gönderen lozan 2005 » Pzt Şub 23, 2009 21:59
Ergenekon'da kontrgerilla hukuku uygulanıyor..."
--------------------------------------------------------------------------------
Tarih : 23.02.2009 21:44:23
--------------------------------------------------------------------------------
İP Genel Sekreteri Nusret Senem, Ergenekon soruşturmasında "kontrgerillanın yazılı olmayan hukukunun" uygulandığını belirterek "Bu sahteciliği, bu komployu yapanlar, Gül, Erdoğan ve Fethullah Gülen'dir. Cumhuriyet hukukunu onlara öğreteceğiz,"dedi.
--------------------------------------------------------------------------------
Karakter boyutu :
İstanbul Haber Servisi- İP Genel Sekreteri Nusret Senem, Savcılar CMUKu keyfi biçimde değiştirebilme gücünü nereden buluyorlar? 30 yıllık hukukçuyum, kanunun amir hükümlerinin böyle kefi biçimde değiştirildiğini görmedim dedi.
Ergenekon davasında tutuklu yargılanan İşçi Partisi (İP) Genel Sekreteri Nusret Senem, Ergenekon soruşturmasında kontrgerillanın yazılı olmayan hukukunun uygulandığını belirterek Bu sahteciliği, bu komployu yapanlar, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülendir. Bütün güçleriyle komploya devam ediyorlar. Cumhuriyet hukukunun ne olduğunu bu salonda öğreteceğiz diye konuştu. Senem, kontrgerillanın bütün haşmetiyle iktidarda olduğunu savunarak Amerikanın bölgemizdeki etkinliğini sürdürmesi için faaliyetlerine canla başla, hiçbir hukuk tanımadan devam ediyor dedi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevindeki salonda görülen Ergenekon davasının 54. duruşmasında tutuklu sanık Nusret Senem savunma yaptı. Senem, savunmasına hukuk devletinin yazılı hukuk kurallarına dayandığını anlatarak başladı. Savcıların da yazılı kurallara yani kanun maddelerine uymak zorunda olduğunu söyleyen Senem Soruşturmada savcılık kanun maddelerini çiğnemiştir. Savcılar yargılama safhasında da kanunları çiğnemeye devam ediyor diye konuştu.
Savcıların keyfiliği
Davanın 20 Kasım 2008 tarihli 16. celsesinde sanıkların bilgisayarlarının kopyalarının kendilerine verilmesi talebinin savcılar tarafından teknik ve fiziki koşulların yetersizliği gerekçesiyle reddedilmesinin istediğini anımsatan Senem, ilgili yasaya göre bilgisayarların kopyasının mahallinde alınması gerektiğini söyledi. Ceza Muhakemeleri Usulu Kanununun (CMUK)savcılara böyle bir seçenek vermediğini anlatan Senem şöyle devam etti:
Savcılar CMUKu keyfi biçimde değiştirebilme gücünü nereden buluyorlar? 30 yıllık hukukçuyum, kanunun amir hükümlerinin böyle kefi biçimde değiştirildiğini görmedim. Savcının teknik ve fiziki yetersizlik gerekçesi CMUKun birçok hükmünü çiğnediğini kanıtlamaktadır.
Psikolojik harp
Özel usule tabi suçlarda soruşturmanın savcılar tarafından yapılması gerektiğinin altını çizen Senem şu ifadeleri kullandı:
Bütün işlemler emniyet tarafından yapılmaktadır. İddianame bizzat Emniyet mensupları tarafından yazılmıştır. Soruşturma Emniyetin talimatları doğrultusunda yürütüldü. Hüsnü Özyeğin, bu soruşturmada olmamasına karşın şemada adı var. Telefonun dinlemesi yazısı Emniyet tarafından yazılmış. Arama kararları İstanbul Terörle Mücadele Şubesinde yazılmış. Soruşturmanın her bakımdan görülmemiş bir psikolojik savaşa sahne olduğu ortadadır. Bu dava basın davasıdır. Önce aleyhe bir hava yaratılmakta sonra hukuki işlem başlamaktadır. Fehmi Korunun yazısı üzerine Hüsnü Özyeğinin dinlemeye alındığının belgesi var. Bu bir ceza hukuku davası değil, psikolojik harptir diye konuştu.
Adalet Bakanının kulakları
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Enginin iddianamenin açıklandığı basın toplantısındaki sözlerinin, iddialarını kanıtladığını söyleyen Senem, Ergenekon soruşturmasının başladığı 12 Haziran 2007den itibaren gizlilik kararına karşın savcıların yanlı basına bilgi sızdırdıklarını savundu. Senem şöyle konuştu:
Tam anlamıyla hukuk skandalı cereyan etmiştir. Adalet Bakanı avukatları eleştiriyor. Adalet Bakanı, bu davadan elini çekmelidir. Savcıları kayıran açıklamalar yapmıştır. Anayasaya göre yargılama safhasında görüş belirtilemez. Burada Adalet Bakanının kulakları var. Adalet Bakanı bu dosyaya bir daha burnunu sokmasın. Sirkatin diye başlayan bir söz vardır. Adalet Bakanı kendi suçunu itiraf etmiştir.
Tufaya düşürdüler
Hükümetin doğrudan Ergenekon davasının içinde olduğunu söyleyen Senem Hükümet bütün gücüyle Emniyettek Fethullahçı kadrolara bu soruşturmaya yaptırtıyor. Bu asrın davası değil asrın komplosudur. Hükümet, Emniyet Genel Müdürlüğü, İstihbarat Dairesi, MİT gibi kurumlarla devlet vatandaşlarına komplo kuruyor dedi.
MİT Şemasının ne idüğünün belirsiz olduğunu, Tuncay Güneyin mülakatlarının da ortada olduğunu ifade eden Senem, Böyle bir örgüt yok, bu bir tertip. Bir tabirle insanları tufaya getirerek deliler oluşturdular. Burada kontgerilla, gladyo hukuku var. Ben çok düşündüm, başka bir kavram bulamadım. Gladyonun yazılı hukuku yoktur. 12 Mart işkencehanelerinde Burada anayayasa babayasa yoktur derlerdi. Bu iddianamede kontrgerillanın yazılı olmayan hukuku uygulanmıştır diye konuştu.
40 yıllık devrimci
İP Genel Sekreterliğine Aralık 2006da seçildiğini ve 40 yıllık devrimci hayatında başka örgüt ve disiplin tanımadığını anlatan Senem bu konuda da şunları kaydetti:
30 yıldır kontrgerillaya karşı mücadele ediyorum. Adına Ergenekon dedikleri gladyoyu bütün Türkiyeye savcılar da dahil öğreten biziz. Amerikan emperyalizminin Türkiyeye kontrol altında tutmak için bir sahte örgüt uydurdu. Bu sahteciliği, bu komployu yapanlar bütün haşmetiyle Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan ve Fethullah. Bütün güçleriyle canhıraş komploya devam ediyor. Cumhuriyet hukukun ne olduğunu bu salonda öğreteceğiz. 11 aydır tutukluyum, önemli değil. Cumhuriyetin hapishanelerinde de gururla yatarız. Cumhuriyetin yargısına güveniyoruz, onları altedeceğiz, onlar burada yargılanacak.
Hukukçu yapmaz
Senem, Ankaradaki İP Genel Merkezinde sekreterin masasının üzerinde bulunduğu içeriğinde Yargıtay binası krokisi ve suikast hazırlığına ilişkin deliller olduğu iddia edilen 4 CDnin 30 sayfalık arama tutanağında yer almadığına dikkat çekerek, 21 Mart 2008 tarihindeki genel merkezdeki aramada avukat olarak bulunmak için mücadele ettiğini yaka paça içeri girebildiğini anlattı.
Böyle bir arama ancak faşist iktidarlar döneminde olabilir diyen Senem, Hiçbir belgenin nerede bulunduğu belli değil. 100 adam her tarafı arıyor. Yasal yoldan elde edilmeyen belgenin delil oılma niteleği yok diye konuştu.
İP Genel Merkez binasının 4. katının şemasını mahkeme heyetine gösteren ve Yargıtay krokilerinin içeriğinde yer alan CDlerin bulunduğu masanın yerine gösteren Senem Bu CDler arama tutanağında yok. İstanbulda Emniyette delillerin arasına konulmuş olması büyük ihtimal dedi.
Kroki bilgisi komplo
Tutanakta olmayan CDde Yargıtay adlı fotoğraftan taranmış PDF dosyasında Yargıtayın basit bir krokisinin bulunduğunu, iddianamede bu CD açılımın 15 kez yazıldığını anlatan Senem, Bu belgeden bir suikast planı olabileceği anlaşılmaz. Güvenlik birimleri her gün bu krokileri yaparlar. Kendi ellerindeki belgeyi bir CDye koyup bize malediyorlar şeklinde konuştu.
Taraf ve Star gazetelerinde bu CDlerle ilgili olarak Yargıtayı vuracaklardı şeklinde haberler çıktığını anlatan Senem, yayımlanan krokinin Tarafıın Ankara bürosundan fakslandığının anlaşıldığını söyledi.
Kontrgerillanın merkezi emniyet
Emniyet içindeki kadrolaşmayı şikayet ettiğini, bu kadrolaşmanın başında Hrant Dink cinayetinin organizatörü olan Ramazan Akyürekin olduğunu söyleyen Senem, Emniyet içerisindeki yapı, Amerikanın NATO ülkelerinde kurduğu kontrgerillanın Türkiyedeki merkezi durumunda. Bunu ben demiyorum. CIA istasyon şefi Graham Fuller diyor. Yeni kitap yazdı dedi. Senem, emniyetin artık insanların güvendiği bir kurum olmadığını, içine mikrop girmiş bir yapı olduğunu savundu.
Bana husumetleri var
Emniyet içindeki kadrolaşmaya ilişkin şikayetini 29 Ocakta yaptığını, Yargıtay krokisinin içinde yer aldığı CDnin de 5 Şubat günü emniyette oluşturulduğunu savunan Senem, Tarihlerin dili bu CDnin bana karşı husumetle hazırlandığını ortaya koyuyor. Bu CD arama tutanaklarında da yer almıyor ifadesini kullandı.
Yargıtaya, orgeneral Yaşar Büyükanıt ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına suikast hazırlığında olduğunun iddia edildiğini ancak iddianamede böyle bir suçlamanın olmadığını söyleyen Senem, Böyle iddianame olur mu? Bu iddiaların delili nerde? İPin düşmanı olabilirsiniz ama iddianame kürsüsünü işgal ediyorsanız buna hakkınız yok. Bu yorumu yapamazsınız. Bu iddianame psikolojik harp malzemesi olarak hazırlanmıştır görüşünü kaydetti.
Fethullahçı polislerin bana bu kadar husumetli olduklarını bilmiyordum diyen Senem, soruşturmaya ilişkin gerçekdışı haberleri gazetelerinde bilerek yer verenlerin de ahlaksız olduğunu savundu.
Yargıtay ihbarını neden araştırmadılar?
Yargıtay krokisinin bulunmasının ardından Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Özün Ankara Emniyet Müdürlüğüne Yargıtaya yönelik bir ihbarın olup olmadığını sorduğunu kaydeden Senem, emniyetin ise gelen bir tehditin bilgilerini savcılığa gönderdiğini anlattı.
19 Mart 2008de yapılan telefonda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı için mezarını hazırla, kafandan vuracağız diye tehditte bulunulduğunu söyleyen Senem, şöyle devam etti:
Emniyetten savcılığa gelen yazıda, tehdit telefonunun ve bilgilerinin tespitinin mümkün olmadığı belirtilmiş. Savcılık da Yargıtaya yönelik ihbarı araştırmamış. Tehdidi gönderen telefonu ve IP numarasını buldum. Arayan kişinin oturduğu mahalle İBDA/Cnin hakimiyetindeki bir yer. İyi mi sayın savcım? İPe leke sürmeye hiç kimsenin gücü yetmez. Bu da iftiracıların yüzüne bir tokat olsun.Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde savunmasını sürdüren Nusret Senem, kendisine ait olduğu iddia edilen CD'lerde bulunan belgelere dayanılarak Yargıtay üyelerinin kişisel durumlarını kaydetmek, Alevi, Sünni gibi verileri kaydetmekle suçlandığına dikkat çeken Senem, Bu ithamları 40 yıllık siyasi mücadelemde hakaret olarak addediyorum dedi. Kapatılmadan önce Sosyalist Parti'nin 1991'deki Güneydoğu mitinglerini düzenlediğini, Diyarbakır'ın Bismil ilçesi köylülerinin ağalığa karşı mücadelelerini desteklediğini, vekilliklerini yaptığını anlatan Senem 12 Eylül Amerikancı darbesine giden süreçteki en önemli kontrgerilla eylemi olan Kahramanmaraş katliamı davasında müdahil vekiliyidim. Sıvas Madımak katliamı davasında müdahillerin, Alevi vatandaşlarımızın avukatıydım. Ben nasıl ayrım yaparım diye konuştu.
Karargahevleri
İP'te bulunduğu iddia edilen Karargahevlere belgesinin MİT'e ait olduğu ve Genelkurmay Başkanlığı'na ikaz istihbaratı olarak sunulduğunun anlaşıldığını" söyleyen Senem, Hava Kuvvetleri askeri savcılığında bu konuda soruşturma sürüyor. İsmi geçenlerin hepsi dinlenmiş. Bir aya kadar sonuçlanacak dedi. Arama tutanağında hangi belgenin nerede bulunduğunun anlaşılmadığını, kendi odasındaki aramada Karargahevleri belgesini görmediğini söyleyen Senem şöyle devam etti: Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ve İP'i karalamak için uydurulmuştur. Bunu ortaya çıkartacağız. MİT içindeki CIA artığı kontrgerillacılar tarafından üretilmişti. İsmini de söyleyeyim Şenkal Atasagun hep İP hem TSK düşmanıdır, Bahçeli'nin danışmanıdır. İşçi Partisi de Ordu içinde örgütleniyor, bu örgütlenmenin adı da "Karargah Evleridir" denilmek istenmiştir. Cumhuriyet aydınlarına değil, Fethullahçı gladyonun taşeronlarına, çömezlerine itibar ediliyor. İşçi Partisinin TSK içinde bu isimle veya başka bir isimle örgütlenmeyi kesinlikle yanlış bulmakta ve böyle bir çalışmayı kesinlikle yürütmemektedir.
Telefon geyiği
Hükümete karşı halkı isyana teşvikin nasıl olduğunu anlatabilmek için Maraş olaylarını inclemek gerektiğini söyleyen Senem Öyle Vatan Bölükbaşı gibi telefon geyiğiyle halkı isyana teşvik olmaz dedi. 19-25 Aralık 1978'de 111 kişinin yaşamını yitirdiği Maraş'ta İçişleri Bakanı'nın kellesini isteriz diye vilayet binasına saldıranların son anda püskürtüldüğünü belirten Senem, müdahil vekilliği sırasında duruşmanın görüldüğü Adana Kapalı Spor Salonu'nda ve Adana Cezaevi'nde MHP'lilerinve kontgerillanın paravan örgütü ETKO militanlarının linç girişiminden son anda pencereden atlayarak kurtulduğunu anlattı.
Bir hayat yaşadık
Çorum olayları davasının görüleceği gün 12 Eylül darbesinin olduğunu ve Çorum'da mahsur kaldığını anlatan Senem 35 aydın ve sanatçının yakıldığı Sıvas Madımak Oteli'ndeki katliamda da mağdurların vekili olduğunu ifade ederek Biz bir hayat yaşamışız. Bunları bu iftiraları atanların yüzüne çarpıyoruz diye konuştu.
AKP'nin avukatları
İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ve İP Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever ile telefon görüşmelerinin tamamen parti çalışmaları olduğunu terör örgütü üyeliği iddiasını kanıtlayacak tek kelime olmadığını söyleyen Senem, Ankara'da 9 Şubat 2008'de Anayasa'da türban değişikliğinin TBMM'de görüşüldüğü gün düzenlenecek mitingle ilgili görüşmeler olduğunu belirtti. Anayasa Mahkemesi'nin türban değişikliğini iptaline ilişkin kararını okuyan Senem Biz cumhuriyetin temel niteliklerini savunmuşuz. Bu mücadelemizi bir miting yaparak kullanmamız nasıl suçlanabilir. Örgüt idiasının delili olarak nasıl kullanılabilir. İddia makamı, Cumhuriyetin savcısıdır. Savcıların görevi cumhuriyetin değerlerini savunmaktır. Savcılar Cumhuriyet'in temel niteliklerini ortadan kaldırmak isteyen şeriatçı güruhun yanında yer alıyor ve Cumhuriyet düşmanlarını savunuyorlar, bize ise saldırıyorlar. Cumhuriyeti savunması gerekenlerin geldiği nokta budur. Onun için mi AK Parti'yi savunan avukat gibi iddilarda bulunuyorlar. Cumhuriyet Savcısı'nın bir parti ile gönül bağı olabilir ama bunu Cumhuriyet mevkileriyle bağdaştıramaz.
Yasaklı bilgileri
Avukatlık bürosunda yapılan aramada Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın hazırladığı Susurluk Raporu ile MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun imzalı yazının ekindeki MİT Raporu'nun bulunduğunu" söyleyen Senem, bu belgelerin devlete ait gizli belge niteliğinde olmadığını belirtti. Susurluk Raporu'ndan alıntılar yapan Senem şöyle devam etti: Yüzlerce faile meçhul cinayetin sorumlusu Yeşil Mehmet Eymür'ün adamı. Yeşil, Eymür'e 'baba' diyormuş. Onlar tanık biz sanık. Hani Susurluk soruşturuluyordu? İddia makamı işte bu yasadışı oluşumlarla birlikte, o oluşumların sorumlusu Mehmet Eymürü tanık yapmıştır. Bu yasadışı oluşumun Emniyet içindeki sorumluları ise Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Bülent Orakoğlu ve Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı da aynı şekilde Ergenekon soruşturmasında tanık olarak dinlenen kişilerdir. Susurlukta ortaya çıkan yasadışı oluşumun sorumlularıyla dayanışma içinde yapılan soruşturmadan da ancak bu iddianame ortaya çıkabilirdi.
Senem Susurluk kazası sırasında Başbakan Erbakan idi. Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Erdoğan idi. Sıvas davası sanıklarının avukatı Şevket Kazan Adalet Bakanı'ydı. Tepki gösterenlere 'Glu glu dansı, fasa fiso' diyorlardı diye konuştu.
Askeri yargının kamburu
Nusret Senem, İbrahim Çiftçinin altı kez idama mahkum edildiğini ancak beraat ettiğini söyleyerek Beraat ettiğine kendi de inanamadı. Katil olduğuna dair kendi itirafları var. Kontrgerilla adamını idam ettirmedi, kurtardı. Cuntanın bir kurtarma operasyonuydu. Askeri yargının kamburudur. İdam da verseniz asamazsınız, işte kontrgerilla budur diye konuştu. İddianamede kontrgerillanın NATO dönemindeki eylemlerinin meşru görüldüğünü savunan Senem, NATO döneminde kurulan gladyonun faaliyetlerine hala devam ettiğini, bu davayı yarattığını kaydetti. Maraş, Çorum, Sivas katliamlarının, aydınların öldürülmesinin meşru görülemeyeceğini söyleyerek Savcı bu eylemleri meşru görme anlayışındadır dedi.
Allah da olsa tutuklanır
Senem, tahliye talebinde bulunmayı düşünmediğini ancak dosyayı inceledikten sonra bundan vazgeçtiğini ifade ederek şöyle konuştu: Savcının istemine karşın mahkeme beni yalnızca devlete ait gizli belgeleri temin etmek suçundan tutuklamış. Bu durumda ben hürriyeti tahdit edilmiş bir insanım. Hürriyeti tahdit, 4 yıl ile 14 yıl arasında ceza gerektiren bir suç. Savcılar benim tutuksuz yargılanmamı istemeliydi. Beni niye tutukladılar? TCK uygulanmadığı, gladyo hukuku uygulandığı için. Burada hukuk yok, gladyo hukuku var. Avukat da olsanız Allah da olsanız tutuklanırsınız. Gladyo hukuku bu.
Yikilsin Agalik
Yasasin Cumhuriyet