
27 Mayısın, 12 Eylülün, 6/7 Eylülün filmleri, dizileri yapıldı... İleride bir gün Ergenekon kapsamının filmi de yapılacak mı? Mesela Tomris Giritlioğlu hanım mı yapacak? Kitabını Yılmaz Karakoyunlu mu yazacak? Film veya dizi, herhalde güldürüolmayacak, muhakkak facia ve trajedi filmi olacak! Başroller, kahramanları ve mağdurlarıyla, o kadar çok ki!
Film mutlu sonlamı bitecek? Öyle olsa da mağdurların çoğu, herhalde bu sona yetişemeyecekler!
Bu filme yarı yerinde girdik! Bu olayın kitabını, senaryosunu ben yazmak isterdim. Ancak olayların ilk bölümünde, öylesine hukuk ve adalet ihlalleri ve medya rezaletleri oldu ve dava kapsamı öylesine bir arapsaçına döndü ki, ben de Yunan trajedilerinde olayları böylesine karmaşa hale getiren tiyatro yazarı, mesela Sofokles gibi, işin içinden çıkamayacağım için perdeyi, herhalde, o trajedilerde olduğu gibi, sahneye bir Tanrısal Makine (Deus ex Machina) inmesiyle-indirilmesiyle bağlamak durumunda kalacağım. Ömrüm vefa ederse!..
Önceki diziler, şimdiki gerçekler
Hatırla Sevgili bir bakıma 27 Mayısın filmi idi, ama trajedinin tamamı değildi! Ben de, içinde yaşadığım o günlere ait bir filim, bir dizi senaryosu yazmayı düşünürdüm. Özellikle Yassıadada çektiklerimizi!
Önceki gece Saygı Öztürkün Manşet programında arkadaşım Vedat Yenererin, önce Kandıra Cezaevinde, sonra da Silivride yaşadıklarını, çektiklerini kendi ağzından dinleyince, benim Yassıada senaryomun hafif kalacağını anladım! Meğer Yassıada ve özellikle Balmumcu Cezaevi cennetmiş...
Ama eğer bu senaryoyu yazarsam muhakkak bir Kafka filmi olacak... Daha yargılamalar başlamadan, hükümlerin gazete manşetlerinde ve servis edilen haberlerden -benim tanıdığım ve sevdiğim polislerden çok farklı- uzaydan indirilmiş gibi polislerin, sorgulamalarından ve savcıların bunlara dayanan iddialarına kadar! Trajedi içinde trajedi: Ordu mensubu olan jandarmaların komutanlarını kollarından tutup götürürken, muhakkak, duydukları acı!..
Vedat Yenerer 11 ay, sevgili Tolon Paşa 7 ay sonra tahliye edildiler. Ondan evvel daha işlenecek ne detaylar var! Yenererin çakaralmaz bir tabanca ile ordulara komuta eden Tolon Paşa beş-on el bombasıyla darbe yapacağının ve orada burada ciddi ciddi, silah ve cephane aranmasına... İçleri boş havan ve uçaksavar mermilerine kadar.
Tolon Paşanın ve Vedat Yenererin çektikleri ve sonra da, delil yetersizliğinden tahliye edilmeleri, adeta diğer çoğu sanıklar için de, olacakların habercisi! Bir detay: Malum medyanın bu tahliyelerden dolayı adeta üzüntü duymaları!
Senaryomda kötü adamlar çok. Çoğu yargısız infazcı medya! O, acımazıs yalakalar ki, kahraman malul albayı, kendini kendi eliyle şehit ettikten sonra bile, ne olduğu karanlık geçmişinden belli bir itirafçının sözlerine kıymet vererek, gene, infaz edenler. Acı olmasaydı komedi; Haham Tuncay Güney vakası!..
Senaryomda gerçek kahramanlar Albay Kırca gibi... Şeref Madalyalı Albay Levent Göktaş gibi çok! Ne hikmetse, bu kahramanların suçları, PKKya karşı kahramanca dövüşmek ve Apoyu hak ettiği gibi, uçaktan atmayıp alıp getirmek ve adalete teslim etmek! Onlar için, adalet yerini bulacak mı?
Senaryomda olsun, bu oyunun arkasındaki meşum güçlere ulaşabilecek miyim? Filmi, mutlu sonla bitirebilecek miyim? Mesela, hiç olmazsa, Levent Albayın çocuklarıyla birlikte, Kırcanın mezarına çiçek koyması sahnesiyle?
Ve isterdim ki, benim filmimin sonunda, bazı filmlerde olduğu gibi, mahkeme sahnesinde, çapraz sorgulamalar sonunda hakikatler ortaya çıksın, gerçek suçlular cezalarını bulsunlar, ama masum olanlar aklansınlar ve onlarla beraber, aylarca eziyet çeken ailelerine kavuşsunlar, eğer ömürleri vefa ederse! Bazı gerçek filmler de, böyle masum olanların acılarıyla sona erer.
Adalet
Bu olay trajedi veya komedi filmi değil gerçek facia! Yargıya inanıyorum ve adaletin, sonunda tecelli edeceğine inanıyorum. Ama bu oyunun ülkeme ve milletimize travmalarını, burukluğu, ben senaryomda nasıl ifade edeceğim. Nihayet bütün bu acılara bigane kalan sözde insan hakları koruyucularını nasıl göstereceğim?
Altemur Kılıç
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/a_hab ... ityaz=7104