Çukurda buluşan "çukurlar" - Altemur KILIÇ

Çukurda buluşan "çukurlar" - Altemur KILIÇ

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Oca 11, 2010 0:25

Çukurda buluşan "çukurlar"

Ali İhsan Göğüş, kırklı yılların sonundan beri meslektaşım, dostumdur. Bir ara Bakanım da oldu; ben Basın Yayın Genel Müdürü iken, Göğüş, CHP’den, “basın işlerinden” sorumlu Devlet Bakanı idi. Gaziantepli olması da aramızda gönül bağı idi! Bakanlık bile, dostluğumuza halel getirmedi.

1960 darbesinden sonra Yassıada’dan kurtulduktan sonra, işsiz kaldım. O dönemde, bana her bakımdan destek olan, Özcan Ergüder, Orhan Birgit ve rahmetli Abdi İpekçi ile birlikte, Göğüş de vardı!

Kırklı yılların sonlarında ben Vatan gazetesinde gece sekreterliği yaparken Ali İhsan, Dünya’da Yazı İşleri Müdürü idi. Geceleri haber “teatisi” -alışverişi- yapar, hangi haberleri büyüteceğimizi birbirimize danışırdık. O benden daha tecrübeli idi!

“Teati”, ülke konularında dertleşme “birlikte öfkelenmek” şeklinde, şimdi her gün devam ediyor. Özellikle, yalakaların yazılarını, TV programlarında söylediklerini konuşuyor ve birlikte kızıyoruz.


Alçak-Çukur

Geçen sabah bu programlarda yer alan “malûmlar” için, “Bunlar alçak” dedim. Ali İhsan cevap verdi: “Hayır, yanılıyorsun, alçaklık da bir seviyedir. Bunlar çukur... Çukur!”

Gerçekten de öyle. Aynı çukurda kuyrukları biri birine değiyor! Bu kadar alçakça yazıp konuşmaları karşısında, artık onlara “Ali Kemaller” demeyeceğim; çünkü Onun bir seviyesi vardı; karşılaştırınca, anlaşılıyor!

Orhan Karaveli’nin Ali Kemal hakkındaki kitabını okuyunca, Ali Kemal’in Milli Mücadele hakkında ve İngilizlerle işbirliği hususunda yaptığı vahim hataları gafletle, “ülke yararına olur” diye yaptığı anlaşılıyor. Zamanında Milli Mücadeleye verdiği zarar gerçek ve affedilemez. Ama herhalde, linç edilmeyi hak etmemişti. Eğer, böyle ölmeyip de, yaşasa idi, İstiklal Mahkemesinde yargılanır, “Yüzelliliklerle” birlikte sürgün edilir ve sonra da Refik Halit, Refii Cevat gibi, ülkeye döner; “Biz yanılmışız, Mustafa Kemal’i ve Mücadelesini anlamamışız” derdi.

Ama bugünküler, öyle değiller. Önce, ihanetleri, muhakkak bir bedel karşılığı! Cumhuriyete ve Türk Ordusuna karşı, sönmez kinleri var. Asla pişman olmazlar, olmuyorlar.

Bakın, Mümtaz’er Türköne, bir programda, Vahdettin’in Kuvvayı Milliye’ye karşı gönderdiği “Kuvvayı İnzibatiye de, Türk Ordusu idi” dedi!

En kötüsü bazı aydınlar “bilimi” alçaklıklarına alet ediyorlar! Bir zamanlar “Besleme Basın” denirdi; bunlar düpedüz, içeriden ve dışarıdan “besleniyorlar!”


İhanetin son perdesi

Şimdi ihanetlerinin son perdesi; İktidarla Ordu arasındaki, “gerginliğin”, hiç olmazsa biraz hafifletilmesi yolunda, Erdoğan ve Başbuğ mülakatından sonra, bir umut emaresi belirdi. Ülkenin huzurunu, gerçekten isteyenlerin memnun olmaları ve bu çabaları desteklemeleri gerekir. Ama bu, çoğu iktidara bağlı gazete ve TV kanallarında köşe ve program tutanlar “bırakışmayı”, Başbuğ’un olumlu tutumunu, Ordunun yenilgisi sayıyor ve “değişim başladı, Ordunun vesayeti bitti” diye zafer naraları atıyorlar! TSK’nın ortadan kalkmasını, ağır silahlı bir “Nizam-ı Cedit” kurulmasını isterler.

Hazırlıklarını da yapıyorlar!

Bazıları da, ordunun muhtemel bir çatışmada etkisi kalmayınca, yerine BM’nin, ABD’nin, AB’nin müdahale etmesini isterler. PKK’nın, bölücülerin başarısını isterler!

Erdoğan, Genelkurmaydan memnun ayrılmış. Generali ikna ettiği için mi? Orduya saygı ve sevgisini “arz ederken” yandaşlarının, yalakaların “Orduyu dize getirdik. Saf dışı bıraktık” demelerine karşı onlara, “Hiç olmazsa bir süre dilinizi tutun” demez. Bana kalırsa yandaşları onun zımni icazetiyle Orduya vurmaya devam ediyorlar.

Hesaba katmadıkları bir şey var; aslanlar, kurtlar, üzerlerine gidilince pençelerini gösterirler!


Altemur KILIÇ / YENİÇAĞ, 11 Ocak 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Çukurda buluşan "çukurlar" - Altemur KILIÇ

İletigönderen İrfan Tuna » Pzt Oca 11, 2010 14:24

Hasan Cemal, 9 Ocak 2010 tarihli Milliyet'teki ''AKP’den Silahlı Kuvvetler’e balans ayarı!'' başlıklı yazısında, ''Ergenekon sürecinde Türkiye siyaseti köklü bir değişikliğin sinyallerini vermeye, özellikle askerle ilgili tabular yıkılmaya başladı. Bu tarihlere kadar Ankara’da yerleşik bir kanı vardı. Milletin oyuyla seçim sandığından çıkanların, hükümetlerin manevra alanını son tahlilde asker belirler, kırmızı çizgiler onun tarafından çizilir. Türkiye’nin ekonomi dışındaki bazı temel meseleleriyle ilgili olarak son söz, günü geldiğinde, kapalı kapılar arkasında asker tarafından söylenir. Şimdi değişmeye başlayan işte budur. Çankaya’ya 2007’de Abdullah Gül’ün çıkması da bu değişim sürecini hızlandırdı'' diyor...

Taha Akyol, bugünkü Milliyet'te, ''Hükümetin baskıcı tavırları faşizm özleminden değil, başka sebeplerden geliyor. Ben bunları eleştirirken, asıl sebebin “muhalefet zaafı” olduğunu yazıyorum. İktidara alternatif bir muhalefet olmayınca, iktidarlar “aşırı güç” duygusuna kapılıyor. Bu da onları hoşgörüsüzlüğe ve tepkilerinde ölçüsüzlüğe itiyor. Demokrasimizin sorunu budur. AK Parti Türkiye’yi ‘sivil faşizm’e falan götürmüyor. AKP’nin sekiz yıllık iktidarında gerçekleştirdiği hukuki, toplumsal, ekonomik ve diplomatik gelişmeler, bırakın faşizmi, “otoriter rejim” kurulmasına bile imkân vermez.
Artık resmi ideoloji bile otoriterliğini yitirmektedir.'' diye yazıyor...

Ortalık ABD muhiplerinin bayram yerine döndü...

Sanki 'Ergenekon' operasyonu, ülkemizde ABD emperyalizmine ve uşaklarına karşı yükselen toplumsal muhalefetin önünü kesmek için tezgahlanmış bir tertip değilmiş gibi, Taha Akyol, utanmadan sıkılmadan, ''Hükümetin baskıcı tavırları faşizm özleminden değil, başka sebeplerden geliyor. Ben bunları eleştirirken, asıl sebebin “muhalefet zaafı” olduğunu yazıyorum. İktidara alternatif bir muhalefet olmayınca, iktidarlar “aşırı güç” duygusuna kapılıyor.'' diye yazıyor...

Ahmet Altan bir 'Taraf'tan vuruyor, obür ''çukur''lar diğer taraftan... Her taraf ''çukur''la dolu...

Siz söyleyin dostlar, ''Soros bu çocukları sevmekte haksız mı?''
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x