
Başbakan, 8 Ekim 2013 tarihli partisinin grup toplantısında yine esti gürledi. Gerçekleri çarpıttı.
Eski Milli Eğitim Bakanlarından Dr. Reşit Galip’i, ’Türkçe ezan zulmünün mimarlarından’, ‘İnsanları kafataslarına göre sınıflandıran anlayışı destekleyen, sözüm ona bir bilim insanı’ olarak tanıttı.
Salondakiler de Başbakan’ın bu sözleri üzerine Dr. Reşit Galip’i yuhaladılar.
***
Kimdir bu ‘zulümcü’, ‘kafatasçı’ olarak tanıtılan Dr. Reşit Galip, ne yapmıştır? Onun kim olduğunu, neler yaptığını anlamak için “Atatürk’ün ‘Fikir Fedaisi’ Dr. Reşit Galip” adlı yapıta bakalım: *

• Liseyi İzmir’de okudu, 1911’de İstanbul Tıp Fakültesi’ne girdi, öğrenciyken çıkan Balkan ve 1. Dünya Savaşlarına gönüllü olarak katıldı, Kafkasya cephesinde savaştı, daha sonra İstanbul’a dönerek okulunu bitirip doktor oldu.
• Köycülük Derneği’nde çalıştı, gelişmenin köylerden başlamasını savundu. Bu yüzden adı ‘Köycü Galip’e çıktı.
• 1923’te Mersin’de serbest doktorluk yanında, aynı zamanda Türk Ocağı Başkanlığı, ticaret lisesinde öğretmenlik yaptı, Mersin Gazetesi’nde başyazılar yazdı.
• 1925’ten sonra, üç dönem Aydın Milletvekilliği, iki yıl İstiklal Mahkemesi Üyeliği yaptı.
• CHP Genel Yönetim Kurulu Üyesi olarak; partinin gençlik, eğitim, Halkevleri, Türkçe çalışmalarını yürüttü.
• Dolmabahçe’deki bir yemekte, zamanın milli eğitim bakanını sert bir dille eleştirince; Atatürk, “Yoruldunuz, biraz dinlenin” diyerek sofradan ayrılmasını istedi. Dr. Reşit Galip, “Burası sizin değil, milletin sofrasıdır, herkes gibi benim de oturma hakkım var” diyerek kalkmadı.
• Bu olaydan kısa bir süre sonra, 1932 yılında; Atatürk’ün önerisiyle ‘Milli Eğitim Bakanlığı’na atandı. Rahatsızlığı nedeniyle, bakanlıkta ancak 11 ay kaldı.
• 1933’te İstanbul Üniversitesi Reformu’nu gerçekleştirdi, okullarda okunan andı kaleme aldı.
• Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu çalışmalarına katıldı.
• 1934 yılında, daha 41 yaşındayken öldü; öldüğünde cebinden 5 lira çıktı.
***
Dr. Reşit Galip hakkında söylenenler:
Atatürk: “O hem doktordur, hem hukuk doktorudur, hem siyaset doktorudur, hem edebiyat doktorudur ve güzel arkadaştır.”
Hasan Âli Yücel: “Sapına kadar devrimciydi… Bizzat yüzüne tenkit ettiği Atatürk’ün devrimci ruhuna, hayatın her anında sadık kaldı.”
Saffet Arıkan: “Dr. Reşit Galip, Cumhuriyet Türkiye’si tarihinde, adı daima sevgi ve saygı ile anılacak bir devlet ve fikir adamıdır.”
Yunus Nadi: “Dr. Reşit Galip, bir çalışma örneği olarak, daima gözlerimizin önünde yaşayacaktır.”
***
Cumhuriyete, dilimize, tarihimize, eğitimimize kısacık yaşamında bunca hizmeti olmuş bir değerin, yeni kuşaklara zulümcü, kafatasçı olarak tanıtılması ne kadar acı.
Aslında Cumhuriyet’e, Atatürk’e doğrudan söz söyleyemeyenler, dolaylı olarak onun değerlerlerine saldırıyorlar.
***
Andın kaldırıldığı, türbanın devlette, okullarda özgür olduğu gün, Dr. Reşit Galip de ‘zulmün mimarı, kafatasçı’ olarak tanıtıldı.
Kalıcı olan; yalanlar değil, gerçeklerdir.
NOT: Bütün okurların; ayrıca Merdan Yanardağ’ın, Mustafa Balbay’ın, Tuncay Özkan’ın, Fatih Hilmioğlu’nun, Doğu Perinçek’in ve tüm hapistekilerin Kurban Bayramı’nı kutlarım.
* Yener Oruç, Atatürk’ün Fikir Fedaisi Dr. Reşit Galip, Günümüz Gözüyle, Gürer Yayınları, 3. Baskı, 2008.
Mustafa GAZALCI, 12 Ekim 2013
mustafa.gazalci@yurtgazetesi.com.tr