Fark Edilmeyen Ya Da Edilmesi İstenmeyen Bir Felâket: 1071

Fark Edilmeyen Ya Da Edilmesi İstenmeyen Bir Felâket: 1071

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Mar 29, 2010 20:07

Fark Edilmeyen Ya Da Edilmesi İstenmeyen Bir Felâket: 1071

Halûk TARCAN

Türkiye'nin medar-ı iftiharı büyük Hititçi, rahmetli Ord.Prof. Ekrem Akurgal ölümüne kadar Türklerin Anadolu'ya 1071'de geldiği iddiasında ısrar etmiş idi.

Öte yandan, İstanbul Üniversitesi'nden Prof. A. Erzen 1967'de Edebiyat Fakültesi bağlı olarak "Van Bölgesi Tarih Ve Arkeoloji Araştırmaları Merkezi"ni kurmuş Türk ve Batılı profesörlerle Doğu Anadolu Yüksek Yaylâsı'nda derinlemesine ve genişlemesine araştırmalar yapmış, sonuçlarını 1984'te "Doğu Anadolu ve Urartular, 1984" adlı kitapta vermişti.

1- Doğu Anadolu'ya Orta Asya'dan göçler (-13bin)lerde başlamıştır. Görsel değerdeki kaya üstleri ve mağara duvarlarındaki resimler, damgalar ve yazıtlar bu tarihi vermektedirler..

2- Batı, çıkarlarına uygun olarak politika yoluyla yaratacağı yapay devletleri buraya yerleştirmek için bu Asya ile Anadolu/Mezopotamya arasındaki dört yol ağzını tarihsiz bırakmıştır.

Van, Başet dağında yaklaşık 12/13binlere ait yazı öğelerini içeren bir kaya resmi

Van/Hakkâri arasında Çilgiri'de bulunan, Prof.Muvaffak Uyanık tarafından tarihi eksi 7/6binler diye tespit edilmiş yazıt (ortadaki haç, OQ diye okunan ve yeryüzü kişisi ya da günahsız anlamını veren Ön-Türkçe damgadır).

* Eğer Atalarımız ilk kere 1071'de Anadolu'ya gelmiş iseler, - televizyon konuşmalarımızda da daima tekrarladığımız gibi-
* binyetmiş buçukta Anadolu'ya gelmiş olanlar Anadolu'da tarihi ileri sürerek hak iddia edebilirler. Ve DE,
* İlgili Akademisyenlerimizin resmî yazıları ile bu iddiada bulunanlara topraklarımızı terk etmek mecburiyeti doğar.

Sizlere sesleniyorum, sayın ve değerli Akademisyenlerimiz: TEHLİKENİN FARKINDA MISINIZ?

Bu günlerde yeniden konu oldu:

Bir kutsal kitap, Tevrat, kendi halkına, "bazı toprakları vaad etmiş, bu vaadler arasına Güney Doğu Anadolu'yu da katıvermiş?"...Kimin toprağı kime, hangi hakla?...

Öte yandan artık alışkanlık hâline gelen bazı ziyaretler var :

TE.CE. vatandaşı, vatandaşımız, Mehmet Ali Birand'ın Türkiye Türklere bırakılmamalı şeklinde ifade ettiği slogan, demokrasiyi araç diye kullanan emperiyalistlerin, toprak altı aşklarını çok iyi tanımlamış olmalı ki, bugün Diyarbakır'ın, bazı özel kişilerin turistik beldesi hâline gelmiş olduğu âlelâdeleşmiş...

Günümüzdeki olaylardan yola çıkarak sadece Güney Doğu tarihine kısa bir göz atalım:

Yalnız, bu yazımızda, Doğu Anadolu Yaylâsı!nın tüm tapusunu 13binden, 1000 yıllarına kadar yelpazelenerek mühürlemiş olan Ön-Türkçe yazıtları sıralamıyoruz :

Mezopotamya ile ilk temas, Orta Anadolu kişisinin Anadolu kültürünü, ilk kere Volkan camı'nı Mezopotamya'ya taşıması sonucu başlamış, böylece onların kesici alet sahibi olmaları sağlanmıştır.

Fakat asıl, Ön-Türk Kültürünün dip kültürde yer alması, eksi 13binlerde başlamış ve (-516)da Urartu'nun İskitler tarafından istilâsıyla politik olarak Anadolu'da sona ermiş ama, Ön-Türk Kültürü (+1071)de yeniden tazelenmiş ve sürekli politik çalkalanmalara karşın bu kültür, dip/temel kültür hâlinde 1923'te âniden alevlenmiş ve 2009'a ayak basmıştır... 13.000 + 2009 = 15.009 yıl yok edilememiş bir kültür... Ama, yok sayılmış!... Resmî tarih haline sokulmuş!...

1- Orta Asya'da 80binlerde doğmuş olan insan üstü kudret inancı* (Doss.Arch.185/1993)

Doğu Anadolu'dan Mezopotamya'ya, Halep Sırlı Taşı'nda görüldüğü gibi,10binlerde inmiştir. Tarihi, Fransa/Lyon termo-nükleer laboratuarınca 9300/8700 diye tespit edilmiştir.

Okunuşu "uçulan yer, Tanrı Bil'i Göğü, heyhat!" (K.Mirşan)

Halep'in tarihteki adları HALPA... HU/ALPA'dır...Hua= Kudret ,ALPA = AL-APA =İlâh, ruhu alıp götüren anlamlarını verirler .

2- Sat dağındaki 8bin tarihini gösteren birleşik damgalar bu toprakların tapusu niteliğindedirler

3- 6.000 tarihli Tel Es Sawwan seramikleri Ön-Türkçe damgalarla bezenmiştir ;

4- 5.000' tarihli Samarra seramiklerinde. OQ, OZ, ONÇ damgaları okunmaktadır.(Katalog, Bağdat Müzesi şaheserleri, Petit Palais, 1981 Paris)

5- 4.000'de SUBAR-TU devleti Mezoptamya'ya egemendir.(A.Parrot- Sumer, Gallimard) ; Urartu, öteki adıyla ISUB-URA BiL'in devamıdır (K.Mirşan)

6- "...Fırat kıyısında Mari (Tel-Harîri) bölgesinde (-4.000/2.000ler) tarihlerini taşıyan tabletlerden 13'ünde TURUKKU adı okunmaktadır. Bu bölgenin Sümer ve Babil nüfuzunda olduğu bilinmektedir..." (Her Yönüyle Kürt Dosyası, Prof.Dr. Abdülhalûk ÇAY- Turan Kültür Vakfı, 1994 )

7- Malatya/ Elazığ, Kuzey Suriye, Urmiye ve Transkafkasya'yı kapsayan geniş coğrafya içinde M.Ö dörtbinde çok kuvvetli bir kültür birliği vardır. Bu kültüre ERKEN HURRİ KÜLTÜRÜ denir.(Prof.A.Erzen, Urartular s.15/16)

8- Aynı ekipten Prof. Erich Feig, bu çerçeve içinde, DİYARBAKIR merkez olmak üzere bu yörede dördüncübin'de yoğun bir PROTO-TÜRK KÜLTÜRÜ'nün egemen olduğunu ortaya koymuştur.

9- Hurri'ler ve onlardan sonra Doğu Anadolu'da görülen Urartuların dillerinin morfoloji, fonoloji, sentaks ve vokabüler açılarından akraba diller oldukları ortaya çeşitli şekillerde konmuştur (Prof.A.Erzen s.25 aynı eser)

10- Asur'un adı Ön-Türkçe, AT-UB UÇUĞ'dur,"Yüce Yönetim Liderliği" (K.Mirşan)

11- Mezopotamya'ya Sümerler dışında Orta Asya kültürünü götürenler :

    * ELÂM'lar
    * KASSİ'ler
    * GUTİ'lerdir.

12- A:Parrot, GUTİ'lerin Orta Asya'dan geldiklerini, Van ve Urmiye bölgesinden geçip Mezopotamya'ya yerleştiklerini yazar. (A.Parrot, Sümer, Gallimard, 1960, Paris)i

13- İtalyan Türkolog E.Rossi, GUTİ'lerin Türk olduklarını kaydeder. (le Civilta dell'Oriente, Casini 1957 Roma)

14- Prof. Neş'et Çağlayan KUT(GUTİ)ları en eski bir Türk devleti olarak sunar

15- ELÂM'lar konusunda araştırmalar yapmış olan Hamit. Zübeyir Koşay onların Türk olduklarını ve Fransa'nın güneyindeki BASK'larla olan akrabalığını ortaya koyar(makaleler, incelemeler, Ankara 1974)

16- OQ Türklerinden olan QARLUQ'lar, Balkaş, Hazar doğusu yoluyla Doğu Anadolu'ya, oradan da (- 1600)lerde Babilonya'ya göçetmişlerdir.

Yaklaşık

    * (-1600)lerde Babilonya'ya KARDUNİAŞ adı verilmiştir. Bu,
    * KARDUN-UYUŞ yani, QARLUK FEDERASYONU demektir;
    * Qara-Uluq = QARLUQ...QARDUQ...QARDUN şekline dönüşmüştür. (K.MİRŞAN)

Prof Akurgal, Anadolu'nun Kültür Tarihi kitabının 178'inci sahifesinde Mitanni'lerin eski yazıtlarda MAİTANNİ diye geçtiğini ve kral adlarının Hint-Avrupaca olduğunu ileri sürer.

Bilimsel gerçekler tam aksini ortaya dökerler:

    * Artık, Hint-Avrupa dilleri teorisinin yalanlanması gerektiği, CNRS'in 2000 Eylül tarihli 386 no.lu bülteninin 8'inci sahifesinden başlayarak geniş bir şekilde verilmiştir.
    * MAİTANNİN kral adlarından 12'sinin ,AT-ATA, AİTA. ATTİ Qağan ve ATA anlamlarını taşıyan heceler etrafında oluştuklarını görürüz:

Birkaç örmek: PARŞATATAR... TUŞRATTA... VAŞASATTA... MAİTANNİ.... MATTİVAZA

Günümüzde bu yörede yaşayan METEANNİ'ler vardır ve bunlar Orta Asya'dan geldiklerini söylerler.(K.K.Kop, Doğu ve Güney ve Doğu Anadolu Ana Türkçesini etkileyen faktörler, TKAE 1982)

17- CUUDİ dağı yazıtı (-1500)

18- VARAGÖZ yaylâsı yazıtı(-1000) tarihlidir.

19- AKATÇA Ön-Türkçe'nin geniş etkisi altında kalmıştır. (K.Mirşan)

Anadolu Türk tarihin başlangıcı, Batılılar tarafından SEVR'in başlangıç noktası demek olan 1071'e perçinlenmiştir.

Yukarıda verdiğimiz bilgileri, özellikle Proto-Türklerin (Ön-Türkler) varlığını Batılılar pek iyi bilmektedir. Fakat, 1774'te Osmanlı!nın duraklama döneminin başlangıcında Türkleri tarihten silmek, Anadolu'ya sahip olmak amaçlarına set çeken bilgileri daima hasıraltı etmişlerdir..

Artık, halkımızın, belgelerle vermiş olduğumuz bu açıklamalara sahip çıkarak emperiyalistlere verecekleri çok sayıda cevapları vardır, bunlardan biri yeterlidir:

ANADOLU'NUN ESAS VE TARİHSEL SAHİPLERİ ÖN-ATALARIMIZDIR VE BİZ ONLARIN MİRASÇI TORUNLARIYIZ.

* (insan üstü kudret inancı, 10binlerde Ön-Atalarla Doğu Anadolu yoluyla Mezopotamya'ya inmiş ve bu kavram ileriki bin yıllarda Mezopotamya'da tek Tanrılı dinlerin doğuşunun kökenini oluşturmuş, kutsal kitaplar, Tevrat başta olmak üzere bu kökenden yola çıkmış olacaklardır.)

Halûk Tarcan - Bilimsel araştırmacı(araştırmacı yazar değil!) Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi-Paris)


haluktarcan.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Fark Edilmeyen Ya Da Edilmesi İstenmeyen Bir Felâket: 1071

İletigönderen saba » Pzt Mar 29, 2010 20:59

Ben bilim adamlarimizin bu calismalarini cok takdir ediyorum. Ancak bu calismalari uluslar alasi politik alanda kullanmayi beceremezsek, bilimsel olarak kanitlanmis dogrular, somut sonuclar getirmiyor. Ermeni sorunu ve Kurdistan propagandalari , Turkler den once biz buradaydik bizi kovdular, kestier, iddalari uzerine yuruyor. Fakat biz bu kadar degerli calismayla ne devlet ne medya olarak uluslar arasi bir propaganda savasi veremiyoruz. Tarihi baskalari kafasina gore yaziyor, seceresini biz cekiyoruz. Maalesef devlet kurumlari susuyor yada cehaletle bu calismalari kullanmayi bilmiyor… :cry:
Kullanıcı küçük betizi
saba
Çeviri Takımı
Çeviri Takımı
 
İletiler: 36
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 0:07

Re: Fark Edilmeyen Ya Da Edilmesi İstenmeyen Bir Felâket: 1071

İletigönderen türkpaşaoğlu » Pzt Mar 29, 2010 21:36

Kutadgu Bilig,yazı için sağol
zaten güneydoğu, doğu anadolu ve ırak,kuzey ırak ta yaşananlar planlamalar vaad edilmiş toprakların hesabı değilmidir?
bundan yetmiş sene önce filistinlilere;siz topraklarınızda vatansız olacaksınız dense idi nasıl bir cevap alınırdı!
kesinlikle akepe ve taraftarları gibi cevap verirlerdi...
Kullanıcı küçük betizi
türkpaşaoğlu
Üye
Üye
 
İletiler: 96
Kayıt: Çrş Nis 22, 2009 11:53

Re: Fark Edilmeyen Ya Da Edilmesi İstenmeyen Bir Felâket: 1071

İletigönderen Deli Haydar » Pzt Mar 29, 2010 22:24

Tarihi başlatan bir ulus, nasıl olur da "kendi kendine" tarih bilincini bitirir...
Damarlarından "kahramanlık" akan bir ulus, nasıl olur da özgüvenini yitirir...

72'sini kendinde gören bir ulus, nasıl olur da özüne evreni sığdıran dilini keser...
Güçsüzü ezdirmeyen bir ulus, nasıl olur da gün gelir ezeni tepesine seçer...

Gönlündeki kutsal aşkla yanan bir ulus, nasıl olur da gün gelir vicdanından soğur...
Anadolu'yu Anadolu yapan bir ulus nasıl olur da gün gelir kendi evinde konuk olur...

Ulusu ulus yapan değerler ile alay edip, ulusal değerleri küçük görmenin kişiye, "aydın saygınlığı" kazandırdığı toplumsal bir yapıda elbette tüm bunların doğal sonucudur içinde bulunduğumuz durum.

Tüm tuzaklar gizlidir. 1071 de toplumun beynine resmen gizlenmiş sinsi bir tuzaktır...
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: Fark Edilmeyen Ya Da Edilmesi İstenmeyen Bir Felâket: 10

İletigönderen Sarıgelin » Cum Eki 01, 2010 23:54

Haydar Bey yazdı:Tarihi başlatan bir ulus, nasıl olur da "kendi kendine" tarih bilincini bitirir...
Damarlarından "kahramanlık" akan bir ulus, nasıl olur da özgüvenini yitirir...

72'sini kendinde gören bir ulus, nasıl olur da özüne evreni sığdıran dilini keser...
Güçsüzü ezdirmeyen bir ulus, nasıl olur da gün gelir ezeni tepesine seçer...

Gönlündeki kutsal aşkla yanan bir ulus, nasıl olur da gün gelir vicdanından soğur...
Anadolu'yu Anadolu yapan bir ulus nasıl olur da gün gelir kendi evinde konuk olur...




"İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!"

Böyle bir rüya kalmazsa artık gönüllerde, hedeflerde...
İşte bu çok kötü...

Yukarıdaki tüm yitirdiklerimizin sonucunda bu rüya da yitiyor sanki..
Bir devletin çökmesi şu dört sebebe bakar: Esas prensiplerinden ayrılma, ikinci planda olan şeylere önem verme, asağılık kimselerin ön safa geçmesi ve erdemli kişilerin arka plana atılması.
Hz.ALİ
Kullanıcı küçük betizi
Sarıgelin
Üye
Üye
 
İletiler: 16
Kayıt: Sal Eyl 14, 2010 23:25


Şu dizine dön: Ön-Türkler

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x