Hep İhanet (1-2) / Hüsnü MAHALLİ

Hep İhanet (1-2) / Hüsnü MAHALLİ

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Ağu 01, 2014 14:07

Hep İhanet (1)

İsrail devletinin kurulduğu 1948 yılından bu yana Filistin halkı Müslüman ve özellikle Arap ülke yönetimlerinin ihanetine uğradı, uğruyor. Bu yönetimler her zaman Filistin davasını kendi iç ve dış politikalarının propaganda malzemesi olarak kullandılar..

Filistin halkı bu ihanetlerin bedelini çok ağır ödedi, ödüyor. Filistin halkının yönetimleri de zaman zaman bu ihanetlerin parçası oldu. Bölgesel denklemlerin taraf ve kurbanı olan Filistinli gruplar az savaşmadı kendi aralarında.

Çok gerilere gitmeyelim.

Halit Meşal 1996'da Hamas liderliğine seçildi. 25 Eylül 1997'de MOSSAD zamanda Başbakan olan Netanyahu'nun emri ile Amman'da ikamet eden Meşal'i zehirledi. Zehirleyenler yakalanınca Ürdün Kralı Hüseyin Netanyahu'dan panzehiri istedi. Vermeyince Başkan Clinton devreye girdi ve Meşal kurtuldu. Ancak iki yıl sonra aynı Kral ABD'nin ricası ile Meşal'ı kovdu. O da babasına darbe yaparak iktidara gelen, gelir gelmez rezil Elcezire'yi kuran ve ABD'ye iki büyük üs veren Katar Emiri Hamed'in yanına gitti. Meşal burada bir kaç ay dayandı ve kendisini buyur eden Hafız Esad'ın yanına gitti.

Hamas çok hızlı bir şekilde güçlenmeye başladı. Çünkü diğer Filistinli gruplar gibi o da İran ve Lübnan Hizbullah'ının desteğini almaya başlamıştı. Bu durum ABD işbirlikçisi Arap yönetimlerini çok kızdırmıştı. Başta Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün olmak üzere Arap yönetimlerinin büyük bölümü 'Alevi' Esad'ın korumasındaki radikal Sünni Meşal ve Hamas'a karşı plan üzerine plan yapıyordu. ABD ve AB ise Şam'a heyetler göndererek Hafız Esad'a ve sonrasında Beşşar Esad'a 'Hamas'ı Şam'dan kov bizden ne dilersen dile' diyordu. Esadlar ise her seferinde 'İsrail işgal ettiği Filistin, Suriye ve Lübnan topraklarından çekilsin ve bağımsız Filistin devleti kurulsun o zaman Hamas diye bir konu kalmaz' diyordu. Yahudi lobilerinin etkisinde kalan ABD ve AB ülkeleri ise her zaman İsrail'den yana tavır aldılar.

O sıralar Erdoğan ve AKP henüz ortalarda yoktu.

Ama asıl sürpriz Ocak 2006'da yaşandı. İşgal altındaki Filistin topraklarında yapılan seçimlerde İslamcı Hamas parlamento çoğunluğunu elde etti. Batı'nın teşviki ile seçime son anda katılan Hamas'ın bu zaferi herkesi şaşkına çevirmişti. Bazıları da bu zafer ile Hamas'ın radikal çizgisinden vazgeçerek siyasal bir harekete dönüşebileceğini düşünüyordu.

Örneğin 13 Şubat 2006'da Meşal'ı Ankara'da misafir eden AKP'liler gibi.

Örneğin aynı günlerde Meşal'ı Moskova'ya davet eden Ruslar gibi.

Ama birçok iç ve dış karmaşık nedenden dolayı olmadı.

Olmayınca ABD, AB ve onların bölgesel işbirlikçileri çok kızdı.

İsrail Temmuz 2006'da Hamas'a destek veren Lübnan Hizbullah'ına saldırdı.

Bu savaşta büyük yenilgi alan İsrail Aralık 2008'de Gazze'den intikam almaya kalkıştı.

Her iki savaşta Sünni Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan dolaylı da olsa İsrail'in yanında yer aldı.

'İslamcı' ve Sünni Erdoğan-Gül İkilisi Sünni Hamas ve Şii Hizbullah'ın hamisi Alevi Esad'ın yakın dostu idi. İsrail ile Suriye'yi barıştırmak çabasında Başbakan Olmert'ten kazık yiyen Erdoğan bildik 'one minute' tavrı ile intikam almaya kalkıştı.

Katar Şeyhi Hamed ise Suudilerin bölgesel rolünü kapmak için ikili oynuyordu.

Bütün bu süre içinde Filistin halkı öncesinde olduğu gibi bölgesel ve uluslararası pazarlıkların vazgeçilmez bir malzemesi olarak çok acı çekiyordu.

Sonra 'Arap Baharı' denilen oyun sahnelendi.

Mısır, Tunus, Libya ve Fas'ta Müslüman Kardeşler iktidara taşındı.

Müslüman Kardeşler kökenli AKP yönetimindeki Ankara çok sevinmişti.

2004-2010 döneminde Alevi Esad, Şii İran ve Irak, Lübnan Hizbullah ve diğer Sünni ülkeler ile dostluk ilişkileri geliştirerek bölgesel model olma yolunda önemli adımlar atan Erdoğan bu kez yalnızca Sünnilere model ve lider olma hevesine kapılmıştı.

'Büyük Patron' ABD bundan çok hoşlanmıştı.

Laik cumhuriyetin ürünü olan Türk İslamının özgün modeli olan AKP Arap İslamcılarını yola getirecekti.

Herkes Batı ve İsrail dostu olacaktı.

Ama ortada bir sorun vardı : Alevi Esad ve onu destekleyen Şii İran, Irak ve Hizbullah ..

Erdoğan ve bölgesel Sünni müttefikleri bu mezhepsel söylemi çok sevmişti.

El ele verip Hamas yönetimine ' Sünnileri öldüren Esad'ın yanından ayrılın' denildi.

Meşal ve ekibini kandırmak zor değildi.

Ortada Erdoğan'ın Osmanlı karizması ve Katar Şeyhi'nin paraları vardı.

Üstelik Kahire'de Mübarek değil Müslüman Kardeş Mursi cumhurbaşkanı koltuğunda oturuyordu.

O da başlangıçta İsrail'e sıcak dostluk mesajları gönderip Gazze ile olan gizli tünelleri yıktı ama daha sonra Hamas'a el altından yardım etmeye başladı. Bu ve benzeri yardım ve desteği Erdoğan ve Şeyh Hamed'den alan Meşal, Mısır üzerinden ilk kez Gazze'ye gitti. Meşal İstanbul üzerinden Gazze'ye uçarken yüzlerce Hamas militan'ı Esad yönetimine karşı savaşmaya başlamıştı bile. Bazılar ise İsrail'e karşı yapamadıklarını Suriye halkına karşı yapmaya başlamıştı : İntihar saldırıları..

Ama plan istenildiği gibi işlemiyordu.

Neden ve nasıl onu da yarına bırakalım.

Hüsnü MAHALLİ, 31 Temmuz 2014
hmahalli@hotmail.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Hep İhanet (1-2) / Hüsnü MAHALLİ

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Ağu 01, 2014 14:34

Hep İhanet (2)

Dünyada benzeri olmayan bölgesel ve uluslararası bir saldırı ile karşı karşıya kalmasına rağmen iktidarını koruyan Esad, başta Erdoğan olmak üzere bölgesel ve uluslararası ülke liderlerinin planlarını bozdu.

Esad direnince tümü Sünni olan Tunus'taki İslamcılar çuvalladı, Libyalı Sünni İslamcılar birbirini boğazlamaya başladı, Sünni Sisi Sünni Müslüman Kardeş Mursi'yi devirdi, Yemen'de Sünni Kaide'ciler Sünni iktidara karşı saldırılarını yoğunlaştırdı ve son olarak Suriye'de Esad'a karşı savaşan Sünni IŞİD, Nusra ve ÖSO militanları birbirlerinin kafalarını kesmeye başladı.

Erdoğan Arap ve Müslüman dünyanın lideri olamadı.

Erdoğan'ın bölgede bir tek dostu kaldı: Bol paralı Vahabi mezhepli Katar Emiri.

Hamas ise ortada kaldı.

Çünkü İsrail ile normalleşme sürecini başlatan Ankara onunla ilgilenmez oldu.

Katar Şeyhi ise Yahudi lobilerinin baskısı ile para musluklarını kıstı.

Sisi, Mursi'nin müttefiki Hamas'a karşı savaş başlattı.

Önce Rafah Sınır Kapısı kapatıldı sonra Hamas terör listesine alındı.

Sisi'ye destek veren Suudi Kral Abdullah; IŞİD, Kaide, Nusra ve Müslüman Kardeşleri terörist ilan etti.

Suudi Kral ve Sisi'nin kararı ile Hamas artık terörist bir örgüt olmuştu.

Suudi Arabistan ve Mısır İsrail'in çizgisine gelmişti.

Bu suçlamadan Erdoğan yönetiminde Türkiye de payını alıyordu.

Çünkü Erdoğan Hamas'a destek veriyor ve Müslüman Kardeşler düşmanı Sisi yönetimindeki Mısır ile kavgalı. Erdoğan dostu Katar Emiri'ni ise hiç kimse sevmiyordu.

Durumu giderek kötüleşen Hamas Suriye ve İran ile barışmanın yollarını aramaya başladı.

Hamas'ın Esad'dan yüz bulamadığını gören Netanyahu 1997'nin anılarına dönerek Meşal ve ekibinden kurtulmaya karar verdi. İsrail aynı zamanda her tarafa yerleştirdiği hava savunma sistemini denemek istiyordu. Batı Şeria'da karanlık bir şekilde kaçırılan üç İsrailli gencin ölümünü bahane eden Netanyahu 8 Temmuz'da Gazze'ye saldırma kararı aldı.

Zamanlama süper.

'Arap Baharı' sonrasında Arap ve Müslüman ülkelerin bazıları hem birbirleri ile kavgalı hem de kendi içlerinde iç savaş yaşıyorlar.

Dünya ise palavradan da olsa IŞİD'in karanlık Musul işgalini konuşuyordu.

İsrail Gazze'ye saldırınca Hıristiyan dünya IŞİD'in Irak ve Suriye'de yıkıp yaktığı kiliseleri bile görmemezlikten geldi.

Filistin halkı bir kez daha bölgesel ve uluslararası tezgah ve ihanetlerin kurbanı olmuştu.

Batı ile ilişkisini düzeltmek isteyen İran kendisinden beklenen tepkiyi göstermiyor..

Hamas'ın ihanetine uğrayan Esad kendi derdinde.

Sisi yönetiminde Mısır ve müttefiki Arap yönetimler Hamas'a ders verilmesinden memnun.

IŞİD ' Allah bize İsraillileri değil, Alevi ve Şiileri öldürün dedi' modunda.

Hamas'ın Suriye savaşında destek verdiği Nusra, ÖSO ve benzeri gruplar sessiz.

Çünkü onların yaralılarını İsrail tedavi ediyor.

Katar ise her zaman olduğu gibi ortalığı karıştırmak için ikili oynuyor.

Yakında mutlaka Türkiye'ye kazık atar. Genetik bir alışkanlık.

AKP yönetiminde Türkiye ise bildiği en iyi işi yapıyor: Yüksek sesle bağırmak.

Türkiye son üç yılda Müslüman Esad'a karşı yaptığının binde birini Siyonist Yahudi Netanyahu'ya karşı yapsaydı belki de bugün İsrail yok olmuştu.

İş bununla da kalmadı.

Mısırlılar, İsrailliler ve Suudiler Filistinlilerin ölümünden Erdoğan'ı sorumlu tutuyor.

Onlara göre ' Erdoğan ve Katar Şeyhi bölgesel rollerini kaybetmemek için Hamas'ı savaşa sürükledi ve ilk günlerde sağlanan ateşkesi kabul etmemesi için baskı yaptılar'.

Filistin'de ölen çocuklar kimin umurunda!

Gazze'de yıkılan evler, akan kan ve yaşanan bunca acı olsa olsa Arap ve Müslüman liderlerin propaganda malzemesi olabilir.

Ne kadar rezil bir durum.

Siyonizme inanmış ve kendini bir Yahudi din devleti ilan eden İsrail'in Filistinliler ile tek bir derdi var: Kudüs.

Kudüs'ü sahiplenen Filistinliler aslında dünyadaki tüm Müslümanların davasını savunuyor.

Kudüs Müslümanların ilk Kıble'sidir.

Yalnızca ilk Kıble'ye değil bu Kıble'nin tüm inanç değerlerine ihanet edenlerin başka Kıble'ye secde etmesi çok normal.

Zavallı Filistinlilerin bu basit gerçeği bile duyup görmesine izin verilmiyor.

Her tarafta gürültü var.

Müslüman ülke liderleri en iyi bildikleri şeyi yapıyorlar:

Palavradan bağırmak.

İsrail ise bu zavallıların haline bakarak eğleniyor.

Ne kadar da iğrenç ve aşağılayıcı bir durum.

İhanet, her şeyi İslam adına yaptığını söyleyenlerin genetik kodlarında var.

Örnek mi?

IŞİD, ona destek verenler ve onun gibi düşünenler.

Elbette başkaları da var!

Hüsnü MAHALLİ, 1 Ağustos 2014
hmahalli@hotmail.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x