
Türkiye’nin dış politikada ne yaptığını ya da ne yapmaya çalıştığını anlayan beri gelsin. Bütün dünya Türkiye’nin ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyor ama “anlayamıyor.”
Sondan başlayalım:
Türkiye, Rusya’dan S-400 füzeleri almak üzere bütün anlaşmaları yaptı, imzaları attı, füzeler yola çıktı çıkıyorken bir anda Amerika’dan Patriot füzesi alınacağı haberi düştü önümüze.
Hatta TBMM Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı, AKP’li Volkan Bozkır’ın açıklaması geldi:
“Patriot’ta karar kılarsak, S-400’den vazgeçebiliriz.”
Eğer gerçekten de olaylar Bozkır’ın açıklaması istikametinde gelişirse bunun anlamı şudur:
“Ey Rusya, güle güle, seni satıyoruz!”
Böyle bir dönüşümün Rusya tarafından açık ve net algılanışı bu olacaktır.
Rus uçağının düşürülmesi sonrası bin bir özürle telafi edilmeye çalışılan Türk-Rus ilişkileri, her an yeni bir krize evirilebilir.
“Bizi Şanghay 5’lisine alın da şu AB’den kurtulalım” diyecek kadar sıcak gülücükler gönderdiğimiz Rusya cenahının, bu zeytin dallarını “samimi” bulmadığı açıktı. Zira bu konuda Türkiye’nin samimiyeti sürekli test edildi. Bir taraftan “Bizi Şanghay 5’lisine alın” diyen Türkiye’nin, diğer taraftan, bütün hakaret ve aşağılamalara rağmen AB ile bozuk olan ilişkileri düzeltmek için nasıl şirinlikler yaptığı, Rusya tarafından yakından gözlemleniyordu.
Türkiye ile Rusya arasında Suriye’de barışın sağlanması ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması konusunda başlatılan Astana sürecinde de ciddi sıkıntılar var. Çünkü gerek İdlib’in terör yuvalarından arındırılması gerek Afrin’e operasyon yapılması gibi pek çok konuda “sahada yaşanan” krizler var. Rusya’nın, Türk ordusunun kontrol noktaları oluşturduğu İdlib’ten, Hmeymim’deki Rus üssüne Aralık ayında yapılan İHA’lı saldırıları hiç unutmadığını bir kenara yazalım.
Ve Afrin, Sincar ve Menbiç bağlamında Türkiye’nin Amerika ile yaptığı “gizli anlaşmaların” Rusya’yı hayli rahatsız ettiğini söyleyelim. Ruslar, Suriye hava sahasını açmasaydı Türkiye’nin hava kuvvetleri desteğini alarak Afrin’i kısa sürede ele geçirmesi mümkün olmazdı.
Türkiye’nin Amerika ile bu yeni ve tehlikeli yakınlaşmasının bir ucu, Zerrab dosyasından koparılacak tavizlere diğer ucu, İran’a karşı başlatılması düşünülen yeni bir saldırı konseptine doğrudan bağlı.
Demem o ki, Türkiye hem ABD ile hem Rusya ile aynı anda “oynama” politikasının zararını yine kendisi görecek.
Milli parası dolar karşısında dünyada en çok değer kaybedecek kadar kırılgan ve zayıf bir ekonomiye sahip bir ülkenin, emperyalistlerle oynayarak, hamaset yaparak kaybetmekten başka bir şansı olamaz.
Emperyalizm, nihayetinde “en köklü ittifakı” birbiriyle yapar ve sizi boğar.
Zira “Onlar birbirinin dostudur!”
Muharrem BAYRAKTAR, 29 Mart 2018
mbayraktar@yenimesaj.com.tr