
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının, başka bir ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından adeta azarlanmasına cevap verirken, sözünün kesilip elinin kolunun tutulmasına, omuzuna dokunulmasına elbette hiçbirimiz tahammül edemeyiz. Dolayısıyla Tayyip Erdoğanın sert tepki göstermekten başka çaresi yoktu. Buna mecbur edildi!
Bu, görünen durumdur.
Ancak, olaylar bir senaryonun parçası ise onu da görmemiz gerekir, değil mi?
Bakınız, İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Türkiyenin Orta Doğudaki arabulucu gücünün devam etmesini umduğunu dile getirerek, Türkiye, İrana bir cevap olmalı. Orta Doğuya bir seçenek sunuyorlar. Umarım bunu yapmaya devam edecekler dedi.
Düğün değil, bayram değil, İran da nereden çıktı?
* * *
Daha birkaç gün önce CIAya yakınlığıyla bilinen Amerikalı strateji uzmanı, George Friedman, Türkiyenin dünyadaki siyasi etkisi, 2050 yılında muhtemelen Osmanlı haritasını andıran bir görüntü oluşturacak dedi.
Başbakan Tayyip Erdoğanı karşılayan vatandaşlar arasında birkaç kişi ne diyordu?
-Üçüncü Abdülhamit Tayyip Erdoğan!
-Osmanlı geliyor.
Demek ki Türkiyeyi Türklerin yönetmediği, şişirilmiş bir Osmanlı devleti haline getirme stratejisinin alt yapısı yıllardan beri hazırlanıyor!
* * *
O haritada İsrailin, yeni Osmanlı haritasının içinde kaldığını görürüz. Peki bugünkü İsrail ne olacak? Bazı insanlar dünyadaki Yahudi nüfusunu İsraildeki yedi milyon insandan ibaret sanıyor. Oysa ABDde ve bütün dünyada yaşayan Yahudilerin nüfusu 35-40 milyon civarındadır. Bu rakama, Yahudi olduğunu gizleyenler dahil değildir ve Yahudilerin asıl gücünü bu kesim oluşturur.
Bugün ABDyi büyük ölçüde Yahudiler yönlendiriyorsa, yarın Osmanlı coğrafyası haline getirdikleri ne idüğü belirsiz devleti de Yahudiler yönetir!
İçinde bulunduğumuz günlerde, İslam dünyasındaki İran etkisini azaltmak, Büyük Orta Doğu Projesi Eşbaşkanı Tayyip Erdoğanı özellikle Arap ülkeleri halklarına sevdirmek senaryosu sahneleniyor.
Peres, bu senaryonun hem yazarı hem oyuncusudur. Tayyip Bey ise sadece oyuncudur. Kurgu kurulmuş, kendisine verilen rolün gereğini yapıyor. Tayyip Bey, Türk Milletinin ve Türkiyenin onurunu korumaya bu kadar düşkün idiyse, Süleymaniyede Türk subaylarının başına çuval geçirilirken, Busha karşı niçin sessiz kaldı? Bari bir nota verseydin diyenlere, neden Ne notası, müzik notasından mi bahsediyorsunuz diye cevap verdi.
* * *
Davosda İranı Yalnızlaştırma Operasyonu başlığıyla olayı inceleyen Mahiye Morgül de ha vaalanındaki pankartlara dikkat çekiyor:
-Hoş Geldin DÜNYA LİDERİ!
-Dünya başbakan görsün!
-Davos Fatihi!
Morgül, Birkaç gün önce TRT 2de konuşan Amerikalı gazeteciler, İranın Müslüman ülkeler üzerinde önemli itibarı var. Bu itibarın kaldırılması gerekir. Bize Türkiye gibi her tarafla eşit ilişkisi olan ılımlı Müslüman bir ülke lazım diyordu.
TRT muhabirleri, Davostaki tartışmadan sonra tüm dünyadan canlı yayına alındı. Arapların gururu okşanmıştı. Türk vatandaşı olmak isteyen doktorlar bile vardı. Türkiye bizim ikinci vatanımız. Bize böyle lider lazım diyorlardı.
Can Baydarol ise bir önemli analiz yaptı, Erdoğan iç politikada güven tazeledi, Arap liderlerin hepsinin önüne geçti. Chavez bile Erdoğanı kıskanacak. Artık Arap dünyasının bütün liderlikleri sallanmaya başladı dedi.
Özetle, postmodern Davos darbesiyle, herkesin gözü önünde, bir tiyatro izler gibi, BOP eşbaşkanı RTE, Arap ülkelerinin liderliğine getirildi! diye yazdı.
Öyle ya, dünya başbakan görsün!
ARSLAN BULUT
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_hab ... ityaz=6974