Demiryollarımızın Babası: Behiç Erkin / Prof. Dr. Cihan DURA

Demiryollarımızın Babası: Behiç Erkin / Prof. Dr. Cihan DURA

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Oca 16, 2018 12:02

Demiryollarımızın Babası: Behiç Erkin

Vatana ve millete hizmet etmek yüce bir iştir. O hizmetler ki, etkileriyle yalnız bugüne değil geleceğe, yıllar öteye uzanır, kuvvet taşır, hayat taşır. O yüce kişiler ki, hatıraları bizi bir araya getirir, millet yapar; tıpkı ortak kültürümüz, dilimiz, ortak tarihimiz gibi… Ulusal kahramanlarımız zihnimizde, ruhumuzda, kalbimizde yazılı olmalıdır. İşte bu yüce kişilerden biri de Behiç Erkin’dir.

Behiç Erkin Cumhuriyet tarihimizin, özellikle Millî Mücadele tarihimizin önde gelen kahramanlarındandır. Atatürk kuşağının az bilinen, gölgede kalmış en önemli temsilcilerinden biridir. Tam anlamıyla bir teşkilatçı ve devlet adamıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin, Atatürk’ün önderliğinde sağlam temeller üzerine oturtulmasındaki payı büyüktür.

Behiç Erkin T.C. Devlet Demiryolları'nın kurucusu ve ilk Genel Müdürüdür (1920-1926). Sevkiyatlardan sorumlu bir komutan olarak Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarında büyük hizmetlerde bulunmuştur. O felaket günlerinde bir “lojistik mucizesi" yaratmış, Kurtuluş Savaşımızın lojistiğini başarıyla gerçekleştirmiştir. Cumhuriyet döneminde ise Bayındırlık Bakanlığı ve Büyükelçilik yapmış, Millî İstihbarat Teşkilatı’nın kurucuları arasında yer almıştır. Bayındırlık Bakanlığı (1926-1928) yaptığı yıllarda da birçok ilke imza atmıştır. Bunlar arasında demiryollarının millileştirilmesinden, demiryolları işletme dilinin 50 yıl sonra ilk defa Fransızca'dan Türkçe’ye çevrilmesine, ilk kamu müzesinin, demiryolları müzesinin kurulmasına kadar birçok hizmeti sayılabilir. Bundan başka Türkiye Cumhuriyeti’nde ilk kez özerkleştirmeyi getiren kişidir. İstanbul Teknik Üniversitesi adını alacak olan Mühendis Mektebi'ne özerklik verilmesini sağlamıştır. Üniversite derslerinin türkçeleştirmesi diğer önemli çalışmalarındandır.

Behiç Erkin Atatürk’ün, en yakın ve en eski çalışma arkadaşlarındandı. Büyük Önder’in özel mektuplarla düşüncelerini paylaştığı, ülke ve dünya sorunları üzerinde fikir alışverişinde bulunduğu sayılı kişilerdendi. Ona ”Erkin” soyadını Atatürk vermiştir. Bu adı verme sebebi, Behiç Bey’in kişiliğidir. Atatürk’e göre “erkin” demek: “her koşul altında kendi doğrularını dile getirme cesaretini gösteren ve o doğruları uygulayan, özgür kalmayı başaran, bağımsız fikirli kişi” demektir.

* * *

Behiç Erkin 1876’da İstanbul’da doğdu. 1898’de Harp okulunu,1901’de Harp Akademisini bitirdi. Kurmay yüzbaşı iken, Selanik-İstanbul demiryolu müfettişliği yaptı. Balkan Savaşı’nda Yunanlılara esir düştü. Genel Kurmay’da görev aldı. Çanakkale Savaşı (1915-1916) sırasında, cepheye asker ve mühimmat sevkiyatının sağlanmasında büyük başarı göstermiştir. 1918’de Azerbaycan’ın ilk düzenli ordusunu kurmakla görevlendirilmiş, Azerbaycan Jandarma Teşkilatı’nı kurmuştur. İstanbul’un 16 Mart 1920’de itilaf devletlerince işgali sırasında İngilizler tarafından aranırken, Kurmay Albay olarak milli kuvvetlere katılmak üzere Anadolu’ya geçmiştir. Mustafa Kemal’in yönlendirmesiyle demiryollarının başına getirilmiştir. Behiç Bey, Kurtuluş Savaşı’nda üstlendiği bu önemli görevi ve sağladığı başarılardan dolayı "T.B.M.M. Takdirnamesi" ve "İstiklal Madalyası" ile onurlandırılmıştır.

* * *

Behiç Erkin lojistik [i]  kavramının henüz çok az bilindiği bir zamanda asker, erzak ve silahların cephelere sevkini büyük başarıyla gerçekleştirmiştir. Bu görevi kendisine doğrudan doğruya Mustafa Kemal Paşa vermiştir. Paşa onu görevlendirirken şöyle konuşur: "Behiç Bey, ben cephelerde ne yapılacağını biliyorum, siz de cephelere asker, mühimmat ve erzak sevkiyatının nasıl yapılacağını biliyorsunuz. Demiryolu bugün başta gelen sevkiyat aracımızdır. Ne var ki başarı, demiryollarının, işin ehli biri tarafından yönetilmesiyle mümkün olabilir. Bunu ancak siz başarabilirsiniz. Demiryollarının başına sizin geçmenizi isterim. Zaten Gelibolu Harbi'nde de bu görevi layıkıyla yapmadınız mı? Siz cephelere askerlerimizi getirmekte başarılı olun ki, ben de cephelerde başarılı olabileyim." Behiç Bey görevi bir şartla kabul eder: İşine kimsenin karışmaması... Mustafa Kemal Paşa bu koşulu memnuniyetle kabul eder.

Behiç Erkin'in demiryollarını ayağa kaldırırken karşılaştığı en önemli sorunlardan biri bu alanda yetişmiş, işi bilen Türk görevlilerin olmayışıdır. Kurumda tüm çalışanlar gayrimüslim olduğu gibi, yazışma dili de Fransızca idi. Yani tam bir yabancı hakimiyeti vardır demiryollarında. O güne değin demiryollarının Türkler tarafından işletilebileceğine kimse inanmadığından, bu alanda bir çaba gösterilmemiş, demiryolcu yetiştirilmemişti. Oysa Behiç Erkin, hem de Millî Mücadele gibi çetin bir dönemde demiryollarını işletmeyi hakkıyla başardı. Bu işi yalnızca imtiyazlı yabancı şirketlerin değil, Türklerin de yapabileceğini kanıtladı, “Türkler demiryollarını işletmeyi beceremez” önyargısını tarihe gömdü. Bundan başka, yeni Türkiye Cumhuriyeti döneminde de demiryollarının, yabancı şirketlere geri verilmesini engelleyerek millileştirilmesini sağladı. Demiryollarına “Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları” adını verdirdi. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’nde demiryollarının kurucusu sayılır ve adı aynı nedenle birçok kaynakta adı “Demiryollarının Babası” olarak geçer.

Behiç Erkin 152 yıllık bir kurum olan Devlet Demiryolları'nda "baba" sıfatını gerçekten hak eden başka daha birçok ilke imza atmıştır. Personeliyle her zaman yakından ilgilenmiştir: Erzak ihtiyaçları için seyyar bakkaliye vagonu kurdurmuş; görevli olduğu istasyon yakınında okul bulunmayan personelin çocukları için Eskişehir'de yatılı bir ilkokul açtırmıştır. Tehlikeli bölgelerde çalışan personele ikramiye verilmesi uygulamasını başlatmış, personelin sağlığı için istasyonlarda gezici doktorlar bulundurmuştur. Türkiye Cumhuriyetinde ilk demiryolları okulunu o kurdurmuştur.

* * *

Ve yıl 1939… İkinci Dünya Savaşı’nın en ateşli günleri, Fransa Nazi işgali altında… Behiç Erkin Türkiye’nin Paris Büyükelçisi’dir. Yine büyük bir insanlık görevine imzasını atar: Çalışma arkadaşlarıyla birlikte büyük bir diplomasi dehası göstererek 20 bine yakın Yahudi’yi Türk pasaportu sağlayarak, soykırımdan kurtarır.

Erkin, Fransa devletinin en yüksek nişanı olan birinci dereceden Legion D'Honneur madalyası ile Alman devletinin en değerli nişanı olan birinci dereceden Demir Haç madalyası ile ödüllendirilmiştir.

* * *

Behiç Erkin’in iki kitabı var. Biri “Demiryolunun Askerlik Açısından Tarihi, Kullanımı ve Teşkilatı” adını taşıyor. Erkin bu kitabında, Birinci Dünya Savaşı yıllarında demiryolu işletmesine dair bilgi ve deneyimlerini aktarmıştır. Aynı zamanda Osmanlı demiryollarında yapılan yanlışlıkları ve bunların nasıl giderileceğini göstermiş, Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşı örneğinde, savaşlarda cephelere nasıl sevkiyat yapılacağına dair bilgiler vermiştir. Bu yapıt demiryolları üzerine bilimsel ve pratik ilk Türkçe kitaptır. İkinci kitabı, Ali Birinci tarafından yayıma hazırlanan, anılarını kaleme aldığı “Hatırat 1876- 1958” adlı yapıtıdır. Kitap Türk Tarih Kurumu tarafından 2010 yılında yayınlanmıştır, 640 sayfadır.

Behiç Erkin hakkında yazılmış kitaplar da vardır. Torunu Emir Kıvırcık’ın kaleme aldığı Behiç Erkin'in 61 yıl boyunca tuttuğu günlüklerinden derlenerek hazırlanan yapıt, “Cepheye Giden Yol” 152 yıllık demiryollarımızın tarihine de ışık tutan kaynak niteliğinde bir kitaptır. “Cepheye giden yol” Çanakkale Harbi’nin ve Kurtuluş Savaşı’mızın lojistik zaferinin başındaki kahraman komutanın, Mustafa Kemal'in yakın arkadaşı Behiç Bey'in gerçek hikâyesidir. Yine torunu tarafından kaleme alınan "Büyükelçi" adını taşıyan diğer bir kitapta, binlerce Yahudi’nin II. Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarına götürülmesini engelleyen Behiç Erkin ile diğer Türk diplomatlarının öyküsü anlatılmaktadır.

* * *

Behiç Erkin hayata 11 Kasım 1961 tarihinde veda etmiştir. Tek bir vasiyet bırakmıştır: Mezarının, ilk demiryolu genel müdürlük görevini üstlendiği Eskişehir’de İzmir-İstanbul-Ankara hatlarının birleştiği yere yapılması… İsteği yerine getirilir: kabri bugün trenlerin Eskişehir çıkışında, Afyon, Kütahya ve İstanbul yol ayırımında Enveriye tren istasyonunun yanındadır.

Ne var ki, biz –egemen kültürün ve verilen eğitimin bir sonucu olarak- yetiştirdiğimiz büyük insanlara hayli vefasız olan bir toplumuz: Behiç Erkin’in kabri uzun yıllar boyunca kendini demiryoluna atıp intihar eden birinin mezarı olarak bilinmiş! Nasıl olduysa, büyük hata anlaşılmış da, üzerinden yıllar geçtikten sonra kabri bir anıt mezara dönüştürülmüştür.

* * *

Her Türk gencinin, yakın tarihimizin büyük adamlarından, Cumhuriyetimizin kuruluşunda büyük emeği geçen Behiç Erkin'in hizmetlerini, başarılarını bilmesi ve onu yakından tanıması gerekir. İki sebepten dolayı: Erkin’e olan şükran borcunu ödemesi ve onu kendine örnek alması, sahip olduğu değerleri öğrenip benimsemesi için…

Behiç Erkin’in yaşamı ve hizmetleri insana şu duygu ve düşünceleri ilham ediyor:

Behiç Erkin bir kahramandır. Onu kahraman kılan, milleti için yaptığı özverili çalışmaları ve hizmetleridir. Teşkilatçılığı, ana diline saygısı, Türkçe’yi koruma ve canlandırma gayreti dikkat çekicidir.

Milliyetçidir, ulusal değerlere saygılıdır, onları korur. Milletine inanır. Halkçıdır, sosyal ahlak sahibidir. İnsancıdır, hümanisttir.

Behiç Erkin’in seçkin kişiliğinden şu ahlak dersini alıyoruz ki, insan kendi doğrularından şaşmamalı, özgürlüğü üzerinde titremelidir.

Behiç Erkin kitap da yazmıştır. Hatıralarını kaleme almıştır. Bu şekilde deneyim ve bilgilerini unutuluşa terk etmemiş, yurttaşlarının ve gelecek kuşakların hizmetine sunmuştur.

Behiç Erkin hep aranan bir kişi olmuştur. Çünkü nitelikli ve yetenek sahibidir, çalışkandır, işine bağlıdır, yurtseverdir.

O gençlere başlıca bu saydığım yönleriyle tanıtılmalı; çalışkanlık, yurtseverlik, milliyetçilik, insancılık, özgürlük gibi değerler bakımından örnek olarak gösterilmelidir.

 [i]  Buradaki anlamıyla lojistik; savaş sırasında ordunun belirli yerlere taşınması, yiyecek içecek, sağlık ve haberleşme hizmetleri, yol koşulları ve benzeri yönlerden yeterli durumda bulundurulması amacını güden hizmetlerin tümüdür.

Prof. Dr. Cihan DURA, 15 Ocak 2018
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Cihan DURA

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x