Referanduma Dair Vahim SaptamalarArabesk’in teslimiyetçiliğine, klasik Türk musikisinin kaderciliğine vs. karşı, Rumeli türküleri acizliğin değil, gümbür gümbür dirilişin, direnişin sesidir.
Bayram’da içimdeki bütün Rumeli türkülerini susturmuş, referandum sonrasına ertelemiştim.
Şimdi Rumeli türkülerimi farklı bir kulakla dinliyorum. Bu kez bayram sevinci duyamadan ama, o türkülerdeki ‘diriliş-direniş’in sesini daha bir farkederek... Çünkü, gerçek hayatta şah-mat yoktur. Şahları da vururlar ve oyun devam eder… 13 Eylül’den itibaren, satrancı Rumeli türküleri eşliğinde oynayacağız.
KılıçdaroğluSayın Kılıçdaroğlu’nun oyunu kullanamamasının sorumlusu Özel Kalemi’dir. Başbakan olması ihtimaline binaen, büyükelçilerin, Kılıçdaroğlu’na 24 saat randevusuz da ulaşabilme kaygısıyla, özel kaleminin başına Dışişleri’nden küçük dereceli bir memurun (Brüksel’de sözleşmeli sekreter) getirilmesindeki hata, sanıyorum büyük ölçüde Önder Sav’ındır.
Özel Kalem’in görevi, siyasiyi, ‘ulaşılamaz’ imajı vermeden görünmez zırhlarla korumaktır. Özel Kalem, siyasinin kişisel hayatı kalmadığını bilip, özel hayatının yükünü, siyasinin üzerinden almakla mükelleftir.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun özel kalemi, seçmen kaydının nerede olduğunun detayını bilmek, liderini doğru yönlendirmek zorundaydı.
Özel Kalemi ‘doğru’ seçilmiş siyasinin bu tür hataları olmaz, skandalı patlamaz, seks kasedi, yolsuzluk belgeleri işportaya düşmez.
Örneğin; Turhan Çömez bir zamanlar Recep T. Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü’ydü. Vakıf olduğu bazı sırları, ‘ülke yararına’ ifşa edeceği düşünüldüğünde, “Darbenin başbakanı olacaktı” suçlamasıyla, sözde Ergenekon iddianamesine dahil edilmiş, sesi kesilmiştir.
Saptama 1- Tüm zeki, dürüst, güvenilir insanlar YALNIZDIR. “Kötü para iyi parayı kovar” diyen Gresham Kanunu hayatın her alanında geçerlidir. KÖTÜ İYİYİ KOVAR.
Saptama 2- Bu bağlamda, önümüzdeki bir yıllık dönemde, ‘mass exodus’ (kitle göçü) denilebilecek şekilde, eğitimli orta sınıftan, Türkiye’de nüfusun içini boşaltacak (aynen 12 Eylül 1980'de olduğu gibi) bir yurtdışına göç hareketi beklenmelidir.
Saptama 3- Bu referandum, Ergenekon davasının Cumhuriyet mitingleri rüzgarını kırması gibi, Kılıçdaroğlu rüzgarını kırmak için bir AKPKK-AB-ABD ‘operasyonu’ idi.
Amerikalıların Afganistan’da kullandıkları deyimle “Operation Moshtarak”dı (Müşterek Operasyon). Daha önce “Her iki kişiden biri AKP’li” fikri zihnimize nasıl kazındıysa, bu operasyonla da “İzmir’i bile kaybettik” fikri aklımıza sokuldu. O bakımdan başarılı bir operasyondu.
Saptama 4- Evet-hayır oyları arasındaki fark 6 küsür milyondu. Referandumdan önce bir anda artıveren seçmen sayısına denk. Bundan sonra Türkiye’de, hilesiz, şaibesiz seçim, sınav, hiçbir şey beklenmemelidir.
GüneydoğuRecep Bey’in, daha sandıklar kapanmadan saat 15:00’te yaptığı “Güneydoğu’dan sonuçlar bana gelmeye başladı” açıklaması, bendenize, AKP’nin son saatlerde bile hala BDPKK ile pazarlığa devam ettiğini düşündürüyor.
Saat 15:00 civarında, bazı aşiretlerin, illerin, ilçelerin ‘evet’ vermeye ‘ikna edildikleri’ haberini aldığında rahatladı. Rahatladı ve AKP Genel Merkezi’ne gidip sonuçları bekleme stresine girmek yerine, programını değiştirip basketbol maçını izlemeye karar verdi.
BDPKK’nın ‘boykot’u, sadece Güneydoğu’da değil, tüm şehirlerde etkili oldu. Benim anlayamadığım, ‘evet’ çıktığı halde BDPKK’nın sonradan neyin kutlamasını yaptığıydı.
Saptama 5- Adında ‘barış’ ve ‘demokrasi’ olsa da, ‘halkım’ dediği vatandaşına baskı yaparak oy kullanmasını engelleyen partinin, barıştan ve demokrasiden ne anladığı, çok yakında kanlı bir şekilde ‘evet’ oyu verenler tarafından bile anlaşılacaktır.
Saptama 6- Bundan sonrası, AKP ve çokuluslu tarikatlar için ‘cihad’, BDPKK için ‘serhildan’, bizler için ise ‘hatt-ı müdafaa’dan ‘sath-ı müdafaa’ya geçiştir.
Sonuçların alınmasındaki süratSaat 17:54’te, CNNTürk ekranında gördüğüm ilk veri: ‘açılan sandık % 12’ idi.
Sandık açılır, oylar sayılır, tutanak tutulur, torba mühürlenir, İlçe Seçim Kurulu’na gönderilir, orada tutanak, imza vs... Bütün bunlar, bu sefer Cihan Haber Ajansı’nın adı fazla dillendirilmeden bir çırpıda yapıldı, sonuçlar YSK bilgisayarlarına işlendi ve sonuçlar açıklanmaya başlandı.
Saat 18:43 Açılan sandık % 70.51 Evet % 60.71 Hayır % 39.
Saat 18:46 Açılan sandık % 73.87
Saat 18:49 Açılan sandık %75.75
Saat 18:55 Açılan sandık % 80.94
Saat 19:00 Açılan sandık %84.61
Saat 19:11 Açılan sandık %90.39
Saat 20:06 Açılan sandık %98.99
20:30 civarı, Recep Bey, kodlarını acılar yaşayarak çözeceğiniz ‘kutlama’ konuşmasını yaptı. ‘Evet’ diyen sendikaları, STK’ları, partileri vs ‘kutladı.’ Teşekkür etmedi, kutladı. Fethullah tarikatına sıra geldiğinde kutlamadı. ‘şükranlarını sundu.’
Saat 21:15’te, neredeyse tüm Türkiye’de 151 bin 858 sandık açılmış, sayılmış, tutanağa bağlanmış, gönderilmiş, tüm oy sayımı prosedürü tamamlanmıştı. Sandıkların kapanmasından dört saat sonra, açılan sandık sayısı % 99.83’tü.
İleri demokrasi’lerde seçim sonuçları nasıl alınıyor21 Ağustos’ta Avustralya’da genel seçimler yapıldı.
Seçmen sayısı sadece 14 milyondu.
Ülke dağlık değil, yerleşim bölgeleri arasında ulaşım sorunu yok.
Bilgisayar, internet teknolojisi açısından dünyanın en ileri ülkelerinden biri.
Seçim sonuçları kaç günde kesinleşebildi biliyor musunuz?
17 günde. 21 Ağustos akşamı kapanan sandıklarda oy sayımı 8 Eylül’de bitti. Kesin sonuçlar seçimden 17 gün sonra ilan edilebildi.
Türkiye'de dört saatte kesin sonuçların açıklanmasına şaşırmam bu yüzdendir.
Avustralya'da, 6 Eylül saat 11:07'ye kadar, 15 günde, oyların ancak yüzde 91.8'i sayılabilmişti.
(Eski bir) Saptama 7- Tarikatlar, Osmanlı döneminde 600 küsür askerlikten ve vergiden muaf, sarayın bahşettiği bedava toprak ayrıcalığı ile yaşamışken, Mustafa Kemal’in tekerlerine çomak sokmasını asla affedemedi. 80 yıl herkes gibi vergi verip, herkes gibi askerlik yapmak, hazine arazisini zimmetlerine geçirememek ağırlarına gitti.
AKP 8 yıldır, o 80 yılın intikamını almaktadır.
Yeni Anayasa ile, bundan sonra yargı engeline takılmadan vergi-askerlik ve toprak konusunda Osmanlı devrindeki ayrıcalıklarını geri alacaklardır.
Hukuk: “Mani zail olunca hukuk avdet eder.” der. Yani, engel ortadan kalkınca hukuk ortaya çıkar.
Son saptama: AKP, 13 Eylül’den itibaren, ‘hukuk devleti olmakla’ Türkiye arasındaki engeldir. Bu engel ortadan kaldırılana dek, mücadeleyi ‘hukuksuzlukla savaşmaya’ odaklamak zorundayız. Hukuksuzlukla mücadele için en doğru başlangıç noktası, Ergenekon adı verilen zırvaötesi davanın Silivri-Hasdal’da tutsak ettiği aydınlara, askerlere sahip çıkmak olacaktır. Nokta.
13 Eylül 2010http://www.bagimsizgundem.com/kiymet-na ... debir.html