
Hep “cetvelle çizilen sınırlarda İngiliz parmağı” denilecek değil ya, “çözüm süreci”ndeki İngiliz parmağından da söz etmek gerekir.
Erol Bilbilik, “Açılım Kıskacı” isimli kitabında NATO’nun Ortadoğu yapılanmasından Kürt açılımına, Sudan açılımından Jandarma açılımına kadar geniş bir yelpazede önemli bilgiler vermiş. Eserde, Prof. Deniz Ülke Arıboğan’ın bir yazısından da bahsediliyor. 3 Ağustos 2009 tarihli Akşam gazetesinde çıkan yazı, bir yandan toplumu yönlendirme yollarını gösterirken bir yandan da “çözüm süreci”ndeki İngiliz parmağını göstermiş oluyor. Prof. Arıboğan, bu yazısında “Kürt açılımı” yerine “Büyük Türkiye Atılımı” demeyi tercih ediyor ve yıllar öncesinden başlatılan toplumsal psikolojiyi yönetme/ “psikolojik dirençleri ortadan kaldırma” konusundaki uluslararası çalışma çerçevesinde bazı tavsiyelerde bulunuyor:
“(...) Birkaç senedir Bahçeşehir Üniversitesi Uluslar arası Çalışma Grubu olarak, Vamık Volkan ve Lord John Alderdice ile aynı çalışma grubunu paylaşıyorum. Grubumuz çoğunlukla psikolog ve psikiyatrlardan oluşuyor. Ancak politik psikoloji tartışıyoruz; yani dünyadaki siyasal çatışmaların psikolojik ve siyasal yansımalarını inceliyoruz. Barış süreçlerinde toplumsal psikolojiyi yönetmenin önemine değiniyoruz. Bu çerçevede Büyük Türkiye Atılımı’nda da ön plana almamız gereken bazı hususlar var:
1- (...) Kavramlar, üst ideolojiler, tek bir gruba yönelik olduğu müddetçe, diğerleri tarafından reddedileceği için birlikte büyümenin yolu aranmalı.
2- Sürece muhalifler de dahil, tüm taraflar mutlaka katılmalı. (...) En radikallerin bile, sonuçta iyi şeyler olacağına inanmaları halinde pozisyon değiştirmeleri mümkün. Bu açıdan içinde MHP ve DTP’nin olmadığı hiçbir çözüm, sağlam bir zemine oturamaz. Her birimizin ulus tarifi farklılaşabilir ama birlikte bir ‘devlet’ tahayyül edebiliriz.(..)
3- (...) Bugün de esas çözüm Türkiye’nin yeni bir formatla daha güçlü daha etkin bir emperyal güç olarak sistemde konumlandırılmasıdır. Tarihi fırsatı sağlayan şey, uluslar arası sistemde doğan boşluktur. Türkiye yalnızca kendi Kürtleriyle değil, tüm Kürtlerle ilişkisini yeniden tanzim etmek durumundadır. Sorun ya çözülecek, ya çözülecektir; hepimiz için.
4- Yalnızca demokratikleşme paketi ile sorunun çözüleceğine inanmak, entelektüel hassasiyettir. (...) İletişim ve psikolojik paket, ekonomik paket, kentleşme ve Batı’ya göçe ilişkin paket, dış politika paketi, uyuşturucu trafiği ve organize suç paketi, sorunun rantiyelerine altenatif kazanç paketi, kadın paketi, eğitim paketi, PKK ve onun kadar önemli olan korucuların silahsızlandırılması paketi birlikte açılmalıdır. Süreç iyi yönetilmezse risk çok büyüktür. Bu fırsatı kullanamayanlar ve baltalayanlar büyük vebal altında kalacaklardır.” 1
Türkiye’nin bir üniversitesinde İngiliz Lordlar Kamarası’ndan psikiyatrist bir Lord’un 2 yıllardır katıldığı uluslararası çalışma grubu…
Barış süreçleri…
Toplumsal psikolojiyi yönetme…
Siyasal çatışmalar… [Dikkât buyurunuz, terör değil, siyasal çatışmalar…]
Grup… Ve diğerleri…
Süreç…
Taraflar…
İyi şeyler olacağına inanma…
MHP ve DTP’nin katılımı…
Çözüm…
Farklı ulus tarifleri…
Birlikte bir “devlet” tahayyülü…
Tarihi fırsat…
Büyük Türkiye, birlikte büyüme, daha güçlü daha etkin…[Türk milletinin gruplara ayrılması sanki hiç önemli değil, Türkiye’ye gösterilen hedef; “Büyük Türkiye”…]
Yeni bir format…
Tüm Kürtlerle ilişkinin yeniden tanzimi… [Türkiye, Suriye ve Irak devletlerinin sınırları sanki hiç önemli değil, Türkiye’den talep edilen; “tüm Kürtlerle” ilişkinin yeniden tanzimi…]
Sorunun çözüleceğine inanma…
Demokratikleşme paketi, -etnik- eğitim paketi, paketler…
Süreç iyi yönetilmezse büyük risk…
Büyük vebal…
1 Erol Bilbilik, Açılım Kıskacı, Kırmızı Kedi Yayınevi, Ağustos 2010, s. 60 vd ve yazının tam metni için bkz: http://aksam.medyator.com/2009/08/10/yazar/13757/deniz_ulke_aribogan/buyuk_turkiye_atilimi.html; 23.07.2013
2 Bkz: http://www.parliament.uk/biographies/lords/lord-alderdice/3478; 30.07.2013
Av. Gülseren AYTAŞ, 7 Ekim 2013