
Geride bıraktığımız son bir ay, Türkiye’yi bekleyen ‘en büyük riskin’ bizatihi AKP iktidarının kendisi olduğunu açık seçik ortaya koydu.
En küçük kurumu bile ‘logosuna’ varıncaya kadar değiştirip/dönüştüren bu zihniyetin ‘hedef’ olarak benimsediği yegane ölçüt vardır, o da ‘her kademede’ kendilerinin boru öttürmeleri, ‘ötekine’ hiçbir surette kapı aralamamaları.
Hedefin, son birkaç yıl içinde büyük bir oranda gerçekleşmiş olduğu görülüyor.
Kıyıda köşede henüz ilişilmemiş birtakım ‘mayın eşekleri’ kalmış olsa da, çok fazla sürmez onların da defterleri yakında dürülür.
Bazı kurumların başında bu türden ‘emanetçiler’ halen görevini yürütüyorsa bilin ki bazı ‘akçeli işlerin’ henüz nihayet bulmamasından dolayıdır.
“Kasaya başka el değmesin, bereketi kaçar” babından, önemli arpalıklarda hiç de hazzedilmeyen tipleri barındırmak ‘yağma’ sisteminin bir gereğidir.
Bu aslında ‘iki yönlü’ bir ilişkidir.
Kim, ‘kimi’, ‘neden’ ve ‘nasıl’ kullandığını biliyor; bazı ‘derelerin’ geçilmesi için bazılarına ‘dayı’ denilmesi bir mecburiyet icabı olarak önlerinde duruyor.
***
Öyle allayıp, pullayıp vatandaşa yutturmak istedikleri ‘değişim’ büyüsünün şu ana kadar sirayet edemediği tek nokta, ‘kendi’ egoları.
Çeyrek yüzyıla yakın ‘muktedir olma’ mücadelesi kaderin garip cilvesine bakın ki tam da ‘hedefe’ varılacağı an, birdenbire hasar görmeye başladı.
‘Kırılmadık’ kapı, ‘tırmanılmadık’ burç, ‘alaşağı edilmedik’koltuk kalmadı. Adı konulmamış bir ‘istila’ operasyonu saat gibi işletildi. ‘Köşk’ten, ‘kulübeye’ kadar memleketin bütün zerrelerine hakim oldular.
Bu, kimi gün ‘mezhepçiliği kaşımak’ ile, kimi gün ‘etnik ayrımcılık’ ile, çoğu zaman da ‘geçmişe sövülerek’ yapıldı.
Bugün devlet AKP’ye dar geliyor.
‘Kapısına kilit vurulmasını’ söyledikleri pek çok kamu kurumu ‘habis bir ur’ gibi genişliyor; ‘yeni şubeler’, ‘yeni müdürlükler’, ‘yeni şeflikler’ ihdas ediliyor.
Yapılan ne? ‘Kaynağı’ bölüşmek.
Bugün PKK’nın ‘paralel devlet’ zırvasıyla milletin başına musallat ettiği KCK’nın benzeri bir yapı, ‘iktidarın gölgesi’ gibi, ihalelerde, eleman alımlarında, özelleştirmelerde yumruğunu masaya vuruyor.
***
Elbette millet bu ‘görünmez yapının’temel taşlarını, parçacıklarını gayet iyi biliyor.
Fakat kamu gücü bir ‘tehdit’unsuru olarak kullanıldığı için herkes yutkunmak zorunda kalıyor.
Sıkıysa yüreği yeten biri çıkıp iki laf etmeye kalkışsın; ertesi gün ‘ayakkabı’ numarası bile ‘suç delili’ gibi gösterilip, daha hazırlık aşamasındaki soruşturma dosyası ‘yandaş’ ve ‘yanaşma’ medyaya sızdırılıp ‘linç’ operasyonu başlar.
Kolay değil, artık ‘devlet içinde devlet’ haline gelen AKP iktidarının ‘polisleri’, ‘savcıları’, ‘yargıçları’ var.
Geçiniz ‘hukuk devletini’, artık ‘kanun devleti’ olduğumuz bile çok su kaldırır.
Ama ‘görüntü’ öyle mi? Bakın hala nasıl köpürtüyorlar birtakım çetrefilli işleri? Nasıl ‘özgürlükten’, ‘haktan’, ‘hukuktan’ dem vuruyorlar?
Tezgâh hep aynı, ‘sureti haktan’ görünüp, bir ‘iğrenç hesaplaşma’ üzerinden koltuğu sağlamlaştırmak.
6 ay önce “Yargı falanca mezhebe mensup kişilerin işgali altından” diyenler, bir bakıyorsunuz 6 ay sonra Dersim’e ağıt diziyorlar.
Hayrola, nereden kaynaklanıyor bu muhabbet (!) ?..
Çok mu seversiniz Dersimlileri?
***
‘Dış güçler’, ‘Yahudi lobisi’ gibi palavralar, ‘borsada’ artık pek işlem görmüyor.
Öyle görülüyor ki ‘şahsi menfaatlerini’ ‘müstevlilerin siyasi emelleri ile tevhid edenler, sonunda ‘en büyük operasyonu’ kendi kendilerine yapacaklar.
Türkiye ya ‘şaka’ zannedilen ‘ileri demokrat’ bir sultanın istibdatı altına girecek; yahut ‘taht’ kavgası ‘akrebin’ kendini sokması gibi AKP’yi bitirecek.
İsrafil K. KUMBASAR, 4 Temmuz 2013
israfilkumbasar@yenicaggazetesi.com.tr