DAVOS Krizi sonrasında coşku seline kapılan, hatta bu sevinci biraz abartan AKP, birkaç günden beri Yedi milyon kişiye ulaştığı iddia edilen bir MAİL yüzünden üzülüyor.
Hakikaten bazı davranışlar dozunda bırakılmalı. Aksi halde sulandırılıyor, abartılıyor.
Bakın, Başbakan Erdoğanın zirvedeki tavrı sonrasında bazı Arap ülkelerinde büyük boy posterleri, resimli bardakları ve tabakları peynir-ekmek gibi satılıyor. Ardına besteler bile yapıldı, çarşı pazarlarda çalınıp söyleniyor.
Yani Arap halklarında gerçekten büyük sempati var. Gelin görün ki, aynı Arap ülkelerinin liderleri, Türkiyeye de, Türkiyenin popüler Başbakanına da aynı sempati ile bakmıyorlar. Tam aksine, işlerine karıştığı yolunda kuşku duyuyorlar. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn, Ürdün, Fas, Tunuz, Yemen ve Filistin Dışişleri Bakanları toplantısında öyle bir bildiri yayınlandı ki, dudak uçuklatır türden:
Arap olmayan tarafların, Arap ülkelerindeki gelişmelere, yıkıcı bir tavırla karışmasından rahatsızlık duyuyoruz.
Duyulan rahatsızlık, Arap halklarının Halife yapmak istediği bizim Başbakan ve nedeni de, HAMAS yanlısı tutum göstermesi değil mi?
(Laf aramızda, şu Halifelik önerisi de Başbakanın yüreğini gıdıklamıştır yani!)
Şimdi gelelim 7 milyon kişiye ulaştığı öne sürülen MAİL metnine.. Aslında AKP dönemine ait bilgilerin alt alta sıralanmasından ibaret, ama, yine de çarpıcı İLKLER var:
İlk kez bir Başbakan,Tezkere GEÇMEZ ise memura maaş ödeyemeyiz dedi.
İlk kez ekonomi büyürken işsizlik arttı.
İlk kez cari açık verilirken döviz kuru arttı.
İlk kez ithalat 100 milyar doları aştı.
İlk kez bir Başbakan zam isteyen memura, İMFyi ikna edin verilim dedi.
İlk kez cari açığın üstünde borçlanma yapıldı.
İlk kez Yunan Kilise Bankası Türkiyede bir banka satın aldı.
İlk kez domuzlar kesimlik hayvanlar arasına alındı.
İlk defa düşük faizli dış borç, yüksek faizli iç borçla ödendi.
İlk defa bir Başbakan ve Dışişleri Bakanı, İslamiyeti yok etmeye yeminli bir Papanın heykeli önünde fotoğraf çektirdi.
İlk kez bir Başbakan, Toprak satılıyorsa götürülmüyor ya diye tepki gösterdi.
İlk kez bir cami kiliseye çevrildi.
İlk defa kiliseler ve havralar imar planlarında yer aldı.
İlk kez, bir Yahudi kuruluşundan bir Başbakan Üstün cesaret ödülü aldı.
İlk defa Türk askerlerinin başına ABD askerleri tarafından çuval geçirildi.
İlk kez bir Başbakan, Bir dönem dini kullandık dedi.
İlk defa petrol kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verildi.
İlk kez yabancı rantiyecilere vergi muafiyeti verildi.
İlk kez iletişim sektörünün tamamı yabancıların eline geçti.
İlk defa tezkere ret edilmesine rağmen, Dışişleri genelgesi ile Türkiye üzerinden silah geçirildi.
İlk kez bir Başbakan, İslam aleminin sınırlarını değiştirmeyi amaçlayan BOP projesinde eş-başkan olduğunu açıkladı.
İlk kez bir Başbakan, Müslüman ülke topraklarını işgal eden ABD askerlerinin evlerine sağ salim dönmeleri için dua ettiğini söyledi.
İlk kez İsrailli bir işadamına çok gizli şekilde 800 milyon dolar kaynak aktarıldı.
İlk kez bir Başbakan, yapılan bir ihaleden önce uçak istedi ama sonra Mercedese razı oldu.
İlk kez bir Başbakan aleyhine fındık üreticileri büyük bir miting düzenledi.
İlk kez bir Başbakan, Türkiyeyi pazarladığını açıkça söyleyebildi.
İlk kez tarımsal üretimde dış ticaret açığı ortaya çıktı.
İlk kez bir Başbakan çiftçilere, gözünüzü toprak doyursun diyebildi.
İlk kez kapkaç diye bir sektör ortaya çıktı.
İlk kez zina suç olmaktan çıktı.
İlk kez bir Başbakan rekor yurt dışı gezisine çıkmış oldu.
İlk kez halkına, Borç yiğidin kamçısıdır diyen bir Başbakan oldu.
İlk kez enflasyon yüzde 10 artarken pancar fiyatları 99 kuruştan 88 kuruşa indi.
İlk kez çiftçi ve emekliden vergi alınması gündeme getirildi.
İlk kez Başbakan danışmanı, kendi Başbakanı için Amerikalılara Onu rogara süpürmeyin, kullanın diye takdim etti.
İlk kez GSMH artarken KDV tahsilatı yerinde saydı.
İlk kez bir Başbakan TMSF katkısıyla bu kadar çok gazete ve TV yönlendirme imkanı buldu.
İlk kez bir Cumhurbaşkanı, Türkiyeyi ziyarete gelen bir Kralın ayağına gitti, hem de 10 Kasım günü.
İlk kez bir Başbakan, bir çiftçiye herkesin içinde, Ananı da al git diye bağırdı.
İlk kez bir Başbakan, şehit cenazeleri için, Askerlik yan gelip yatma yeri değildir diyebildi.
İlk kez bir Başbakan, genç yaşta gemi alan oğlunun gemisini GEMİCİK diye tanıttı.
İlk kez bir Başbakan bazı gazete ve televizyonların okunmaması ve izlenmemesi için kampanya başlattı.
İlk kez bir Başbakan, Atatürkçü Düşünce Sistemine bağlı insanları dinsizlikle itham etti.
İlk kez bir Başbakan ve anlayışı için Cumhuriyet Mitingleri düzenlendi ve milyonlar meydanlara aktı.
İlk kez bir millet laik ve demokratik hukuk devletinden olma, özgürlük ve bağımsızlığını yitirme kaygısına kapıldı.
İlk kez on binlerce vatandaş her gün kuyruğa girerek Anıtkabire gidiyor ve Atatürke bağlılığını göstererek tavır koyuyor.
Bir Başbakan ilk kez, Davosta diplomatik davranmasaydım, başka türlü bir şey yapardım, dedi. Bu sözler kendi parti grubunda olanları bile güldürdü, ama net (!) anlaşılamadı..
Bu denli titiz bir araştırmayı yapmak kolay değil.
2002-2009 dönemini araştırdıkça, bunca kaygı ve endişenin nereden kaynaklandığını daha iyi anlamak mümkün olacaktır.
Örneğin, özelleştirme adı altında yitirilen Cumhuriyetin kazanımları ve ulusal tüm değerlerin yarattığı çaresizlik de vardır bunun içinde. Gitti gider ama, yerine ne gelir? Veya yerlerine ne konuldu! Bunları Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil bir yazısında sıralamıştı. Altı yıl önce Türklerin ve Türkiyenin elindeki mal varlıkları şimdi kimlerin eline geçti?
Gelen son mailde yitirilen bu liste de var. Yılmazın yazdıklarına ek varsa, ilerde bunu da sizlere aktarırım. Mail belki Başbakan ve partisine muhalif gibi görünüyor. Ama sizlere de sorayım, bunlar doğru değil mi? Bu sıralanan olaylara bizler tanık değil miyiz?
E, gerçek acıdır. Önemli olan acının bir daha yaratılmamasıdır.
Dileğimiz sadece sükunet ve suhulettir!
Türkiye Cumhuriyeti doğrultusundan sapmasın ve saptırılmasın, yeter!
İsmet Solak
http://www.gazeteport.com.tr/YAZARLAR/NEWS/GP_383345