Devlet katletmiş imiş / Rıza ZELYUT

Devlet katletmiş imiş / Rıza ZELYUT

İletigönderen Başkomutan » Cum Oca 20, 2012 2:38

Hrant davasını 'arkadaşları' saptırdı

Dün Hrant Dink cinayetiyle ilgili dava karara bağlandı.5 yıl süren soruşturmadan çıkan sonuç, 'Hrant'ın Arkadaşları' diye dolaşan ekibi memnun etmedi. Bence de skandal bir sonuç. Çünkü; davanın üstü örtüldü.Peki kim örttü davanın üstünü? 'Hrant'ın Arkadaşları' denilen grup var ya... İşte Hrant Dink davasının rayından saptırılmasının asıl sorumlusu bunlar oldular. Hrant'ın ailesine çok önceden yazdığım bu köşedeki mektubumda da buna değinmiştim.

ASKER DİYEREK

Bu dava ile ilgili birçok yazı yazdım.Sorduğum temel soru şu idi: -Bu cinayet kimin işine yaradı?

Sorunun doğru cevabı, bizi asıl faillere ulaştıracaktı.Lakin; 'Hrant'ın Arkadaşları' adı altında örgütlenen malum liberal kesim; bu soruyu asla sormadı.Sordukları zaman; işin ucunun bir yerde kendilerine kadar uzanacağını biliyorlardı.

Onlar; asıl katili saklamak için hemen 'Asker biliyordu; onlar yaptırmış olmalı!' yaygarasına başladılar.Halbuki 5 yıldır iktidarda AKP bulunuyordu.

Cinayetin planlandığı Trabzon'daki polis; Erhan Tuncel'i para karşılığı muhbir olarak kullanıyordu. Tuncel de Yasin Hayal'i kullanıyordu. O da katil Ogün Samast'ı... Su işleri bildiği anlaşılan emniyetçi ise Trabzon Emniyetindeki İstihbarat Müdürü Ramazan Akyürek idi. Bay Akyürek'i oraya atayan bu iktidardı.
Bu cinayet ekibinin BBP'li olduğu iddiaları dolaşıyordu.Ama bunları Hrant'ın Arkadaşları hiç gündeme getirmediler.Yetmedi. Cinayetten sonra bu Akyürek bütün Türkiye'nin istihbaratından sorumlu olarak daha büyük bir göreve atandı; ödüllendirildi.Ama Hrant'ın arkadaşları hiç bu rezaleti sorgulamadılar.
Dün bile Mehmet Altan; bir televizyon kanalında, işin sorumluluğunu generallere yıkmaya çalışıyordu.

Hrant'ın öldürüleceği duyumları geliyordu.Trabzon'da daha önce de Rahip Santoro öldürülmüştü.Bu yapının ulusalcı değil dinci bir yapı olduğu ortada idi.
Ama Hrant'ın Arkadaşları başka bir davanın peşinde idiler.

Onlar; Türkiye'deki milliyetçileri, vatanseverleri, cumhuriyetçileri kötü göstermek için yemin etmiş kadrolu görevlilerdi.'Hrant'ın Arkadaşları' afişinin arkasına gizlendiler; Hrant için adalet istiyormuş görüntüsü verdiler. Ama Hrant'ın katilini gizlediler.

Şimdi o eski soruya yeniden dönelim:

-Hrant'ın öldürülmesinden kim faydalandı?


Bu sorunun doğru cevabını vermek için 2007'nin şartlarını düşünmeniz gerekiyor.

- Büyük Ergenekon operasyonu başlatılacaktır. Bunun için milliyetçilerin ve vatanseverlerin kötü gösterilmesi gerekmektedir. Bu kötü göstermenin yolu da onları bu tür cinayetlerle ilişkilendirmek; kamuoyunu böyle yönlendirmekle mümkündür. Tam 12 Eylül 1980 darbesinden önce darbecilerin uyguladığı taktik.

- Ergenekon operasyonu ile paralel olarak Kürt açılımı başlatılacaktır. Bu amaçla Kürt açılımına karşı çıkacak kesimlerin de suçlu gösterilip kamuoyu gözündeki değerlerinin kırılması gerekmektedir.


Bu yüzden onları cani gibi gösterecek cinayetlere ihtiyaç vardır. Santoro cinayeti ve Zirve Kitabevi cinayetleri ile Hrant Dink cinayeti; aynı dönemde; bu amaç için planlandı; uygulandı.Bu süreçte ne yazıkki Hrant'ın Arkadaşları adı altında örgütlenen sözde aydınlar işte yeni derin yapının planladığı bu cinayeti gizlemek için görev yaptılar. Konuyu bizim gibi incelemek yerine Trabzon'daki bir albayı ve dolayısıyla da askeri suçlamakla; bu çarpıtmada görev yaptılar. Yeni derin devleti sorgulamak yerine Ergenekon denilen artık etkisizleşmiş bir kesimi sanık yapmaya çalıştılar.

Ve bu tavırları ile de Hrant'ın arkadaşları; Ogün Samast ile aynı safta yer aldılar.

Buradan Hrant'ın ailesine bir kez daha sesleniyorum:

- Hrant'ın arkadaşları; Hrant'ın asıl katilleri ile gizli işbirliği içindedir. Sizi; askerleri suçlu göstererek kandırdılar. Asıl failleri gizleyen bu yaygaracılara inanmayın.Her şey ortada...Yazık oldu Hrant'a...

Rıza Zelyut - 18 Ocak 2012,
Güneş


Devlet katletmiş imiş

Resim
Sizi gidi ikiyüzlü takımı sizi!

Ellerindeki pankartta yazılan şu -Hrant'ı devlet katletti.Güya bunlar rahmetli Hrant Dink'in arkadaşları...(İçlerinde bilmeden yer alan samimi protestoculardan özür diliyorum) Bunlar Hrant'ın arkadaşları değil Hrant'ı bir kez daha öldürmekle görevliler.Çünkü gerçek katilin adını söylememek için 'Devlet katletti!' diyorlar.İşin kolay yolu bu: At devletin sırtına; ağzına geleni söyle, gerisi önemli değil. Böylece Hrant'ın hakkını savunmuş olacaksın.

Devlete karşı savaşan insan hakları kahramanı gibi gözükeceksin.Halkı kandıracaksın.Hrant'ın ailesini de yanıltacaksın...Sonra 'Hrant'ın Arkadaşları' havasını atacaksın.Hrant'ın ayakkabısının altı delikti.Sizin hanginiz altı delik ayakkabı giyiyorsunuz.Uluslararası sermaye ile, onların yerli acentaları ile samimiyetinizi başkası bilmese bile ben biliyorum.Hrant'ın Arkadaşları değilsiniz; onu vurduran gücün maşasısınız.


DEVLET NEDİR?

Dün, bunların asıl katili gizlemek gibi bir görev yaptıklarını yazmıştım.Şimdi de devam ediyorlar.İşin planlayıcılarını değil de 'devlet' denilen toplumsal kurumu suçlu göstererek...Devlet; belli bir toprak üstünde (vatan); bir milletin ortak kültür değerleri ve ortak kanunları ile oluşturduğu ana yapıdır. Devletin görünmeyen; özel bir sistemi, yöneticileri yoktur; her devleti bir hükümet yönetir. Hükümetlerin yönetim biçimine göre devletin şekli de değişir. Örneğin tek kişinin yönettiği devlet monarşidir; halkın temsilcilerinin yönettiği devlet demokrasidir.

Demokrasi olsun (Türkiye); monarşi olsun (Suudi Arabistan) mutlaka seçilmiş veya atanmış bireylerin oluşturduğu hükümet tarafından yönetilir. Öyleyse bir devlette meydana gelen olumlu veya olumsuz olayların asıl sorumlusu hükümettir. Bu temel gerçeği görmezden gelerek devleti suçlamak; aslında kimseyi suçlamamak demektir.Hrant Dink cinayetinde de Hrant'ın Arkadaşları işte bu oyunu oynadılar; Hrant'a ihanet ettiler.

Önce askeri suçladılar. Trabzon'daki jandarmanın haberi vardı cinayetten diyerek.Ama ortaya çıktı ki asıl haberi olan Trabzon Emniyet Müdürlüğü...
Hem de İstihbarat Müdürü Ramazan Akyürek...Bombacı Erhan Tuncel onun adamı...Ramazan Akyürek daha sonra terfi ettiriliyor; bütün Türkiye'nin istihbaratının başına getiriliyor.Kim yaptı bu atamayı; ben mi?

Hrant'ın arkadaşları denilen kalabalık; 'devlet' diyor.Böylece açıkça yalan söylüyorlar.O atamayı yapan devlet değil değil bu kalabalığın adını söylemekten korktuğu AKP iktidarıdır. İçişleri Bakanlığı'dır...Peki Ramazan Akyürek'ten ve cinayeti bilenlerden hiç hesap soruldu mu? Sorulmadı; sorulmayacak da...Gazeteci Nedim Şener niçin tutuklandı sanıyorsunuz? Bu gerçeği ortaya çıkardığı için.Peki, şu Hrant'ın Arkadaşları neden onun adını anmıyorlar?Anmazlar; çünkü Hrant'ın Arkadaşlarını besleyenler; Şener gibileri sevmiyor.

Sebebini dün yazdım: Tıpkı 12 Eylül 1980 öncesinde olduğu gibi.O zamanki derin yapının (Özel Harp Dairesi) işlettiği cinayetler gibi.Kamuoyunu yönlendirmek için.Milliyetçileri ve vatanseverleri kötü göstermek için.Ergenekon Operasyonu'na altyapı hazırlamak için.Kürt açılımını başlatmak için...Kurban seçildi Hrant Dink...Rahip Santoro...Zirve Kitabevindeki masum insanlar...Eğer bu cinayetler olmasaydı Ergenekon işi başlatılamayacaktı; Ergenekon başlatılmasa Kürt açılımı devreye konulamayacaktı.İşte Hrant'ın arkadaşları bu işte piyon oldular; olmakta devam ediyorlar.

Yuh olsun cinayetin üstünü örtmeye çalışanlara...

Rıza Zelyut - 19 Ocak 2012,
Güneş
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Devlet katletmiş imiş / Rıza ZELYUT

İletigönderen Başkomutan » Cum Oca 20, 2012 3:29

Dink'in Katili Cenazedeydi

Bu hengame içerisinde olan , Diyarbakır'da Kürtleri ,"Bizlerin 1900'lerin başında geldiğimiz emperyalist oyuna, siz 2000'lerin başında geliyorsunuz" diye uyaran...ve devlet içinde gömülü Kripto Ermenileri açığa çıkartacak belgelere ve arka plana sahip olan Hrant Dink'e oldu.

Dink'in arkadaşları yıllardır aynı romantik nakaratları tekrarlayıp duruyorlar. Halbuki katil gözlerinin önünde duruyor.Dink'in katilini gerçekten bulmak istiyorlarsa bakacakları yerleri sıralayalım...

Hrank Dink cinayeti davasında alınan karar sonrasında Dink cinayeti yeniden gündemde. Bugün insanlar bu kararı protesto için yürüdü.

Yürüyenlerin başını kendilerini Hrant'ın arkadaşları olarak tanımlayan bir grup çekiyor.

Hrant Dink'in en büyük talihsizliklerinden biri, içi boş romantizmden müzdarip bu arkadaş grubudur.

Dink cinayetinin arkasındaki gerçek failler işte bu gerçekleri görmekten uzak, "derin devlet" masallarının peşinden koşturulan güruh sayesinde rahatlıkla izlerini kaybettirdi.Cinayetin işlenmesinin hemen ertesinde uçurulan ve Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz gibi isimler üzerinden şişirilen balona Dink'in avukatları ve arkadaşları dört elle sarıldılar.

Dink suikastini gerçekleştirenler , Dink'in arkadaş grubunun zeka seviyesinden emin olduklarından, suikastin hemen sonrasında bu güruhun önüne olası bütün olağan şüphelileri döktüler ve medya aylarca Dink cinayetinin faillerini yanlış yerde aradı.

Sonra resim netleşmeye başlayınca görüldü ki bu cinayetin kronolojisinde Trabzon-İstanbul ekseninde, daha sonra AKP tarafından daha üst makamlara taşınan bir dizi Emniyet müdürünün ismi merkezde yeralıyor.Çeperlerde Jandarma ve MİT'ten isimler sözkonusu.

Nedim Şener'i "Ergenekon" sürecinde hedef tahtasına oturtan bu kronolojiyi bütün ayrıntıları ve belgeleri ile ortaya koyan Dink Cinayeti ve
İstihbarat Yalanları başlıklı kitabı oldu.


Dink'in avukatları sonunda Dink cinayetinde Veli Küçük'ün isminin gündeme gelmesinin bir hata olduğunu kabul ettiler.

İş işten geçmiş, Kayzer Soze çoktan şehri terketmişti bile. (Benzetmenin arka planı için lütfen Olağan Şüpheliler filmini izleyiniz)

Açık İstihbarat olarak, Hrant Dink cinayetinde tek tetikçi olmadığını ve sahada bir ekip bulunduğunu suikastin hemen sonrasında yıllar önce yazdık.(Bkz: AK Suikastin Beyaz Yalanları başlıklı serimiz) . 5 sene sonra medya bu teze uyandı, kameralarda tetikçi dışında gözüken isimlerden sözetmeye başladı.

Bu hengame içerisinde olan , Diyarbakır'da Kürtleri ,"Bizlerin 1900'lerin başında geldiğimiz emperyalist oyuna, siz 2000'lerin başında geliyorsunuz"diye uyaran...ve devlet içinde gömülü Kripto Ermenileri açığa çıkartacak belgelere ve arka plana sahip olan Hrant Dink'e oldu.

Dink'in arkadaşları yıllardır aynı romantik nakaratları tekrarlayıp duruyorlar. Halbuki katil gözlerinin önünde duruyor.Dink'in katilini gerçekten bulmak istiyorlarsa bakacakları yerleri sıralayalım...

1) Agos gazetesine bakacaksınız.

Dink'in 301. madde üzerinden Türklüğe hakaret suçlaması ile hedef tahtasına konulmasına vesile olan cümlenin kastı bu değildi. Fakat bu cümleyi yanlış anlamaya fırsat verecek şekle sokmak için çok ince bir numarayı Agos'un içinden bir isim çekti.

Bu yanlış anlamaya vesile olacak şekilde cümleyi ikiye bölen ve cümlenin anlamını bozacak şekilde bir yarısını gazetenin bir sayısında son cümle, diğer yarısını ise ikinci sayısında ilk cümle olarak yayınlanmasına kim vesile olduysa onu bulun.

Dink vurulmadan önce Akbank'a para yatırmak için çıktığını içeriden birinin dışarıya sinyal verip vermediğini de merak edebilirsiniz.

Agos gazetesinin Dink suikasti sonrasında geçirdiği değişimde rol oynayanlar da size bir ipucu verecektir.

2) Dink'in cenazesi için yığılan o kalabalığa bakacaksınız. Çok dikkali bakacaksınız.

Ne mi göreceksiniz?

Çoğu Laleli , Aksaray'ın arka sokaklarında kaçak olarak yaşayan onbinlerce kaçak Ermeni işçisini...

Eğer derdiniz gerçekten Hrant'ın katiline ulaşmak ise soracaksınız...

"Kaçak oldukları için çalıştıkları ve yaşadıkları daracık mekanlardan burnunu bile dışarı çıkarmaya korkan bu insanlar yığınlar halinde o cenazeye nasıl katıldı?"

"Hepimiz Ermeniyiz" sözü aslında doğruydu. O cenaze kaçak Ermeni işçi kaynıyordu.

3) Cenazeye katılan VIP'lere bakacaksınız...

ABD büyükelçisini göreceksiniz...

Ve üniforması ile bir Ermeni generalini göreceksiniz.

Dink suikasti sonrasında Türkiye'nin içine itildiği suçluluk psikolojisi ile yaptığı açılımlarla , Ermeni devletinin stratejik çıkarlarının nasıl örtüştüğünü analiz edeceksiniz.Kendi gençlerine "Biz Karabağ'ı aldık, siz Ağrı'yı alacaksınız" diye demeçler veren Ermeni Cumhurbaşkanlarına karşı neden bizimkilerin Ermenistan'a ayıp olmasın diye maçlarda Azerbaycan bayraklarının bile açılmasını yasakladığını soracaksınız.

Derdiniz gerçekten Hrant'ın katilini bulmaksa.

Ama sizin derdiniz Hrant'ın katilini bulmak değil, ezberlediğiniz isimler ve masalları İstanbul'un barlarında meze yapıp, AB-D'den çeşitli vakıflar aracılığı ile aldığınız fonları yudumlamaksa o zaman bir şey yapmanıza gerek yok.

Bir sosyal kaynaşma faaliyeti olarak yıldönümlerinde yürüyüşe devam.

Sizlere bakıyoruz da...

İnsanın sizin gibi arkadaşı olacağına, Veli Küçük gibi düşmanı olsun

Açık İstihbarat - 19 Ocak 2012,
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Devlet katletmiş imiş / Rıza ZELYUT

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Oca 20, 2012 14:42

Vurun devlete

Türkiye’deki kadar çok sayıda “Devletine Düşman” olan okumuş ve aydın geçinen güruh yoktur.

AKP İktidarıyla birlikte bu takım, yeni bir yöntem geliştirdi. Yapılan tüm yanlışları devletin sırtına yükleyip, AKP hükümetini ayrı tutmaya, böylece Türk Milletinin nezdinde Türk Devletini küçük düşürmeye çalıştılar ve bu çirkin oyunu devamlı kullandılar.

Bu kapıyı önce Başbakan Erdoğan açtı. PKK Terör Örgütü Lideri Öcalan ile yapılan görüşmeleri önce inkar etti ve bunu söyleyenleri “şerefsizlikle” itham etti, görüşmelerin zabıtları terör örgütü tarafından açıklanıp, katılan devlet memurları da kabullenince, “Hükümet değil, devlet görüştü” diye sözüm ona açıklama yaptı!...

Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Türk Vatanı üstünde, Türk Milletinin ortak kültür değerleri ve ortak yasaları ile oluşturduğu bir varlıktır, bir yapıdır. Devletin derini, yükseği- açığı, gizlisi olmaz. Devletin görünmeyen, özel yöntemlere sahip gizli yöneticileri olmaz. Eğer devlet içinde illegal bir yapı oluşmuşsa bundan devleti tek başına yöneten hükümet sorumludur. Çünkü Türkiye’de devleti 10 yıldır, tek başına AKP iktidarı yönetmektedir.

Yasamayı temsil eden TBMM’de tek söz sahibi AKP Grubu ve Başbakan Erdoğan’dır.
Cumhurbaşkanı’nı belirleyen tek kişi Başbakan Erdoğan’dır.
Yürütmeyi temsil eden Bakanlar Kurulu’nun tek hakimi Başbakan Erdoğan’dır.
Yargıyı, yeni HSYK aracılığıyla tam kontrol eden Başbakan Erdoğan’dır.
Genelkurmay Başkanını atayan Başbakan Erdoğan’dır.
MİT Müsteşarını atayan Başbakan Erdoğan’dır.
Emniyet Genel Müdürünü atayan Başbakan Erdoğan’dır.


Devlet bu kurum ve kişileri bünyesinde barındıran bir yapıdır. Bu yapıyı oluşturan her birimi Başbakan Erdoğan atayacak ve yönetecek, ama işine gelmeyince “Hükümet olarak biz yapmadık, Devlet yaptı” diyecek.

Tıpkı uyanık hırsızın “ben çalmadım Hakim Bey, elim çaldı” demesi gibi…

Hırant Dink’in olayında da aynı oyun tezgahlanıyor. Binlerce insan yürüyor, ellerinde dikkat çeken iki pankart var; Hepimiz Hırantız-Hepimiz Ermeniyiz ve Katil Devlet Hesap Verecek

Kini, nefreti görüyor musunuz? Niçin devlet katil olsun, niçin doğrusunu söylemiyorsunuz?
*Trabzon Emniyet Müdürünü AKP Hükümeti korumadı mı?
*Erhan Tuncel, onun adamı değil mi?
*Trabzon Emniyet Müdürünü daha sonra Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbaratının başına AKP ve Başbakan Erdoğan getirmedi mi?
*Zavallı gazeteci Nedim Şener, tüm bu olayları açıkladığı için hapiste yatmıyor mu?

O zaman niçin “Katil Devlet?..” Niçin AKP Hükümeti suçlu değil, niçin hükümetin aleyhine slogan atılmıyor?
Niçin, “Hepimiz Nedim’iz, Hepimiz Türk’üz” diye bağırmıyorsunuz?...

Rıza Zelyut o kadar güzel yazmış ki;
Siz Hırant’ın arkadaşları değilsiniz, sizler Hırant’ı kullanan ve Hırant’ın sırtından Türk Devletini vurmaya çalışanlarsınız. Hırant öldüğünde ayakkabısı delikti, hanginizin ayakkabısı delik?
Madem ki Hırant’ın arkadaşıydınız, niçin sağlığında onun elinden tutmadınız?
İçinizde bir gün, bir tane olsun para verip de bir adet Agos Gazetesi alan oldu mu?

Hırant Dink’in göz göre göre öldürülmesi de, katillerinin yargılandığı mahkemenin hakiminin bile kendi verdiği kararı savunamaması tamamen AKP Hükümetinin suçudur ve kelimenin tam anlamıyla bir skandaldır…

Çünkü bir ülkede olan her iyi şeyden de, her kötü ve yanlış uygulamalardan da Hükümet sorumludur.

Var mı aksini iddia eden?... Lütfen düşünün biraz. Bu Büyük Devlet, bir gün size de lazım olur…


Rifat SERDAROĞLU - 20 Ocak 2012, Ege'de Son Söz
rifatserdaroglu@superonline.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Devlet katletmiş imiş / Rıza ZELYUT

İletigönderen Başkomutan » Cum Oca 20, 2012 23:16

DİNK CİNAYETİ ASKERE KALIR

Hani hakimlerin ve savcıların yandaşlığı çok tartışıldı ama malum kesimin istediği kararı vermeyen hakimin bu kadar alenen hedef tahtasına
konulmasını da gördük.

Davanın savcısı duruşmalar sırasında Dink'in katili olarak "Ümraniye'yi işaret ediyor ama yeterli delil bulamadığını" söylüyor.

Davanın hakimi ise, "Yeterli kanıt olmadığı için örgüt işi diyemediklerini bu nedenle adi cinayet olarak nitelediklerini" dile getiriyor.

Duruşmada delil gösteremeyen savcı, karardan sonra bu sefer, "Örgüt de var, delil de var hem de fazlasıyla var" deyiveriyor ve kararı temyize götürüyor.

Şimdi olacaklara biz söyleyelim.

Kamuoyunda bilinçli olarak, "Vicdanımız tatmin olmadı" duygusu ile büyük bir boşluk yaratıldı ve "Örgüt beklentisi" oluşturuldu.

Son 5 yıldır örgüt deyince akla ilk gelen Ümraniye de bu iş için biçilmiş kaftan.

Temyiz aşamasında bu dava (SÖZDE) Ümraniye'nin üzerine kalır.


Kimsenin de aklına, "Yahu madem öyle. Hani başta, 'Hakim de savcı da delil' yok diyordu. Bu da nereden çıktı?" demek gelmeyecek.

Ve onbinlerce insanı sokaklara dökerek hedef şaşırtanlar yine kazanacaklar.

Peşin yargılısınız diye düşünmeyin. Seminer tarihinde yurtdışında olduğunu NATO'dan belgeler ile ispatlayan askerlerin bile tutuklandığı bir dönemden geçiyoruz.

Bir noktadan sonra "suç işlemenize" gerek bile kalmıyor.

Halk üzerinde yaratılan, "suç işlediler" algısı bile yeterli oluyor içeri tıkılmanız için.

Daha önce de yazdık. Adına Ümraniye, Balyoz, Kafes vs. denen bu süreç dipsiz bir kuyudur. Her devlet veya istihbarat örgütü, Türkiye üzerindeki emellerinin karşısında engel olarak gördüğü isimleri bu kuyuya atıveriyor.

*****

Hrant Dink davasında ihmali olan Emniyet görevlileri için yargılama izni verilmez iken, "zurnanın son deliği" asker bir şekilde konunun içine katılır ve dönemin Trabzon Jandarma Alay Komutanı Ali Öz ile diğer askerler yargılanır. Yargılanması gereken Emniyetçiler terfi bile ederken, askerlerin davası onanır, 2 yıla kadar hapis cezası alırlar. Dava şu an Yargıtay aşamasında.

Hrant Dink 5 yıl önce öldürüldü. Duruşmalar duruşmaları kovaladı ve nihayet karar verildi. İstisnasız herkes "Bir örgüt" olduğunu düşünüyordu ama hangi örgüt?

Burada Dink ailesi ve arkadaşlarının da, "Gerçek ne ise ortaya çıksın" diyeceklerine, davayı Ümraniye'ye, yani askere bağlama çabasına
şaşırmıyor değiliz.


Peki Dink'i, Ermenistan, hadi çok abarttık diyelim, Alman, İsrail, İngiliz veya Amerika istihbaratı öldürtmüş olamaz mı?

*****

Bu tip cinayetlere kamuoyu düz okuyarak "duygusal" tepkiler veriyor.

Oysa tersten okunacak "mantıklı" tepki gerçeğe bizi yaklaştırabilir.

Soru şu: "Dink'in öldürülmesinden kim ne kazandı?"

*****

Vatan Gazetesi'nin ABD eğitimli yazarı Ruşen Çakır dün devreye girerek, "ARDINDAKİ GÜÇ ERGENEKON MU?" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Yazısındaki şu satır çok ilgimizi çekti: "Dink suikastının ardında Ergenekon’dan farklı bir “güç”ün bulunma ihtimali. İmkansız demek kolay değil, ama kanıtlamak çok daha zor"

Çakır bunu da Ümraniye davasında yargılanan askerlerin ve sivillerin Dink'i sevmemesine bağlamış.

Fakat burada, kendisinin de çok sevdiğini vurguladığı ve Dink cinayetinin iç yüzünü yazan Gazeteci Nedim Şener'in de aynı (SÖZDE) örgüte üye olmaktan tutuklandığı çelişkisine hiç değinmemiş olmasını "haberi atlamış" olarak değerlendiriyoruz.

Bu arada Şener'in Dink ailesi tarafında da çok sevildiğini belirtmekte fayda var. Bu durumda Dink cinayetinde ihmali olanları yazan gazeteci, cinayeti işlediği iddia edilen örgütün de bir üyesi aynı zamandı. Bir bakıma kendini ihbar etmiş gibi.

*****


Kararın ertesi günkü sayısında, "Mahkeme örgütü görmedi" başlığını atan Zaman gazetesi de, Dink cinayetini askere bağlamak için hemen harekete geçti.

Emniyet muhbiri olan ve davada beraat eden Erhan Tuncel'in, "Dink'in öldürülmesini Ümraniye'ye bağladığını" yazan
Zaman, O'nun ağzından şu satırlara yer verdi:


"Tuncel, avukatı aracılığıyla gazetemize ulaştırılan mektubunda, cinayetin arkasında Ergenekon terör örgütünün olduğunu anlatıyor. Dink'in, hayatının son üç yılında hedef gösterildiğini ve işlenen cinayetin masum kitlelerin üzerine yıkılmaya çalışıldığını aktarıyor. Ergenekon'un aynı yöntemi Danıştay saldırısında da kullandığının altını çiziyor. Dink cinayetinin en karanlık noktasının Trabzon Jandarma ayağı olduğunu, Veli Küçük ile Albay Ali Öz arasındaki ilişkinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor. Erhan Tuncel, dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in, Danıştay saldırısından sonra Ergenekon'un üzerine gittiği için hedefe konulduğunu söylüyor. Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay'ın ise cinayete ilişkin delilleri yok ettiğini ileri sürüyor"

Zaman gazetesi aynı haberin görseli olarak kullandığı Tuncel'in YAZDIĞI MEPTUPTAKİ SATIRLAR ise çok farklı şeyler anlatıyor:


Tuncel o satırlarda bakın ne diyor:

"Sorunuzda iç yüzünü iyi bilen kavramı konumumu tam karşılamıyor. Ben bilseydim şimdiye kadar cinayet çözülürdü.Olayların etrafımda döndüğünden tanıklığım söz konusu. Ben muhtemelen ETÖ'ye ilk dokunan müdür Akyürek'in 2006 yılı Danıştay Saldırısı sonrası ETÖ'nün üzerine gitmesi üzerine Reşit Altay Trabzon'a atandı. Yasin ceza aldı. Altay kanalı ile ilişkim kesildi. Yani uyuyan hücre uyandırıldı. Ancak bu varsayım.Somut delil olsa hemen mahkemeye sunarım"

Demek ki neymiş?

Tuncel, elinde hiçbir somut delil olmadığı için ancak varsayımlarla konuşuyormuş.

Peki Zaman'ın satırları ile Tuncel'in satırları arasındaki "Kesinlik" farkına ne dememiz gerekiyor? Üzerine bir de ETÖ tanımlamasını sadece yandaş ve malum basının kullandığını hatırlatalım.

Türk Ulusu olarak aklımızla bu kadar dalga geçilmesini hak etmediğimizi düşünüyoruz.

askerhaber.com - 20 Ocak 2012,


Dipçe:
Erhan Tuncel, karar duruşmasından önce mektup yazdı:
Cinayetin arkasında Ergenekon var


Hrant Dink davasında beraat eden Erhan Tuncel, karar duruşmasından önce Zaman'ın sorduğu soruları el yazısıyla kaleme aldığı mektupla cevapladı.

Tuncel, avukatı aracılığıyla gazetemize ulaştırılan mektubunda, cinayetin arkasında Ergenekon terör örgütünün olduğunu anlatıyor. Dink'in, hayatının son üç yılında hedef gösterildiğini ve işlenen cinayetin masum kitlelerin üzerine yıkılmaya çalışıldığını aktarıyor.

Ergenekon'un aynı yöntemi Danıştay saldırısında da kullandığının altını çiziyor. Dink cinayetinin en karanlık noktasının Trabzon Jandarma ayağı olduğunu, Veli Küçük ile Albay Ali Öz arasındaki ilişkinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguluyor. Erhan Tuncel, dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek'in, Danıştay saldırısından sonra Ergenekon'un üzerine gittiği için hedefe konulduğunu söylüyor. Dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay'ın ise cinayete ilişkin delilleri yok ettiğini ileri sürüyor.

Hrant Dink davasının önemli isimlerinden biri de Erhan Tuncel'di. Cinayete azmettirmekle suçlanıyordu. Davanın ilerleyen günlerinde Emniyet'in istihbarat elemanı olduğu ortaya çıktı. Savunmasında 'azmettirici' olduğu yönündeki iddiaları reddetti. Kendisine gelen istihbaratı ilgili kişilere bildirdiğini, görevini yaptığını savundu. Dava sonunda Dink cinayetinden beraat etti ancak McDonald's'ın bombalanması olayından ceza aldı.

Erhan Tuncel 23 ve 24. duruşmalarda cinayetin arkasında örgütlü bir yapı olduğuna dair açıklamalar yapmıştı. Bunun üzerine kendisine ulaştırılmak üzere bazı sorular hazırlayarak avukatına vermiştik. Tuncel, söz konusu sorulara karar duruşmasının hemen öncesinde kendi el yazısıyla yazdığı mektupla cevap verdi. Tuncel, 4 sayfalık mektubunda, Dink cinayetinin Ergenekon terör örgütüyle bağlantılı olduğuna değiniyor.

Dink'in hayatının son üç yılına dikkat çekiyor. Şu anda Ergenekon sanığı olan isimler tarafından hedef gösterildiğini, hakkında davalar açıldığını anlatıyor. İşte söz konusu mektuptan çarpıcı ifadeler:


Resim

"O dönemde (2007) Ergenekon'a dokunan yanıyordu. Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer, Türkiye'nin en karanlık noktasına projektörü tuttu. Bu iki isim Dink cinayetinin mağdurudur. Israrla bu iki şahsın ismi zikrediliyor.

İstihbarat iç mantığına göre en son sorumlu tutulacak kişiler. Akyürek'in, Trabzon'da görev yapmasına bağlıyorlar. Görevini hassasiyetle yapan biri.
Ancak cinayetin işlendiği dönemde daire başkanı olması onu bu paydaya dahil etti."

"Ortada örgütlü bir yapı var. Kemal Kerinçsiz ve Veli Küçük, Dink'in hedef gösterilmesi sürecinde en aktif görevi yürüttüler.
Dink cinayetinin en karanlık noktası olan Trabzon Jandarma ayağıdır. Ali Öz faktörü var. (Veli Küçük'le fotoğrafı çıktı.) Bunlar Dink'in avukatları tarafından da dile getirildi. Ancak henüz bir adım atılmadı."

"Danıştay saldırısında da aynı tiyatro oynandı. Şimdi her şey ortada. Senelerce bizleri uyuttular. Kandırdılar. Asıl yapı Ergenekon. Bu konuda uzmanlar.
Danıştay saldırısında aylarca cemaat, AK Parti vurgusu yapıldı.

Ergenekon terör örgütünün izlediği yol, işlediği suçları hedef seçtikleri zümrenin üzerine atması.""Cinayette Reşat Altay (eski Trabzon Emniyet Müdürü) faktörü unutulmamalı. Trabzon'daki personelle saha çalışmamız oldu. Geldiği dönem çok sıkıntılı geçti. Duyduğum kadarıyla Trabzon'daki tüm kayıtları silmiş. Belgeleri yok etti. Karartılan tüm delillerin kaynağı o. Yasin Hayal'in arka olanı aydınlanmazsa cinayet aydınlanmaz."

İm (Kod): Tümünü seç
http://zaman.com.tr/haber.do?haberno=1232432&title=erhan-tuncel-karar-durusmasindan-once-mektup-yazdi-cinayetin-arkasinda-ergenekon-var


Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Devlet katletmiş imiş / Rıza ZELYUT

İletigönderen bezgin » Çrş Oca 25, 2012 21:18

Hrant Dink Cinayetinin İzleri Fethullah'a Ulaşıyor / Doğu PERİNÇEK



Düzenleyen: Ali Serdar BOLAT

Erhan Tuncel'den BBP ve Fethullah'a uzanan ilişkiler
+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++


Erhan Tuncel

+++++++++++
- Hrant Dink suikastini yapan ekibin “büyük abisi”
- O zamanki Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek’in Trabzon’daki istihbarat elemanı,
- Büyük Birlik Partisi (BBP) militanı, Alperen Ocakları üyesi
- Mc Donalds’ın bombalanması, Rahip Santoro cinayeti ve her taşın altından çıkan kişi

İşte fotoğrafı:
Erhan Tuncel ve BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu aynı karede.

Resim



Yasin Hayal ve Ogün Samast
+++++++++++++++++++++++
- Erhan Tuncel’in "Trabzon Emniyeti İstihbarat Ekibi" elemanları
- BBP ve Alperen Ocakları üyeleri

Büyük Birlik Partisi ve Alperen Ocakları

++++++++++++++++++++++++++++++
- BBP ve Alperen Ocakları, Fethullah Gülen’in yan örgütleri.

Ramazan Akyürek
++++++++++++++
- Trabzon Emniyet Müdürü iken, Erhan Tuncel’i istihbarat elemanı olarak örgütlemiş,
- Daha sonra Tayip Erdoğan tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı yapılmış.
- Emniyet Genel Müdür Vekili Necati Altuntaş’ın 2008 yılı başında beş önemli devlet kurumuna verdiği "Emniyet içindeki 57 kişilik
Fethullahçı Polisler Listesi"nin başlarında Ramazan Akyürek adı var.
- İstanbul Valisi Erol Çakır, Ramazan Akyürek'in siciline:
“Emniyet’teki hizipleşme içinde - İrticaî akımlara (Fethullah) yakın. Dikkat edilmeli”
diye yazmış.

İşte o sicilin fotokopisi:

Resim

Ali Fuat Yılmazer
++++++++++++++
- Ali Fuat Yılmazer kim?
- Emniyet Genel Müdür Vekili Necati Altuntaş’ın 2008 yılı başında beş önemli devlet kurumuna verdiği "Emniyet içindeki 57 kişilik Fethullahçı Polisler Listesi"nin başlarında Ali Fuat Yılmazer adı var.
- Hrant Dink cinayeti sırasında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi’nin azınlıklara bakan C Şubesi Müdürü.
- Başbakanlık Teftiş Kurulu raporuna göre, Hrant Dink’in öldürüleceği konusundaki istihbarat bilgilerini örtbas ediyor.
- Kendisine gelen "Yasin Hayal, Hrant Dink'i ne pahasına olursa olsun öldürecek" şeklindeki istihbaratı İstanbul Emniyeti'ne: Hrant Dink'e karşı eylem yapılacak" şeklinde sulandırarak aktarmış.
Suikast bilgisini dönemin İstihbarat Daire Başkanı Sabri uzun'dan bile saklamış.
Cinayet planını gizlemiş. Üst makamlara haber vermemiş. Başbakanlık Teftiş Kurulu bunu tespit ediyor.
- Teftiş Kurulu'nun bu raporuna rağmen, Tayyip Erdoğan tarafından İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü'ne terfi ettiriliyor.
- Ergenekon davası için canla başla çalışıyor
- Ergenekon ve Balyoz operasyonlarını yönetiyor.
- Ergenekon Davası başlarken “yargıçları bilgilendiren” brifingi yönetiyor.
Yani, bir emniyet mensubu, hakim ve savcılara, davayı nasıl yöneteceklerine dair talimat veriyor.
- Brifing yetmiyor, bir de "Motorla Boğaz gezisi ve yemek" düzenliyor Ergenekon Savcı ve hakimleri için.
Soruşturmayı yapan İstanbul Emniyet İstşhbarat Dairesi, davayı yürütecek olan savcı ve hakimleri işte böyle yönlendiriyor.
İleri Demokratik yargı bağımsızlığı (!) işte böyle bir şey.
- Ergenekon soruşturmasında avukatlar ve sanıklar tarafından çeşitli kanıtlara dayanılarak tertibin ve uydurma bilgilerin merkezindeki Emniyet görevlisi olarak suçlanıyor.
İşte Boğaz yemeği fotoğrafları:

Resim
Resim


(İstanbul Emniyet İstihbarat Dairesi'nin, "Ergenekon" davası başlamadan bir ay önce, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nde görev yapan hakim ve savcılara verdiği yemekte, Ali Fuat Yılmazer ve davalarda görevli savcı ve hakimlerle beraber samimi fotoğrafları)

Alparslan Arslan

+++++++++++++
- Danıştay yargıcını katletmekten Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından mahkûm edildi.
- Hukuk Fakültesi yıllarından beri BBP militanı,
- Fethullah Gülen’in Işık Evleri’nde yetişmiş,
- cinayetten önce Bulgaristan’da “Türk asıllı” bir Bulgar Ordusu albayı ile ilişkili olduğu MİT’in İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yolladığı yazıda belirtiliyor.

Bütün katiller istisnasız BBP ve Alperen Ocakları militanı

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

- Bütün bu bilgileri üst üste koyunuz, hangi bağlantılar dikkat çekiyor?
· Hrant Dink suikasti,
· Rahip Santaro cinayeti,
· Mc Donalds’ın bombalanması,
· Malatya Zirve Kitabevi cinayeti,
· Danıştay cinayeti,
· İstisnasız bütün failler BBP ve Alperen Ocakları militanı, yani Fethullah denetiminde.

Fethullahçı Emniyet Müdürü katilleri "haber elemanı" olarak örgütlüyor,
Fethullahçı Emniyet İstihbarat Dairesi Müdürü bu elemanlardan gelen suikast bilgisini gizliyor.
Cinayetleri işleyenler, bombalamayı yapanlar BBP bağlantılı, yani Fethullah denetiminde.


Doğu PERİNÇEK*
Aydınlık gazetesi
19 Ocak 2012, Perşembe

Tarafımdan eklemeler yapılmıştır, Ali Serdar Bolat
Yazının aslı:




Resim
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: Devlet katletmiş imiş / Rıza ZELYUT

İletigönderen bezgin » Prş Oca 26, 2012 16:24

The Cemaat - Alperen İlişkisi

Helikopter kazasında ( kimilerine göre suikast ) hayatını kaybeden BBP Eski Lideri Muhsin Yazıcıoğlu'yla ilgili tartışmalar ölümünden sonra da devam ediyor. Yeni Mesaj Gazetesi yazarı Sabahattin Önkibar , bugün yazısında Yazıcıoğlu'nun cemaatle olan ilişkisini ve bakış açısını kısa bir şekilde yazdı.

"Cemaat ve BBP

Cemaatin ülkücüleri devşirmek isteği sır değil.

Bunun için ülkücülerin kaldığı yurtlarda faaliyet yaptığı ve de muhafazakâr ülkücülerin adresi olan BBP ile yakın ilişkilere girdiği biliniyor.

Cemaatin Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile de yakın dostluğu vardı.

Ancak açıklıkla ifade etmeliyim ki 1978’den beri yakından tanıdığım Muhsin Bey’in cemaatin müridi ya da uydusu olmadığının şahidiyim. Mesela Muhsin Bey cemaatin ısrarına ve bakanlık vaad edilmesine rağmen AKP’den milletvekili adayı olmadı zira anti-emperyalist ve Türkçü olmak Muhsin Başkanın genlerinde mevcuttu.

Rahmetli Yazıcıoğlu Hrant Dink olayında BBP’li gençlerin polisin içindeki cemaatçi unsurlar tarafından yönlendirildiğini görmüş ve çok rahatsız olmuştu!

Öyle ki Muhsin Bey seçim sonrasında bu tezgâhı kamuoyu ile paylaşacaktı ama olmadı zira bir suikaste kurban edildi.

Peki, Muhsin Bey niye mi rahatsız olmuştu?

Hrank Dink cinayetindeki Erhan Tuncel ismi ve onun yaptığı görev ile ceza verilmemesi hadisesi her şeyi ispatlamıyor mu?

Bu olayda da görüldüğü gibi cemaat, BBP’yi adeta militan niyetine kullanmak istiyor. Bu arada Ökkeş Şendiler gibi Muhsin Başkanla beraber mücadelesi tescilli gerek bir ülkü devinin yaptığı, BBP merkezindeki cemaat unsurlarına dikkat ikazı iyi irdelenmeli ve Alperenler o işbirlikçileri derhal kapıya koymalıdır."

YAZICIOĞLU'NUN ÖLÜMÜNDEN SONRA MEDYADA 'CEMAAT ŞÜPHESİ' ORTAYA ÇIKMIŞ BU DA ÖZELLİKLE CEMAATE YAKIN KESİMLERİ RAHATSIZ ETMİŞTİ

İŞTE YAZICIOĞLU'NUN “Bizim tarlayı sürmüşler… Haberimiz olmadan…" AÇIKLAMASINA ODATV YORUMU

Önce Hrant Dink davasında tartışmalı savcılık mütalaası açıklandı. Bundan birkaç gün sonra da Cumhurbaşkanı tarafından Muhsin Yazıcıoğlu’nun yaşamını kaybettiği helikopter ile ilgili yapılan açıklamalar gündeme oturdu…
Birçok köşe yazarı ve gazeteci bu konularda bir şeyler söyledi ama kimse Nizamı Alem ocaklarına bir mercek tutmadı. Reha Muhtar 25 Eylül 2011 günü köşe yazısında, Muhsin Yazıcıoğlu ile ölümünden kısa bir süre önce yemek yediğini, Yazıcıoğlu’nun partisinden bazı gençlerin kullanılmasından korktuğunu ve kendisine, “Bizim tarlayı sürmüşler… Haberimiz olmadan…” dediğini yazdı…
Sahi Muhsin Yazıcıoğlu’nun tarlasını kim sürdü? Bu “tarlaya” en kolay girip çıkanlar kimlerdi?

Gelin kamuoyunu uzun süre meşgul eden bazı olaylara daha yakından bakalım.

HEPSİ DE NIZAM-I ALEMCİ

Mesela Hrant Dink cinayeti… Davanın önemli sanıkları bir şekilde Nizam-ı Alem ocaklarıyla ilişkili. Bu ilişkiler mahkeme tutanaklarında sanıkların beyanlarıyla yer aldı.

Hrant Dink’i öldüren Ogün Samast, Trabzon Alperen Ocakları’nın müdavimlerindendi. Cinayeti azmettirmekten yargılanan ve daha önceki Mc Donalds’ın bombalanması eylemini de yapan Yasin Hayal BBP’li ve Alperen Ocakları’nın etkili isimlerinden biri.

Polis muhabiri Erhan Tuncel de BBP çevrelerine çok yakın. O kadar ki, Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte fotoğrafı vardı. Danıştay cinayetini işleyen Alparslan Arslan’ın da geçmişi BBP gençlik teşkilatları ve Işık Evleri ile iç içe geçmiş…
Zirve yayınevi katliamı sanıklarından Emre Günaydın da Işık Evleri ve Alperen Ocakları çevresinden…

BASIN BBP BAĞLANTISINI SORGULAMIYOR

Peki bütün bu olaylardaki sanıkların ortak noktasının BBP olması tesadüf mü? Alperen Ocakları ile birlikte Işık Evleri ve cemaat ile bağlarının da olması tesadüf mü?

Acaba cemaat ile partinin arasındaki ilişki, tarlaya habersiz girecek kadar sıkı ve girift mi? Ne dersiniz?

Peki basınımız neden bu konunun üzerine gitmiyor? Sanki yasak bölgeymiş gibi görmezden gelinen bu ilişkiler neden Hrant’ın arkadaşları tarafından köşelerinde ele alınmıyor? Bu adamlardan hangi birisinin Ergenekon davası sanıklarından birisiyle, mesela Muhsin Yazıcıoğlu ve Erhan Tuncel’inki gibi bir tarafı olsaydı yine böyle kör ve sağır olurlar mıydı?

Düşünün: mesela Doğu Perinçek ile Erhan Tuncel’in bir fotoğrafı olsaydı ne yaparlardı? Her gün manşetlere çekmezler miydi?

Örneği var: Alparslan Arslan’a benzeyen bir Azeri gencin Veli Küçük ile yurt dışında çekilmiş bir resmini, o kişinin Alparslan Arslan olmadığı ortaya çıktığı halde, “İşte Veli Küçük Alparslan Arslan İlişkisi” diye yıllarca yayınlamadılar mı?
Alparslan Arslan, arada bir Aydınlık okuduğunu söylediği için yıllarca, “Alparslan Arslan aslında ulusalcıydı, İşçi Partisi’ne yakındı” diye haber yapmadılar mı?
Alparslan Arslan’ın ev arkadaşı Aydınlık Dergisi okumalarının gerekçesini anlatırken: “Düşmanın ne düşündüğünü öğrenmek için okuyordu” dedi. Buna rağmen olmayan bir ilişkiyi var etmek için asılsız haberler yaptılar.

YAZICIOĞLU’NUN TARLASINI KİM SÜRDÜ ?

İşte birden fazla olayda hem de sanıkların kendi ifadeleriyle, belgelerle, fotoğraflarla ortaya konulan bir ilişkiler ağı…

Hem Alperen Ocakları’yla hem de cemaatiyle…

Eğer gerçekten Hrant’ın arkadaşıysalar, eğer gerçekten ortaya çıkmasını samimi olarak istiyorlarsa bu ilişkileri sorgulasınlar.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun kazaya mı, cinayete mi kurban gittiğini sorumlusunun kim veya kimler olduğunun ortaya çıkmasını istiyorlarsa bu ilişkileri irdelesinler. Çünkü bugüne kadar en olmayacak komplo teorileri bile konuşuldu ama ilişkiler hep es geçildi.

Soru şudur: Muhsin Yazıcıoğlu’nun “tarlasını” sürebilecek kadar BBP’ye yakın olan kimdir? Erhan Tuncel’in bazı polisler ile onların da cemaat ile ilişkilerinden başlayabilirler bu araştırmaya…

YAZICIOĞLU HAYATTAYKEN CEMAAT LİDERİ GÜLEN İLE İLGİLİ NE DEMİŞTİ?!



Halkin Habercisi, 25 Ocak 2012




Resim
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: Devlet katletmiş imiş / Rıza ZELYUT

İletigönderen hunkar » Cum Oca 27, 2012 6:12

Dünyanın neresinde olursa olsun her türlü "faili meçhul" cinayetin arkasında emperyalizm vardır. Hırant Dink'i de emperyalizm öldürmüştür.
Kullanıcı küçük betizi
hunkar
Üye
Üye
 
İletiler: 3
Kayıt: Çrş Oca 25, 2012 19:11


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 7 konuk

x