
Hafta sonu bir başsağlığı sebebiyle memleketim Rizenin merkezindeydim.
İşsizlik, yokluk ve sefalet bağlamında burnundan soluyan hemşerilerimin Tayyip Erdoğanın il merkezinde yaptığı mitinge katılım bağlamında anlattıklarını dinledim... İşte özeti:
-Erdoğanın mitingi için on gün önceden AKP teşkilatları, belediye başkanları açıktan, Çaykur ve benzeri kamu kurum ve görevlileri örtülü olarak seferber oldular.
-Çaykurun onlarca fabrikasında çalışan binlerce mensubundan mitinge katılmaları talep edildi.
-Diğer kamu kurumları ile AKPli belediye çalışanlarına da aynı baskılar yapıldı.
-Bütün ilçelerle, onlara bağlı olan merkezi köylere minibüs ve otobüsler tahsis edildi.
-Miting öncesinde pek çok kamu kurumuna personel ve Çaykura işçi alınacağı söylentileri dillendirildi.
-Mitinge gelen Çaykura girer teması işlendi.
-Muhtarlar ve AKP yöneticileri tarafından işe alınacaklar için listeler yapılacağı şayiaları fısıldandı.
-Bütün bu söylentilerden hareketle insanlar acaba diyerek ayaklarına gelen minibüs ve otobüslere atlayıp Rize merkezindeki alana gittiler.
-Yol boyu izzet ikram da şahaneydi. Hazırlanan sandviç ve ayranlar ikişer ikişer dağıtıldı.
Bitmedi, en dramatik olanını sona sakladım.
Birebir bir teyit ettirdim ki imam hatip okullarının yan sokaklarına otobüsler çekilip gencecik çocuklar mitinge götürüldü.
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bıyığı terlememiş ergenlik yaşında çocuklar kalabalık yapsınlar ve slogan atsınlar diye siyasi bir partinin miting alanına taşındı.
Evet sevgili okurlar, meydan kalabalıklarının Rize özeti dinlediklerimden hareketle budur.
Hiç kuşkunuz olmasın, Rizede yapılanlar ülkenin her yerinde aynen yapılıyor.
Bırakın Anadoluyu, Ankarada devletin ve matbuatın merkezi başkentte yine yakından şahidim ki bu tür baskı ve yönlendirmeler var.
Başbakan ağaç dikme töreninde yalnız başına kalmasın diye koca bir Orman Bakanlığının kapısına kilit vurulup çalışanları Ormana ait otobüslerle imza karşılığında alana götürüldü. Ankarada Orman-Çevre Bakanlığında çalışan bir yakını olan telefon açarsa bu rezaleti ondan da birebir dinleyecektir.
Peki ama bu şekilde meydanı doldurarak ne mi amaçlanıyor?Psikolojik baskı kurup en büyük benim mesajını vermek ve oyları tekrar toparlamak için!
Tek parti döneminde bile görülmeyen bu baskı ve uygulamalar sonuç verir mi?
Açıkcası onu bilmiyorum, ama Tayyip bey bu kadar panik olmuşsa belli ki ciddi bir endişe ve korku içindedir.
8 MADDEDE...
İşte Obamanın geliş nedeni!
ABD Başkanının Türkiyeye yapacağı ziyaret için dillendirilen ihtimaller şunlardır: 1) Türkiyenin Rusya ile yakınlaşmasının önüne geçmek istiyor. 2) ABDnin çekilmesi sonrasında Türkiyeye Irakta yeni bir rol vermek için geliyor. 3) Türkiyenin Ermenistan için sansasyonel bir açılım yapmasını teklif için geliyor. Aksi halde Obama ABD kamuoyuna sözlü ve yazılı olarak taahhüt ettiği Ermeni soykırımını kabul etmek zorunda kalacağını söyleyecek. Ankara eğer Ermenistana radikal bir açılım yaparsa Obama bunu ABD kamuoyuna anlatabilecek. ABD Başkanı Ankaraya bunu söyleyecek. 4)ABDnin Trabzona yeni bir üs kurma talebi için geliyor. 5) İran konusunda ortak hareket etme anlaşması için geliyor. 6) İslam ülkelerine Türkiye üzerinden mesaj vermek için geliyor. 7)Afganistana ilave asker ve Türkiyenin daha fazla sorumluluk alması için geliyor.

KİMİN VALİSİ...
Valiler beyanı ve Anayasa isyanı!
Başbakan valilerime dokundurtmam diyor... Kime diyor? Ana muhalefet lideri Deniz Baykala. Niye diyor? Tunceli Valisi olayından ötürü... Peki Tunceli Valisi olayı ne miydi? Valiliğin bodrumunda AKPnin afiş ve broşürleri depolanmıştı. Bunu tespit eden Deniz Baykal mıydı? Hayır, devletin yargısı tespit etmiş ve Yüksek Seçim Kurulu da bunun üzerine İçişleri Bakanından valiyi görevden almasını istemişti. Görüyorsunuz aslında konuya muhatap olan Deniz Baykal değil ülkenin bağımsız yargısı ve YSK, ama Tayyip bey işi siyasallaştırarak Deniz beye saldırıyor.. İyi de Tayyip Erdoğanın sahip çıktığı valiler AKPnin mi, yoksa devletin valileri mi? Eğer valiler AKPnin valisi olduysa böyle bir şey rejim değişikliği, yani parti devleti sistemine geçtiğimizin delili olur ki böyle bir şey Anayasaya isyandır. İlgililerine bu durumu hatırlatıyoruz.
ÖNCELİK NEREDE...
Dolar patladı, sanayi bitiyor!
Yazdıklarımız bir bir gerçekleşiyor. Uzun yıllar baskı altına alınan dolar artık patlamıştır. Merkez Bankası müdahale etse de göreceksiniz dövizin varacağı nokta çok değil iki ay sonraya 2.5 milyondur.. Böyle bir gelişme ise 190 milyar dolar dış borcu olan özel sektörün neredeyse üçte ikisinin iflası ve tasfiyesi demek olacaktır. Keza dün açıklanan verilere göre sanayimizdeki daralma da yüzde 22 civarındadır ki bu fotoğraf bile Türkiyenin geldiği uçurumu gözler önüne seriyor. Üzülerek ifade etmeliyim ki Türkiye 2001in çok ama çok ötelerinde bir kriz tehdidi ile yüz yüzedir. Vahim olan bu tabloya rağmen Tayyip Erdoğanın hâlâ mugalatalarla konuyu geçiştirmesi ve tedbir anlamında zerre bir adımı atmamasıdır. Demek ki Tayyip beyin önceliği Türk halkı değil, seçim sonuçlarıdır.
Sabahattin Önkibar