
29 Mart yerel seçimlerinin sonuçlarını analiz edebilmek için henüz çok erken. Çünkü; tüm bölgelerde henüz resmi sonuçlar elimize geçmedi. Bazı bölgelerde, CHPnin, bazı bölgelerde ise AKPnin itirazları var. Bu itirazlar birkaç gün içinde sonuca bağlanacak. Belki bazı belediyelerde değişiklikler olacak. Belki de hiçbir şey değişmeyecek. Ancak gerçek tablo, itirazların ardından netleşecek.
Ortaya çıkan tabloya baktığımızda, ilk elden şu yorumları yapabiliriz:
CHP, halkın partisi olduğunu bir kez daha kanıtladı. CHP üzerine yapıştırılmaya çalışılan elitler kulübü suçlamasını tarihe gömdü. Uzun süredir oy alamadığı varoşlarda, AKPyi çözmeye başladı. AKPnin garanti olarak gördüğü, Ataşehir, Kartal, Maltepe, Silivri, Çatalca, Sarıyer, Adalar, Büyük Çekmece, CHPnin eline geçti. Cekmeköy, Tuzla, Beylikdüzü, Beyoğlunda ise CHP patlama yaptı. Bu dört ilçedeki sonuçlara itiraz ettik. Çekmeköyde AKPnin sadece 125 oy fazla aldığı görülüyor. Oylar yeniden sayılacak. Tuzlada ise 900 (dokuz yüz) oy fark var. Burada da oylar yeniden sayılıyor.
İstanbulda Pazar gecesi ortaya çıkan tablo, halkla buluştuğumuzda, halka gitiğimizde, halkın diliyle konuştuğumuzda, onların sorunlarına çözümler ürettiğimiz konusunda ikna edici projeler ortaya koyduğumuzda, başarının hemen yanıbaşımızda olduğunu gösteriyor.
Genel Başkanımız Deniz Baykal ile saygıdeğer çalışma arkadaşımız Kemal Kılıçdaroğlunun ortaya koyduğu enerji, vizyon, sorunlara yaklaşım ise, CHPyi İstanbulda daha da yukarılara çıkaracağımızın ipuçlarını veriyor. Seçim sürecinde gördük ki; halk iktidara adeta bir ders vermek istiyor. Kılıçdaroğluna gösterilen ilgi, genel başkanımızın katılacağı mitingde yaşanan izdiham, bunların somut örnekleri.
AKP açısından İstanbulda artık sıkıntılı günler başladı. Birkaç yıldır anlattığımız her şeyi, halkın can kulağıyla dinlediğini gördük. Halk, sanılanın aksine, yolsuzluklara karşı kayıtsız değil. Bunu miting alanlarında hissettik. Sayın Kılıçdaroğlu da ben de ne zamanki proje anlatmaya başlasak, alandan hep şu ses yükseldi: Başkan boşver projeyi, Deniz Fenerini anlat, Topbaşı anlat, rantı anlat deniliyordu. Çünkü; herkes cebinden çalınan paranın, AKP yandaşlarına aktarıldığını artık görmeye başlamıştı. Bu yüzden ne zamanki yolsuzlukları gündeme getiriyorduk, o zaman alanlar adeta yıkılıyordu.
Bu çabamızı önümüzdeki dönemde de göstereceğiz. Artık daha güçlüyüz. 2 milyon beş yüz bin oy aldık. 4 olan belediyemizi 12ye çıkardık. Birçok bölgede AKPnin ensesindeyiz.
Şimdi İstanbulda daha sıkı bir muhalefet dönemi başlıyor. İstanbulun Avrupadan girişi, CHPli belediyelerin oldu. Silivri, Çatalca, Büyükçekmece, Bakırkö ve Avcılar CHPde. Boğazın önemli bir kısmı CHPnin. Sarıyer ve Beşiktaş iki inci tanesi olarak yan yana duruyor. Anadolu Yakası ise şimdi daha bir güzel. Kadıköy artık yalnız değil. Sıkıştırılmaya, düşürülmeye çalışılan Kadıköy, artık sırtını Ataşehir, Maltepe ve Kartala yaslayacak. Yüzünü ise Adalara çevirecek. Bunlara Tuzlanın eklenmesi işten bile değil..
Barış Yarkadaş hemen yanı başımda, AKPnin İstanbul planları bozuldu diye yazmış. Tespit doğru. AKPnin işi çok zor artık İstanbulda. CHPli belediyeler, hiç kimsenin evini yıkmayacak. Maltepe, Kartal, Ataşehir kimseye peşkeş çekilmeyecek. 3. Köprünün ayağının Sarıyerden geçip geçmeyeceğine Sarıyer halkı karar verecek. Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ve arkadaşları, tavrını halktan yana koyacak.
AKP Ben yaptım oldu diyemeyecek. Haydarpaşanın yok edilmesine, hep birlikte karşı çıkacak, ranta ve talana daha güçlü bir direniş sergileyeceğiz. 2.5 milyon İstanbullu, bize bunun için görev verdi. Sadece görev vermekle kalmadı, 12 belediyede deneyiminizi daha da artırın, yerel iktidara hazır olun dedi.
NOT: Yerel seçim sürecinde, Sayın Kemal Kılıçdaroğluyla omuz omuza çalıştık. Sayın Alper Ünlü, büyük katkılar sundu. Bilim adamlarımız, İstanbula yeni bir vizyon katacak projeler ortaya çıkardı. Özellikle gençler kadınlar, seferber oldu. Binlerce insan, CHPnin iktidarı alabilmesi için mücadele etti. Partimize yeni insanlar katıldı. Örgütlerimiz daha da güçlendi. Büyük bir potansiyelin olduğu ortaya çıktı. Umutlarımız tazelendi.
Bu gerilimli süreç içinde, hayal kırıklıkları, çatışmalar, küskünlükler oluştu. Bunlar siyasetin doğal mecrasında yaşandı. Ama bunları şimdi biraz geriye atalım. Önümüze bakmanın zamanıdır. Daha çok çalışmamız ve daha çok iş yapmamız gerekiyor. 29 Mart sürecinde, kazanabileceğimizi hep birlikte gördük.
Son bir söz de emeği geçen tüm arkadaşlarımıza Sizlerin emeği olmasa, halkın umudu olamazdık. Yarınlara daha umutla bakabiliyorsak, bu sizlerin çabaları sayesindedir.
Gürsel Tekin, GERÇEKGÜNDEM - 31 Mart 2009