
Frances Stonor Saunders’ın “Parayı Verdi Düdüğü Çaldı / CIA ve Kültürel Soğuk Savaş” (Doğan Kitap. 2004) kitabınızı okudunuz mu? “İnsanların kafalarını ele geçirme savaşı” veren CIA’nin entelektüel, ideolojik süreçleri nasıl etkilemeye çalıştığı anlatılır. Aynı kitapta bir de çok doğru “Psikolojik savaş” tanımı verilir. Buna göre psikolojik savaş “Söz konusu kişinin kendisinin inandığını sandığı nedenler yüzünden, sizin arzu ettiğiniz yönde hareket etmesidir.”
Burada kilit kelime “İnandığını sandığı nedenler”dir. Bu, kişiler için olduğu kadar, toplumsal gruplar, siyasi akımlar hatta devletler için de geçerlidir. Tuzak buradadır ve yıllardır Türkiye’de de uygulanmaktadır. Bilerek hizmet eden çok dar bir entelektüel azınlık dışında çoğunluğun işin farkında olması bile gerekmez. O yüzden burada herkes “Satın alınmıştır”, yahut “CIA ajanıdır” demiyorum.
Örneğin “AKP İslamcıları”nın büyük kısmı samimi olarak “İslami hassasiyetler”e hizmet ettiklerini zannedebilirler. Ancak AKP’nin pratiğine, bölgesel rolüne baktığımızda gerçekte ABD’nin paralelinde hareket ettiğini görürüz. Ya da geçmişteki soğuk savaş kesitinde “Anti-komünizmi”ni sürdürenler içten şekilde “Milliyetçi” düşüncelere hizmet ettiklerini sanabilmişlerdir.
Oysa dönemin konseptinin onların zihinlerine yansımasından başka bir durum değildi. (O süreç içinde CIA “Komünist olmayan solu”, “Yeni-Sol akımlar” ı, Troçkist, Maoist, anarşizan grupları, Anti- Sovyet sol oluşumları, vb desteklemişti.) Birileri zihinleri öyle dizayn etmişti!
Şimdi de öyle anlaşılıyor ki aynı şey sol için de tasarlanıyor. “ABD İslamcıları”nı başarıyla yaratmışlardır. Sıra “ABD solcuları”na gelmiş olsa gerek. Bunu “Nereden çıkartıyorsun?” derseniz CIA’nın eski Türkiye ve Ortadoğu İstasyon Şefi olan Graham E. Fuller’ın röportajından dolayı derim. Fuller, sıradan bir istihbaratçı değildir. Aynı zamanda istihbaratın “Entelektüel arka planı”na dair tezler üreten birisidir. İşte şimdi aynı Fuller çıkıp “Türkiye’de daha çok sol hareket görmek isterdim” diyebiliyor. Sanırım bu alanda bir ”Boşluk” ya da “Zafiyet” tespit ettiler. “Eski solcu liberal yığınak”la işi götüremeyeceklerini, onların miadını doldurduklarını ve sola yeterince nüfuz edemediklerini düşündüler. Bu kez daha “İçeriden bir dönüşüm” arzular oldular.
Dahası AKP’nin artık projelerine yeter cevap getiremeyeceğini, sol ayağın desteği olmadan projelerinin tökezleyeceğini fark etmiş ya da doğrudan işi sola ihale etmek
istiyor olabilirler. (Proje “Türkiye himayesinde entegre Kürdistan” olsa gerek!) O yüzden “Dereyi geçerken at değiştirmeye” bile karar vermiş olabilirler. Yani “Neo-Osmanlıcılık” bitti “Yaşasın Birleşik Ortadoğu Halkları” denebilir! Sizi bilmem ama ben bundan sonra soldaki yeni oluşumları, birlik veya ayrışmaları, kavgaları, “Yeni tezler”i, hatta lider, ekip, kadro değişimlerini, program, söylem, revizyonlarını, tutum alışları, öne çıkan sloganları, vb. bir de bu açıdan değerlendirmeye karar verdim. İlginç noktalar gözleyeceğime bahse girerim!...
Atilla AKAR, 9 Nisan 2012