Domuz gribi aşısını ilk Türkiye kullanacak

Genel & Güncel Konular

Re: Domuz gribi aşısını ilk Türkiye kullanacak

İletigönderen sessiz sedasız » Çrş Eki 21, 2009 10:10

Erdoğan da aşılanacak!

Aşının güvenli olduğunu vurgulayan Akdağ, Erdoğan'ın da aşılanacağını açıkladı.

Sağlık Bakanı Akdağ, domuz gribi aşısıyla ilgili iddiaları yalanladı ve 'Başbakan Erdoğan da aşılanacak' dedi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, domuz gribiyle ilgili açıklamalar yaptı. Aşının güvenli olduğunu vurgulayan Akdağ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da aşılanacağını açıkladı. Akdağ, 'Sadece Başbakan değil, hastalığı erken kapma riski olan memurları ve yöneticileri aşılayacağız' dedi. Akdağ, 'Erdoğan da Almanya Başbakanı Angela Merkel gibi civasız aşı mı olacak?' sorusunu 'Vatandaşa ne yapıldıysa, herkese o yapılır. Sadece hamilelere katkı maddesi daha az olan aşıyı temin edeceğiz' diye yanıtladı.

Ünlü kalp cerrahı Mehmet Öz'ün, 'Aşı Amerika'da tartışılıyor, ben oldum, eşim olmadı' sözlerine tepki gösteren Bakan Akdağ, 'Mehmet Öz kim oluyor? Bir kardiyoloji uzmanı, kalp cerrahı! Kendi işini yapsın' dedi.

Bakan Akdağ, AKP Grup toplantısında aşının ' Müslümanlara yapılmayacağı' yönündeki iddialara karşına ateş püskürdü. Akdağ, 'Aşıda ne domuz geni ne de domuzla ilgili bir şey var' dedi.

Kaynak
Sen ne kadar bilirsen bil,Senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır.
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul

Re: Domuz gribi aşısını ilk Türkiye kullanacak

İletigönderen sessiz sedasız » Çrş Eki 21, 2009 10:11

siyanürlü çay hesabı... :x
Sen ne kadar bilirsen bil,Senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır.
Kullanıcı küçük betizi
sessiz sedasız
Üye
Üye
 
İletiler: 988
Kayıt: Cum Mar 28, 2008 1:55
Konum: istanbul

Re: Domuz gribi aşısını ilk Türkiye kullanacak

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Eki 24, 2009 20:58

Ve domuz gribi can aldı

Sağlık Bakanlığı, bugün akşam saatlerinde Ankara'da bir kişinin, H1N1 virüsünden hayatını kaybettiğini bildirdi. Bakanlık, bu kişinin Türkiye'de H1N1 virüsünden hayatını kaybeden ilk kişi olduğunu açıkladı.

Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği'nden konuya ilişkin yapılan açıklama şöyle:

''Pnömoni (zatürre) teşhisiyle Ankara'daki bir hastanemizde takip ve tedavisi sürdürülen 29 yaşındaki bir vatandaşımız, gelişen ani solunum yetmezliği sebebiyle maalesef hayatını kaybetmiştir. Alınan numunelerde pandemik A(H1N1) virüsü tespit edilmiştir. Tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan bu vaka, ülkemizde pandemik A(H1N1) sebebiyle kaybettiğimiz ilk kişidir.''

Açıklamada, bu akşam saat 20.00 itibariyle Türkiye'de pandemik A(H1N1) toplam vaka sayısının 958'e ulaştığı bildirildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

''Vatandaşlarımızın korunma tedbirlerine özenle riayet etmesi, grip belirtileri olan çocukların okul ve dershaneye gönderilmemesi, hastalık belirtisi olanların evlerinde istirahat etmeleri gerekmektedir.

Ancak genel durumda kötüleşme, solunum güçlüğü, göğüs ağrısı, nefes darlığı, bilinç bulanıklığı, 5 günden fazla süren ateş, ciddi ve sürekli kusması olan vakaların beklemeden doktora müracaatları büyük önem taşımaktadır.''

Açıklamada, gelişmelerin kamuoyuyla paylaşılmaya devam edileceği kaydedildi.


GAZETEPORT
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Domuz gribi aşısını ilk Türkiye kullanacak

İletigönderen kaanka68 » Cmt Eki 24, 2009 22:15

Aşı, mikroba karşı bünye bağışıklık kazansın diye o mikrobun seyreltilmiş küçük bir ölçeğinin vücuda zerk edilmesidir.

Uluslarası ilaç sektöründe dönen dolaplar malum. Önce virüs üretilir, sonra da aşısı. Sonra da virüs serbest bırakılır.

Derim ki, topyekün hepimiz aşılandık zaten ulusca, Düzova'da 5 gün önce.

Dedi Nazım usta;

Seydi Fakıllı köyünde kadınlar, su çeker gayya kuyusundan,
Uyan Anadolum, UYAN ÖLÜM UYKUSUNDAN...


Çalakalem içimden geleni yazdım Kutadgu Bilig. Konu dışıydı, affola.

Başlık konusuyla ilgili söyleyebileceğim ise şudur;

Kobaylar bile üzerlerinde yeni ilaç denenmesi için para alırlar.
Bu dolaratapar mürteciler, hem üzerimizde kapitalist ilaç kartellerinin aşısını denetecekler, hem de parasını bize ödetecekler.

Saygılarımla,
KAAN
Kullanıcı küçük betizi
kaanka68
Üye
Üye
 
İletiler: 90
Kayıt: Sal Eki 20, 2009 11:24

Re: Domuz gribi aşısını ilk Türkiye kullanacak

İletigönderen antalyalim » Cmt Eki 24, 2009 22:49

Heah simdi tam oldu iste. "Domuz gribi yayildi, su kadar adam ölecek dediler" kimse sallamadi. Zaten ölümden korkusu olan insan, örnegin; sigara icmez,spor yapar, sagligina dikkat eder, düzenli olarak doktora gider kontrollerini yaptirir. Allahaskina aranizda, böyle bir insanin Türkiye'de yasadigini söyleyebilecek birisi var midir?
Benim bildigim yada tanidigim kadariyla Türkiye'de cok az sayida insan yukarida siraladigim maddelerin yasandigi bir hayat tarzina sahiptir.
Benim canim ülkemin candan insanlarinin büyük bir cogunlugu; issizlik, aclik, borcluluk, egitimsizlik v.b sorunlar icinde yüzen, spor olarak parasi olmadigi icin yol yürüyen, zorunlu sebeplerden dolayi ameliyat veya kontrol icin hastaneye giden ve parasi olmadigi icin orada rehin kalan insanlardir. Bu insanlarin Domuz Gribinden korkup gidip asi olacagina kim inanirki!!!
Simdi, allah rahmet eylesin, zatürreden ölen arkadasdan dolayi olaydan korkup asi olacak olan insanlarin sayisinda bir artis olur mu? pek sanmiyorum.
Ben asi olmayacagim! AKPnin yalakalanip aldigi asi, tamamen secimlere yatirimdir diye düsünüyorum. "Dünyada ilk defa Türkiye'de" diye bir basligin sebebi sadece secimlerdir.
"Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" :turkiye:
Kullanıcı küçük betizi
antalyalim
Çeviri Takımı
Çeviri Takımı
 
İletiler: 522
Kayıt: Sal Ara 16, 2008 21:39
Konum: Evden

Domuz gribinden korunmak için basit ve etkili önlemler.

İletigönderen devimsel » Pzr Eki 25, 2009 0:03

Domuz gribinden korunmak için basit ve etkili önlemler.

Aşağıda okuyacağınız önlemler Dr.Vinay Goyal tarafından herkesin yararlanabilmesi için
yayınlanmıştır.
Dr.Vinay Goyal: Yoğun bakım ve Tiroit uzmanıdır. MBBS, DRM DNB.
20 yıldan fazla klinik tecrübesi vardır.
Hinduja Hastanesi, Bombay hastanesi, Saife Hastanesi, Tata Memorial hastanesi gibi önemli
kurumlarda görev yapmıştır.
Şu anda Malad’da, Riddhiviayak Cardiac and Critical center’da Nükleer ilaç departmanı ve
tiroit klinikleri şefi olarak görev yapmaktadır.

Mikrobun vücuda giriş noktaları yalnızca burun delikleri, ağız ve boğaz yoluyla
olmaktadır. Çok bulaşıcı bir yapıya sahip olmasından dolayı her türlü önleme karşı H1N1
virüsüyle temas etmekten kaçınmak veya korunmak imkânsızdır. H1N1 virüsüyle temas etmek
virüsün vücutta çoğalması kadar önemli değildir.
Sağlığınız yerinde ve H1N1 hastalık belirtileri göstermiyorken virüsün vücutta üremesini,
belirtilerin daha da şiddetlenmesini ve ikincil enfeksiyonların gelişmesini önlemek için
dikkatimizi N95 veya tamiflu gibi ilaçları stoklamaya vermek yerine çoğu bildirgelerde
bahsedilmeyen bazı çok basit önlemleri uygulayabiliriz.

1. Ellerin sıklıkla yıkanması ( Bütün bildirgelerde bahsedilmiştir)

2. “Hands-off-the-face” “Ellerinizle yüzünüze dokunmayın” yaklaşımı. Yemek, banyo ve
yara bakımı gibi zorunluluklar dışında yüzünüzün herhangi bir yerine dokunmaktan
kaçınınız.

3. Ilık tuzlu suyla günde iki kere gargara yapınız( tuza güvenmiyorsanız listerin
kullanınız). H1N1 ‘in boğaz ve burun boşluklarında çoğalıp enfeksiyona sebep olarak
karakteristik belirtileri göstermesi için 2 -3 güne ihtiyacı vardır. Sağlıklı bir kişinin
ılık, tuzlu suyla gargara yapmasının etkisi hastalığa yakalanmış olan bir kişinin tamiflu
kullanması ile aynıdır. Bu basit ucuz fakat güçlü önleyici yöntemi küçümsemeyiniz.

4. Yukarıdaki 3. Öleme benzer olarak; Burnunuzun içini en az günde bir kere ılık tuzlu
suyla temizleyiniz. *Günde bir kere burnunuzu sümkürün ve sonra ılık tuzlu suya
batırılmış pamuk tamponlarla silerek temizleyiniz. Bu yolla burnunuzda bulunak virüs
sayısını etkili bir şekilde azaltmış olursunuz.
5. Narenciye suları gibi C vitamin bakımından zengin olan yiyecekler kullanarak doğal
bağışıklığınızı güçlendiriniz. Eğer ilave olarak C vitamin kullanmak zorunda iseniz
emilimi artırmak için mutlaka Çinko ile birlikte alınız.

6. Bitkisel çaylar, çay, kahve gibi sıcak veya ılık içeceklerden içebildiğiniz kadar
çok içiniz. * Sıcak içecekler içmek gargara yapmakla aynı etkiye sahiptir fakat ters yöne
doğru. Sıcak içecekler virüsleri yaşamaları mümkün olmayan ortama sahip olan mideye doğru
yıkayarak götürürler. H1 N1 virüsü mide’de çoğalamaz, herhangi bir zarar veremez ve
hayatiyetını devam ettiremez.

Herkesin faydalanabilmesi için bu bilgiyi lütfen e-mail listenizde bulunan herkese
iletiniz..

Sağlıklı günler dileğiyle.
Dr.Vinay Goyal


Kaynak: http://bloving.blogcu.com/
"Tam bağımsızlık demek, kuşkusuz siyasal, maliye, ekonomi, adalet, askerlik,
kültür... gibi her alanda bağımsızlık ve tam özgürlük demektir.
Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, ulusun ve ülkenin
gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir."

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
Kullanıcı küçük betizi
devimsel
Üye
Üye
 
İletiler: 291
Kayıt: Çrş Nis 08, 2009 0:07

Re: Domuz gribi aşısını ilk Türkiye kullanacak

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Eki 26, 2009 21:08

Domuz Gribi Aşısı ve Üret(e)meyen Türkiye!

Ceyhun Balcı, 24 Ekim 2009

Yaşadığımız çağa gündelik yaşamımıza yansıyan teknolojik kolaylıkların da etkisiyle cilalı sözlerle adlandırmalar yapıldığını duyar dururuz. ”İletişim”, “bilgi”, “uzay” gibi adlar kulaklarımıza sık çalınanlardan birkaçıdır.

Kuşkusuz bu bağlamdaki kimi yanlışlar tarih yapılırken değil de yazılırken anlaşılacaktır. Günün birinde tarih yazanların şu günlerde yapılmakta olan tarihi “korku çağı” olarak adlandırmaları şaşırtıcı olmayabilecektir.

Bilginin sıradan ayrıntı sayıldığı, bilgiden çok korkuyla kamuoyu oluşturmanın kolaylaştığı bu dönemde aklınıza gelebilecek hemen her olgu ya da gelişme “korku” öğesine dönüş(türül)ebiliyor.

Gündemden ve gerçeklerden kopartılmış toplumların güncel “domuz gribi” gerekçesiyle konuya odaklanması ve bu odaklanışın da korku üzerinden yönlendirilişi tüm çıplaklığıyla gözlerimizin önündedir bu günlerde.

Hastalık biçim değiştirip daha hastalandırıcı ve öldürücü olur mu yoksa bu gidişini koruyarak zamanla etkisini yitirir mi?

Aşı kitlesel olarak mı yapılmalı, yoksa yalnızca risk gruplarına mı uygulanmalı?

Aşılar güvenli midir yoksa bilinen ya da bilinmeyen yan etkileri var mıdır?

Beklenen olumsuz gelişme gerçekleşirse Türkiye’de öteden beri yetersiz olduğu bilinen yoğun bakım koşul ve olanakları yeterince geliştirilmiş durumda mıdır?

Sayıları çoğaltılabilecek bu türden soruların ortak özelliği “belirsizlikler” ve “bilinmezlikler” içeriyor oluşlarıdır.

Geçtiğimiz günlerde (20.10.2009) bir televizyon kanalında (Habertürk) konuyla ilgili sağlıklı ve kapsamlı bilgi veren, gösteriden çok toplumu aydınlatmayı hedefleyen bir meslekdaşımı izlerken başka bilgiler de edinme olanağı bulmuş oldum.

Son çeyrek yüzyılda hemen her alanı etkileyen bazı gelişmeler doğal olarak sağlık ortamını da etkisi altına almış durumdadır.

Aşı üretimi gibi son derece önemli ve duyarlı bir alan da başka birçoğu gibi çok uluslu şirketlerin etkisi altındadır.

Geçmişte bağımsız ve böylelikle daha nesnel olduğu tartışmasız olan kurullarca verilen aşı üretim onayları artık üretici şirketlerin egemen olduğu kurullarca verilmektedir. Doğaldır ki; üreten ürettiğini satacaktır ve elbette bu yolla parasal kazanç sağlamış olacaktır. Bu durum gözönüne alındığında aşı üretim onaylarının ve kullanıma sokuluş işlemlerinin kolaylaştırılmış olması, üzerinde durulması gereken çok önemli bir nokta sayılmalıdır.

Özellikle, son dönemde öne çıkan domuz gribi durumun göreceli olarak ivedilik içermesi nedeniyle de; söz konusu hastalığa korunma sağlayacak aşının kolayca onay almasına şaşırılmamalıdır.

Ülkemizde son günlerde “korku toplumu” yaratma doğrultusunda önemli adımlar atılmaktadır. Bu korku ortamında aşı konusunun konuşulması ve bu bağlamda yönlendirme yapılması da kolaylaşmaktadır.

Böylelikle, bir yandan toplumun aşıyı kabullenmesi kolaylaştırılırken, diğer yandan da söylentiler, kaygılar ve kuşkular korku yaratması pahasına dile getirilebilmektedir.

Öğrenildiğine göre, ülkemize gelecek aşılar üç üretici kaynaktan sağlanacaktır. Yine bilindiği kadarı ile bu üreticilerden birisi çok daha güvenilir bir konumda diğer ikisi son dönemdeki acelenin de etkisi ile hızla onay almış üreticilerdir.

Belirsizlik ve bilinmezlikler denince, H1N1 virüsünün bugünkü doğasını değiştirip daha hastalandırıcı ve öldürücü dönüşüm geçirmesi olasıdır. Bugün geliştirilen ve kullanıma sunulan aşıların bu dönüşüm durumundaki koruyuculukları da bir başka bilinmez olarak ortaya çıkmış olacaktır.

Dolayısı ile, bugün alımından söz edilen 40 milyon doz aşının böylesi bir soydeğişim (mutasyon) sonrası koruyuculuğu tartışmalı olacaktır. Diğer bir deyişle bunca harcamanın boşa gitmesi söz konusu olabilir. Diğer yandan, olumlu senaryonun söz konusu olması durumunda, mevcut aşı mutasyona uğramış virüse karşı da koruyucu olabilir. Bu durumda da, dışalım yoluyla edinilen aşıların üeticilerce kendi toplumlarını önceleyen bir kullanıma yönlendrilmesi ise aşısız kalınması anlamına gelebilir.

İşte, tam bunlar konuşulurken aynı kanalda geçen bir altyazı bilgisi “domuz gribi” ve “aşısı” çevresinde yoğunlaşan tartışmalara da ışık tutacak türdendi : “Ege bölgesinde geçtiğimiz yıl pamuk ekim alanları % 29 oranında daraldı.” Yine, geçen haftanın bir gazete köşe yazısına(Cumhuriyet, Şükran SONER, 17.10.2009) göre Türkiye’de buğday, arpa, kuru fasulye, mercimek ve nohut gibi tarım ürünlerinin üretimi de hatırı sayılır düzeyde azalmıştı. Belli ki; bu geleneksel ve en iyi bildiğimizi sandığımız alanda bile dışa bağımlı duruma gelmiştik. Çok değil, 15-20 yıl önce bile dünyanın gıda üretim bakımından kendine yeten yedi ülkesinden biri olmakla övünç duymaz mıydık?

“Aşıyla bu konunun ilintisi var mıdır?” diye sorulabilir!

İlgisiz gibi görünen bu iki konudaki yetersizlikler bir ortak payda oluşturuyor. “Üret(e)meyen Türkiye!” “Üretmekten vazgeçen Türkiye!” de denilebilir.
Türkiye üreten, kendi aşısını yapabilen ve gereğinde başkalarını da üretme potansiyeli olan bir ülke olabilseydi domuz gribi üzerinden de bir korku toplumu yaratmaya gerek kalır mıydı?

Bu noktada yöneten olmak da oldukça güçtür. Başkalarının etkisi ve güdümü altındasınız. Diğer yandan da toplum önlem ve koruma beklentisi içinde. Önlem almadı, koruma yapmadı dedirtmek istemezsiniz doğal olarak!

Son günlerde domuz gribi ve aşısı çevresinde odaklanan her türden akıl yürütme, yorum yapma ve bir şeyler yapıyor görünmenin önemli nedenlerinden biridir bu toplumsal baskı.

Her nedense pek çok konuya vurgu yapan kişi ya da kurumlar işin bu yanına neredeyse hiç değinmemekteler.

Domuz gribi ve aşısı çevresinde yoğunlaşan sorunlar sakın “üretemeyen Türkiye” kaynaklı olmasın!

“Nedensellik” bağı kurma alışkanlığı hekimliğin olmazsa olmazıdır. Dolayısı ile, hekimler yalnızca hastalıklarla uğraşırken değil yaşamın başka alanlarında da bu yararlı alışkanlıktan yararlanmalıdırlar.

Ancak, her nedense domuz gribi ve aşısına ilişkin tartışmalarda bir çok dernek konuya ilişkin açıklama yapma yarışına girmişken aynı çevrelerin işin bu yanına kayıtsız kalıyor olmaları nasıl açıklanmalı?

Not: Bu yazıda 20.10.2009 tarihinde Habertürk TV’de Fatih Altaylı’nın sunduğu “Teketek” izlencesine konuk olan Prof.Dr. Osman Şadi YENEN hocanın sözlerinden esinlenilmiştir.


ilk-kursun.com



Bu İddiaları Sağlık Bakanlığı'na Soruyoruz

Show TV'nin 25 Ekim 2009 tarihli ana haber bülteninde; "Domuz Gribi'nden İlk Ölüm Vakası" olarak kanal kanal "reklamı" yapılan vatandaşımızın acılı eşi mealen şöyle konuştu:

"Bize eşimle ilgili bu konuda bir şey söylenmedi. Eşim ; öldüğü ana dek hep üç yataklı bir yerde, başka hastalarla beraber yattı. Biz de hep yanındaydık, bize de maske felan verilmedi. Domuz gribi idiyse niye ayrı odaya alınmadı"

Bunlar eşinin domuz gribinden öldüğünden kuşku duyan bir kadının sözleri. Vatandaşlar da, son günlerde "domuz gribi" furyası üzerinden koparılan yaygaradan şüphelenmiş olacaklar ki; medyada yeralan anketler halkın %85'inin "domuz gribi" aşısına güvenmediği ve yaptırmayı düşünmediği yönünde.

Türkiye'de de; dünya ile birlikte yaşanan/yaşatılan domuz gribi paniği ilaç üreten bir kaç küresel firmaya üç yönlü yarıyor.

"Domuz gribi" aşısını üreten firmalar aynı zamanda , ABD gibi fabrika mantığı ile işletilen büyük domuz çiftliklerinin bulunduğu ülkelerde, domuzların tutuldukları sağlıksız şartlarda hastalık kapmamaları için bolca verilen antibiyotiklerin üreticileri. Hem antibiyotiği, hem de aşıyı üreten Baxter ve Novavax gibi firmalar aynı zamanda "domuz gribi" üzerinden yaratılan kamuoyu sayesinde yükselen hisse senetleri sayesinde de kazançlı çıkıyorlar.

27 Nisan'da Novavax'ın hisseleri 2.55 dolardan satıyordu. Ağustos itibarı ile bu rakam 5.21 dolara çıktı. Şirketin hisseleri şu sıralar 4.04 civarında işlem görüyor. Bir kaç ay içinde ikiye katlanan hisse senetleri sözkonusu.

Türkiye bir kalemde 1 milyon 800 bin doz aşıyı satın alarak, panik havasının her türlü aşırılığı örtbas ettiği bir ortamda, bu tarz yeni üretim/teknolojilerin en önemli maliyet kalemi olan "ilk üretim maliyeti"ni karşılar bir pozisyona kendisini sokmuş durumda. İktidara oturduğu günden beri küresel sermayeyi mutlu eden yüzlerce karara imza atan AKP hükümeti; bizzat Sağlık Bakanı aracılığı ile halk üzerinde yaratılmaya çalışılan panik ortamına malzeme sağlıyor.

Her gün "Domuz Gribi Paniği" gibi başlıklarla haber yapan medyayı da bu resme eklediğinizde; Türkiye, bir kez daha "barış teknolojilerinin" laboratuvar ülkesi haline dönüştürülmüş durumda.

Açık İstihbarat; yıllardır, dünyanın belli ülkelerinin savaş ve barış teknolojileri adına "laboratuvar" olarak seçildiğini ve Irak, Afganistan gibi coğrafyaların her türlü savaş teknolojisinin test edildiği coğrafyalar olarak kullanılırken; Türkiye'nin de barış teknolojilerinin (gözetleme teknolojileri, toplumsal mühendislik teknolojiler, kitle kontrol teknolojileri , gıda teknolojileri, sağlık teknolojileri, v.s.) laboratuvarı olarak konuşlandırıldığının altını çiziyor. "Domuz Gribi" operasyonu, Türkiye'nin bir kez daha birileri tarafından laboratuvar olarak görüldüğünün bütün emarelerini taşıyor.

Bu sağlıksız sağlık tartışması ortamında, sağlıklı ve dengeli bilgi akışı sağlanamadığı için de, "komplo teorileri" ve çeşitli iddialar ortalığa yayılmış durumda. Güvenilir kaynaklardan bizzat tarafımıza ulaşmış bir kaç iddiayı Sağlık Bakanlığının dikkatine sunuyoruz:

1) İllerdeki ilgili makamlara şifahi emirler vererek, hastanelerdeki normal grip vakalarının belirli oranlarda "domuz gribi" vakası olarak tanımlanarak, kayda geçirilmesi yönünde talimat verdiniz mi?

2) Bu şifahi emirlerinizi haber yapan bazı sağlık muhabirlerinin haberlerine müdahale edilerek, gazetelerde yayınlanması engellendi mi?

3) Bazı eczanelere normal grip aşısı için başvuran vatandaşlara, "normal grip aşısı verilmemesi, başvuranların domuz gribi aşısına yönlendirilmesi yönünde talimat var. O yüzden satamıyoruz" mealinde açıklamalar yapılıyor. Bu bir kaç eczanenin işgüzarlığımı , yoksa Bakanlığınızın bu yönde de şifahi bir yönlendirmesi mevcut mu?

Sağlık Bakanı'nın dünyada hiç bir ülkede görülmeyecek bir şekilde, "ülkede yaşayan 100 kişiden 33'ünün domuz gribi olabileceği" yolunda demeç verdiği;

medyanın, kendi paniğini yaratıp, sonrada bunu haberleştirdiği bir ülkede bu tarz iddiaların bir an önce cevaplanarak; virüs paniğinin virüsten daha hızlı yayılmasının önüne geçilmesi gerekir.

Aksi takdirde Oktar Babuna vakası ile başlatılan Türkiye'yi laboratuarlaştırma sürecinde küresel güçler yeni bir cephe kazanacaktır.


Açık İstihbarat
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Domuz gribi aşısını ilk Türkiye kullanacak

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Kas 03, 2009 20:07

Başbakan aşı olmayacak

Bakan Akdağ'a sert bir ifadeyle, "Bir de benim ismimi vermişsin, Hemen düzelt bunu" dedi.

Başbakan Erdoğan, domuz gribi aşısı olmayı düşünmediğini söyledi.

Aşı olmayı düşünmediğini söyleyen Erdoğan, "Ben aşı olmayı düşünmüyorum" dedikten sonra yanındaki Sağlık Bakanı Recep Akdağ'a sert bir ifadeyle, "Bir de benim ismimi vermişsin, Hemen düzelt bunu." dedi.

Başbakan Erdoğan, partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda Domuz gribi aşısı konusunda, Sağlık Bakanı'na katılmadığını belirterek; "Bu iş öyle cebren olmaz. İsteyen olur, istemeyen olmaz. Zaten bu konuda oteriteler de ikiye ayrılmış durumda." dedi.

Başbakan'ın bu sözleri bomba gibi düşerken grup toplantısının ardından "Sayın Başbakan siz aşı olacak mısınız?" sorusuna karşılık; "Ben aşı olmayı düşünmüyorum." yanıtını verdi. Bu yanıtın ardından yanı başındaki Sağlık Bakanı Akdağ'ı fırçalayan Başbakan; "Bu sabah benim haberim yokken Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte aşı olacağımı söylemişsin. Bunu hemen düzelt" dedi. Bakan Akdağ, Başbakan'a "Hayır efendim öyle değil." dedikten sonra gazetecilerin sorularını yanıtlamaksızın hızla meclisten ayrıldı.

Ayşe Alp/Hürriyet

http://gercekgundem.com/?p=229070



Baykal: Başbakan'ın canı tatlı

Erdoğan'a aşı tepkisi: Sen olmayacaksan, vatandaşa niye yapıyorsun?

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, domuz gribi aşısından kaynaklanan bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bunun sorumluluğunun iktidara ait olacağını savunarak, ''Başbakan'ın canı tatlı da vatandaşın canı tatlı değil mi? Başbakan, kendisini düşünüyor, 'ben olmayacağım' diyor. Sen olmayacaksan, vatandaşa niye yapıyorsun?'' diye sordu.

Baykal, partisinin grup toplantısı çıkışında, gazetecilerin domuz gribi aşısı olup olmayacağına ilişkin sorusunu yanıtladı.

İktidarın, salgın konusunda çelişkili manzara ortaya koyduğunu savunan Baykal, Bakanlar Kurulunun kendi içerisinde ortak anlayışa giremediğini söyledi.

Baykal, Hükümetin, yapılması gerekenler konusunda Türkiye'ye yol gösterecek, doğru seçeneği ortaya koyacak noktada bulunmadığını öne sürerek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın farklı şeyler söylediğini belirtti. Bunun çok vahim bir manzara olduğunu ifade eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Hükümetin, bu tehlike karşısında Türkiye'ye yol göstermesi, doğru olanı uygulaması lazım. Onu da açıkça çıkıp savunabilmesi lazım. Böyle bir garip manzara var, çok tuhaf, çelişkili; bunu yadırgıyorum. Önce Başbakan, bakanı ile anlaşsın, bunu uygulamamak gerekiyorsa, o zaman kimseyi o riske atmayalım. Başbakan'ın canı tatlı da vatandaşın canı tatlı değil mi? Aşının bir tehlikesi, tehdidi varsa, bunu herkes için var kabul etmek, herkesi öncelikle düşünmek Başbakan'ın görevi olmalı. Başbakan, kendisini düşünüyor, 'ben olmayacağım' diyor. Sen olmayacaksan, vatandaşa niye yapıyorsun? Sen örnek olacaksın, millete güven vereceksin, 'ben oluyorum' diyeceksin. Diyebiliyor mu bunu Başbakan, diyemiyor. Bu ne biçim yönetim. Bunun bir an önce sona erdirilmesi gerekiyor. Yoksa Türkiye'de domuz gribinden dolayı aşılanma tereddütü yaşayacak insanlarımızın, aşılanmamayı tercih edecek insanlarımızın maruz kalacağı sorunların sorumluluğu iktidara yönelik olur. Eğer bu aşıdan kaynaklanan bir tehlike, tehdit ortaya çıkacaksa, bunun sorumluluğu da elbette bu iktidara aittir.''

http://gercekgundem.com/?p=229131
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Domuz gribi aşısını ilk Türkiye kullanacak

İletigönderen antalyalim » Sal Kas 03, 2009 22:17

:kikirik: Basbakan asi olacak diye herkes olur sandilar ama bu da fossss cikti.
Uzmanlar olmayin diye bi taraflarini yirtarken saglik bakani denilen yerden bitme, yalandan bir asi oluyor ama ne oldugu belirsiz, " basbakan da olacak" diyor bi de
:idea:
Bir kere daha patladi AKP.
Suni gündemlerle caktirmadan saglanan rantlari tek tek yaziyoruz....

GDO'sundan tutun da yakinda Türkiye ile Kuzey Irak'daki Kürt Bölgesi arasında “serbest ticaret bölgesi”nin kurulacağına kadar hepsi konusulacak...
"Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" :turkiye:
Kullanıcı küçük betizi
antalyalim
Çeviri Takımı
Çeviri Takımı
 
İletiler: 522
Kayıt: Sal Ara 16, 2008 21:39
Konum: Evden

Re: Domuz gribi aşısını ilk Türkiye kullanacak

İletigönderen bezgin » Çrş Kas 04, 2009 15:13


ERDOĞAN'IN DA KAFASI KARIŞMIŞ:


Anlaşılan o ki, Sağlık Bakanlığı'nın politikasızlığı Domuz gribi aşısı konusunda Başbakan'ın da kafasının karışmasına yol açmış. Bakın Tayyip Erdoğan AKP Grup toplantısında neler söyledi...

Başbakan Tayyip Erdoğan bugünkü AKP Grup toplantısında domuz gribi konusuna da değindi. Erdoğan kendisinin aşı olmayacağını söyledi. Aşı olmanın bir tercih olduğunu öne sürdü. Bu düşüncesine dayanak olarak da uzmanların farklı konuşuyor olmalarını gösterdi.

Erdoğan, niye böyle düşünüyor? Neden Başbakan dahil bütün milletin kafası karışık?

Bu sorunun yanıtı Sağlık Bakanlığı'nın başından beri izlediği çizgide. Uzmanlar, Bakanlığın bu sorunu düzgün yönetemediğini zaten vurguluyorlardı.

İşte tablonun sonunda gelinen nokta. Hükümete liderlik etmesi gereken kişi bile sorunla ilgili fikir bulanıklığından şikayetçi.

Erdoğan ''Aşı konusuna gelince sağlık bakanımla aynı şekilde düşünmüyorum. Bu konuda vatandaşım kendi isteğine bağlı olarak böyle bir yolu tercih ederse eyvallah. Ama etmiyorsa, muhakkak yaptırmanız gerekir diye bir kampanyanın yürütülmesi doğru değildir. Ama ne diyorum, eğer ebeveyn ben bunu istiyorum diyorsa, bu olmalıdır. Çünkü otoritelerde değişik değişik kanaatler belirliyor. Kimisi olmalıdır, kimisi olmamalıdır diyor. İsteğe bağlı olarak hazırlığımızı yaptık. İsteyene bunlar yapılıyor, yaptırılıyor.'' diyor.

Olay burada da kalmadı. Başbakan Erdoğan'a TBMM’deki AKP grup toplantısı çıkışında, “aşı olacak mısınız?” sorusu soruldu ve Erdoğan açık ve net ifadelerle “aşı olmayacağını” açıkladı.

Ankara’da kafaları karıştıran süreç, bu açıklamanın hemen ardından geldi.
Başbakan, gazetecilerin önünde, hemen yanında duran Sağlık Bakanı’na döndü. Kendisinin ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün aşı olacakları açıklamasını hatırlattı. Ardından da “Cumhurbaşkanı Gül’ün ve benim adımı vermişsin. Hemen düzelt” dedi. Akdağ ise Başbakan’a sadece “öyle değil efendim” demekle yetindi.

Bu tartışma üzerine, gözler Sağlık Bakanlığı’na döndü. Sağlık Bakanlığı basın müşavirliği, “Sayın Bakan Akdağ, bugün Sayın Başbakan’ın aşı olacağına dair herhangi bir ifade kullanmamıştır” açıklamasını yaptı.

Oysa Sağlık Bakanı Akdağ aslında Başbakan Erdoğan’ın A gribi aşısı olacağını daha önce resmen açıklamıştı.

Bakan Akdağ, 21 Ekim tarihinde, mecliste Akşam Gazetesi muhabirine verdiği röportajda "Başbakan'ın da aşı olacağını söylemişti".

Bakan Akdağ bugün yaptığı açıklamada da "Başbakan'ın açıklaması sürpriz olmadı. Başbakanımızın konuşması bütün olarak değerlendirildiğinde sorumlu bir başbakanın yapması gereken işin yapıldığını açıkça ifade ediyor kendisi." dedi.

"Biz zorla aşı yapmayacağız" diyen Akdağ, "Benim söylediklerimle Başbakan'ın söyledikleri belli. Zorla aşı yapmayacağız" değerlendirmesinde bulundu.

http://ulusalkanal.com.tr/index.php?opt ... 0&Itemid=4
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: Domuz gribi aşısını ilk Türkiye kullanacak

İletigönderen bezgin » Çrş Kas 04, 2009 19:42

Public Library of Science Medicine, ''hastalık tacirlerinin'' karlarını artırmak için var olmayan hastalıklar yarattığını ve önemsiz sorunları abarttığını bildirdi. Avustralya'daki Newcastle Üniversitesi araştırmacıları, ilaç firmalarının menopoz gibi durumları ''tıbbileştirerek'' sağlıklı insanları riske soktuklarını belirttiler.


'İlaç Firmaları Hastalık İcat Ediyor'



Araştırmacılar, ilaç firmalarının daha çok ilaç satmak için ''hastalık icat ettiklerini'' belirtti.



Public Library of Science Medicine, ''hastalık tacirlerinin'' karlarını artırmak için var olmayan hastalıklar yarattığını ve önemsiz sorunları abarttığını bildirdi. Avustralya'daki Newcastle Üniversitesi araştırmacıları, ilaç firmalarının menopoz gibi durumları ''tıbbileştirerek'' sağlıklı insanları riske soktuklarını belirttiler.



Menopozun hayatın normal bir parçası olmasına karşın bir rahatsızlık olarak tanımlanarak tıbbileştirildiği kaydedildi. Raporu kaleme alan David Henry ve Ray Moynihan, ABD'de kadınların yüzde 43'ünde cinsel bozukluk bulunduğuna halkı inandırma girişimlerini de eleştirdiler.



Henry ve Moynihan, yüksek kolesterol ve kemik erimesi gibi risk faktörlerinin halka ''bir hastalık gibi sunulduğunu'', huzursuz bacak sendromu gibi nadir görülen ve hassas bağırsak sendromu gibi basit sorunların abartıldığını söylediler.



Raporda, ''Hastalık tacirliği, hastalığın sınırlarını ve tedaviyi sağlayanların pazarını genişleterek hastalığı satmak durumudur'' denildi.



KAMPANYALARA DİKKAT
Raporda, ''Bu en bariz şekilde, ilaç firmalarının finanse ettiği hastalıklara karşı bilinçlendirme kampanyalarında görülmektedir. Bunlar, sağlığın korunması ve hastalıkların önlenmesi konusunda insanları bilgilendirmek ve eğitmekten ziyade ilaç satışlarını artırmak için yapılmaktadır'' ifadesine yer verildi.



Araştırmacılar, doktorlar ve hastaları ilaç sanayisinin pazarlama taktiklerine karşı uyanık olmaları konusunda uyardılar.




Kaynak: http://www.kriter.org
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Re: Domuz gribi aşısını ilk Türkiye kullanacak

İletigönderen Demo-X-Race-Y » Çrş Kas 04, 2009 23:12

Ankara suyuna foseptik ve siyanür karışıyor iddialarına da bir bardak musluk suyu içerek karşılık veren bir bilimsel başbakana yakıştırmadım. Heralde "domuz" olduğu için kondurmuyordur kendine Elhamdürillah.Yoksa bilimse bilim :D
Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur: Beni hatırlayınız.
K. Atatürk
Kullanıcı küçük betizi
Demo-X-Race-Y
Üye
Üye
 
İletiler: 71
Kayıt: Prş Nis 09, 2009 18:32

Re: Domuz gribi aşısını ilk Türkiye kullanacak

İletigönderen KaraHan » Prş Kas 05, 2009 16:22

CBS 60 minutes 1979´da
Domus gribi ile ilgili bir haber yapmis

link.
http://personalgrowthcourses.net/video/ ... _vaccine_1
Kullanıcı küçük betizi
KaraHan
Üye
Üye
 
İletiler: 49
Kayıt: Pzr Kas 02, 2008 0:03
Konum: Danimarka

Re: Domuz gribi aşısını ilk Türkiye kullanacak

İletigönderen antalyalim » Prş Kas 05, 2009 19:54

BURSA -İHA- Bursa'nın Orhaneli ilçesinde H1N1 aşısı olduktan sonra fenalaşan 20 yaşındaki hemşire yoğun bakıma kaldırıldı.
Edinilen bilgiye göre dün sabah ilçe devlet hastanesinde domuz gribi aşısı olduğu öğrenilen 20 yaşındaki hemşire Şeyda Kartal, akşam saatlerinde fenalaştı. Gün boyunca vücudunda kaşınmalar olan ve çarpıntısı artan Kartal, akşam saatlerinde çalıştığı hastaneye getirildi. Fenalaştığı öğrenilen Şeyda Kartal, ileri tetkik için Bursa'daki Çekirge Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Kartal'ın burada yoğun bakımda tedavi altına alındığı öğrenilirken, yetkililer hemşirenin aşıya karşı alerjisinin olup olmadığının
araştırıldığını söyledi.
BÜLENT DEĞİRMEN
Kaynak
"Mustafa Kemal'in Askerleriyiz" :turkiye:
Kullanıcı küçük betizi
antalyalim
Çeviri Takımı
Çeviri Takımı
 
İletiler: 522
Kayıt: Sal Ara 16, 2008 21:39
Konum: Evden

Re: Domuz gribi aşısını ilk Türkiye kullanacak

İletigönderen Türk-Kan » Prş Kas 05, 2009 22:41

Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x