
Ankara 2. İdare Mahkemesi Başkanlığına
Davacı: Semra Ceylan
Davalı: MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı
Dosya no: 2014/539
Konu:
Batıkent Kardelen İlköğretim Okulu 6.sınıf öğrencisi Enes Ceylan’ın annesiyim.
Oğlum Enes, bu yıl Hz.Muhammed’in Hayatı adlı dersi almaktadır. Ders kitabı olarak kullanılan Musa Mert, Ekrem Karaarslan ve Doç.Recep Orhan Özel yazarlı “Hz.Muhammed’in Hayatı 6, Öğretim Materyali” (Devlet Kitapları, Birinci Baskı, Ankara 2013) adlı kitapta çok sayıda, karikatür, anlatım bozukluğu, çirkin ifade, kötü resim ve Dil Bilgisi yanlışları gördüm.
Kitabın dağıtımına ilişkin işlemin iptali yönünde talebimi sunuyorum.
……….
Açıklamalar
Kitapta yer alan ciddiyetsiz tuhaf sorulara örnek vererek başlayalım.
*Sh.84; “olmasaydı ne olurdu?” soruları.
-Kirpiklerimiz olmasaydı ne olurdu?
-Tırnaklarımız olmasaydı ne olurdu?
-Atmosfer tabakası olmasaydı ne olurdu?
-Güneş dünyaya daha yakın olsaydı ne olurdu?
-Ağaçlar ve bitki örtüsü olmasaydı ne olurdu?
-Tüm yağmur damlaları aynı anda yere düşseydi ne olurdu?
-Karıncaların ayak sesleri dahil bütün sesleri duyabilseydik ne olurdu?
-Gözümüz farklı renkleri algılayacak özellikte olmasaydı ne olurdu?
Bilimsel yazılmış bir kitapta çocuğa test edemeyeceği veya doğada gözleyemeyeceği tuhaf şeyler sorulmaz. Bunlar olabilemezlik sorularıdır, cevabı da olabilemez.
Cevabı olmayan soru çocuğa korku verir, güven duygusunu yitirir, çocuğun kendisini çaresiz hissetmesine, ruhsal dengesinin bozulmasına sebep olur. Bunlar akıllı sorular değildir.
Çalışma metninin başlığı da tuhaf şekilde “etkinlik” olmuş; oysa burada bir etkinlik yoktur.
Kitapta yer alan böyle etkinlik alanları yazarına ait değildir, yazardan izinsiz, dizgiye hazırlanırken Yeğitek tarafından girdirilmektedir. Bu sayfadaki tuhaf sorular da kitabın yazarı tarafından değil, MEB ile aralarında “Eğitim İşbirliği” protokolü yapmış olan TUBİTAK’ın Eğitim Araştırma Dairesinde internet üzerinden alınmıştır. Sorular, muhtemelen SPAN adlı yabancı eğitim materyalleri satan internet şirketinden alınmıştır, çünkü bu şirket birkaç yıl önce ülkemize davet edilmiş, MEB yöneticilerine ve yayıncılara “ders materyalleri hazırlama” seminerleri vermişti.
Böyle korkutucu sorularla çocuk o gece kâbus görebilir, yatağı ıslatabilir.
85.sayfada benzer şekilde bir tuhaf yağmur resmi çizilmiş; yağmur sümeysi jöleli bir görünümde insanın avucuna düşüyor, düşüyor mu, ne olduğu da belirsiz… Böyle doğa dışı görsellerle çocuk aklını kaçırsın mı isteniyor, bir anlam vermek zor.
Oysa Kur’an, akla uygun kitap olarak bilinir. Buradaki akıl dışılıkların Kur’an ile izah edilmesi mümkün değildir.
Ders kitabında karikatür:
Karikatür, izah sanatı değildir, mizah sanatıdır. Ders kitabındaki karikatür çocuğu güldürür, konuya saygısızlık getirir, çocuk konudan uzaklaşır. Bu nedenle ders kitabına karikatür girmez.
Böyle bir Din Eğitimi kitabına karikatürün girmesi ise dersin ciddiyetiyle hiç örtüşmez.

Yönergesinde 1.örnekte verilen “Müslüman Müslümanın kardeşidir” hadisi için 5.sınıf kitabında sağ üst köşedeki (Buluttan cami kubbesi, elleri W gibi açık bir sembol) çizim örnek veriliyor. Bir resim 5.sınıfta başka 6.sınıfta başka hadis için kullanılamaz, bu tutarsızlıktır, çocuğun aklını karıştırır.
Karikatürize insanlar: Kitapta kardeşlik imajı vermek için elele tutan insan karikatürleriyle dolu sayfalar var, oysa gerçek insanlarla imaj verilmelidir! Üstelik de yüzsüz insanlar karikatürize edilmiş.

Sayfa numaralarının yazıldığı yaprakçıklar da tuhaf şekilde sayfa dışından geliyor ve gölge veriyor. Tuhaf olan şey çocuğun dikkatini dağıtan gereksiz şey demektir.
Dikkat dağıtan soru kutuları:
Kitapta yer alan “Tartışalım, Not edelim, Düşünelim, Açıklayalım, Etkinlik, İnceleyelim, Tahmin Edelim, Yorumlayalım, Öğrenelim” gibi soru alanları aracılığıyla çocuğun dikkati defalarca metinden uzaklaştırılmaktadır.
Yazarın bilgisi dışında TUBİTAK eliyle açılan bu gölgeli kapalı alanlardan çocuğa görsel bombardıman yapılmaktadır. Alâkasız resimler, karartılar ve aynı metin içerisinde punto farkları, amacının tersine çocuğun dikkatini defalarca kesmekte, metinleri okunaksız hale getirmektedir.
Soru alanlarına konulan çerçeveler yuvarlak köşeli ve gölgeli bir haldedir. Bu da yanlıştır.
Resim eğitimcilerine göre, altı gölgeli çerçeveler zemine oturmamışlık ifade eder, belirsizlik duygusu verir. Farklı uzaklıktan çekilmiş resimler gibi, her bir çerçeve farklı düzlemde görülür, farklı düzlemdeki objeleri birlikte algılamak mümkün değildir, çocukta algıda azlık sorunu yaratır.
Sayfanın zeminine renkli, solgun veya karanlık resimler koymak yanlıştır, çocuğun yazıyı okumasına engeldir, görme sorunu yaratır, çocuğu okumaktan soğutur.
Çocuğun seviyesinin üzerinde “ekoloji” anlatımı:
Sh.94’de yer alan aşağıdaki alıntıda da görüldüğü gibi, çocuğun ilgisi Hz.Muhammed’in hayatından başka alanlara çekilmektedir. Ekolojiyle ilgili olarak birbirinden kopuk cümleler verilmiş, çocuğa akıllı açık anlaşılır bir kavram verilmemektedir.
Yetişkinlere göre yazılmış kaynaklardan alıntı yapılmış, çocuğa göre düzgün bir anlatım yapılmamıştır.
“İnsan ve diğer canlıların birbiriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalına ekoloji denmektedir. (43) Bu kelime “konut bilimi” veya “ev ekonomisi” anlamlarına da gelmektedir.(44)” (Bahattin Dartma, Kur’an ve Ekoloji, İstanbul 2015, s.16)

Çocuğa bir kavram verilirken ikircikli tanım yapılmaz, buradaki gibi “denmektedir”, “…anlamlarına da gelmektedir” gibi muğlak ifadeler kullanılmaz.
94.sayfada yer alan dünya karikatürü, yine konuyu dağıtmaktan başka işe yaramıyor. Yanındaki soru kutucuğunda yazan “Ekosistemdeki besin döngüsünü araştırınız” ödevi ise konuyu çocuğa göre ifade etmekten yoksundur.
Ayrıca, kitabın bir bölümünde yazı başlıkları mor renk üzerine siyahtır. Böyle yazıları okumak bir tür işkencedir, çok dikkatle yakından bakmak ister, göz yorucudur. Punto farkları da aynı şekilde gözün mercek ayarını sık sık değiştirmesi demektir; bu da çocuğun gözüne zarar verir.
Olumsuz sorular:
Bilinen kuraldır, çocuğa olumsuz ve dolaylı soru sorulmaz.
*Sh.119, Tartışalım: “Küçüklere karşı sevginin, büyüklere karşı da saygının gösterilmediği bir ailede nasıl bir ortam olur?”
Böyle bir soru çocuğu ailesine karşı şüpheci olmaya götürür.
Çocuğun ailesine olan saygı ve sevgi bağını artırmaya yönelik düşünme soruları kitapta hemen hiç yer almazken böyle kuşkucu soruların yer alması aile olarak bu kitaba olan güvenimizi zedelemiştir.
Yanlış davranış iyi bir şeymiş gibi örnek veriliyorsa…
Yaş grubu olarak çocuklar birbirini kızdırmaktan hoşlanır, arkadaşlarına lakap takmayı severler, ancak lakap takılan çocuklar bundan hoşlanmazlar. Çocukları birbirine lakap takmaya özendirmek eğitsel bir tutum değildir. Kitapta çocuklar böyle bir yanlışa özendirilmektedir:
Sh.126’da; bir sahabeye “kedicik babası” denilmesi bu yaşta anlatılacak örnek değildir.
Hemen arkasından TUBİTAK elemanları tarafından açılan soru kutusunda bir soruyla önceki yanlışa pekiştirme yapılmaktadır. Sh.127:
“Arkadaşlarınıza taktığınız lakaplar var mı? Bu lakaplar arkadaşlarınız tarafından size takılsa nasıl tepki verirdiniz?”
Soru içerisinde “lakaplar” diyerek olumsuz bir sözcüğü çoğul hale getirmek bir daha yanlıştır; yanlışı katmerli hale getirmektir.
Aynı sayfada yine “Düşünelim” TUBİTAK sorusunda, “Çok sevdiğiniz bir yazarın okulunuza gelip… Yazar konuşma yaparken, kitap imzalayıp okuyucularıyla sohbet ederken size nasıl davranırsa kendinizi iyi hissedersiniz?” diye bir soru var. Burada, öznesi yazar olan bir anlatımdan öznesi çocuğun kendisi olan bir cevap isteniyor. Bu nasıl sorudur?
Ekmek kutsaldır, çöp ile yan yana getirilemez:
Sh.97’de yer alan ekmeklerin içinde çöplük fotoğrafı ve arka kapakta yer alan el-ekmek ilişkisi, Türk ve İslam kültürümüzle örtüşmez. Ekmekle çöpü bir arada imaj veren her türlü söz ve resim ders kitabına giremez. Çünkü binlerce yılın Anadolu kültüründe ekmek kutsaldır, kırıntısı bile atılmaz, kuşlara verilir. Bu resimler bu yazılar böyle bir kültüre saygısızlıktır.
Ayrıca; ekmek de diğer kutlu ögeler gibi sayfanın üst tarafında yer almalıdır.
Arka kapakta; El büyük ekmek küçük, el üstte ekmek altta, “çöpe atmak” imajı en yukarıda… Hepsi yanlıştır! Burada nimete hakaret edilmektedir. Böyle resimler Türk ve İslam kültürümüze aykırıdır.

ORTAOKUL-İMAM HATİP ORTAOKULU yazısında, aralarına çizgi koyarak iki kelime tek kelimeye indirilmiş! Gölge çerçeveli büyük harfler birbirine öylesine bitişmiş ki, harfleri seçmek zorlaştırılmıştır.
Aynı dersin 5.sınıf kitabındaki adı başka harflerle yazılmıştır; bu tutarsızlıktır.
HZ.MUHAMMED’İN HAYATI 6 yazısı, siyah çerçeveli gölgeli; harfleri çapaklandırmak sevimsizlik verir.
Öğretim Materyali: Sayfanın aşağısında görülüyor. Materyal denilmesi yersiz ve yanlıştır.
Kitabın kapağında perspektif hatası: Değişik mesafeden çekilmiş görüntüler kapakta kolajlanmış haldedir. Bu kolajlar mesafe kavramını yok eder, algıda netlik sağlamaz:
En alttaki görüntü çöldür, çok uzaktan çekimdir. Çölün üzerine eklenen gül ağacı neredeyse koklayacağımız mesafeden ve gül ağacının içinden dışarıya doğru çekilmiştir,
görünen çimenlik ise çok yakından çekilmiş ve büyütülmüş resimdir. Defalarca metrik ayar farkı içeren bir kolaja bakmak sağlıklı değildir.
Bu kitap “İlköğretim 6” için mi, yoksa “Ortaokul 6” için midir? Görüldüğü gibi, kapakta “Ortaokul 6” yazıyor; ortada asimetrik bir durum var. Eğer “Ortaokul” denilmişse “Sınıf 1” yazması gerekir.
Ders kitabına “Öğretim Materyali” denilmesi:
Ders kitabına ayrıca başka bir şey denilmesi gerekmez. Bu adlandırma sadece bu dersin kitabında kullanılmış görünüyor. Hz.Muhammed’in manevi kişiliğiyle ters bir durum ortaya çıkmıştır; buna özellikle itiraz ediyorum.
Diğer kitap adlarıyla karşılaştırmak için, http://yegitek.meb.gov.tr/ ana sayfasında e-kitap Eğitim Bilişim Ağı “eba” kutusuna girince karşımıza gelen ders kitaplarına baktığımızda hiç birinde Öğretim Materyali yazmadığını görüyoruz. Bu fark nereden kaynaklıdır, açıklanmalıdır? (http://www.eba.gov.tr/ekitap)
Yazı başlığında asimetriler:
Sh.9, Ünite 1:
Hz.Muhammed’in “Hayat
Hikayesini” Hatırlayalım
-1.ünite başlıyor, ama “hatırlayalım” diyor!
-Kitabın adı “Hayat hikâyesi” oluverdi. Daha ilk ünitede değersizleştirme ile başlıyor.
-Tam satır halinde yan yana yazılması gereken ünite başlığı, sayfa kenarında boş yer olduğu halde kesilerek aşağıya atlandı; yazım kuralı burada da çiğnenmiştir.
Sayfanın altındaki Hazırlık Çalışmalarında çocuğa “Peygamberimizin yaşadığı zamana göre çizilmiş bir Arabistan haritasını inceleyiniz” diyor. Baktığım kitaplarda böyle bir harita göremedim, hiçbir kitapta böyle bir harita verilmediği halde çocuktan bunu istiyor.
Çocuğa çaresizliği yaşatmak eğitim değildir!
Bozuk cümleler, yanlış ifadeler…
Sh.129, 4.prg: “Enesçiğim sana söylediğim yere gittin mi? dedi…
Oğlumun adı da Enes’tir ve böyle yanlış yazılmasından rahatsızlık duydum. Oğlumun adını biz aile olarak aynı sahabeden verdik. Buradaki anlatım da bizim bildiğimizden farklıdır. Peygamber Efendimizin dediğini yapmadığı için ona kızmamış olması anlatılıyor ve dil yanlışıyla “Enesçiğim” demiyor… Öykü bozulmuştur.
Yazının altındaki resimde bir çocuk eli var, ancak bu büyüklükte çocuk eli bu olmaz ve iki elin parmakları farklı irilikte duramaz. Bu resimde bir tuhaflık var.
Sh.100, Okuma Parçası, “Ekolojik Denge ve İnsan Müdahalesi” yazısı ürkütücü şekilde sona ermektedir, büyük pedagojik hatadır.
“….Ortadan kaldırılması düşünülen böcekler, ağaçları yemeye devam ederken, kertenkeleler ise yine bildiklerini okur.” diye bitirilen bu metin, ana fikir içermiyor. Bu bir okuma parçası asla olamaz.
Bu yaşta çocuklar korku filmi seyrettirilmezken, böyle korku filmi gibi biten yazılar da çocuğa okutulmamalı, ders kitabına bunlar yazılmamalıdır. Çocuğun kâbus göreceği düşünülmelidir.
Ayrıca, araya girdirilen bu metin daha küçük puntoyla yazılmıştır; punto farkı göz yorar.
Sh.43, “Diş Çürükleri Hastalıklara Sebep Oluyor” başlıklı yazı çocuğa değil yetişkinlere yöneliktir. Hatta alıntı kaynağı da internettir.
“… kalp krizine kadar varabilecek çeşitli rahatsızlıklara… zatürre ve şeker hastalarında kan şekeri değerlerinde bozukluklar da oluşabiliyor.”
“http:/www.ispartaagizdis.gov.tr”
Oysa ders kitaplarında “yazar” diye bildiğimiz alanında uzman bir eğitimci vardır. İnternetten yazı alıp buraya koymak yazarlık kurallarına da aykırıdır. Bunu da TUBİTAK yapmışsa, nasıl olabiliyor, izah edilmesi gereken bir durumdur. Buradaki anlatım bozukluğunun sorumlusu kim olacak?
Sh.55, “Tartışalım”: Bozuk cümledir.
“Pazarlarda veya sokaklarda açıkta satılan yiyecekler ve içeceklerin tüketilmesi sağlık açısından ne gibi sorunlara neden olmaktadır?”
Aşırı abartılı ve gereksiz sözcüklerle şişirilmiştir. Oysa, sadece “Açıkta satılan yiyecekler neden sağlığa zararlıdır?” diye sorulsa yetecekti.
Aynı konular Fen Bilgisi ve diğer derslerde işlenmektedir. Böyle şişirme cümlelerle hem kitap hem de çocuğun kafası şişirilmektedir.
Ayrıca, soru cümlesi “…ne gibi sorunlara neden olmaktadır?” gibi, genelleme yaptıran, uzun süre gözlemleyip sonuçlarını ilan etmeyi gerektiren soru sorulmaz. Kitap boyunca böyle sorularla çocuk boğuluyor.
Sh.115, 2.prg:
“Peygamberimizin çocuklarının arasındaki iletişim ve ilişkiler sevgi temelinde gerçekleşirdi…” ile altındaki açıklamada geçen “… aranızda selamı yayınız” ifadesi birbiriyle örtüşmüyor. Biri ailede, diğeri iman edenler arasındadır.
Sh. 58, “… o zamanki şartlar gereği ve israf olmasın diye kepeği alınmamış ekmek yerdi”. Çok abartılı kaçmış. Hiç inandırıcı durmuyor. O tarihte herkes aynı ekmeği yiyordu her halde…
Bu sayfanın zemininde bulanık bir resim var, çok göz yorucu ve buradaki cümleler hep abartılı.
Sh.112, “Kardeşler Arasında İlişkiler” başlığı altında, “Kardeşlik” kavramında karmaşa ve “küçük Muhammed” deme hatası…
“Düşünelim” kutusunda “Müslüman Müslümanın kardeşidir” sözü aile içindekiler için kullanılırsa tuhaf kaçar, çünkü onlar zaten kardeştir. Altında soruyor ki;
“Yukarıdaki hadisi şerif, bir ailede kardeşler arasında olması gereken ilişkiler konusunda bize nasıl bir fikir vermektedir?” Bu soru yukarıda hadise göre bir soru değildir!
Hz.Muhammed’i küçük düşürmek:
112.sayfadan devam edelim; 2.prg’da “sütkardeş” kavramı geliyor:
“…. Şeyma, sütkardeşi küçük Muhammed (s.a.v)’e çok hizmet etmişti.”
Bu cümlede sıfat olan “küçük”, Muhammed yazısının önündedir, yanlıştır. Doğrusu “Hz.Muhammed küçükken sütkardeşi Şeyma ona çok hizmet etmişti” olmalıdır.
Burada gördüğümüz bir diğer anlatım yanlışı şudur: Hz.Muhammed kitabın öznesi olduğu halde, cümleleri üçüncü kişilerle başlatarak Hz.Muhammed’i sonraki şahıs haline dönüştürüyor.
Bu paragrafta Şeyma özne yapıldı, böyle olamaz. Hz.Muhammed’i anlatıyorsak öznesi Hz.Muhammed olan cümleler kurulmalıdır.
Bu hatayı kitap boyunca görüyoruz. Hatta öznesi “adamın biri” olan, cümleler bile var.
Kitap bu haliyle çok özensiz ve Hz.Muhammed’i küçük düşüren bir kitaptır.
Sh.79, Ünite 4. Hz.Muhammed ve Çevre
Ünitenin vurgulamak istediği evrende denge kavramına aykırı biçimde resimleri var. Ünite tanıtımında, bir insan eli ve bu el kocaman bir ağacı tutuyor! Bu resim daire içinde, daire de büyük bir çoraklaşmış arazinin ortasında… Hiç biri birbirine orantılı değil.
Ünitenin en önemli sayfası 80-81’de ise “Evrendeki Denge ve Güzellik” başlığı var, ancak tam sayfa karanlık gece… Güneş kıpkızıl sol altta, dünya çapraz karşıda ve kuzey kutbunun üzerinden çekilmiş alışılmadık görüntü…
Resimdeki Güneş yakında, Dünya ise uzakta; böyle bir fotoğraf olabilemez, ürkütücü… Bu karanlık sayfadaki yazıları okumak bile mümkün değil.
Havada asılı besmele yazıları:
Birçok sayfada besmele yazıları orda burada dağınık olarak göze çarpıyor. Bulunduğu yerde her hangi bir işlevi olmadığını fark ediyoruz. Havada öylesine asılı duran bir besmele, zeminsiz, yeri mekanı (düzlemi) belirsiz demektir, insana tuhaflık hissi, akla ziyandır.
Sh.39, 63, 65, 74’deki besmele yazıları havadadır; dengesizdir, akla ziyandır.
85.sayfadaki yağmur resmi de yanlıştır; damlalar gökten böyle dağınık halde inemez!
39.sayfada, besmelenin altındaki bebek eli bu kadar şişman olamaz, cami kubbeleri ise mesafeyi sınırsızlaştırıyor, gökyüzüne çıkartıyor. Sayfadaki görseller kolaj yapılarak perspektif bozulmuş haldedir, dengesizlik veriyor!

Ayrıca, bu besmelede Ha ve Mim harfleri atlanmıştır.
Resmin altındaki cümle ise ayrıca bozuktur. Türkçe, “Bir işe başlarken besmeleyle başlanır” şeklinde cümle kurulur, “Hayırlı tüm işlerimizden önce besmele çekmeliyiz” demek doğru ifade değildir; her iş ile hayırlı işler aynı kavram değildir.

Sayfanın altında karanlık bir besmele… Yazının altına sokulmuş, zeminde desen gibi kullanılmış… Bunu izah edecek bir gerekçe bulunur ümid ederim.
Perspektifi bozuk kolajın içinde Allah yazısı:
Sh.63 ve 74: Görme alanımız içerisinde aynı anda farklı uzaklıktaki cisimler resmedildiği zaman uzaktakine bakınca yakındaki görülmez, öndekine bakınca arkadakini görülmez. Burada Allah yazısı bir karış büyüklüğünde ve boşluğa yazılmış haldedir, yazının zemini belirsiz olduğu için bozuk resimdir, onun görüş alanı içerisinde soluk (ayarsız çekilmiş) güller ve Kabe’yi kilometrelerce yüksekten gösteren bir fotoğraf var. Hazırlık Çalışmaları başlıklı yazıyı da aynı görüş alanına sokmuşlar… Hiç birini net olarak görmek mümkün değildir. Kâbe fotoğrafı zaten kendi içinde farklı çekimler kolajlanmış haldedir.
Sh.39: Havada bir besmele yazısı var; gökyüzünün boşluğuna yazı yazılmaz; algılanabilir değildir. Ön cephede çocuk elleri; çok yakın mesafeden çekilmiştir. Çok uzakta besmele ve çok yakında el fotoğrafı; farklı düzlemde bulunan ögeler algılanabilir değildir!
Böyle sayfalara bakarken çocuk oran-orantı kavramını, mesafe kavramını kaybeder. Mesafeyi tahmin edebilme yetisini kaybeden çocuklar yolda giderken yaklaşan aracı uzakta zannederek kendini yola atabilir. Perspektifi bozuk resimlerin ders kitabına girmesi bu derece zararlıdır.
Besmele yazısında harf hatası:
Sh.68: Sayfanın en üst kısmında olması gerekirken bir paragraf aşağıda durmakta olan “Kafirun” suresinde, daha ilk besmele yazısında harf hatası vardır. Ayrıca, ayetlerin noktaları olan “mim” sembolü sekiz köşeli olur. Burada ise altı köşelidir.
Dip notlar yazı metniyle karışmış halde:
Sh.58, 59: Sayfanın altında renklerle öylesine karmaşa yaratılmış ki, ne yazılar ne de dipnotlar seçilemiyor. Sayfanın zeminine yayılan resim ise aşırı büyütülmüş bir şey, ama ne olduğu belirsizdir. Belirsizlik başlı başına dikkat dağıtıcı ögedir, burada ise daha da yorucu ve göz bozacak hale getirilmiştir.
Ders kitaplarında dip not olmaması gerekir; çocuğun dikkatini defalarca bölmeye sebep olur.
Allah’ın nurani varlığına aykırı cümleler:
Sh.55, “Allah Teâlâ temizdir…” ifadesi hadisten alınmış doğru çeviri değildir, çünkü Allah nuranidir, cismani değildir.
Bugüne kadar çocuğumuza öğrettiklerimizi alt üst eden böyle kavram hatasını ailece kabul etmemiz mümkün değildir.
Benzer bir hata da aynı yazara (Musa Mert) ait 5.sınıf kitabında yer almıştır. Orada “Allah temizdir…” denilmektedir. Bir yanlışı her yıl okuyan bir çocuktan daha sonra bu yanlışı silmek çok zor olacaktır.
Sh.75: “Düşünelim” kutusunda “AllahüTealâ” şeklinde hatalı yazım var.
Korkutucu Anlatımlar:
Sh.71, “Bir askeri sefer dönüşü…” diye başlayan okuma metninde, kılıcı boynuna dayama anını tasvir ediliyor. Bu yaş için uygun değildir, erkek çocuklar bunu arkadaşlarına denemeye kalkabilir.
Sh.24, “Elleri Kuruyan Ebu Leheb” metninde anlatılan işkenceler, kitap boyunca defalarca bir başka bahaneyle anlatılmaktadır. 5.sınıf kitabında da bu işkenceler ayrıntılarıyla anlatıldı. Bir tuhaf şekilde, sevgi kitabı olması beklenen bu kitap nefret söylemiyle doldurulmuş gibi, gerekli gereksiz her konuda bu işkencelerden söz ediliyor.
6.sınıf çocuğunun kâbus görme yaşında olduğu dikkate alınmamış görünüyor.
Arapça kısaltma eklerinde farklı yazımlar…
Kitapta, nerede ne şekilde kullanıldığı anlaşılmayan Arapça’dan alınmış bazı kısaltmalar var. Örneğin, Hz.Ebu Bekir (r.a), Hz.Aişe (r.anha), gibi.
5.sınıf kitabında Hz.Aişe’nin yanında böyle bir parantez yokken 6.sınıfta var. Ne anlama geldiğini ise 24.sayfada sadece bir kere adı geçen Hz.Osman’ın eşi Rukiyye(*) adının yanındaki işareti takip ederek öğrenmek mümkün, “Allah ondan razı olsun” demekmiş ve o da minicik karanlık bir dipnotta yazılmış haldedir. Bir açıklayıcı bilgi bir çocuğa bu kadar işkenceyle mi verilir?
Hz.Muhammed’in Hayatı 5.sınıf ders kitabında Hz.Muhammed (s.a.) şeklinde kısaltma varken, 6.sınıf kitabında (s.a.v) şeklindedir; tutarsızlıktır..
-Yazarı aynı olduğu halde iki kitap arasında neden (s.a.) (s.a.v.)farklı yazılmıştır, anlaşılır değildir.
Alıntılarda görülen küçük harfleri seçmek çok zor. Sh.132, (en-Nihaye), sh.133 (en-Nüveyrî) gibi. Nedeni belirsiz bu tür kısaltmalarla çocuk boğuluyor.
Sahabe/sahabi: 5.sınıf kitabında hem sahabe hem sahabi aynı paragrafta kullanılıyordu. Arapça çoğul (sahabe) ile tekil (sahabi) arasında bu fark Türkçe’de yoktur, iki sözcük arasında dil/gramer farkı vardır. 5.sınıfta ilk okuduğu sözcük 6.sınıfta değişiyorsa ve bu şekilde Arapça ile Türkçe grameri birbiriyle karışık halde okursa, çocuk bu kaosu nasıl fark edebilecek, mümkün değildir.
Benzer şekilde 5.sınıf kitabında, Bin, binti, İbn, ibn, bin, b., gibi farklı yazımlar vardı, bu sınıfta ise neredeyse hiç kullanılmıyor. Bu kitapta ise r.anha/r.a gibi kısaltmalar var.
Bizanslılarla Mute savaşı…
Sh.34: Bu savaşla ilgili olarak bu kitapta 3 satırlık bir yazı var, o da karanlık bir sayfaya yazılmış, okunmuyor ve başka kaynaklarda da bilgi yok. Sebep neydi, sonuç niye böyle bitti, hiç bir şey anlatılmıyor.
Yarım anlatılan bir savaş... Şam civarında 3 bin kişiyle 100 bin kişilik Bizans (Doğu Roma) ordusuna karşı savaşılmış, savaş “pat” olmuş, İslam ordusu yenildiği halde Bizans ordusu geri çekilmiş. Tuhaf bir durum, bitmemişlik duygusu veriyor. Okurdan saklanan bir şey olduğu hissini veriyor.
Gereksiz tekrar, başka bahanelerle tekrar…
Bir hadis farklı çevirilerden defalarca tekrar ediliyor ve nerede hangi ünitede bu hadis örnek verilmişti kaos yaratılıyor. 5.sınıf kitabında da aynı hadisler defalarca farklı anlatılıyor. Ailede iki sınıfta okuyan iki kardeş hiçbir şekilde ortak bir anlatıma kavuşamıyor, “öyle değil böyle” tartışmalarına sebep olmaktadır. Anne baba olarak da çocuğumuzla tartışır olduk.
Sh.117’de Heysemi’den alınmış bir anlatım, sh.132’de Tirmizi’den verilmektedir.
“Bir gün Hz.Hüseyin’i sırtına bindirmiş gezdiriyordu” diye başlayan anlatı, “Binici de ne güzel binicidir” diye bitiriliyor. 5.sınıf kitabında da bu var. Hz.Muhammed sıkça bu sahne ile anlatılırsa bu hoş bir şey değildir; çocukların aklına bu sahne nakşedilmektedir.
Bilinen öyküde, Hz.Hüseyin küçükken dedesi onu Mescite giderken yanında götürürdü, onu omzuna alıp gezdirmezdi. İkisi aynı şey değildir!
Yazı başlığında “Sempatik ve Esprili Konuşmak” (çok karanlık ve okunaksız halde!) gibi bir başlık altında bu konuyu anlatmanın gereği yoktur. Çünkü bu yaşta özellikle erkek çocuklar bunları abartıp fıkra haline getirebilirler.
Seçilen metinlerde ve çevirilerde hiç pedagojik yaklaşılmadığını görüyorum.
Sh.132, son prg. … “Evlatlığı Hz.Enes’i ‘Ey iki kulaklı’ diye çağırır, bazen şakalaşmak maksadıyla onun kâkülünü çekerdi.”
Benim oğlumun adı da Enes’tir. Bu sayfayı okuyan arkadaşları ona bu şakayı yapmak isteyebilir, çünkü bu yaş grubu bu tür şakalara eğilimlidir.
Sh.118’deki dede-torun fotoğrafı da keza şımarık çocuk örneğidir, saygılı çocuk örneği değildir.
Gölge resimler, odak noktası farklı kolajlar, olabilemezlikler…
İnanışımıza göre yüzsüz insan olmaz, insanın yüzünü Allah kendi suretinden yaratmıştır. İnsanın yüzünde altın oran çok yüksektir, matematik orantısı dengelidir, insanın yüzüne bakarak konuşmak o ona saygıdır, vb. değerlerimiz vardır. Eğer ders kitabında insanı kukla gibi gölge adam, ya da suratsız çizimle resmedilmişse, bu bizim kültürümüze de inanışımıza da aykırıdır. Böyle resimlerle ders kitabı olamaz!
Sh.130, gölge iki insan, kavga eden iki kişiyi veriyor.
Ayrıca, İslam dini sevgi dinidir, böyle kavga eden resimler buraya girmemelidir.
Sh. 21, 26, 103, 137… Gölge insanlar.
Sh.107; resimde çocuk babasının omzunda tek eliyle eğik vaziyette duruyor, bu dengesiz harekettir, böyle durulamaz!
Sh.104, 108, Odak noktası farklı insanlar, birden fazla insan değişik açılardan aynı anda görüntülemez… Bu resimler kolajdır, perspektifi bozuktur, algılanamaz.
Sh.109, Ayakları yere basmayan anne ve bebek; zeminsiz resimler havada yürüyen insan gibi görünür, akıl dışıdır, aklı zorlar, kitaba konulması büyük hatadır.
Sh.113, Salıncakta iki çocuk, oldukça yüksekteyken birbirine bakıyor ve konuşuyorlar… Bunun olması mümkün değildir. Yanlış örnektir.
Kâbe resminde ve yazısında tutarsızlık:
Sh.12’de; Resmine eklenenlerle Kâbe ve çevresindekiler orantısız hale getirilmiştir. Buradaki eşyaların hiç biri gerçek yerine oturmuyor.
Yazı metninde “di’li geçmiş zaman kullanıldığı için, Kâbe resminin yanına da benzer dille bir cümle eklenerek “eskiden ziyaret edilirdi, şimdi ziyaret edilmiyor” anlamına gelen “Kâbe tüm Araplar tarafından kutsal sayılır ve ziyaret edilirdi” diye bir cümle görülüyor. Oysa bu cümle resimle ilgili değildir, eğer metnin içinde bir cümle olsa idi böyle anlaşılmayacaktı.
Öğrenciyi yiyeceğe imrendirmek…
Sh. 52, Öğrenelim, “Sanki Yedim Camii”.
Alıntı kaynağı: http://www.unyemuftulugu.gov.tr/haber_detay.asp?haberlD=283
Öyküde cimrilik derecesinde az yiyen bir adam anlatılırken, yazının altındaki resimde iştah açıcı bir sofra ve içinde “düşünelim” kutusu açılmış…
Çocuğun derste aç mıdır tok mudur bilmeden, o anda aklını yemeye yönelten böyle bir resim kitaba konulmamalıydı.
“Düşünelim” sorusu da enteresan ve hece bölme hatası var; “Aşırı yemek yemek hangi hastalıklara davet…iye çıkarmaktadır?” gibi konuyla alâkasız bir sorudur. Soru, o anda o sınıfta yaşanmakta olan bir durumdan ders çıkarmak şeklinde sorulmuş gibidir, oysa böyle bir durum da yoktur.
Çocuk neyi düşünmeye odaklanacak, çocuğun ilgisini kırka bölüyor bu sayfa… Kitap boyunca bu tarz bir düzenleme var. Hiçbir şeye tam yoğunlaşma yaptırmıyor, ordan oraya atlatıp duruyor, çocuğun aklı dağıtılıyor. Maksat çocuğun aklını dağıtmaksa, evet bu kitap bunu çok iyi yapıyor.
Sh.52, 53, 54, ve 55’de, sayfa dibine büyütülerek konulan yiyecek resimleri çocuğun aklını buraya çeker. Sayfa dibindeki büyük resim, sayfayı okurken sürekli alttan alta çocuğun gözüne takılır.
Oysa, eğitsel değerde bir resim sayfanın üst kısmına getirilir ve onunla ilgili açıklamaların resmin altında olması gerekir. Kitap boyunca bu eğitim kuralına hiç uyulmamıştır.
53.sayfadaki gibi, çiğ etleri yumurtanın üstüne koymak doğru örnek değildir ve anlamı da yoktur. Anlamsız bir mutfak tezgâhının kitapta işi yoktur. Ortalama bir aile mutfağının üzerindeki bu resimleri buraya koymak hiç doğru bir yaklaşım değildir. Etik de değildir.
Hz.Muhammed’in sofrada geğirmeye kadar (s.57, son prg) her şeye karışan peygamber olarak göstermekten maksat ne olabilir, anlaşılır değildir.

Oğlum Lise 2.sınıfa geldiğinde okuyacağı Hz.Muhammed’in Hayatı kitabında din seçmeye yönlendirilecek. Böyle bir derste olacak iş değil!
Kitabın ilgili sayfasını buraya alıyorum:
Hz.Muhammed’in Hayatı Öğretim Materyali (Ortaöğretim 10.sınıf) adlı kitabın 4.Ünitesi “ÖZGÜRLÜK” (s. 52) olup “İnanç ve İbadet Özgürlüğü” başlığı altında Cami, Kilise, Havra, üçü bir arada fotoğraf veriliyor. Altında yer alan fotoğrafta, bir genç Havra yönünde bakmakta ve başının üzerinden kolajla üç ok çıkartılmıştır. Bilgi Kutusunda ise din seçme özgürlüğünden söz ediliyor.
Görüyorum ki oğlum Lise 2.sınıfa geldiğinde “Din seçme özgürlüğü” ile karşılaştırılacak. Hem de Hz.Muhammed’in Hayatı kitabının içinde böyle bir konu yer alamaz!
Anlam bozukluğu içeren cümleler çocuğun zihinsel gelişimine engeldir
Kitapta sıkça görülen anlambilime aykırı (disleksi içeren) cümleler çocuğun doğru cümle kurmasına ve zihinsel gelişimine engeldir. (Anlambilim; leksikoloji)
Doğru kelimeyi seçip konuşamaması halinde çocuğa konulan tanı genellikle şöyledir; “öğrenme güçlüğü yaşıyor, zekâ yaşı geri, çocukta disleksi var” vb.
Doğru kavramları öğretmediğimiz çocuğa sonra da tanı koyuyoruz; büyük haksızlıktır.
Psikologların açıklamalarına göre bu yıl ülkemizde ilkokul çocuklarında disleksi oranı %80 olmuştur.
Böyle bir sonuç ortadayken yeni basılan Hz.Muhammed’in Hayatı kitabında disleksi oranını yükseltecek yoğunlukta yanlışlar görebiliyoruz. Bundan sorumlu olan Talim ve
Terbiye Kurulu kadar Eğitimde İşbirliği kapsamında görevli TUBİTAK’ın Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğüdür. İnternet adresinde (http://yegitek.meb.gov.tr/) ana sayfada reklamı bulunan “faTih” projesinin yazım hatası ve asimetri içeren logosunu Hz.Muhammed’in Hayatı kitabının arka kapağında da görüyor olmamız kitabın dizildiği yeri bize söylüyor.
Logodaki “faTih” yazısında; F harfi küçük, ortada T harfi büyük ve çarmıha gerilmiş gibi açılmış, üzerinde asimetrik bir nokta, noktada dünya küçücük…
Kitap boyunca kavramların nasıl bozulduğuna küçük bir örnek daha verelim:
Sh.13: 1.cümlede geçen “….kötü örf ve adetlerine…” yanlıştır, “kötü örf” olmaz.
Özetle;
Bu ders kitabında yer alan resimlerde, yazılarda ve sayfa düzeninde eğitim bilimine aykırı pek çok yanlış gördüm. Doğru kavram eğitimi vermeyen böyle bir kitapla çocuğuma doğru düşünme becerisi kazandırılamayacağı gibi, kitabın bu haliyle Hz.Muhammed’i tanıtıp sevdiremeyeceği kanaatindeyim.
Oğlum Enes Ceylan’a vereceği zararları dikkate alarak, bu kitaba dava açmaya karar verdim.
İstem ve sonuç:
Yukarıda açıkladığım pedagojik yanlışları nedeniyle, MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından dağıtılan, Musa Mert, Ekrem Karaarslan ve Doç.Recep Orhan Özel adlı üç yazarı bulunan “Hz.Muhammed’in Hayatı 6, Öğretim Materyali” adlı kitabın;
a-Tarafımdan yetkili idareye başvuru yapılmamış olup 2577 sayılı yargılama usulü kanunu 15.maddenin e bendi uyarınca, yetkili idari mercie tevdiinin mahkemeniz tarafından yapılmasını,
b- Dağıtımına ilişkin işlemin iptalini,
Saygılarımla arz ederim.
İmza: Semra Ceylan
Ek:
1- Enes Ceylan’ın okul ve aile belgesi.
2- Bahattin Dartma, Kur’an ve Ekoloji, s.16
3- Hz.Muhammed’in Hayatı 6.sınıf Öğretim Materyali
Eğitimci Yazar Mahiye MORGÜL, 30 Mart 2014
http://www.mahiye.net
mahiye@gmail.com