Halkı “göbeğini kaşıyan adam” sanan kim?

Halkı “göbeğini kaşıyan adam” sanan kim?

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Şub 15, 2009 11:25

Hiç susmuyor Tayyip Erdoğan... Susmuyor ama konuştuğunda da diğer ülkelerdeki gibi “hangi partiden olursa olsun” sonuçta koca bir topluma, ülkeye Başbakanlık yapan biri gibi değil, her zaman sadece partisinin genel başkanı olarak konuşuyor.

Belediye başkanlarıyla adaylar arasında bir sorun mu var, AKP’li Belediye Başkanı’ndan önce Erdoğan atılıyor öne... Belediye’de yolsuzluk haberi mi var o cevaplıyor. Hayvanları sevmekte ne kötülük varsa, bir köşe yazarının “köpek sevgisi” bile onun ağzında aşağılayıcı bir ifadeye, hakarete bürünebiliyor. (Oysa bazen insanlara karşılıksız sevgi verebilen hayvanları sevmek, nefret içinde yaşayan bazı insanların yaptıklarına karşı sağlığı koruyucu ve çok daha yerinde olabilir. Köpek sevgisi “normal” insanları sevmeye ise engel değildir, tam aksine hayvanları sevebilenler “sevmeyi, sevgiyi bilen, yufka yürekli insanlar”dır.)

Kendisinin “en az 3-5 çocuk” diyerek arttırmaya çalıştığı “eğitimsiz ve siyasi yalanlara kolayca inanabilen kesim” için söylenmiş “göbeğini kaşıyanlar” ifadesini kendi seçmeni kastedilmiş havasına sokuyor ki bir yandan bunu yazana nefret toplayabilsin, bir yandan da gemileri, altın-pırlanta işlerini, bin türlü yolsuzluğu unutturarak “mağdur rolü”nü sürdürebilsin.

Tam bir içler acısı durum. Tam bir; halkı “göbeğini kaşıyan adam sanma” sendromu... Onları bu kimlikle gören, aptal zanneden kendisi aslında. Sadece Sinop konuşmasına bakmak bile bunu anlamaya yetiyor.

Milleti partisiyle ilgili arş-ı alâya çıkan yolsuzlukları duymasınlar diye yine medya boykotuna çağırmış. “Biz medyanın kurduğu parti değiliz” diyor. Bu doğru, medya parti kurmadı ama kendi partisi dünya tarihinde ve cumhuriyet tarihinde ilk kez “koca bir yandaş medya” kurdu, bunun için Avrupa raporlarına geçen dev kredileri devlet bankalarından almaktan bile çekinmedi.

“Yalan yazan medya” diyor, bu yanlış. (Başbakan olduğu için ‘yalan’ demiyorum...) Asıl rahatsız olduğu medya “doğruları, kendi medyasının asla duyurmadıklarını” yazan medyadır.

Ekonomik krizin tek sorumlusunun ABD olduğunu söylüyor, “kriz ABD kaynaklı” diyor. Krizin ABD’den başladığı doğru ama hemen sonra küresel hale dönüştü ve tek önlem almayan (“teğet geçti” diyen) ülkenin Türkiye olduğu, yolsuzlukların buna etkisi de IMF raporunda ve ekonomi kuruluşları raporlarında açıklandı.

Kadir Topbaş’ın dünürü ve Cihan Kamer’le ilgili arazi, imar yolsuzluğu hakkında “eğer arazi ranta dönüşüyorsa neden Futbol Federasyonu’na hibe edildi” diyor. Yine yanlış, hibe edildi ama arazi rantı Kılıçdaroğlu tarafından gündeme getirildikten, medyada açıklandıktan sonra, alelacele...

Erdoğan konuşmasının sonunda Sarı Saltuğ’un “Sözün kesin olsun, Hak dilinden gelsin” deyişini almış. “Hak”tan söz edenlerin Hak’ka layık şekilde dürüst olmaları gerekir. Sözleriyle de, davranışlarıyla da...

Bir yandan yolsuzluklara bulaşıp bir yandan özdeyişlerle halkı “göbeğini kaşıyan adam” yerine koymak da bir başka büyük yanlıştır.


***


Din ve Kur’an üzerine yalanlar

Dün yarım kalan yazımıza son paragraftan devam ediyoruz...

Yine TV’de Hidayet Şefkatli Tuksal bir CHP milletvekiline “CHP Kur’an kurslarına karşı çıktı” diyordu. Karşıdan zayıf bir “kaçak” itirazı geldi ama duyulmadı. Oysa CHP’nin tepkisinin veya diğerlerinin “sadece kaçak Kur’an kurslarına karşı” yapıldığını, Diyanet’in ülke çapında 7000 kursuna hiçbir itirazın olmadığını şüphesiz Hidayet Tuksal da biliyor ama yine de bu yanıltmacayı yapıyordu.

Geçen hafta Radikal Gazetesi’nde çıkan Tarık Işık imzalı bir yazıda ise AKP’nin “Tüm Türkiye Belediye Başkan Adayları Tanıtım Toplantısı”nda belediye başkan adaylarına dağıtılan “Türkiye Bu Işıkla Aydınlanıyor-Bırakın Işık Açık Kalsın” isimli kitap anlatılmıştı.

AKP görevlilerinin kitapçıktan almak isteyen gazetecilere engel olduğunun da belirtildiği yazıda, kitapçıkta CHP için yazılan akla hayale gelmedik yalanlar sıralanmıştı.

Bütün bu yalanların yanında tabii ki din unutulmamış ve CHP’nin camileri kiliseye çevireceği gibi bir acımasız yalan da eklenmiş:

“Minarelerde Türkçe ezan okutulur, camilerde halılar kaldırılıp sıralar konur.”

Doğrusu ezan sadece namaz vaktini bildiren bir çağrı olduğu için Arapça olmasının da mahzuru yok ama Türkçe olmasını AKP neden ağır suç gibi empoze ediyor anlamak zor. “Camilere sıralar konması” gibi hiçbir dönemde görülmemiş bir yalanı nasıl bulduklarını ve vicdanlarına nasıl sığdırdıklarını, sıkılmadan nasıl yazabildiklerini anlamak da çok zor.

Cevabı: “Artık hangi konuda utanma, sıkılma kaldı ki” olmalı.

Şimdi belediye başkan adayları harıl harıl bu kitapçığa saf halkı inandırmakla meşguldür. Aynen Kadir Topbaş’ın “Eskiden insanlar Kur’an’ı saklıyordu” sözüne inandırmaya çalıştığı gibi!


Ruhat Mengi, Vatan - 15.02.2009
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 5 konuk

cron

x