Darbeleri okuma kılavuzu -16- / Selcan TAŞÇI

Darbeleri okuma kılavuzu -16- / Selcan TAŞÇI

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Mar 11, 2010 0:46

Darbeleri okuma kılavuzu -16-

Türkiye’ye askeri müdahale olabilir

1971’de 9 Mart cuntasının içine sızan eski MİT görevlisi Mahir Kaynak, Ermeni iddialarıyla yaratılmak istenen kültür çatışmasının veya kitlesel Türk-Kürt çatışması provokasyonunun, Türkiye’ye dışarıdan askeri müdahalenin gerekçesi olarak kulanılabileceğini iddia etti.

* Darbe neden yapılır?

Her darbe uluslararası bir ihtiyaca cevap verir... Yani...
Yani hepsi dış müdahale ile oluyor...

* “İyi darbe” yok mudur yani. 1960’ı ayrı tutanlar var...

1960‘da dünya üzerinde ihtiyaca cevap veriyordu. İngiltere, kendi nüfuz bölgesinde telakki ettiği Türkiye’de artan Amerikan etkinliğinden hoşlanmadı, hazmedemedi. Türkiye’yi tekrar ele geçirmeye çalıştı.

* ABD ile Sovyetler’in mücadelesi değil mi diyorsunuz?

ABD ile Avrupa’nın mücadelesi. 1960 darbesiyle sola açık bir anayasa ve ABD karşıtı bir sol hareket oluşturuldu.

* Fakat ABD karşıtı bu sol hareket, 1971’de sonuçları ABD’ye hizmet eden olayların içinde oldu...

Teorik temeli çok zayıftı. 9 Martçılar dediğimiz grup Türkiye’nin yönünü Avrupa’ya çevirmeyi hedefliyorlardı. Darbeyi engelleyen kanat da ABD ile ittifaktan yanaydı. Ancak uzlaşmaya vardılar. 9 Martçılarla, darbe karşıtı generaller muhtırayı bir arada imzaladılar, ortak hükümet kurdular. Ben MİT adına 9 Martçıları takip ettim. Genelkurmay olaya başından sonuna kadar vakıftı. Cumhurbaşkanı, Başbakan ilk günden itibaren biliyordu. Ancak tasfiyesine cesaret edemediler.

* Neden?

Çatışma çıkmasından korktular...

* ABD yanlısı 12 Martçılar, Avrupa yanlısı 9 Martçıları engellediğine göre darbeyi yapan ABD mi oldu?

Aslında darbe engellendi. Ama siyaset alanında iki tarafın birden olmasını sağladı. Nitekim 1963’te Ortak Pazar’a girmek için anlaşma imzalandı. Yani iki tarafda payına düşeni aldı.

İlk iş MİT’in tasfiyesi
* Darbecileri tasfiye etmeyen 12 Mart, darbenin engellenmesini sağlayanları niye tasfiye etti?

Evet, darbeciler hiçbir kayba uğramadı. Çoğu da milletvekili oldu. Alt kesimdeki militanlar, öğrenciler kayba uğradı. Bir de MİT’i tasfiye ettiler. Fuat Doğu görevinden alındı ve Lizbon’a büyükelçi yapıldı.

* MİT’teki tasfiyenin sebebi neydi tam olarak?

9 Martçıların uzlaşma şartıydı. Herkes ’9 Martçılar tasfiye edildi’ diyor. Onların teşkilata hakim hale geldiğini kimse söylemiyor.

Buna göre, 1971’den sonra MİT dönüştürüldü diyebilir miyiz?

MİT 1971’de darbeye karşı görevini yaptı. Dünya ölçeğinde bir başarıydı. Dış istihbarat servisleri deşifre edemedi. 1969’da Çavuşesku’nun himaye ettiği Dünya Komünist Gençlik Toplantısı’na gittim. (MİT görevlisi olarak) Orada bir Sovyet istihbaratçısı yanıma geldi. Dedi ki, “Sen akıllı bir adamsın. Bu darbenin içinden çık sıyrıl. Türk ordusu komünist darbe yapmaz.” Daha sonra Doğan Avcıoğlu’nun bürosuna gelen bir Sovyet ataşesi diyor ki, “Bahçelievler’deki toplantılarınız izleniyor.” Bu Sovyetler’in operasyonun içinde olmadığı anlamına gelir. Türkiye’de sol bir hareket var ve içinde Sovyetler yok!

* Kim var peki?

Darbe kime hizmet ettiyse o. Ben o tarihte Türk solu için “bu sol naylon soldur” diyordum. Dinamiklerini ülke içinden alan ve Türkiye’ye yönelik hedefleri olan bir hareket değildi. Zaten onun için MİT’e hizmet ettim amacım naylon solun tasfiyesiydi.

* 70’lerde darbe zemini için kullanıldığını itiraf edenlerin bugün özellikle ABD ile olan ilişkileri doğrulamış mı oluyor tezinizi?

Evet bugün liberallerin en ucundalar değil mi?

Sağ-sol çatışması suni
* MİT’teki dönüşümü anlatıyordunuz, son yazılarınızdan birinde bunun TSK ile paralelliğine dikkat çektiğiniz için güncel ve önemli...

1971’de MİT darbenin hedefine ulaşmasını engelledi. ABD, 1980 darbesini tezgahlamaya başlayınca, MİT’in bu işe de müdahale etmesini istemediler. Onu küçük düşürücü her tür yayını yaptılar. Bütün eylemler MİT’e mal edildi. Kendileri yapıyordu faturasını bize çıkarıyorlardı.

* Örnek verebilir misiniz?

Mesela sol-sağ çatışmaları tamamen dışarıdan getirilen şeylerdi.

* Suikastlar var mı bunun içinde?

Tabii hemen hemen hepsi dışarıdan yönlendirilmiştir.

Bunların içinde devlet kurumuna mensup kişiler bulunabilir ama bunlar devlet adına hareket etmez. MİT çatışmayı tahrik etmez ama MİT’in içinde çatışmayı tahrik eden kimseler vardır...

* İstihbaratın içine sızmış istihbaratçılar yani...

Evet sızmışlardır.

İstihbarat özelleştirildi
* Bugün de özelleştirildiğini iddia ediyorsunuz istihbaratın...

Şimdi bir Müsteşarlık kuruyorlar. Bir sürü vazifeler veriyorlar. Bunlar yanlış şeyler. Devlet kurumlardan oluşur. Halkın iradesi bu yetkileri vermez. Halkın iradesi meselesiyse, Amerikan Meclisindeki oylar kutsal değil mi? Ona bağıramazsınız o zaman.

Nesi yanlış geliyor size?

Emniyet etkili hale gelecek. Ordunun sınır güvenliği gibi yetkilerini elinden almayı düşünüyorlar. Ağır silah ithalatı konuşuluyor. Neredeyse Mümtaz’er Türköne’nin dediği olacak. Nizam-ı Cedit.

* Bir röportajınızda söylediğiniz “Bugün büyük sol partilerden birinin başında olabilirdim” sözü, aynı şekilde istihbaratçıların siyasi partileri de yönlendirebileceği, tasfiye edebileceği anlamına mı geliyor?

Ben bunu böyle ifade etmemiştim. Çarpıtıldı. Söylediğim, üniversitede kalsaydım yukarıda bir bilim adamı veya siyasetçi olurdum.

* Olamaz mı peki? Türk siyasetinde istihbarat servislerinin atadığı genel başkanlar oldu mu, veya var mı?

Vardır diyemem sadece olabilir derim!

* Mümkün yani...

Elbette mümkün.

Medyasız darbe olmaz
* Ya medyada?

Darbe çok karmaşık bir yapıdır. Ve içinde medya mutlaka vardır. Medya olmazsa darbe yapmak mümkün olmaz. Mesela 28 Şubat’ta çıkan irtica söylentileri... Bu tertibi yaptıran güç neyse, tankları yürütenin arkasındaki güç de odur.

* Gazeteci-istihbarat elemanı ilişkisi... Mark Parris gibi CIA ajanları, MİT Müsteşarları ve bazı gazetecilerin ’gizli’ buluşma fotoğrafları var. Mesela biz yayımlıyoruz birini yıllardır...

İsimlere girip kimseyle kavga ettirmeyin beni...

* Metodu konuşalım o zaman. Sistematiği nedir? Bu ilişki nasıl şekillenir? Gazeteciyi çağırıp “görevin şu”mu derler?

Öyle söylenmez tabii. Ama patronun, işi tertipleyenlerle ilişkisi vardır. Dünya üzerinde ilişkileri vardır. Yazarlar ona uyar. Yine 28 Şubat’ta “Bu iktidar Cumhuriyet’in temel ilkelerine karşıdır, savaşalım”dendi. Askere de benzer şeyleri söylediler. Oysa savaştıkları şey Erbakan’ın izlediği ekonomik politikalardı. Erbakan’ın ekonomik ilişki kurduğu yerler, ABD’nin istediği yerler değildi.

28 Şubat AKP’yi yaratmak için
O yapıdan çıkan ABD’nin tersini yapması ilginç değil mi?

Zıt oldu değil mi? 28 Şubat zaten AK Partiyi yaratmak amacı güdüyordu başarılı oldu. Ben bunu AK Parti’yi eleştirmek için söylemiyorum. Siyasiler akıllı olsun ’kim ne istiyor’ sorusunu sorsun diye söylüyorum.

* Demirel tecrübesinden ibret almak gibi mi?

Evet, aynı şey olabilir. Kimin hangi politik amacı güttüğünü anlamak lazım...

* Bu kavrama kapasitesine sahipler mi sizce?

Yok. Herkesin modeli var. Bir tarafta ABD bir tarafta Rusya onlar hep kavga ediyor sanılıyor. Ben de şunu söylüyorum; onlar hiç kavga etmiyor. Asıl kavga eden Batının kendi içindekiler. Blok içi çatışmalardır bizdeki darbeler.

Mavi akım darbe nedeni
* Mesut Yılmaz’ın bir açıklaması oldu Mavi Akım’dan dolayı ABD’nin Anasol-D’yi devirdiğiyle ilgili. Bu Rusya’yla ilgili değil mi?

Mesut Yılmaz’ın söylediği doğrudur. Ben daha o günlerde ’ABD bu bağlılığı onaylamaz buna karşı tedbirini alır’ dedim. Ama bu Yılmaz’ın haklı olduğu anlamına gelmez. Çünkü o da ’Avrupa ile bütünleşme’den yanaydı. Sovyet gazı almasının sebebi de o sırada Almanlar’ın Gazprom’la ortaklık içinde olmasıydı. Bir başkasının politikasını izlersen öteki de gelir bunu bozar.

*TSK ekseninde yaşanan gelişmeler bir NATO operasyonu mu?

Bugünkü Amerikan projesine karşı çıkanların tasfiyesi.

* Nedir Amerikan projesi dediğiniz?

ABD diyor ki bu bölgeyi ben kimseye bırakmayacağım. Bunun için Türkiye’yi kontrol edeyim Orta Doğu’da etkin rol oynamasının önünü açayım. Bölmek yerine genişletmek. Bunun için de iki şey lazım. Bir; ulus devlet modelini terk etmeli, çeşitli kültürlere açık olduğunu ifade etmeli. İkincisi de Orta Doğu’nun çimentosu olan dine arkasını dönmemeli. Yaşadıklarımızın hepsi bu istikamette değilmi?

İşgal için alt yapı hazırlığı
* İktidara yakın bazı isimler de, 1 Mart’ı milat kabul edip, tasfiye edilenin ABD olduğunu savunuyorlar.

Onlar kendileri gibi, “birisi küfretti ben de ona edicem” diye düşünüyorlar ama dünyada böyle bir şey yok. Büyük devletler intikam peşinde koşmaz, bugün işine ne yarayacak ona bakar.

O zaman şöyle sormak gerek; bugün işine ne yarayacak?

Ermeni Soykırımı Tasarısı yarayacak. Günün birinde bir kültür çatışması yaratırsak, Türkiye müdahale etmek zorunda kalır. Biz de bu faaliyete soykırım der ve müdahale ederiz. Gerekçe hazır: Türkler geçmişte yaptılar bugün de soykırım yapıyorar. Bunun altyapısıdır hazırlanan.

* Başka?

Bir de önümüzdeki dönemde en ciddi provokasyon kitlesel Türk-Kürt çatışması olacak. Bu iki halde dış müdahale kaçınılmaz olur...

Müdahale derken, askeri mi?

Askeri müdahale. Yugoslavya’da olduğu gibi.

Avrupa’nın projesi bölmek
* Ama ABD’nin Türkiye’yi bölerek değil büyüterek kullandığını söylüyorsunuz...

Bunun karşısında bir de Avrupa’nın projesi var. Avrupa, Güneydoğu Anadolu Türkiye’den ayrılsın istiyor. Geriye kalan nüfusu az, eğitim ve gelir düzeyi yüksek, homojen kitlenin etkisinin sınırlı kalacağını hesap ediyor. Bu poitikayı savunan, gerçekleşmesini isteyen ama açıktan söyleyemeyen çok insan var.

* 1 Mart’tan devam edersek, bir milat özelliği yok mu?

1 Mart ABD’nin Türkiye’ye yerleşme niyetinin göstergesidir. Tezkere tartışılırken “Irakta savaş olmayacaktır” dedim. Benim için adı “çatapat harekatı”ydı. Nitekim çatışma olmadı. ABD geldi işgal etti. Madem bu kadar kolay işgal edebilecekti, kuzeyde bir cephe açmanın ne anlamı vardı?

* İran için de Türkiye açısından aynı risk söz konusu değil mi?

İran’a askeri bir müdahale olacağını zannetmiyorum. Ama Türkiye’yi İran’a karşı denge oluşturmak için kullanacaktır ABD. AKP içinde buna karşı çıkanlar olabilir. Problem de doğarsa oradan doğar.

* Rejim değişikliği yoluyla müdahale olabilir mi?

Tahmin ediyorum bu bölgede jakoben demokrasiler hakim olacaktır.

Soros dönemi kapanıyor
* Dünyanın dengelerini belirleyen gücün adını küresel sermaye olarak koyabilir miyiz?

11 Eylül’de öyleydi. Ben o zaman da “Ulus devletlerle küresel sermaye çatışıyor” demiştim. Ekonomik krizle birlikte ise küresel sermayenin tasfiyesini görüyoruz. Çünkü kaybeden bankalar. Para ortadan kalkmıştır. Şu anda etkisi son derece sınırlı hale geldi.

* Savunma mekanizması yok mu, dev bir sistem...

Yeniden oluşmasına engel olacak tedbirler alınıyor. ABD en liberal ülke ama bankalara devletin müdahale etmesinin yolunu açıyor. İthal ikamesine başlıyor. Çin’in ihracatını sınırlamak istiyor.

*Küresel sermayenin yerini ne alacak?

Amerikan devleti.

* Küresel sermaye destekli sivil operasyonları nasıl etkileyecek bu değişim?

Etkilemeye başladı. Ukrayna’ya bakın, Soros devriminin oluşturduğu iktidar seçimi kaybetti. Bu da bir gösterge.

Demirel döneminde dünyanın en bağımsız ülkelerinden biriydik
* Amerikan yanlısı kabul edilen Demirel’in Amerikancı darbeye maruz kalmasını nereye koyacağız?

Biz diyoruz ki Demirel’i ABD destekledi. Ve diyoruz ki Demirel’i ABD tasfiye etti. Bu bir çelişkidir.

* Öyle olmadı mı?

Batı içinde yeni bir güç doğuyordu. Küresel sermaye. Sol ’Tam bağımsız Türkiye’yi savunuyordu. Oysa Demirel’in ekonomi politikası sanılanın aksine zaten içe dönüktü. İthal ikameciydi ve dünyanın en bağımsız ülkelerinden biriydik biz o zaman. Dış borcumuz 10 milyar dolar civarında, iç borcumuz hiç yok gibiydi. Ama bunu kullandılar.

* Ne için?

Türkiye’yi dışa açmak ve dünya ekonomisiyle bütünleştirmek için. 1980 darbesinde bizim şikayetimiz içerideki çatışan taraflardı ama darbe olur olmaz bunlar yok oldular. Turgut Özal geldi ve Türkiye’nin kapılarını açtı. Hedef buydu, buna ulaşıldı. Bu hedefte ABD ile Avrupa arasındaki eski rekabet söz konusu değil, ittifak içinde yaptılar. Geçenlerde okuduğum bir iktisat kitabında şu yazıyordu “1980 darbesi bir NATO operasyonudur.” Bugünde onun sonuçlarını yaşıyoruz aslında.

Ne yapıyorsanız biliniyordur
*Bugünkü operasyon sürecini nasıl bir mantığa oturtuyorsunuz? “Kolaj resim” teorinizin dayanağı nedir?

Benim müşahadem; teknolojik üstünlüğe sahip olan güçler sürekli olarak bilgileri topluyor ve bir yerde depoluyorlar. İşlerine geldiği zaman kullanıyorlar. Yapılacak tek şey başkasının kullanabileceği işleri yapmamaktır. Yaparsanız bilindiğinden şüpheniz olmasın. Zamanı geldiğinde mutlaka kullanırlar. Daha ellerinde çok şey vardır bunların.

* Somut bir bilgiye dayanarak mı yapıyorsunuz bu tespiti?

Bu kavil provokasyonları, yabancının yaptığı provokasyonları iç politikada kullanmasınlar diye yapıyorum. ’Rakibimizin zayıf tarafını ortaya çıkarmış oh’ demesin kimse. ’Bunu niye yapıyor’ diye sorsun. Eğer bir gün bahçenizde bir yılanın başını ezilmiş olarak görürseniz ’ezenden Allah razı olsun’ deyip geçmeyin. Bu yılanı kim öldürdü arayın. Aramazsanız, o yılanın başını ezen, yarın sizin de başınızı ezer.


Selcan TAŞÇI, YENİÇAĞ, 10 Mart 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Darbeleri Okuma Kılavuzu - Selcan TAŞÇI

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x