DAVOS, «Felâketimizin» Provası Mıydı?!..

DAVOS, «Felâketimizin» Provası Mıydı?!..

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Şub 12, 2009 0:51

12 Eylül ihtilalinden sonra yapılan ilk seçimi Turgut Özal'ın nasıl kazandığını hatırlıyor musunuz?

«Netekim Paşa», seçime bir gün kala, «Biz Sunalp'i istiyoruz» deyivermiş, millet de o öfkeyle, Özal'a koşmuştu. DNA'mız, galiba o gün çözüldü veya iğfal edildi!..Sonraki seçimlerin hepsinde de, benzer yöntemler uygulandı. AKP döneminde ise «psikolojik harp» tekniklerine tavan yaptırıldı.

Bu girizgahtan sonra sadede gelirken, yazının uzunluğu için peşinen sabrınızı istirham ediyorum. Türkiye ve dünya üzerinde projesi olanların, 29 Mart yerel seçimlerini AKP'nin kazanmasını istediğinde mutabık mıyız? O projeler ne, kısaca bir kez daha hatırlatalım:

İçeride, PKK'ya genel af ve Türkiye'yi federatif yapıya götürecek, yani ulus devleti ortadan kaldıracak Anayasa değişikliği… Dışarıda, Ermenistan'ın şartlarının kabul edilmesi, Kıbrıs'tan vazgeçilmesi, Barzani «Kürdistanı»nın tanınması, Afganistan, Pakistan ve de İran politikalarında «Haçlı seferine», kısacası BOP projesine tam anlamıyla ram olunması…

İyi de millet kan ağlıyor, yolsuzluk mızrağı artık çuvala sığmıyor… Bu şartlarda, AKP nasıl «zafer» kazanacak da, sözkonusu hedeflerin önündeki en büyük engel sayılan TSK susturulup, bu projeler hayata geçirilecek? Peki o «zafer» kazandırılamaz mı?..

Saçmalama hakkı mı kullanmadan önce, geçmişteki bazı olaylar ile son günlerdeki gelişmeleri anlatmak istiyorum.

Bilindiği gibi BOP'un tam adı «Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi». Başbakan Erdoğan şimdilerde, «O proje zaten ölü doğmuştu, altında imzamız falan yok» dese de, 2006'da şöyle konuşuyordu:

• Projedeki rolümüz bize özellikle Ortadoğu'da önemli görevler yüklemektedir. Biz bu görevi bir kenara koyamayız…

• Türkiye, Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika projesi içerisinde ortak üyeliğe kabul edilmiştir. Neden, niçin kabul edilmiştir? Tek sebebi vardır, o da, Ortadoğu'da ve Kuzey Afrika'da bu uzlaşmanın sağlanabilmesi, refahın orada bütün insanlar için yükselebilmesi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, daha ileri bir demokrasinin bu bölgeye yerleşebilmesi içindir ve bizler bunun için burada bir ortak üyeliği ve ardından da eşbaşkanlık görevini İtalya ve Yemen ile birlikte kabul ettik…

Abdullah Gül de 2006'da Dışişleri Bakanı iken, «Türkiye'nin dış politika hedef ve ilkelerine uyduğu» için BOP'a sahip çıktıklarını anlatıp, «Biz, İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak, BOP kapsamında, ABD ile birlikte hareket edeceğiz. Girişimlerimiz de sürecek. Ancak olumsuz bir tablo çıkarsa Türkiye, İran kapısını kapatmak zorunda kalacak» diyordu.

Şimdi bir de ABD cephesine gidelim. 22 Temmuz seçimlerinden sonra ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nicholas Burns, kelimesi kelimesine şunları söyledi:

• Türkiye «tarihi» seçimleri tamamladı. Bu seçimler, Türk demokrasisinin ne kadar güçlü ve Müslüman dünyasındaki en etkili demokrasisi olduğunu gösterdi…
• Türkiye, şimdi içeride yenilenme ve büyüme dönemine giriyor, dış politikada daha büyük sorumluluklar üstleneceği bir dönem başlıyor…
• Gül ve Erdoğan güvenilir isimler. Bize verdikleri sözleri tuttular. Daima ABD'nin iyi müttefikleri oldular…
• Türkiye'nin, Ortadoğu'da çok uzun bir tarihi var. Tanzimat dönemiyle başlayan bir reform sürecinden geçti ve Müslüman bir toplum içindeki en başarılı laik demokrasidir. Bunun, Geniş Orta Doğu için de olumlu yankıları var. Türkiye, bölgesel liderlik rolünü üstlenebilir…
• Irak, İran ve Suriye'ye komşu olan Türkiye'nin, 2008 yılında ABD ile bağlantısı çok daha önemli hale gelecek. Türkiye, bizim Geniş Orta Doğu'daki çıkarlarımız için kritik önemde. Türk yetkililerinin, dünyanın bu bölgesindeki stratejik zorluklara cevap verilmesinde katılımcı olmasına ihtiyacımız var…
• Orta Doğu'da barış ve güvenliğin geleceği, başta Türkiye ve ABD olmak üzere diğer ülkelerin vereceği doğru kararlara dayanıyor.
• İran ile Türkiye arasında imzalanan gaz anlaşmasından rahatsızlık duyuyoruz. İran ile her zaman olduğu gibi iş yapmanın zamanı değil…
• Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesine ve Türk-Ermeni sınırının açılmasına önem veriyoruz.

Tam bir «paket program» ya da «diyet listesi» değil mi?..


«EMPERYAL TÜRKİYE»… HAYALİ BİLE GÜZEL

Hafızayı beşer nisyan ile maluldür tezini böylece çürütüp, son gelişmelere bakalım:

• Erdoğan'ın Davos «fethinden» sonra «Yeni Osmanlılık, halifelik, 3. Abdülhamid'lik» ayranı kabartıldı da, kabartıldı…

• 1 Mart tezkeresi reddedildiğinde, «Şimdi ABD bizi cezalandıracak» diye feryat-figan ortalığa dökülen Çandar, Akgün, Hasan Cemal ağabeyler, «Davos'un faturası falan olmaz, onlar bize muhtaç, Ortadoğu'da liderlik kapısı açıldı, yürü, kim tutar seni Erdoğan… » naraları attı. Cengiz Abi hızını alamadı, Münih'te bir araya geldiği, Obama'nın Pakistan-Afganistan sorumlusu yaptığı Hoolbroke'a, Erdoğan'ın Davos çıkışının «nakde tahvil edilmesi» aklını verdi… ABD'nin «süper diplomatı» Holbrooke'u hatırlarsınız; Yugoslavya başta olmak üzere Bosna, Hırvatistan, Doğu Timor gibi önce çatıştırılıp, bölünen, sonra ABD hizasına sokulan bölgelerin «barış mimarı»!.. Başbakan Erdoğan'a, «Irak Kürdistan'ın Tayvan yapılması» modelini de sunan isim.

• ABD'de, soykırım iftiralarını tanıma hazırlığı hızlandırıldı, Ankara tınmadı…

• ABD, PKK'nın İran kolu PJAK'ı terör listesine aldı, ama nedense İran değil, Türkiye'ye atıf yaptı. (TSK'ya çiçek atma mıydı ne?)

• Münih'te yapılan 45. Güvenlik Konferansı'ndan acayip kokular yükseldi. Mesela Ermenistan Devlet Başkanı Sarkisyan, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde önemli gelişmeler kaydedildiğini, «Böyle devam ederse, bu yılın ikinci yarısında çok farklı ilişkiler yaşanabileceğini» açıkladı. Dışişleri Bakanı Babacan, Hindistan Ulusal Güvenlik Koordinatörü Narayanan -Pakistan'a ayağına denk al mesajı iletmemizi istemiş- Uluslararası Atam Enerjisi Kurumu Başkanı Baradey –İran'la ilgili- ve İngiltere Dışişleri Bakanı Miliband'la -Ortadoğu, Gazze, Irak, İran ve Kıbrıs'ı ele almışlar. Miliband, Kıbrıs'ı halletmezsek, AB'nin müzakereleri askıya alacağını da haber vermiş- görüştü. Bu liste, bu görüşmeler ne oluyor Allah aşkına, dünyanın derdi bizi mi gerdi?..

• ABD'nin gerçek patronu Biden Münih'te, İran ve Afganistan konularında «müttefiklerden» daha çok katkı beklediklerini söyledi.

• Başbakanlık, korsanlarla mücadele için Somali karasuları, Aden Körfezi ve Arap Denizi'ne askeri deniz kuvveti göndermek üzere Meclis'e tezkere sevketti. (BOP'un Afrika ayağı açılımı olmasın)

• ABD «derin devletinin» sesi Stratfor Dergisi, kurucusu Friedman'ın kaleminden, Türkiye'nin Ortadoğu'da etkili bir güç haline geldiğini, ABD'nin Türkiye'ye daha fazla ihtiyaç duyduğunu, Türkiye'nin gücünü, Müslümanları desteklemek üzere Balkanlar'a kadar genişletebileceğini, Arap rejimlerini şekillendirebileceğini, Orta Asya ile zaten yakın bağlarının bulunduğunu yazdı. Yani iyice gaz verdi. Ardından, «Türkiye'nin en sonunda Kuzey Afrika'daki olayları etkileyen bir deniz gücüne de yoğunlaşabileceğini», bu «yayılmacı vizyonu» desteklemek için ordunun da güçlendirilmesi gerektiğini anlattı. Amma Friedman'a göre, Erdoğan'ın idare etmesi gereken minik(!) bir kesim var; «Dış karışıklıklara aşırı derecede müdahil olmak istemeyen ve bunun özellikle de dinsel nedenlere bağlı olmasına karşı çıkan güçlü ordu… »


Özetle; Ermenistan yükünden kurtarılıp, Orta Asya'da, Kıbrıs yükünden kurtarılıp Akdeniz ve Orta Doğu'da, TSK yükünden kurtarılıp, İran'da kullanıma hazır hale getirilmiş, tabir-i caizse «derisi yüzülmüş» bir Türkiye…


1.OPERASYON TAMAM, 2. OPERASYON SEÇİM

TSK üzerindeki Ergenekon operasyonlarıyla, bir yandan Irak'ın intikamı alındı, öte yandan «gördünüz, dokunamayacağımız kimse yok» mesajı verildi. Sağa-sola bırakılan faili meçhul DVD ve kasetlerdeki birtakım bilgilerle de mevcut komuta kademesine, geleceği yönelik olarak, «kapsama alanımızdasınız» denildi…

Tüm bu bilgilerden sonra artık «saçmalama» hakkımı kullanıp, şöyle bir senaryo yazmak istiyorum. 29 Mart seçimlerinden birkaç gün önce ABD Temsilciler Meclisi ve Senatosu, «Ermeni soykırım iftirasını» kabul etse, top Obama'nın önüne gelip, dursa, Erdoğan, hatta Gül, ABD'ye şöyle ağız dolusu bir «posta» koyup, «Peres'den beter etse», Çandargiller de, «İsrail'in Erdoğan'ı haklayacağı» haberini yaysa, ne olur?.. «Sünepelikten» sıtkı sıyrılmış, ABD'ye, İsrail'e burnundan soluyan bu millet, AKP'yi uçurur mu, uçurmaz mı?

Ondan sonra kim tutar AKP'yi?..Çok mu uçtum?..

Meyyal UYGUR / Açık İstihbarat
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x