
..

değerli dostlar

strateji milli değerler hareketi sözcüsü Av.Arif DOĞU'nun 16.04.2008 günü ART'de yayınlanan Gündeme dair 'de MİSLİYLE MUKABELE bağlamında açıkladığı gibi;

Çuval Olayını takiben aralık ayında ABD OCD Başkanı Tümgeneral Peter Sutton, Esenboğa Hava Limanında asker Türk Koruması tarafında TÜRK USULÜ TOPUKTAN VURULARAK hesap görülmüştür.

Türk Milletinin asli sahipleri kendilerine yapılan hainlikleri hiçbir zaman unutmaz , hiçbir zaman affetmez ve hesabını sorar..

Arkadaşlar hepinize sevgim ve saygım sonsuzdur.
Yukarıda yazılan Faddis dümbüğünün hikayesinin önemli bir kısmının doğru olduğundan şüphem yok.Bu düşünce de olmamın sebebi Amerika'nın kucağına oturan hükümetimize rağmen askerin daha onurlu,daha gururlu davranmasını bekleyen Türk Milleti'nin bu beklentisinin aksine,Türk askerinin özellikle son 4-5 senedir sürekli Amerika'ya karşı ezildiğini görmemizdir.Türk askerinin hala unutamadığı MUAVENET ZIRHLISI'nın Amerikalılar tarafından vurulması olayı akıllardayken Türk askerlerinin başlarına çuval geçirilmesi,bu olayı geçtim Türkiye Cum huriyeti başbakanının,dışişleri bakanının,milli savunma bakanının,
hükümetin,meclisin yemesi ve yutmasını ama Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yemesini asla unutmadım,bu millette unutmayacaktır.Bu olay aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'ne,Türk Silahlı Kuvvetleri'ne,ATATÜRK'e ve devrimlerine karşı yürütülen psikolojik savaşın başlangıcı olmuştur.(Bu olaya sadece o zaman Amerika'da olan Hurşit Tolon generalimiz tepki göstermiş,derhal Türkiye'ye dönmüştür.Buraya geldikten sonra da Amerikalılara ağzına geleni söylemiştir ama o generalimiz de terörist örgüt üyesi olmak suçu ile şu an yargılanmaktadır.)Daha sonra başa geçen Yaşar Büyükanıt'ta görevi süresince heybetli yapısından beklenen hiçbir şeyi yapamamış,Amerikalılar'a karşı TSK'nin dik bir duruş sergilemesini sağlamamıştır.

Hal böyle iken yukarıda sizlerin alıntıladığınız falanca generalin topuğundan vurulması,filanca albayın çırıl çıplak soyulması ne yazık ki ÇUVAL OLAYI'nı hafifletmez,unutturmaz ve şahsen inandırıcı da gelmiyor bana.

Bu ülke,bu millet ne zaman ki dost bildiklerini,kabul ettiklerini düşman olarak görür ve ne zaman ki düşman bildikleri ile denge politikası izlemeye başlar,ne zaman ki özkaynaklarına dayalı bir ekonomi,askeri strateji,dış siyaset izler....Ne zaman ki TSK,Amerika'dan gelen talimnamelerle değil de Türk'ün 2000 senelik askerlik sanatı geçmişi ile yönetilir....Ne zaman ki o TSK'nin başına geçen generaller(istisnalar kaideyi bozmaz)Amerikan-Avrupa hayranlığından vazgeçer ve yegane hayranı olmaları gereken kişinin ATATÜRK olduğunun farkına varırlar....O zaman bu ülke ve bu millet ATATÜRK'ün çizdiği ve öngördüğü hedeflere ulaşır.

ama o generalimiz de terörist örgüt üyesi olmak suçu ile şu an yargılanmaktadır

Gel de kahrolma...


...