Haçlı Seferlerinden Çok Şey Öğrenen Başbakan / Muharrem BAYRAKTAR

Haçlı Seferlerinden Çok Şey Öğrenen Başbakan / Muharrem BAYRAKTAR

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Eyl 02, 2013 10:51

Haçlı Seferlerinden Çok Şey Öğrenen Başbakan

Ortadoğu’da ortaya koyduğu Batı yanlısı politikalardan dolayı başbakanı sürekli eleştiriyoruz ama başbakanın aslında bir şeyi gizlediği yok. Her şeyi açık açık söylüyor.

Mesela Haçlı Seferlerini şu sözlerle “AK’lamaya çalışıyor:
“Doğu ile Batıyı ayrıştıran en büyük seferlerin Haçlı Seferleri olduğu iddia edildi. Haçlı seferleri bütün tarafların birbirini tanıdığı, birbiriyle iletişime geçtiği, bir birbiriyle ittifaklar kurduğu en önemlisi de sanat noktasında alışverişte bulunduğu dönemlerdir.”

İslam’a karşı yapılmış imha savaşı olan ve yüz binlerce Müslüman’ın katledildiği diri diri yakıldığı, dilim dilim kesilerek kaynar kazanlara atılıp haşlama yapıldığı Haçlı Seferlerine “tanışma kaynaşma, sanatsal işbirliği” diyen başbakan, bugün Suriye’ye karşı yapılan Haçlı Saldırısında kimin safında yer alacaktı?

Elbette Haçlı dostlarının.

Onların sanatsal alışverişine bayılıyor çünkü.

Irak’ta hava sahamızı Amerikan uçaklarına açarak yüz binlerce Müslüman’ın ölümüne sebep olurken de, Libya’da İzmir’i Haçlı güçlerine üs olarak tahsis ederken de, Afganistan operasyonunda da ve nihayet Suriye’ye karşı girişilen imha operasyonlarında da hep Haçlının yanında.

Onun amacı sanatsal alışveriş.

Siyaseti sanat için yapıyor!

Haçlıya yaranmak için, şirin gözükmek için Batılı kaynakların bile tarihin en büyük vahşeti olarak yazdığı Haçlı Seferlerini “sanatsal alışveriş” düzeyine indiren başbakanın gözünden Mısırlı Esma için dökülen gözyaşlarına inananlar var elbette bu ülkede.

Çünkü tıpkı Haçlı Seferlerine yaptığı “sanat” yorumu gibi “ağlamak da sanattır.”

Ne zaman nerede ağladığını iyi bileceksin.

Başbakan Haçlıyı aklayan bu konuşmalarının gereği olarak Medeniyetler İttifakı toplantılarına davet edildi, konuşmalar yaptırıldı. Alkışlandı, pohpohlandı.

Sandı ki böyle konuşursam Türkiye’yi AB’ye alacaklar.

Ama “Haçlı saferlerine” sanat alışverişi diyen o konuşmalardan sonra Hırvatistan AB’ye alındı. Bulgaristan AB’ye alındı. Romanya AB’ye alındı.

Ekonomileri berbat olan ama geçmişten bugüne Haçlı ittifakına mensup Hıristiyan ülkeler bir bir AB’ye alındı.


Erdoğan ise “sanatsal” konuşmalarıyla kaldı.

Ama bitmedi.

Erdoğan’ın Batılı dostları O’nu tamamen unutmamışlar, dışlamamışlardı.

Sarkozy’nin bir konuşmasını aktaralım: “Müslüman Türkiye’nin Avrupa’da yeri yok.” (30 Mayıs, 2008)

Adam açıkça “Siz Müslümansınız, üstelik Türksünüz, başka kapıya!” diyordu. Daha ne desindi.

Mehmet Ali Birand’ın yazılı olarak sorduğu sorulara verdiği cevapta Sarkozy “başka kapının neresi olacağını gösteriyor: “Türkiye’nin gerçek yeri AB (Avrupa Birliği) değil, Ortadoğu’dur.”

Hatta şunu da ilave ediyor: “Türkiye’nin AB’ye kızıp eksen kaydıracağını, stratejik ittifaklarını değiştireceğini sanmak bu ülkeyi küçümsemek olur.” (25 Şubat 2011, Posta) (Not: Mehmet Ali Birand, 1 Nisan 2003 tarihli yazısında AB hedefini asla bırakmamamızı, biz kaç kişinin boş boğazlığı yüzünden bu haktan vazgeçmememizi söylerken, Sarkozy’nin “özel statü verelim de AB dışında kalın” teklifine “bu teklifi düşünmeliyiz” diyordu, iyi mi!).

Mesaj açık: “Siz Müslümansınız. Ancak Arap dünyasıyla beraber olabilirsiniz. Bize kızıp, nasıl olsa stratejik birlikteliğimizi bozacak haliniz yok. (Bundan çok eminler! M.B) Sizi özel statüde AB’ye bağlayalım. Ama nihai olarak Ortadoğu’da kalın. Nasılsa BOP’un eş başkanı olmuşsunuz. Brüksel’de ne işiniz var!” (Muharrem Bayraktar, Yeni Mesaj, 3 Mart 2011)

Demem o ki Avrupa, Türkiye’ye “yeni bir görev verdi.”

Dediler ki;
“Sizi aramıza almayacağımızı biliyorsunuz. AB’de yeriniz asla olmayacak. Sizin de “kovsak bile Avrupa’yı terk edecek haliniz yok!” O halde Ortadoğu’da Avrupa adına ortalığı karıştıran bir ülke olun. Yeriniz Avrupa değil Ortadoğu. Ama Ortadoğu’da da bizim adımıza, bizim kriterlerimize göre ve asla İsrail’i kızdırmadan güç kavgasına girin. Hadi marş Maraş!”

Türkiye, aldığı bu misyonu “eyvallah!” diyerek kabul etti.

Bugün Suriye’de gırtlağına kadar pisliğe batmasının hikâyesi budur.

Lübnan’da kaçırılan pilotların, Somali’de bombalanan elçiliğimizin, Irak’a giden Türk bakanların uçağının inemeden geri döndürülüşünün, İran’la aramızdaki soğuk savaşın sebebi budur.

Dış politikayı başbakanın gözyaşlarından ibaret görenler, gerçeği iyi algılamalı.


Muharrem BAYRAKTAR, 1 Eylül 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

cron

x