
Türkiye'de yaşanan olayların anlamını kavramak mı istiyorsunuz? O zaman; Türkiye'yi dünyadan; özellikle de Birleşik Amerika'dan kopartarak yapacağınız her yorum yanlış olacaktır.
Çünkü; Türkiye daha 1945'ten itibaren; yani İsmet Paşa'nın tek adam olduğu dönemden başlayarak ABD'nin bir uydusu haline getirilmiştir. Burada; bu uydulaşmanın şartları üzerinde ayrıntıya girmeyeceğim. Merak edenler, Doğan Avcıoğlu'nun 'Türkiye'nin Düzeni' adlı çok önemli araştırmasına bakabilirler.
1950'de Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle; ABD'ye bağlanma siyaseti sürdürülmüştür. Tekrar ediyorum ki; Türkiye'yi Batı dünyasına bağlamak adı altında ABD'ye bağlayan politikanın yaratıcısı ve uygulayıcısı, İsmet Paşa CHP'si olmuştur. 1945'ten sonra işbaşına gelen bütün hükümetler de işte bu politikayı devam ettirmişlerdir.
AMERİKA'YA KIZMAK YANLIŞ
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Batı kampının (kapitalist dünyanın) lideri ABD; kendi egemenlik alanını yaymak ve bu alanın sınırlarını kuvvetlendirmek için Türkiye'ye özel bir önem verdi. ABD; sadece siyaseti etkilemekle kalmadı; öncelikle Türk ordusunun içine girerek, burada 'komünizm karşıtı' bir özel örgüt kurdu. Sonraları Özel Harp Dairesi denilen bu örgüt, Türkiye'de ortaya çıkabilecek sol-sosyalist hareketleri bastırmakla görevlendirilmişti. Bu amaçla, sabotajlar yapabilecek, cinayetler işleyebilecekti. Ki, bunlar yapıldı da... Demokrat Parti döneminde yaşanan ünlü 6-7 Eylül olayları bu birimin işlerinden sadece birisidir. Bu örgüt Menderes'in ekonomik bunalım sonucunda Sovyetler'e yanaştığını görünce; 27 Mayıs ihtilalini de örgütlemişti. Aynı biçimde; gelişen sol eylemler karşısında 12 Mart 1971 tarihli askeri darbe de Özel Harp Dairesi'nin planlaması idi. 12 Eylül 1980 askeri darbesi tam bu amaçla ve bu örgüt tarafından yürütülmüştü. Kenan Evren; ordunun başına, Özel Harp Dairesi'nin planlaması ile getirilmişti.
ABD; kendi ülkesinin çıkarlarını korumak adına elbette ki dünyaya istediği gibi düzen vermek isteyecektir. Bu yüzden; kendi siyasetçilerimizin suçunu ABD'ye yıkmak yanlış olur.
AVRASYACILARA ÖLÜM
1990'larda Türk ordusunun PKK eylemleri yüzünden ABD ve Avrupa ile ters düştüğü bir süreç yaşandı. Bu adı konulmayan tersleşme sonucunda TSK içinde Çin'e ve Rusya'ya yönelim eğilimleri doğdu. Avrasya stratejisi denilen bu eğilim, ABD açısından tehlikeli idi. Çünkü; ABD'nin Ortadoğu'ya düzen verme planına ters düşüyordu Avrasyacılık. Üstüne üstlük Avrasyacı subaylar; Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulmasına da şiddetle karşı idiler.
2000'ler gelirken; ABD; Türkiye'de Avrasyacı orduyu hizaya sokacak bir hükümete ihtiyaç duydu. İşte AKP bu yüzden kurduruldu. 2001 krizi ile hırpalanan Avrasyacı hükümet ve partiler gönderildi; yerine ilkeleri ABD'de tasarlanan AKP getirildi.
Avrupa Birliği de zaten hazırladığı her Türkiye Raporu'nda 'Türk ordusunun saygınlığı çok yüksek. Bu saygınlığı kırınız!' diye AKP'ye emir veriyordu. İşte ABD'nin ve AB'nin de isteği ile, AKP hükümeti; Türk ordusunu tamamen Amerikan kontrolüne sokacak bir planı uygulamaya koydu. Bunun için içeride medya desteği de yaratıldı. Ergenekon davası da TSK'yı Avrasyacılardan ve Kürt devleti karşıtlarından temizlemek için devreye sokuldu.
YALANCIKTAN DÖVÜŞÜYORLAR
Avrupa'nın ve Amerika'nın AKP ile birlikte Türk ordusunun yapısını değiştirme planı tek başına tehlikeli sonuçlar yaratabilirdi. Bu yüzden Genelkurmay Başkanları da işin içine sokuldu. Eski Genelkurmay Başkanları Hilmi Özkök ile Yaşar Büyükanıt TSK'yı değiştirme işinde ciddi görevler yaptılar. Büyükanıt'ın 'Sözde değil özde laik cumhurbaşkanı istiyoruz!' demesi; 27 Nisan geceyarısı tek başına muhtıra verip bu muhtırada Kutlu Doğum Haftası'nı da eleştirmesi; aslında yapılan işi gizlemek için düzenlenmiş bir gösteri idi. Hem Atatürkçü-cumhuriyetçi-laik kitleler kandırılıyor, hem ordu içindeki tarafsız subayların gazı alınıyordu.
Şu anki YAŞ tartışmaları da aslında askerin bir kesimini yumuşatmaya yönelik tiyatrodan ibarettir. Hükümet ile Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ aynı saftadırlar. Bunlar TSK içinde ABD çizgisine muhalif olabilecek subayları ayıklamak için bu YAŞ'ta çalışıyorlar. Bu işi de sanki bir çekişme varmış gibi gösteriyorlar. Böylece; AKP hükümeti, topluma, 'Askerle mücadele eden demokrasi kahramanı hükümet' gibi gösteriliyor. Ve asker üzerinden; Amerikancı askerin de yardımıyla yeni bir AKP iktidarı hazırlanıyor.
YAŞ'ta tartışma yok; tartışma varmış görüntüsü de bir kandırmacadır. AKP ile askeri aristokrasi el ele güle oynaya aynı yönde gidiyorlar.
Bakalım millet bu tiyatroya kanacak mı?
Rıza ZELYUT, 5 Ağustos 2010, GÜNEŞ