
Nazlı Hanım döktürüyor. Hasan Celal Güzel konuştukça kayboluyor. Aklı başında yorumlar yapan bir Erol Manisalı var.
Bu ülke insanının aydın kadersizliği Osmanlıya dayanır. Jöntürkler gibi kendi insanını tanımayan, kendi dilinden utanıp Fransızca konuşan sözde İstanbul aydınları gibi, cumhuriyet 1939 yılı sonrasında rahmetli Atilla İlhanın dediği gibi batı ajanı aydınlar türedi. Ben bunlara gaz lambası aydınları" diyorum. Bunların gazını kim doldurdu ise fitilini de o ateşler.
Şimdi bir de AKPnin, Gülenin gazını doldurup fitilini ateşlediği uzaktan kumandalı aydınlar türedi.
Kökleri Anadolu topraklarından beslenen, genlerinde Orta Asyadan Anadoluya bir maceranın genetik bilgilerini taşıyan, Osmanlının şahlanış destanından sonra duraklayıp-gerileyen ve bin bir parçaya bölünen bedeninden Anadoluda can bulan aydınlarımız var ki Onlar yaygın medyada kendine asla yer bulamaz.
Nazlı ne diyor?
Türk halkında azınlıklara karşı bir dışlayış hep varmış?
Yuh size be Bu topraklarda beslen, yediğin çanağa et. Kabahat sizde değil, sizleri bu noktalara kadar getirenlerde...
Nazlı Ilıcak Bir zamanlar öğretmenlerin parası olan İLKSAN birikimlerinden faydalanan Kemal Ilıcakın Nazlısı ve verdimse ben verdim diyen Süleyman Demirel Bu bayan o yıllarda da Tercüman Gazetesinde muhteşem Süleyman yazıları yazıyordu. Sonra İLKSAN paraları yok olduğunda anladık ki, muhteşem Süleyman Demirel methiye yazıları" bedava yazılmamış.
Şimdi bu kadın ekran gülü olmuş ahkam kesiyor. Dünyanın devlet gibi devlet hiçbir ülkesinde bunlar gibiler aydın, fikir insanı diye kabul görmez.
Hasan Celal Güzel Benim Gazi Üniversitesi Mimar-Mühendislik bölümünde ekonomi hocamdı. Yüzü hemen kızaran mahcup Anadolu delikanlısı
Bir bayram kendi memleketi olan Antepe otobüste yer bulamamış, benim yakın bir arkadaşım yer buluvermişti.
12 Eylül sonra Kenan Evren ile arası bozulan Turgut Özal ABDye gitti. Dönüşte Rahmetli Adnan Kahveci ve Hasan Celal Güzel ile konuştu. Hasan C. Güzel çok yakın arkadaşı olan ve benim de çok yakın olduğum bir hocama:
-Turgut Bey ABD dönüşü ben ve Adnana İktidar olacağız, ikiniz de bakan olacaksınız, kendinizi ona göre hazırlayın dedi diyor(!)
Düşünebiliyor musunuz, bu söylendiğinde Turgut Özal daha parti bile kurmamıştı. Parti sonra kuruldu, 2.sırada görünen ANAP Kenan Evrenin seçimden önceki son akşam televizyonda biz Turgut Sunalpi istiyoruz demesi üzerine çok yüksek bir oy ile iktidar oldu. Hasan Celal Güzelde önce başbakan müsteşarı, sonra bakan oldu(!) Onları Türk Halkı mı seçmişti, ABD mi atamıştı, artık kararı siz verin.
ABDden icazetli bir başbakanın icazetli bakanı Türk Halkına akıl verecek öyle mi?
Hasan Celal Güzel Türk Halkında azınlık düşmanlığı olmadığını anlatıyor. O arada Egemen Bağışın adı geçiyor, Hasan C. Güzel hemen övgüler diziyor, iyi tanıdığını söylüyor. Bir de ekliyor :
Yakışıklıdır da(!)
Yakışıklı ise manken olsun. Yakışıklı olmak ile beyin arasında acaba nasıl bilimsel bir irtibat var? Bir de üniversitede hoca olacaksınız
Bu kadar mı omurga özürlü olunur?
Efendim, Türkiyede Yahudi düşmanlığı varmış Rumlara neler neler yapılmış. Hrant Dink hatırlatılıyor.
Nazlı gibi düşünmeyenlere bakıyorum, görüş bildirme alanı dar. Sebepleri değil, sonuçları tartışıyorlar, sonuçlar üzerinden cevaplamaya çalışıyorlar. Teknik, bilimsel bir cevap yok.
Anadolu topraklarında birçok farklı din ve ırktan insanlar ile yaşamış bir millet durup dururken mi böyle şüpheci oldu? Bunu irdeleyecek öngörü yok!
Bu milletin çocukları 85 yıl önce Çanakkale, İzmir, Kars, Ardahan, Malatya, Antep ve bütün Türk yurdunda şehit olan dedelerimizin yetimleri.
Bağrımıza bastığımız Rumun, Yunan Egeyi işgal ettiğinde Yunan askerlerini çiçekler ile karşılamasının üzerinden daha 90 yıl geçti. Komşuları olan Rumlar güzel Türk kızlarını Yunan askerlerine peşkeş çekti. Ömer Seyfettinin Beyaz Lale kitabını anımsayan var mı?
Yunan Egede inanılmaz zulüm yaptı. Anne karnından kılıç ile bebekler çıkarıldı.3 yıllık işgal sonunda geldikleri gibi giderken her tarafı yakıp-yıktılar. Bütün bu mezalim Türklere Rum komşularının nezareti ve alkışları eşliğinde yapıldı. Yunan Mezalimi diye bir kitap vardı, bulabilen okusun.
Erzurumlu üst düzey bir bürokrattan dinlediğim gerçek bir hikaye:
Biz yetim çocuklarıyız. O yüzden babam çok sıkıntılar çekti. Dedem askerde iken Erzurumda Ermeniler ayaklanmış Yanık deresi denilen bir yer var. İnsanları oraya toplayıp yakmışlar. Dedem geldiğinde evde kimseyi bulamamış. Kapımızı ittiğinde kardeşinin iki elinden kapıya çivilenerek öldürüldüğünü görmüş. O hırsla eline bir sopa alarak Ermeni mahallesine doğru koşmuş. Dedem öldüğünde babam çok küçükmüş. Babaannem yokluk içinde babamı büyütmüş. O yokluk bizlere de uzandı. Bir kış odun-kömür alacak paramız yoktu, babam paltosunu satıp bize yakacak almıştı
Türk Milleti dünyada her zulüm gören insana kucak açmıştır. Ekmeğini paylaşmıştır. Ne yazık ki hep sırtından hançerlenmiştir.
Bir çocuk elini ateşe uzatır, eli yanar. Bir daha elini ateşe uzatmaz. Bir fare zehirli yemi bir defa yer, tuzağa bir defa düşer. İkinci defa aynı yemi yemez, tuzağa yakalanmaz. Bu Allahın her canlının varlığını devam ettirebilmesi için verdiği korunma içgüdüsüdür.
Türk Halkının yaşadığı ihanetler ve acılar çok yenidir. Şehit yetimleri olarak bu mezalimin hikayeleri ile büyüdük.
Bu millet kinci değildir ama siz "bir fare kadar bile" düştüğü ihanet ve tuzağı hatırlamasını istemiyorsunuz.
Bu millet Yahudi düşmanı değildir. İsrail bayrağında ki Nilden Fırata vaat edilen toprakları temsil eden 2 çizgi olduğu müddetçe daima şüpheci ve tedbirli olacaktır, olmak zorundadır. Kurtuluş savaşında Yunanı alkış ve çiçekler ile karşılayan komşusu Rumu unutmak o kadar kolay değildir. Bir daha aynı ihaneti yaşar mıyım diye şüphe etmesinden daha doğal ne olabilir ki?
Şenliğini, bayramını, toyunu paylaştığı Ermeni komşusunun dış kışkırtma ile erkeksiz, silahsız kaldıklarında Türk insanını kuyulara doldurup katledildiklerini unutması çok kolay değildir. Karsda Ermeni katliamını yaşayan Sarı Dede isimli bir mübareği dinlemiştim. Sıraya dizilerek kurşuna dizilenlerin altında kalan bir çocuk imiş ve öyle kurtulmuş. Aha kızım, Karsın ortasından dere gibi kan akıyordu diye anlatmıştı rahmetli.
Bu tür travmalar bir milletin hafızasıdır. Bu hafıza bilinçli ve isteyerek oluşmaz. Yaradılışımızdan gelen korunma içgüdüsü ile hafızalarımıza kaydolur.
Ne zaman bu düğmeye basılsa o hafıza uyanır.
Evet değerli okur, istiyorlar ki Türkler mankurtlaşsın. İstiyorlar ki bir fare kadar bile tuzaklara karşı koruması-savunması olmasın.
Bunlar aydın mı? Bunlar kim?
Fakat onlar suçlu değil, suçlu olan bu halk. Kendine küfredenlere alkış tutan bir millete ben ne diyebilirim?
Basında en çok okunanlara bir bakın. AB fonlarının yemledikleri, Sorosun beslemeleri, Türkiyenin zenginliklerini Türklere bırakmaya razı olmayanlar, yabancı istihbaratların maaşlı elemanları
Evet, hepsi bu milletin teveccühü, ilgisi, alkışı ile her gün bu milletin geçmişine ve geleceğine küfrediyor.
Ben de diyorum ki:
Dikkat!..
Tehlike var
Türk aydını çıkabilir(!)
Ruh sağlığınız ve ülkeniz için tehlikelidir!...
Zahide UÇAR, İNTERNETAJANS - 11.02.2009