Çürüme / Zahide UÇAR

Çürüme / Zahide UÇAR

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Tem 03, 2011 14:43

Çürüme

1980 sonrası hızlanan toplumsal çürüme bütün tiksindiriciliği ile gözümüze gözümüze sokuluyor.

Bütün kurum ve kişilerin 9 yıl içinde çürümüş olması düşünülemeyeceğine göre, 10 Kasım 1938’den sonra başlatılan sistemli saldırı ve ihanetlerin geldiği yer burasıdır.

Geldiğimiz yerde “din din” diye yırtınanların kendi çıkarları için dinlerini ABD ve emperyalizme nasıl sattıklarını gördük.

3 bakanlık bütçesine denk bütçesi olan Dinayet İşleri Başkanlarının Allah’tan korkarak doğruyu söylemek yerine siyasete nasıl kulluk ettiklerini gördük. Hak Teala “korktuğunuz da, sevdiğiniz de sizin mabudunuzdur” dediğine göre, Allah’tan çok yandaşlarını sevenlerin, Allah’tan çok kulun gazabından korkanların aslında nasıl putperest olduklarını gördük.

Dergahlarında, tekkelerinde din alıp din satanların vatan elden giderken emperyalizme, emperyalizmin kiralık fedailerine nasıl destek olduğunu, müritlerini emperyalizme nasıl payanda yaptıklarını gördük.

ABD ajanları ile birlik olup vatanseverlere tuzak kuran, üzerine giydiği Türk Polisi kıyafetinden de utanmayan tetikçi ve peçeteci polis mensupları gördük.

Mensupları bir bir içeri alınırken, ordu “ABD adına” tasfiye edilirken hakkını veremediği omuzlarındaki yıldızlara sarılan NATO paşaları gördük.

50 kilo eroin ile yakalanan başvekilin yeğeni zatı “içiciyim” deyince bırakan yargıçlar gördük. 50 kilo uyuşturucuyu kaç yılda içmeyi düşünüyor acaba, merak ettik?

Türkiye Cumhuriyeti Devletine vergi vermeyi zul sayan ama vergi veren vatandaşların paralarını ihale kıyakları ile cebine indiren utanmaz-ahlaksız, Müslüman etiketi ile aramızda gezen iş adamı kılıklı mezar soyucular gördük.

Fakir-fukara için toplanan paralarla iş kurup zenginleşen, din-iman diyerek siyaset yapan kefen soyucular gördük.


Bütün kurumlar çökerken, ülke bölünürken, Kürt Faşistler “mevcut hükümetin besleyip-büyütmesi sayesinde” Diyarbakır’da kendi parlamentosunu kurarken, uğradığı kimlik tecavüzünden aptallaşan mankurtlar celladına methiye düzmeye devam ediyor. Ne demişti Recep Efendi? “BOP kapsamında Diyarbakır bir YILDIZ olabilir” demişti değil mi? Alın size Kürt Parlamentosunun ilan edildiği bir YILDIZ(!)?.

Yeniden Milli Mücadele Grubu üyelerinin yönettiği bir ülkeden başka ne bekliyordunuz?
Ne demektir “Yeniden Milli Mücadele”? İngiliz Mandasını kabul etmek demektir. Onlar “önemli olan dini yaşamaktır, İngiliz mandasında yaşayanlar dinini istediği gibi yaşıyor” diye inanır. O gün İngiliz mandasına inananlar, bugün ABD, İsrail, AB şeytan üçgeninde Haçlı adına fedailik yapıyor.

Çürümüşlük öyle iğrenç bir safhaya geldi ki; dün AKP’yi komşularla sıfır problem politikası için övenler bugün komşuların Haçlı güruh adına bir bir satıldığını görmemezliğe geliyor. Dün Recep adına Esad’ı akraba ilan edenler, bugün ABD ve Haçlı adına Esad ve ordusunu acımasız katil ve tecavüzcü ilan ediyor. Bunların %90’ı da Müslüman geçiniyor.
Hangi fahişe bu kadar düşebilir ki? Onlar bir tek bedenini satarken, bunlar doğmamış bebeklerin geleceğini satıyor.

Kaddafi’nin elinden ödül alan Recep’i celladına aşık sapıklar gibi alkışlayan ve kutsayan Haçlı Müslümanlar, ne kadar da kolay Haçlı güruha sattılar ödül veren Kaddafi ve halkını.

Bir kamu kuruluşunda görev yapan müdürle konuşurken telefon dinlemeleri konu edildi. 70 Milyon dinleniyor dediğimde bana verdiği cevap ürkütücüydü. “Dinlesinler tabii” dedi. Diyen zat İmam Hatip Lisesi mezunu… Yargı kararı olmadan telefon dinlemenin dindeki karşılığının kapı dinlemek olduğunu ve kapı dinlemenin de büyük günahlardan olduğunu bilmiyor zavallı. Adam karısıyla konuşur, sevgilisiyle konuşur dediğimde ise daha ürkütücü bir cevap verdi: “Karısı ile evinde konuşsun, İslamda sevgili diye bir kavram mı var?” deyiverdi. Bunlar kafalarında ABD kontrollü "Vahhabi Anadolu Sultanlığı”nı çoktan kurmuş durumda.

Gördüğünüz gibi yaşam alanlarımızı çiziyorlar. Ne konuşacağımıza bile müdahale etmeyi kendilerinde hak sayıyorlar. Bunlar potansiyel “DEVRİM MUHAFIZLARI”ndan başka bir şey değildir.

Gene devlet kurumlarından birinde çalışan, çok bildiğini sanan bir mankurt “Yunanistan iflas etti” dedi. Ben de ona; “senin iflas etti dediğin Yunanistan iki adanı işgal etti” dedim. Bana aynen şunu dedi: ”Onlar ada değil, kaya parçası.”

Vatan toprağına kaya parçası diyebilen bu mankurtları kim yetiştirdi?
Herhalde Erdoğan değil. 10 Kasım 1938’den bu tarafa iktidar olup bu ülkenin ekmeğine kan doğrayanlar, ABD’den icazet alan siyasiler, ABD adına darbe yapan NATO paşaları…

İnternet ortamında utançla izlediğim, kendini muhafazakar sayan bazı zavallılar Milliyetçi-Ulusalcı kesime "Filistin için destek olmadınız, yardım gemisini eleştirdiniz” diye eleştiri yazıyor. Suç bastırmak diye buna denir. ABD Irak Felleuce’de “ki, hepsi Müslüman Türk’dür” kimyasal silah kullanırken Türkiye olarak oraya su bile götüremedin, fırdöndü!

Irak’ta kadınlara tecavüz edenleri seyrettiniz diyenlere verilen cevap ise çürümüşlüğün dip yaptığı nokta. Aynen şunu söylüyor insanlığını kaybetmiş zerzevat: “Saddam tecavüz ederken iyiydi de, ABD askerleri tecavüz edince mi kötü?”

Gene Libya'ya saldıran Haçlı ittifakı için aynı savunmada bulunuyor. Kaddafi'yi de tecavüzcü ilan ederek büyük bir iftirada bulunuyor. Bunların hepsi Müslüman olduğunu iddia ediyor. İşte size kilise Müslümanları… Irak’ta ortak olduğu cinayet ve tecavüzlerin günahını Filistin’e sahip çıkar gibi yaparak yıkayabileceğini sanıyor zavallı.

Aklı duruyor insanın. Böyle bir savunma yapabilen mahluk hangi lağımda yetişti desem bana Neyzen’in ruhu küser. Ne demişti Neyzen?

Şu boka bok deme,
Boklar duyarak ar eyler.
Boka zerresi konsa,
Bütün bokları murdar eyler.

Kurtuluş Savaşında Müslüman Türk Kadınlarına tecavüz eden Yunan askerlerini kutsayan Hüsnidiyanislere, derviş Mehmedilere, İngiliz Uşağı Şeyh Saitlere ne kadar benziyorlar değil mi?

Demek ki yabancı istihbaratlar hiç gitmemiş ülkemizden, görevlerine aynen devam etmiş.

Sakın aklınıza “bizim istihbaratlar bu süreçte ne yapmış” diye getirmeyin(!).. Sonuç ortada değil mi?

Tarih tekerrür ederek dini grupların ezici çoğunluğu yabancı istihbaratların kontrolüne girmiştir.

Yabancı istihbaratların kontrolündeki dini grupların Atatürk tarafından temizlenmesini 73 yıldır din düşmanlığı gibi anlatanlara göz yuman 10 Kasım 1938 sonrası siyasileri ve Demirel’in kulakları çınlasın. Sayın Demirel, yaşınla bile alay eden bu siyasiler sizlerin oluşturduğu iklimde yetişti. Ürününü ölmeden aldınız Elhamdülillah ama tadı sanırım mayhoş geldi(!).. Afiyet olsun!

Diğer çürümüşlüklere göz atalım:


Özel yetkili mahkemeler, Habur çadır mahkemesi ve 50 Kilo esrarın içilmek için bulundurulduğuna karar veren yargı bizim yargımız değildir. Yani, yargı yoktur. Ne vardır? CİA ve Erdoğan yargısı vardır. Bir de CİA ve Erdoğan yargısına teslim olmuş yargıçlar vardır.

Azınlıkta kalan hukukçular zaten etkin değildir. Her an harcanmak üzere bekletilmektedir.

Basından zaten bahsetmiyorum. Bir avuç gerçek aydın ve yazar dışındakiler kalem fahişesi olmaktan büyük bir tatmin yaşıyor. Onların insana değer hiçbir kavramları yok ki, vatana değer bir kavramları olsun.
Velhasıl kelam, ülkede bütün kurumlar çürümüştür, kimlik kaybına uğramıştır.

Bursa Nutkunu okumak ve bu nutuk etrafında bütün vatanseverler olarak, sağ-sol ve gerçek dindarlar olarak birlik olma zamanıdır!!.

Biliniz ki polisimiz yok ama ülke için içi yanan polis mensupları vardır.

Biliniz ki Ordu yok ama ülke için içi yanan ve bizlerle olacak Ordu mensupları vardır. Tıpkı Kurtuluş Savaşında Vahdettinci ve Kuvva-i Milliyeci askerlerin olduğu gibi. Ama ezici çoğunluğu “Kuvva-i Milliye”cidir.

Evet; beyni hür, vicdanı hür kalabilen okurlar. Gün bugündür. Vatanını satan, kolayca teslim eden bir nesil olarak anılmak istemeyen her birey bir araya gelmelidir.

Atamızın dediği gibi; “bu millet esir olarak yaşayacağına ölsün daha iyi.”

YANLIŞ ADRES

Balbay, Haberal ve Engin Alan için Erdoğan’dan medet umanlar, yanlış adrestesiniz. Arkasında ABD olmadan Erdoğan’ın Silivri yargısını oluşturabileceğini sanıyorsanız daha 40 fırın ekmek yemeniz lazım. Hoş; AKP gibi bir parti karşısında alınan yenilgiyi başarı sayan bir muhalefet 40 fırın ekmek yese de bir şey olmaz ya…

Fehmi Koru “Ergenekon tutuklamalarının kararı 5 Kasım’da yapılan Erdoğan-Bush görüşmesinde alındı” demişti değil mi? Sonra 35 CİA ajanının bu yargı sürecinde görevli olduğunu öğrendik. Sayı daha da fazla deniyor. Bu yazılanlar inkar edilmedi. İçişleri Bakanı 35 CİA ajanının Türkiye’ye girişiyle ilgili sorulan soruya “bilmiyorum(!)” diye cevap verdi.

Çürümeye bir örnek daha: Aslan Bulut Adalet(!) Bakanlığında çalışan ABD’li savcıyı deşifre etti. Önce inkar ettiler, baktılar ki ABD görevlendirdiği savcıların görev yerlerini kendi sayfasında yayınlamış, sustular. “Yalandan kim ölmüş değil mi(!)?”

Kısacası muhalefet olamayan sözde muhalefet, yenilgiden başarı çıkarmayı başaran muhalefet başkanları, bu bilgilere göre Erdoğan taşeronu oldukları bir davanın çözüm adresi olamaz.
Bu durumda ABD’den medet ummak durumundasınız maalesef. Acı ama gerçek. Sizler gerçek muhalefet olsaydınız zaten bu durumlara gelmezdik.

Erdoğan’ın “yargıya müdahil olamayız” sözüne de Kemal Sunal’ın Z… filmine güldüğüm kadar güldüm.

PKK’nın ayağına giden ve “pişman değiliz” diyen Kürt Faşist ABD uşaklarını “sen bilmiyorsun, pişmansın pişmaaan... Pişman oldukları için beraatine” diyen çadır mahkemesine acaba kim müdahil olmuştu?

Ayağa kalkmadığı için Silivri’yi boyladığını söylediğin Engin Alan ne olacak?

Ele geçiremediğin yargıya her karar sonunda söveceksin, ele geçirince her biri yargının piri olacak öyle mi?.
Recepleşmiş yargıya müdahaleye ne gerek var a benim küresel sermaye destekli sultanım?. Onlar zaten görevlerini bilir ve şanınıza layık bir biçimde sonuçlandırır(!)..

Velhasıl kelam muhalefet olamayan muhalefet, Ergenekon kararı nerede alındı ise, çözümü orada arayacaksınız, bu biiir…

Ağaları dururken taşeronlara başvurup gerçekleri karartmayacaksınız, bu da iki…



Zahide UÇAR - 3 Temmuz 2011, İnternetajans.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Zahide UÇAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x