
“Mens sana in corpore sano!”
“Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.”
Juvénal
http://tr.wikipedia.org/wiki/Latince_deyi%C5%9Fler_listesi
……………………………….
13. hamle?!
Velev ki:
Esad çekildi!
Erdoğan’ın, Obama’nın sözünü dinledi!
http://www.turktime.com/haber/Anlastilar/174523
Ne olmasını bekliyorsunuz?!
Elcevap:
Suriye düştüğü an sırada İran var!
Irak var!
Türkiye var!
Siyasal “Kürt” baharı üzerinden ‘büyük Kürt devleti procesi’ var!
‘Neo Sevr’ var!
Sözün özü:
AKP ‘büyük satranç tahtası’nda neymiş?!
‘Piyon’!
‘Kukla’ değil mi?!
Netice:
AKP’nin mecburiyetleri üzerinden Atatürk Türkiyesi’ni parçalamak istiyorlar!
Gazi’nin gönüllerdeki resmini bulanıklaştırmak niyetindeler.
“Don't blur it!”
http://shiftdelete.net/yandex-ataturkun-yuzune-dokunmuyor-35864.html
Netice:
Neo Samsun Süreci!
http://ultra-turkler.blogspot.com/2012/01/neo-samsun-sureci.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/mutatis-mutandis-ve-veya-neo-canakkale-de-haarp-zamani-hayrullah-mahmud-ozgur-t30927.html
Nokta!
………………………………
“Kanlı”bahar?!
4 + 4+4?!
Nereye gider?!
Elcevap:
Görünen ve anlaşılan o ki, bu bahar çok şenlikli, çok tantanalı, çok çatapatlı, çok renkli geçecek!
Sözün özü:
Siyasal Kürtler, ayaklanacak, isyan!
İç Savaş!
http://www.turktime.com/haber/Prof-Laciner-den-Carpici-Iddia-/174525
Laik Türkler, 4+4+4 üzerinden meydanlara akacak!
28 Şubat silüet, yeniden canlanacak!
Neo 27 Nisan süreci!?
Sessiz öfke!
Netice:
AKP’nin iktidar borçlu olduğu üç artı bir Suriye üzerinden İran için bastıracak!
http://www.turktime.com/haber/Ve-Sam-dan-Cekildik/174521
Ekonomi yatak yapacak, cari açık açık ara fark atacak!
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20205021.asp
Destabilizasyon!
http://haber.gazetevatan.com/dershaneler-kapatilip-cemaatlerin/439088/1/mansetyan
http://haber.gazetevatan.com/basbugun-talebine-ret/439097/1/Gundem
http://haber.gazetevatan.com/herkes-namuslu-bir-tek-namuzsuz-biziz/439135/5/Spor
http://haber.gazetevatan.com/basbakan-onlari-da-ucagina-almaliydi/439094/11/Haber
http://www.thelira.com/haber/84062/akbankta_citi_satisi
http://haber.gazetevatan.com/Haber/439044/1/Gundem
http://www.turktime.com/haber/Anlastilar/174523
http://www.turktime.com/haber/-Angela-Merkel-/174558
http://www.forumasilturk.com/ahmet-kilicaslan-aytar/236365-curume.html
Nokta!
………………………………..
RAP… ULTRA… RAP… RAP… RAP…
RAP… RAP… İMECE… RAP… RAP…
RAP… RAP… GHOST… RAP… RAP…
RAP… RAP… HERO… RAP… RAP…
RAP… LARP… RAP… RAP… RAP…
………………………………
Kitabın adı: Uygarlığın Peşinde / Latif Mutlu Kitabı
http://alisveris.iskulturyayinlari.com.tr/tanim.asp?sid=CPHS91V7R4F56BVOR28S
http://www.latifmutlu.com/kimdir.asp?s=1
Söyleşi: Beyhan Sunal
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2010
1. Baskı: 1000 adet, Ocak 2010
432 sayfa
4 TL
(…)
Sayfa 24:
“Yetiş Ya Ali!”
(…)
Sayfa 133:
Amerikalılar “Bizim uygarlığımız” diyemez ki… Onların uygarlığıysa bıraksınlar tekerleği, bitti, bir anda bitti. Yazıyı da bıraksınlar; yazı da bu tarafın uygarlığının eseri. O halde insanlığın yarattığı bir uygarlık bu. Dinleri uygarlık saymıyorum. Dinler geçici çünkü. Hep birbirine benzer konular. Onları hariç tutuyorum. Uygarlık dediğim iyi yaşamak, teknoloji, zenginlik gibi konular.
(…)
Sayfa 181:
İzmit’te doğdu Zafer (Mutlu)! Hastanede hanım çok heyecanlanmış, doktorlara, “Bu çocuklar hep beraber oraya koyuyorsunuz. Ya Karışırsa!” demiş. “Hepsi karışır ama seninki karışmaz, çünkü seninki çok daha iri, çok daha güzel” demişler, “Onun benzeri yok!”
(…)
Sayfa 115:
Babıali’deki Ankara Yokuşu da uğradığım yerlerin arasında idi. Müze, saray ve camileri hiç gezmedim. Gidip bakmadım, merak da etmedim.
(…)
Sayfa 183:
Zafer 4 yaşında, iş seyahatlerinde yanımda gezdiriyorum. Derken bir gün yemekteyiz. Zafer’in çatalı yere düştü. Daha biz bir şey demeye fırsat kalmadan Zafer, “Garson!” diye seslendi. Garson geldi, “Çatal düştü, yenisini getir” dedi. Ciddi söylüyorum aynen böyle dedi.
(…)
Sayfa 189:
Zafer daha ilkokuldayken, “Dayım gibi gazeteci olacağım” diyordu.
(…)
Sayfa 287:
Hürriyet Gazetesi aldım baktım, “Zafer Mutlu’nun babası Latif Mutlu, Şişli’den kontenjan adayı” yazıyor. SHP kontenjan adayı!
(…)
Sayfa 307:
(Nereden geldi aklınıza müze kurmak?) Ben müzeleri eğitimin bir parçası ve tamamlayıcısı olarak düşünüyorum. İngiltere ve Amerika’ya gittiğimde zamanımın büyük kısmını müzelerde geçiririm.
(…)
Sayfa 319:
Oğuz, ortağı Hakan Akarcalı’yı bu yeni girişimin (Bilgi Üniversitesi) dışında tutmak istiyordu. Böylece ikimiz ortak olarak çalışmaya karar verdik.
(…)
Sayfa 325:
İşin ciddiyetini görünce Zafer’e telefon ettim. Bunun üzerine Sabah’tan Ahmet Vardar, Vali Hayri Kozakçıoğlu’na telefon ediyor, “Yarın Zafer Mutlu’nun babası gelecek…”
(…)
Sayfa 346:
Pekin Üniversitesi’nin yemekhanesine gittik. “A, siz domuz eti yiyebilir miydiniz?” dediler. “Yerdik” dedik. “O zaman…
(…)
Sözün özü:
Tüm milli değerlere karşı, bölücülerin ortak paydası ‘Bilgi Üniversitesi’ni kuran kafa işte bu kafa!
Zafer Mutlu’nun rol modeli, hayatı yanlış öğreten hocası işte bu hoca!
MİT, Fransız sonra da İngiliz İstihbaratı’nın kıskacındaki bir ‘hoca’nın paraya ve güce kavuşma serüveni…
Bu bağlamda, “Materyalist” Latif Mutlu’ya basit bir soru:
Kaybolan itibarı satın almak mümkün mü?!
Oğlunu vatanına, milletine sadık, kadir kıymet bilen biri olarak yetiştirmiş olsaydı, Zafer Mutlu daha mı az zengin, daha az mı başarısız, daha az mı zeki olacaktı?!
Ve/veya Bilgi Üniversitesi BOP’çuların merkezi olmasa idi, Latif Mutlu daha az mı eğitimci ya da daha az mı zengin olacaktı?!
Sizce de bir “hoca” olarak Latif Mutlu’nun geldiği noktada bir terslik, bir çarpıklık yok mu?!
Nokta!
………………………………
Kitabın adı: Çılgın Türkler Kıbrıs
http://www.dr.com.tr/Kitap/Cilgin-Turkl ... 0000391160
Yazarı: Turgut Özakman
Bilgi Yayınevi
1-2-3. Basım Mart 2012
464 sayfa
20 TL
(…)
Sayfa 18:
1844’te Yunan Başbakanı Kolettis özetle şöyle diyecekti:
“Yunanistan Krallığı, Yunanistan demek değildir. O, Yunanistan’ın ne küçük en fakir parçasıdır. Bir Yunanlı yalnız bu krallıklta yaşayan değil, Yanya ve Selanik veya tarihsel olarak Yunan olan herhangi bir yerde yaşayan veya Yunan ırkından olandır. Helenizmin (Yunanlılığın) iki büyük merkezi vardır: Atina ve Konstantinopolis (İstanbul). Atina ancak krallığın başkentidir. Konstantinopolis ise Büyük Yunanistan’ın başkentidir.”
(…)
Sayfa 146:
Rumlar’ın (Eokacılar) ortak sloganı şuydu:
“Türkler’e sakın toprak satmayın!”
(…)
Sayfa 205:
Bir gazeteci sordu:
“Çizmelerinizi ne zaman çekeceksiniz?”
İnönü yanıtladı:
“Benim çizmelerim yok, aklım var!”
(…)
Sayfa 277:
Makarios, “Hitler bozuntusu Papaz!”
(…)
Sayfa 367:
“Bir gece ansızın gelebilirim!”
(…)
Sayfa 407:
Libya Cumhuriyeti Başkanı Muammer Kaddafi, Türk maslahatgüzarını çağırdı. Dedi ki; “Olayları yakından takip ediyorum. Bu durumda büyük devletler hemen yedek parçayı keserler. Hangarlarım açıktır. Neye ihtiyacınız varsa alabilirsiniz. Bizde olmayan bir şeyi de gerekli görürseniz, söyleyin, derhal biz sizin için alalım.”
(…)
Sayfa 443:
Kıbrıslılar’ın deyişi ile “Mutlu Barış Harekatı” sonunda Kıbrıs bir daha çatışma, yıkım, kıyım, insan kaçırma, işkence ırza tecavüz, yağmacılık, çetecilik, toplu mezar, çocuk katilliği görmedi. Kanlı Kıbrıs barış adası oldu.
(…)
Sözün özü:
Kitabın kurgusu da çatısı da yanlış!
1- Kıbrıs’ta “Çılgın Türkler” yok! Bilakis, ordusu olmayan, savaşmayı bilmeyen, kendi güvenliğini sağlamaktan aciz Türkler var ve o Türkler’e yapılan işkenceler var.
2- 1963 olayları, II. Dünya Savaşı’nın ertesinde, soğuk savaşın göbeğinde yaşanmıştır. Türk Devleti’ni yöneten iradenin acizliği, Kıbrıs’taki Türkler’in yaşadığı dramı daha da derinleştirmiştir.
3- Milli Mücadele şartlarında bir Mustafa Kemal çıkmıştır ama Rauf Denktaş da bir Gazi değildi. Ki, kendisinin de böyle bir iddiası yoktur.
4- Özakman kitabın finalinde bir romancı olarak plastik cennet yaratmış. 1974 sonrasında “Karasakal” diye kimlere lakap takıldı. Kapıları kilitsiz yatanlar neden evlerine kilit takmak zorunda kaldı. Çocuğa tecavüz hangi dönemde yaşandı? “Yeş be annemciler” kimlerdi?
5- “Şu Çılgın Türkler” kitabı ilk çıktığında, patlamadı. Uzunca bir süre diplerde gitti. Daha sonra kitabı biz aldık, yerden kaldırıp bayrak yaptık, kitap satışları patladı. Kitabın kapağı slogan oldu! Demem o demem değil şu deme: Milli Mücadele’yi ticari bir operasyona çevirmek doğru değil! O “Çılgın Türkler”i, Kıbrıs’taki yılgın Türkler’le karıştırmamak şart!
6- Kitapta yeni bir şey yok, bol bol derleme var. AKP’nin Kıbrıs’ı getirdiği uçurum yok! Madem Özakman da çılgın bir Türk, AKP’nin Kıbrıs’taki yanlışlarını, ihanetlerini, vurgunlarını anlatmalıydı! Neden Kıbrıs’ı kaybetme noktasına geldik? Denktaş neden küs gitti?!
7- Kitabın kapağı olmamış! Çılgın değil “Yılgın Türkler” Kıbrıs olsaymış daha doğru olurmuş.
Netice:
Türk’ler bu coğrafyada güçlü ordusu olmadan yaşayamaz!
Türk’ler bu coğrafyada savaşmayı bilmeden huzur içinde oturamaz!
Türk’lerden dostlarına bir zarar gelmez ama çıkar peşinde koşan diğer gruplar, Türk’leri yok etmek isteyebilir!
Kıbrıs bunun en somut örneği!
Hülasa, Kıbrıs Türk’ün romatizmden uyandığı ve hep uyanık kalması gereken dersin adıdır.
Ezcümle, bu coğrafyada Türk’ün kılıcı olmadan adalet sağlanamaz!
Nokta!
…………………………..
Ve…
Son olarak…
Kitabın adı: HO’OPONOPONO / Kadim Hawaii Anlaşmazlık Çözme Stratejileri
http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=580341
Yazarı: E. Victoria Shook
2002 by Universitiy of Hawai Press
2011 Butik Yayıncılık
210 sayfa
4 TL
(…)
145:
Birey ya da bireylerde ho’omauhala (probleme yapışmak, kin tutmak) olduğu söylendi.
(…)
169:
ho’oponopono ve ilişkili kavramlar.
ho’oponopono – aile içinde ve aileyle doğaüstü güçler arasında iyi ilişkileri yoluna koymak, doğru yapmak, düzeltmek, yeniden canlandırmak ve korumak. İlişkilerin dua, tartışma, günah çıkarma pişmanlık ve karşılıklı telafi ve bağışlanma vasıtasıyla “yoluna koyulduğu” özgün aile toplantısı.
Kök: ho’o, yapmak, neden olmak veya yol açmak.
Pono, düzgün, doğru, her şeyin yerli yerinde olduğu; başka yaklaşık 20 yakın ilişkili anlam.
Ponopono; (tekrarlama) düzenli, bakılası, dikkat edilen. Her iki yapı da sosyal – ahlaki yönden onaylanmış ve arzu edilir olanı ifade eder.
(…)
195:
Aloha: Sevgi, merhaba veya güle güle anlamına gelen bir selamlama, merhamet.
(…)
196:
Ho’oponopono: Yoluna koymak, aile içinde uyumlu ilişkileri geri getirmek için bir yöntem.
(…)
198:
Wehe wehe: Açmak, çözmek. Bu suçlamada yüzeysel düzeyin altına ulaşan tartışmayı belirtmek için kullanılır.
Sözün özü:
2012 bahar vakti, AKP’nin yeni bir “Ho’oponopono”ya ihtiyacı var.
http://www.gavurege.com/webroot/home.php?op=ege&action=outview&article_id=5241
Nokta!
Sevgiler
Hayrullah Mahmud ÖZGÜR, 26 Mart 2012