Gerçek Ergenekon-1 (“Kürt Açılımı” ve Karargâh)

Yazı Dizileri

Gerçek Ergenekon-1 (“Kürt Açılımı” ve Karargâh)

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Ağu 20, 2009 11:45

Gerçek Ergenekon-1 (“Kürt Açılımı” ve Karargâh)

İngiliz Gazeteci Gareth Jenkins, Johns Hopkins Üniversitesi ve İsveç Güvenlik Politikaları Enstitüsü adına hazırladığı, yurtdışında yayınlanan ilk Ergenekon raporu olma özelliğini taşıyan çalışmada, Ergenekon için “gerçekle, fantezi arasında” yorumunu yapmış. Biz hem “Ergenekon”, hem “Kürt açılımı”nda, fanteziler değil, gerçeklerin peşindeyiz.

Madem bugüne kadar “ETÖ” soruşturmasına yön veren, Kanada’da bir Yahudi firmasında 5 bin Dolar’a çalışan Haham Tuncay Güney, “Bu bir savaş. Ergenekoncular ve Ergenekon'a paralel bir örgüt daha var. Ülkede, bu iki örgütün kavgası yaşanıyor” diyor…Madem o da aynen malum ağız ve kalemler gibi, “Kürt sorununun çözümünde anahtar Öcalan’da. Türkiye demokratikleşmeli. Artık Türkiye Türklerin değildir” görüşünde ve “MİT tam sivil bir örgüt değil. Ama pek çok şeyi biliyor. Özellikle Şenkal Atasagun birçok olayı iyi bilir. Mehmet Eymür de...” iddiasında…(Mahmut Övür-Sabah-19 Temmuz 2009)

Madem malûm kalem, ağız ve güçler, düne kadar PKK’nın “ETÖ”’nün bir kanadı olduğunu öne sürerken, bugün “Kürt açılımı” adına PKK’yla masaya oturulmasını savunuyor…(Bekaa’da Öcalan’la saatlerce görüşen Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand, Talabani ve daha birkaç ay önce Kandil’de Karayılan’dan çarşaf çarşaf mesaj taşıyan Hasan Cemal’i acaba “ETÖ”ye mi, “Paralel Ergenekon”a mı üye sayacağız?..Ya şimdilerde PKK ve teröristbaşını muhatap almadıklarını söyleyen, ama Hasan Cemal’in o röportajından sonra, kendisine randevu verip, izlenimlerini dinlemek için sabırsızlanan Gül, Erdoğan ile Karayılan’ın açıklamaları konusunda,’Bizim için herkesin düşüncesi önemli’ diyen Beşir Atalay ve dahi İmralı canisinin son açıklamasında, sımsıcak mesajlar gönderip, işbirliği teklif ettiği FG’ni nereye koyacağız?)

Madem FG’nin Türkiye’deki en yakın dostu Hüseyin Gülerce, “diyalog adına” tüm kadrolarıyla ABD, AB, Barzani’ye ilave, binlerce insanımızın katili PKK’ya bile el uzatıp, sahip çıkıyor, ama Silivri ETÖ’süne “Ergenekoncularla uzlaşma olmaz, elinde kan olan adamın elini tutamazsınız” diyecek kadar husumet içinde…(Star-27 Nisan 2009) Ayrıca Gül, Erdoğan ve Arınç’ı “Tarih yazan üç adam” ilan edip, Erdoğan’ın, Menderes ve Özal’dan farkını, “Çok şey biliyor, Cumhuriyet tarihinin, istihbarat açısından en fazla bilgiye sahip Başbakanı...Erdoğan dönemi, beklenenlerin buluşma zamanı gibi oldu. Demokratik şuur uyanmaya başlamıştı. Alternatif medya her geçen gün güçleniyordu. Ergenekon davası bu uyanışta, tam bir itici güç oldu” tespitiyle izah ediyor…(Zaman-24 Temmuz 2009)

Madem Soros temsilcilerinden sonra teröristbaşı da, “Silivri ETÖ”sü için “ABD’nin, Türkiye’deki gladyodan desteğini çektiği” iddiasında bulunuyor…(O halde soralım; Acaba ABD, NATO, CIA 1960’lardan beri Türkiye’de yaptıkları ve yaptırdıklarından nedamet mi duydu, yoksa daha iyi, daha yeni, bir gladyo mu buldu, bu arada da sabıkalarını ‘Silivri ETÖ’süne mi yıkıyor?)

Madem Gül ve Erdoğan’ın yakın sırdaşlarından Mustafa Karaalioğlu, “Kürt sorunu bitince Ergenekon, Ergenekon bitince de Kürt sorunu bitecektir. Şimdi ikisi el ele bitişin mecburi istikametine doğru yol almaktadır” diyor…(Star-25 Temmuz 2009)

Madem hem Ergenekon, hem “Kürt açılımı”nın koordinatörlüğünü yapan İçişleri Bakanı Atalay, “Kürt açılımı”nın, “Bir devlet projesi” olduğunu söylüyor…

Madem olayın faili, “Cinayeti türban kararı yüzünden işledim, hiçbir örgütle bağlantım yok” diyor, ama en başta Erdoğan ve Gül bunu reddediyor, sonunda Danıştay saldırısı Ergenekon’la birleştiriliyor, bunun üzerine o Danıştay üyelerini hedef gösteren, FG’nin de övdüğü Vakit Gazetesi, “İrtica komplosu yıkıldı” manşeti atıp, bir anlamda “irtica”yı beraat ettiriyor…

Öyleyse, “Silivri ETÖ”sünün icadıyla, başta “Kürt açılımı”, bilumum açılım ve Danıştay saldırısı arasında kesin bir bağlantı, ama en önemlisi bu “icadı” gerçekleştiren daha büyük bir örgüt olmalı. Ve madem ki bu ülkenin en temel kurumları liğme liğme edilip, en kutsal değerleri ayaklar altında çiğneniyor, o halde adeta “dokunulmaz-koruma altına” alınmış bazı özel kişi ve kurumların yani o “paralel örgüt”ün de sorgulanması gerekmiyor mu?

Bu muazzam örgütün iç-dış bağlantıları, gazeteleri, tv’leri, şirketleri, büyük fonları, kamusal ve özel istihbarat teşkilatları, belge üretim merkezleri, hepsi sorgulandı, biliniyor. Ama sanki hala eksik kalan bir yerler ve birileri var gibi!..Mesela MİT, acaba Türkiye’nin yörüngesini değiştiren “ETÖ” ve “Kürt açılımı”nın neresinde?

Kurum ve önde gelen isimleri hakkındaki bazı notlarla birlikte, bu soruların cevabını arayalım…

MİT: İlk sivil Müsteşar Sönmez Köksal’dan beri “açılım” yapan, CIA ve MOSSAD’la yakınlığı konuşulan bir teşkilat. Tuncay Güney gibi, Öcalan’ın da MİT’le bağlantılı olduğu söylene geldi. Öcalan birkaç yıl önce, “Biz sorunların çözülmesini istiyoruz. Devletin bir kanadı bizim gibi düşünüyor” iddiasında bulundu. Geçtiğimiz Haziran’da Irak’ın kuzeyine giden Hak-Par Genel Başkanı Bayram Bozyel de, PKK ile görüşmelerin MİT üzerinden yapıldığı yönünde bilgi aldığını öne sürüp, hiç kimsenin yalanlamadığı şu bilgileri verdi:

“PKK’nın silahsızlandırma süreci artık bir plana bağlandı. Öncelikle Mahmur Kampında kalan sığınmacılar tasfiye edilecek. Oraya PKK’nın dağ kadroları yerleştirilecek ve silahsızlandırılacak. Türkiye’de yapılacak af düzenlemesine bağlı olarak tasfiye planı işleyecek. Yönetici kadrolar bir süreliğine Norveç’e gönderilecek. Bunun için işlerin pasaport noktasına kadar indirildiğini öğrendik. Bu sürecin en geç 2 yıl içinde sonuçlanacağı belirtiliyor. Şu anda AKP belli ölçülerde hazır. Cumhurbaşkanı’nın tutumu da olumlu. Sorun muhalefette, daha çok da CHP’de odaklanmakta. CHP lideri Deniz Baykal sürece dahil edilmek için Bağdat’a davet edildi. Daha sonra Baykal’ın ABD ziyareti var. Orada da bu yönde telkinlerin yapılacağı ve Sayın Baykal’ın kaygılarının giderileceğini düşünüyorum.”

Bozyel’in ardından 2009 başında Obama için “Kürdistan Üzerindeki Çatışmaların Önlenmesi” raporunu hazırlayan kıdemli CIA’cı Henri Barkey, “Bakın MİT’i unutuyorsunuz. MİT Müsteşarı Emre Taner, K. Irak’a gidip, orayla da konuştu. Uzun zamandır çalışma yapılıyordu. Bir gecede olmadı bunlar. Türkiye’nin çok önemli kurumları çözüm için ön ayak oldular” dedi. Bu iddialardan anlaşılıyor ki, boğazına kadar “Kürt açılımı”nın içinde olan kurum MİT!..Doğru mu, değil mi birazdan, hem de birinci ağızdan detaylandıracağım…

Bu önemli süreçte kurumun başında olan isimlerle devam edelim:

Şenkal Atasagun: 1998-2005 arasında MİT Müsteşarlığı yaptı. Öcalan’ın CIA ile ortak operasyonla Kenya’da “teslim alınmasında” başrolde olan, (Dönemin Başbakanı merhum Ecevit bile ‘ABD Öcalan’ı bize niye teslim etti anlayamadım’ demişti), Bahçeli’yi Öcalan’ın asılmaması konusunda ikna eden isim…Tuncay Güney’in “Ergenekon şemasını” da yıllar sonra o işleme koydu. Bu konuda hakkında soruşturma açılması istendiğinde, “Sözü edilen rapor, teşkilat elemanları tarafından hazırlandı. Bu rapor Tuncay Güney’in 6 disketteki ifadesi, açık yayınlarda, kitaplarda çıkan bilgilerin bir özetiydi. Raporda benim de çok saygı duyduğum isimler vardı. Saçma sapan, ciddiye alınmayacak iddialarda bulunuyordu. Ancak raporu tutmadım, tutamazdım. Eğer tutsam, sümenaltı yapsam işte o zaman suç işlemiş olurdum. Teşkilat tarafından ve açık kaynaklardan derlenen bu raporu önce Genelkurmay Başkanlığı’na, ardından da Başbakanlığa yolladım…Bir asker çocuğu olarak TSK'yı hedef almam söz konusu olamaz” açıklamasını yaptı. Savcı Zekeriya Öz ve 13 Ağır Ceza Mahkemesi’nin yazışmalarında, söz konusu belgenin MİT tarafından, Başbakanlık ve Genelkurmay Başkanlığı’na 2003’te kitapçık, 2006’da da bilgi notu şeklinde gönderildiği ortaya çıktı.

Emre Taner: Diyarbakırlı MİT Müsteşarı. Atasagun’un yardımcısıyken İmralı’da Öcalan’la, Müsteşar olduktan sonra da defalarca Barzani’yle görüştü. “Kürt konusu” uzmanı. Yaş haddine rağmen görev süresi 6 aylık dilimler halinde birkaç kez uzatıldı. 2005’te bugün konuştuğumuz “PKK’ya af ve siyasi çözüm planları”, hemen ardından “K. Irak yönetimini neden tanımamız gerektiğine” dair rapor ve nihayet Mayıs 2009’da “devlet zirvesinin Kürt açılımının” ardındaki 50 sayfalık raporun arkasındaki isim olduğu söyleniyor.

Cevat Öneş: Şenkal Atasagun’la beraber çalışıp, Müsteşar Yardımcılığından yaş haddinden emekliye ayrıldığından beri gazete, tv ve toplantılarda “Kürt sorununa çözümü” ve “Öcalan’dan faydalanılmasını”nı savunuyor. Bir anlamda MİT’e gayrı resmi sözcülük yapıyor.

Mehmet Eymür: MİT içi çatışmalar kadar, Ergenekon belgelerinin düzenlenmesi ve yönlendirilmesinde adı en fazla geçen, ABD’de ikamet eden, emekli MİT Kontr-Terör Daire Başkanı. Tercümanlık yaptığı FBI’daki usulsüzlüklerin üzerine giden Sibel Edmonds, geçenlerde Eymür hakkında şu çok çarpıcı iddiayı gündeme getirdi. ABD, Orta Doğu ve Orta Asya operasyonlarında Türkiye’yi taşeron olarak kullanmış, bu oluşumun liderleri ABD eski Büyükelçileri Grossman ve Edelman’ın yanı sıra Mehmet Eymür’müş. ABD, Susurluk kazasından sonra bu şebeke ve operasyonların ortaya çıkacağından endişe ettiği için, Susurluk’u kapattığı gibi, Eymür’ü emekli ettirip, Türkiye’den uzaklaştırmış.

Bu notlardan sonra şu ara tespiti yapalım:

Bugün “Silivri ETÖ”sünün temeli, Tuncay Güney veya MİT’in hazırladığı şemadan darbe günlüklerine kaydırılmış durumda. O günlüklerin tutulduğu dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, “Haberim oldu, ama delil bulamadım” diyor. Acaba Erdoğan ve Gül bilgi sahibi miydi? Erdoğan, Hasan Cemal’e 4 Nisan 2007’de verdiği röportajda, günlüklerden NOKTA Dergisi’ndeki yayınlardan sonra haberdar olduğu izlenimini verip, “Savcıları göreve çağırmıştı”. Ancak daha Öz’ün iddianamesi ortada yokken Şamil Tayyar, “Operasyon Ergenekon” isimli kitapta, Erdoğan’ın, Sarıkız’dan 2006 yılında Başbakanlığa ulaştırılan imzasız bir mektup sayesinde haberdar olduğunu duyurmuştu. Gül’e gelince; yine Hasan Cemal kendisiyle yaptığı görüşmeden sonra 7 Nisan 2007’de, “Abdullah Gül'e ister istemez NOKTA dergisinin günlüklerini soruyorum. Bir bölümü yazılmamak kaydıyla ilginç noktalara değiniyor” dedikten sonra, Gül’ün şu sözlerinin altını çizmişti: “Bunları basında çıkmadan önce biliyorduk…Bunlarla ilgili bilgiler, devlette bilmesi gereken yerlere bildirilmiştir. Bilmesi gerekenlerin bilgisi vardır. Zaten savcılar da gereğini yaparlar”.

Belli ki iktidar, “ETÖ”den 2003-2004’ten, darbe günlüklerinden en azından 2006’dan beri haberdar. İyi ama operasyonlar için acaba neden Haziran 2007’ye kadar beklendi?

MİT’in 2005 tarihli “PKK’yı Dağdan indirme” planının infiale yol açması, 17 Mayıs 2006’daki Danıştay saldırısının “türban kararı” yüzünden yapıldığının ortaya çıkması, Mayıs 2007’de Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinin engellenmesi, Cumhuriyet mitingleri mi “ETÖ” operasyonlarını tetikledi? Yoksa hem bunlar, hem sonraki olası engelleri bertaraf etmek üzere “ETÖ”yü yaratmanın hukuki, siyasi, sosyal, psikolojik altyapısını oluşturmak için mi bu kadar beklendi. Telefon dinlemeleri, gizli tanık uygulamasıyla ilgili düzenlemeler vs…Galiba hepsi birden.

Nitekim o yasal düzenlemelerin neredeyse sadece “ETÖ” için kullanıldığını gördük. Mesela Savcı Zekeriya Öz, Danıştay ve Ergenekon’un birleştirilmesi için en başından ısrar etti ve nihayet o birleştirme oldu. Son iddianamede, milyonların katıldığı Cumhuriyet mitingleri için açıkça “sözde” denildi…

Ve en nihayet MİT’in Temmuz 2005 tarihli PKK’yı dağdan indirme planı “Kürt açılımı” olarak yeniden Türkiye’nin önüne kondu…


Meyyal UYGUR, 19 Ağustos 2009
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Gerçek Ergenekon, “Kürt Açılımı” ve Karargâh - 1

İletigönderen borabey » Prş Ağu 20, 2009 12:41

SayınZafercem

ETÖ-Kürt açılımı-FT ilişkileri ile ilgili olarak bir öngörümü paylaşmak istiyorum.
2009 sonbaharı bir çok açıdan kritik geçeceğe benziyor.Öncelikle iç ve dış odaklara bağlı 3 temel güç odak noktası hayati bir tercih ve seçenekle karşı karşıya geldiler.
I. senaryo;AKP-Genelkurmay ve FT üçgeni içinde kim kiminle ittifak yapacak? AKP ve özellike RTE "istememesine" karşın iktidarını devam ettirmek için zorunlu olarak işbirliği yaptığı FT ile birleşip Genel Kurmaya karşı bir güç birliği mi oluşturacak, yoksa AKP-asker ittifakı sağlanıp FT aradan çıkartılacak mı? MİT bu işin neresinde olacak? Haziran 2009 ayını hatırlıyalım.RTE-İlker Bağbuş görüşmesi-arkasından İB ve MİT Müsteşarının görüşmesi ve FT ile ilgili olarak MİT nezdinde başlatıldığı iddia edilen yeni ve çok kapsamlı bir rapor hazırlığı...Bir il Başsavcılığının FT ile ilgili yeni bir soruşturma başlatması, MİT içindeki az sayıda FT yandaşlarının pasifize edilmesi, Başta Maliye Bakanlığı Müsteşarlığı(ki bu müsteşarlık FT açısından elde edilmesi zorunlu en önemli kalelerin başında gelmekteydi) olmak üzere üst düzey bürokrat atamalarında FT yanlılarının atanmaması vs...Nitekim bu anlamda güç ve kan kaybetmeye başlayan FT ve arkasındaki güçler paniğe kapılarak son iki yıldır "güneydoğu sorununu biz çözeriz iddiası" ile yola çıkan FT'nin bu yöndeki çalışmalarının başarıya ulaşamaması sonucunda AKP'yi kaybetmemek için şerefsiz bebek katili terörist başı üzerinden mesaj verdirerek oyundan çıkartılmaması yönünde bir işlem başlatılmış ve AKP'ye terörist başı üzerinden "benimle olan ittifakını bozma-yoksa haaa" mesajı ile aba altından sopanın ucu gösterilmiştir. AKP'nin kürt açılımı açıklaması ile pandoranın kutusu açılmıştır.Bu saatten sonra Askerin tam desteği olmadan hiçbir açılımın netice vermesi olanaklı olamayacağına göre FT köşeye sıkışmıştır.Nitekim Terörist başının açıklamasına karşın ihtiyatlı bir dil kullanmaya özen gösteren FT yanlısı medyaya karşı TARAF gazetesinin başlattığı sıkıştırma kampanyası ve APO ile işbirliği çağrısı hain oyunu deşifre etmiştir. Genelkurmayın suskunluğunu bozması noktasında tablo biraz daha netleşecek ve birinci senaryo ile ilgili daha net görüntü ortaya çıkacaktır.
2.senaryo; Genelkurmay-FT ittifakı ile AKP'nin bitirilmesi...Bu en olasılıktır. TÜRKİYE DEVLETİNİN isminin bile tartışılabilinmesinin gerekliliği açıklayan imam Hilmi lakaplı eski br komutanın döneminde,bir ara "FT Türkiye'nin MİLLİ CEMAATİ" olsun girişim ve niyetlerinin gerçekleşmemesi üzerine CİA destekli (bilgi ve finans açısından) FT yandaş medyası üzerinden askeri kurum ve şahıslar üzerine başlatılan "medya linci" de TSK.nin kurucu felsefe ve ideolojisinin korunması idealinden vazgeçmemesi nedeni ile sonuç vermemiş ve gelinen nokta itibari ile bu ittifakın da gerçekleşmesi olasılığı kesilikle ortadan kalkmıştır.
3.Senaryo; Gönlümüzden geçen senaryodur. Açıan pandoranın kutusundan çıkanların AKP ve FT.yi bitirmesi ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesinden ilham alan bir devlet restorasyonu ile bu günki yapının sonlandırılmasıdır.Günlük çekişme ve çatışmanın-suni gündemlerin dışında bu yönde uzun zamandan beridir bir çalışmanın içten içe sürdürüldüğüne inanan bir birey olarak, bugünü tasfiye edecek geleceği yeniden dizayn edecek bir kadronun ve hareketin vakti saati geldiğinde ortaya çıkacağı inancı ve ümidi içinde sonbaharı bekleyelim.Bakalım mevlam ne eyler? Ne eylerse güzel eyler...
En içten sevgi ve saygılarımla.
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06


Şu dizine dön: Yazı Dizileri | Genel & Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x