
Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, iki dönem Malatya İnönü Üniversitesi’nde rektörlük yaptı.
Her yönüyle onurlu bir bilim insanı.
Yaklaşık 4 yıldır Ergenekon davasından Silivri’de tutuklu.
Siroz, karaciğer kanseri başlangıcı gibi rahatsızlıkları var.
Bu denli ciddi sağlık sorunlarına karşın ne özgür bırakılıyor ne de donanımlı bir hastaneye götürülüp tedavisi yapılıyor.
Duyarlı insanlar, sanatçılar, kimi demokratik kuruluşlar bir süredir “Fatih Hilmioğlu’na özgürlük” diye seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Ne yazık ki o insancıl sesleri duyan yok.
Nâzım Hikmet’in dediği gibi:
“Yüreklerin kulakları sağır…
Hava kurşun gibi ağır…”
***

Trafik kazasında yitirdiği 22 yaşında oğlunun cenaze töreninde.
Zayıflamış, çökmüştü. Canlı bir cenaze gibi.
O durumda bile evinde yatmasına izin verilmedi.
Bir iki cümle konuşabildik.
***
17 Mart 2005 tarihinde Malatya İnönü Üniversitesi rektörüyken CHP’nin “Tütün ve Tekel” komisyonu olarak kendisini ziyaret etmiştik.
Nasıl da sağlıklıydı o zaman. Oradan oraya koşturuyordu.
Öğrenciler için yaptıklarını büyük bir coşkuyla gezdirip gösterdi.
Kitaplığı, geniş toplantı salonunu, öğrencilerin dinlenme yerlerini…
Dört duvara üniversite diyenler Fatih Hilmioğlu’nun yaptıklarını görmeliydi.
“Ankara’da, İstanbul’da büyük üniversitelerde ne varsa burada da olmalı” diyordu.
***
Fatih Hilmioğlu’na Malatya İnönü Üniversitesi’nde yaptıklarının bedeli ödetiliyor şimdi.
Bilimi ve Atatürk’ü baş tacı ettiği için.
Mustafa Balbay’a, Mehmet Haberal’a, Tuncay Özkan’a, aile boyu tutuklu Doğu Perinçek’e ve başkalarına yaptıkları gibi.
Fatih Hilmioğlu, çağdaş bir üniversite yaratabilmek için çırpındı, bunu başardı da.
Bilimden, içtenlikle bağlı olduğu laik Cumhuriyetten, Atatürk ilke ve devrimlerinden hiç ödün vermedi.
Kimi çevreler bundan rahatsız oldu. Haksız karalamalar yapıldı.
***
Örneğin 2005 yılında uydurma bir adla yapılan ihbarla “Alevi, aşırı solcu, bölücü” diye bozuk cümlelerle savcılığa ve YÖK’e şikayet edildi.
Şikayet üzerine Malatya Cumhuriyet Savcılığı, Ali Kaynak adlı biri olmadığı için görevsizlik kararı verdi.
Savcılığın görevsizlik kararı verdiği şikayet dilekçesini aradan 5 yıl geçtikten sonra eski YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan işleme koydu.
Denetleme kurulu, tutuklu Hilmioğlu’nun ifadesini aldı.
Gerçi kurul iddiaları ciddi bulmadı, takipsizlik kararı verdi.
Takipsizlik kararı verilen bir konunun soruşturma konusu yapılması YÖK’ün niyetini açıkça ortaya koyuyor.
Eğer RedHack belgeleri yayımlanıp YÖK’ün incileri ortaya dökülmeseydi bu saçmalık bile örtülü kalacaktı.
***
Şu çelişkiye bakın.
Günümüzde üniversiteleri medrese yapmak isteyen, ortaçağ düşüncelerini taşıyan kimi rektörler, dekanlar görev başında.
Onlar için bırakın soruşturmayı bilime aykırı söylediklerinden, yaptıklarından dolayı ödüllendiriliyorlar.
Recep Tayyip Erdoğan’a fahri doktora vermek için yarışıyorlar.
Fatih Hilmioğlu, Kemal Gürbüz gibiler zindanda.
Düşte miyiz, gerçek mi yaşadıklarımız diye düşünmeden edemiyor insan.
***
Bir bilim insanı göz göre içerde öldürülüyor.
Taşlaşmış, sağırlaşmış yürekler geç de olsa toplumdan yükselen bu sesleri duyarlar belki...
Biz yine de “bağır, bağır bağıralım”:
Bilime, insana özgürlük, özgürlük, özgürlük…
Mustafa GAZALCI, 9 Şubat 2013