İşbirlikçilerin CHP’yi yönlendirme gayretleri

İşbirlikçilerin CHP’yi yönlendirme gayretleri

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş May 26, 2010 23:28

İşbirlikçilerin CHP’yi yönlendirme gayretleri

CHP’nin başına Kılıçdaroğlu’nun gelmesi, AB’ci ve ABD’ci ekibi hem kaygılandırdı hem de heyecanlandırdı. CHP’deki değişimin ürettiği sinerji ve ivme iktidar getirebilir mi sorusu, bu ekibin bilinç altını giderek rahatsız etmeye başladı. Çünkü onlar sekiz yıllık AKP iktidarı sürecinde kurdukları ilişkilerin geleceğinin buna bağlı olduğunu çok iyi biliyorlar. Her ihtimale karşı bu nedenle CHP’nin AKP’leşmesi hatta DTP’leşmesi için öneri üzerine öneri geliştirmeye başladılar. İktidara endeksli bu kalemler bir yandan CHP’yi yanlış yapmaya zorlarken, diğer yandan da kamuoyuna “umutlanmayın, bu CHP adam olmaz” türünden bir yargıyı yerleştirmeye çalışmaktadırlar.

Yeni bir şey yok!

Bu nedenle CHP’de değişen bir şey olmadığını, dolayısıyla seçmenin yeni bir heyecan duyması için de bir neden bulunmadığını vurgulamaya başladılar. Bu bağlamda Kılıçdaroğlu’nun kurultayda yaptığı konuşmaya üç boyutlu bir anlam yüklediler: Birincisi Kılıçdaroğu’nun kimlik üzerine vurgu yapmamasını, sosyal ve ekonomik konuları gündeme almasını “motor eski, kaporta yeni” olarak değerlendirdiler. Kimlik taleplerinin ekonomik politikalar kadar önemli olduğunu söyleyerek Kılıçdaroğlu’nu adeta kimlik kışkırtıcılığı yapmadığından dolayı eleştirdiler.

Ulusal ile küresel!

CHP’nin yeni genel başkanının konuşmasının eleştirilen diğer bir boyutu ise konuşmada “ulusal vardı, küresel yoktu” denilerek eleştirildi. Kılıçdaroğlu’nun, “küreselleşme” gerçeğini görememekle suçlandı. Üçüncü olarak da Kılıçdaroğlu, Baykal dönemindeki gibi “Ergenekon avukatlığı” ve askerin siyasete “doğrudan ya da dolaylı müdahalesi” konusundaki tavrının aynen devam edip-etmeyeceği hususunun belirsiz kaldığı ifade edildi. Bütün bunların yanı sıra Kılıçdaroğlu’nun kurultayda giydiği gömlek, taktığı kasket ve takmadığı kravat da eleştirilerden yeterince nasibini aldı. Anlaşılan birileri AKP’nin türban üzerinden yaptığı siyasetin benzerini CHP’nin kasket ve kravat üzerinden yapmasını istiyor.

Gerçekte yapılması gerekenler!

Kılıçdaroğlu ekibi, işbirlikçi medyanın, yönlendirici sermayenin ve uluslararası kuruluşların tuzağına düşmemelidir. Mezhepçi, etnikçi, küreselci, aşırı kamucu, AB’ci, ABD’ci etkilerden kendisini uzak tutmalıdır. CHP daha fazla halkla bütünleşmeli ve halkın değerlerinin yanında olduğunu somut olarak göstermelidir. Karşıtlıkların siyasetinin bölücülük anlamına geldiğinin farkına varmalıdır. İnsan merkezli, Türkiye odaklı ve bütüncül bir siyaseti esas almalıdır. CHP, etnikçilere, mezhepçilere, küreselcilere kurban edilmemelidir. Bütün bunlar yokluk, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadele ekseni üzerine oturtulmalıdır. Kimlik ve değer üzerinden soyut tartışmalar yapmak yerine halkı yoksullaştıran ve soyan somut olgular üzerinden siyaset CHP’yi iktidara daha çok yaklaştıracaktır. Bunun yolu da işbirlikçi ve yandaşların önerdiklerinin tersini yapmaktan geçmektedir.


Özcan YENiÇERİ, 27 Mayıs 2010
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: İşbirlikçilerin CHP’yi yönlendirme gayretleri

İletigönderen Deli Haydar » Prş May 27, 2010 16:29


Sarıgül'den Sürpriz Karar
Milliyet Gazetesi / 27 Mayıs 2010


Türkiye Değişim Hareketi(TDH), Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olmasının ardından bekleme kararı aldı.

TDH Lideri Mustafa Sarıgül, önümüzdeki hafta İstanbul’da il başkanlarını toplayacak. Sarıgül, toplantıda son gelişmeleri masaya yatıracak. İl başkanları toplantısında çıkacak karara göre, Haziran 12’sinde parti kurma kararı da ileri bir tarihe ertelenebilecek. TDH Genel Sekreteri Hasan Aydın da, "Kemal Bey ülke için umut olabilir. CHP gerçekten sosyal demokrat bir parti olabilir mi, ona bakacağız. Adım atarlarsa destek olmak lazım. Siyaseti adam etmek lazım. Birileri adım atarsa birlikte de yürürüz. Biz üzüm yemek istiyoruz" dedi.

Sarıgül Kılıçdaroğlu'nu Aradı

TDH Lideri Sarıgül’ün özel kaleminden alınan bilgiye göre, Sarıgül, Kılıçdaroğlu’nu Genel Başkan seçilmesinin ardından telefon açtı. Ancak kendisi makamda olmadığı için özel kalemine not bıraktı. Ayrıca, Kılıçdaroğlu’nu tebrik etmek için yazılı bir mesaj gönderdi.

TDH Genel Sekreteri Hasan Aydın da, Kılıçdaroğlu’nu kutlamak için aradığını ancak ulaşamadığnı belirterek, "Düzgün bir insan. Hayırlı olsun, ’Allah yolunuzu açık etsin’ diye aradım, ancak konuşamadım" dedi.

Sarıgül İl Başkanlarını Topluyor

12 Haziran’da parti kurma kararını il başkanları toplantısında değerlendireceklerini ifade eden Aydın, şöyle dedi:

"Gelişmeleri değerlendireceğiz. Kemal Bey, köklü bir değişiklik yaparsa ülke için umut olabilir. Ama her şey Kemal Bey’le bitmiyor. Sorun kişi değil. CHP’nin kurumsal kimliği, tüzüğü, demokratik yapısı. Bunlar değişmeden olmaz. Bir değişiklik olur mu, olmaz mı, ona bakacağız. CHP’yi gözlüyoruz. Adım atarlarsa destek olmak lazım. Ancak şu an böyle bir şey gözükmüyor. Beklemek lazım. Siyaseti adam etmek lazım. Birileri adım atarsa birlikte de yürürüz. Üzüm yemek istiyoruz."

TDH Beklemede

Hareketin durmadığına işaret eden Aydın, "Gelişmeleri değerlendireceğiz. Siyasette bir boşluk var. Biz, o yüzden bu hareketi başlattık. Bu ihtiyaç ortadan kalkar mı, kalkmaz mı ona bakacağız. Şu an böyle bir boşluk var. Ta ki o güne kadar. Birileri adım atarsa, onu değerlendiririz. Ama boşluk dolmazsa biz yolumuza devam ederiz. Şu an için yolumuza devam etmeyi engelleyen bir şey yok. Gelişme olursa değerlendiririz" dedi.

Teşkilatların CHP’ye gittiği yönündeki iddiaları da yalanlayan Aydın, "Bizim teşkilatımızdan akan bir tek damla yok. Muğla’da görevden aldığımız Merkez İlçe Başkanı var. Bir de üç ay önce görevden aldığımız Gaziantep İl Başkanı var. Onlar gitti" diye konuştu.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: İşbirlikçilerin CHP’yi yönlendirme gayretleri

İletigönderen Deli Haydar » Prş May 27, 2010 17:14

İkinci Cumhuriyetçilerin bayraktarlarından, çiçeği burnunda CHP'li Hurşit Güneş'in, Milliyet gazetesindeki köşesini bıraktığı günün ertesinde, Güneş'in eski iş arkadaşı Fikret Bila, arkadaşının çiçeği burnunda genel başkanı ile söyleşmiş.

Gazi Kemal Atatürk'ün ardından yönlendirile yönlendirile, "Atatürk ilkeleri"nden başka her yöne bakan "altı ok"un yeni ve şaşkın genel başkanı, "açık toplumcular"ın ayrımcılığımızı gazetelerde çarşaf çarşaf gözler önüne serdiği gün, bakalım "kurt gazeteci"ye neler söylemiş:

Kemal Kılıçdaroğlu yazdı:27 Mayıs’ı yapanlar bugün utanıyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu yazdı:Kürt sözcüğünü kullanmak bir maharet ise, kullanırız. Ben Kürt demedim ama Türk de demedim, Çerkez de demedim. Etnik kimliği ve inançları siyasetin merkezine koymayı doğru bulmuyorum. Etnik kimlik şereftir diyoruz. Siyasetçinin görevi toplumun tamamının sorunlarını çözmektir.

Kemal Kılıçdaroğlu yazdı:İnanç da insanla Allah arasında mahrem bir ilişkidir. İnançlara saygı göstereceksiniz. Ama toplumun özünde bir insan olduğunu unutmayacaksınız. Kişi, anne ve babasını seçemediğine göre etnik kimlik veya inanç, siyasetin merkezinde olmamalı. Bu nedenle kimse ötekileştirilmemeli. İbadetin yerine getirilmesi önünde yasal engeller varsa onu kaldırmak siyasetçinin görevidir. Ayrıca kültürel alanda da aksaklıklar varsa, onları da gidereceğiz.

Kemal Kılıçdaroğlu yazdı:Bununla beraber askerlerin de saydam olması gerekir. Askeri harcamaların da saydam olması gerekir. Toplumun her kesimi nasıl hesap veriyorsa, askeri kesimin de hesap vermesi gerekir. Kamu parası harcayan her kurum şeffaf olmalı, hesap verebilmeli. Askeri harcamalar konusunda toplumda yanıt aranan sorular varsa orada sorun var demektir.

Kemal Kılıçdaroğlu yazdı:Biz yargının sivilleşmesinden yanayız. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kaldırılabilir. Çünkü Danıştay var. Danıştay varken buna gerek yok. Ama askeri mahkemeler dünyanın her yerinde var. Onların kendine özgü çalışma mekanizmaları ve kuralları var.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: İşbirlikçilerin CHP’yi yönlendirme gayretleri

İletigönderen Deli Haydar » Prş May 27, 2010 19:18

Çiller'den Kılıçdaroğlu'na:
Buralarda Heyecan Yarattınız!

Gazete 5 / 25 Mayıs 2010


CHP Genel Başkanlığı'na seçilen Kemal Kılıçdaroğlu'na bir mesaj da Tansu Çiller'den geldi. Çiller, Kılıçdaroğlu'na "Buralarda da heyecan yarattınız" dedi.

CHP Genel Başkanlığı'na seçilen Kemal Kılıçdaroğlu'nu kimlerin arayıp kutladığı merak konusu oldu. Gazetecilerin bu yöndeki sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, tüm siyasi parti liderlerinin kendisini arayarak iyi dilek mesajlarını ilettiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, en son Tansu Çiller'den telefon aldığını belirtti.

Arayan, aramayan herkese teşekkür ettiğini söyleyen Kılçdaroğlu, Tansu Çiller'in kendisine başarı dileklerini ilettikten sonra "Buralarda da heyecan yarattınız" dediğini anlattı.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: İşbirlikçilerin CHP’yi yönlendirme gayretleri

İletigönderen Deli Haydar » Sal Haz 22, 2010 12:21

Sarıgül Parti Kurmaktan Vazgeçti
Hürriyet Gazete / 22 Haziran 2010


Türkiye Değişim Hareketi (TDH) lideri ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, parti kurmaktan vazgeçti.Sarıgül, CHP’deki değişime bir fırsat tanımak istediklerini ve Türkiye Değişim Partisi’ni kurmayacaklarını açıkladı.

Sarıgül sözlerine şöyle devam etti:

"Yurdumuzda "değişim" zorunludur. Türkiye Değişim Hareketi olarak bu inançla tarihi bir görevi üstlenmiştir. Şimdi daha da önemli tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız.

Ülkemize duyduğumuz sorumluluğun gereği Türkiye’nin içinde bulunduğu koşulları dikkate alarak, siyasetteki değişim rüzgarlarına fırsat vermek için bugün bütün Türkiye’nin fedakarlık yapma günüdür.

Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığındaki CHP’nin yurdumuzda bir umut estirdiğini görüyoruz. Yurttaşlarımız CHP’deki değişime bir fırsat tanımak istiyor. Bu koşullarda halkımızın vicdanına, yurttaşlarımızın sesine kulak veriyoruz.

Ve Türkiye Değişim Hareketi her zaman düşünceleriyle yurttaşlarımıza hizmet edecektir.
Ben ve arkadaşlarım çok zor bir karar aldığımızın bilincindeyiz. Parti kurmayacağız.

CHP’deki değişim rüzgarına fırsat vermek istiyoruz Türkiye Değişim Hareketi’ne gönül veren tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum. Onların emeğini unutmam mümkün değil. Herkesin bu fedakarlığı sağduyu ile anlayacağına eminim.

Bazı arkadaşlarımla da az da olsa fikir ayrılığımız var. Ama bu kararı Türkiye Cumhuriyeti için aldık. Türkiye Değişim Hareketi gönüllüsü olan bütün arkadaşlarımla gönül bağımız devam edecek. Parti ve koltukları düşünmek ve Türkiye Cumhuriyeti’ni düşünmek arasında seçim yapma şansım vardı. Türkiye Cumhuriyeti’ni düşünmeyi seçtik arkadaşlarımla."
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: İşbirlikçilerin CHP’yi yönlendirme gayretleri

İletigönderen Mustafa Recep » Sal Haz 22, 2010 13:13

vallahi hangi açıdan baksak bilmiyorum,

bir kere şunu kesin bir dille söyleyebilirim israil tayyip erdoğan'ın ipini çekmiştir,

ikinci olarak baykal'a düzenlenen komplonun ardında mossad'ın veya tayyip erdoğan'la birlikte Tükiye'ye gelen 35 kişilik CIA heyetinin işi olma olasılığı çok kuvvetli,

üçüncüsü ise batı'ya istediklerini verdiği takdirde kılıçdaroğlu chp'si ilk seçimlerde (erken seçim olası) birinci partidir yine de chp'nin kemalist damarına güvenemeyen abd (cfr) yanına gizli işbirlikçi bahçeli mhp'sini yamayacaktır,

* umut oran ismini Türkiye yeni süreçte daha çok duyacaktır, bu genç siyasetçi akp'nin egemen bağış'ı gibidir, birçok yerle derin ve sağlam bağları vardır.

ve dört, pkk ya vur emri verilmiş gider ayak akp'den Türkiye'nin birliğini bozacak ve gelecek 'millici' hükümetin başına çoraplar örecek bir sürece götürecek tavizler daha evvelden imzalanan gizli anlaşmalar uyarınca koparılacaktır.

*sarıgül'ün bu dönüşleri bir yerlerden kulağına inceden fısıldandığının kanıtıdır.

dünya'daki yeni duruma dair değerlendirmelerimiz pek yakında...
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya

Re: İşbirlikçilerin CHP’yi yönlendirme gayretleri

İletigönderen Mustafa Recep » Sal Haz 22, 2010 13:32

Ne ABD’ymiş ama...

22.06.2010
Yazdır Arkadaşına gönder Kürt sorununda AKP hükümeti bir yandan ABD’nin suçlu olduğunu ima eden açıklamalar yapıyor, diğer yandan işbirliğini sonuna kadar sürdürüyor. PKK tarafından ise ABD’ye dönük çelişkili açıklamalar geliyor.

AKP hükümeti, PKK saldırılarının artmasından bu yana ilginç çıkışlar sergiliyor. PKK saldırılarının artışı, İsrail’in Gazze’ye yardım konvoyundaki Mavi Marmara gemisine saldırısıyla aynı zamanda PKK’nin İskenderun’da saldırmasıyla başlamıştı.

AKP Genel Başkan Yardımcısı, eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, İskenderun’daki saldırının ardından “Bu iki saldırının eşzamanlı olmasının tesadüfi olduğunu düşünmüyoruz. İskenderun limanının çok çok içeride olması şüphelerimizi artırıyor” demiş, PKK’nin yabancı devletlerin taşeronu olduğu iddiasını ortaya atmıştı.

Çelik’in açıklamasının ardından AKP bu konuda tam bir yalanlamada bulunmadı. PKK saldırıları sürdü.

Son olarak Hakkari Şemdinli’deki saldırı ise, AKP’nin bir kez daha “PKK taşeron” söylemine sarılmasına yol açtı. Başbakan Erdoğan, “Hangi güçler adına taşeronluk yaptığı aziz milletimiz tarafından yakından bilinen terör örgütü yok edilinceye kadar mücadelemiz devam edecektir” diyerek açıkça PKK’nin “bir yabancı devletin taşeronu” olduğunu savundu.

TSK adına Tümgeneral Ferit Güler, PKK’nin bir başka ülkenin taşeronu olduğu iddiaları için “Bu tür haberler ve TSK’yı bu konunun içine çeken değerlendirmeler tamamen gerçek dışıdır” demiş olmasına rağmen AKP benzeri açıklamaları sürdürdü.

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, PKK'nin arkasında artık kimlerinin bulunduğunun apaçık ortada olduğunu söyleyerek, "Birtakım dış güçlerin taşeronluğunu yapmaktadırlar. Asla amacına ulaşamayacaklardır. Bunu herkes biliyor" dedi.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu da Diyarbakır’da yaptığı açıklamada “PKK onun bunun taşeronluğunu yapıyor” dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, gazeteci Şamil Tayyar’ın “PKK’yi ABD ve İsrail mi destekliyor?” sorusuna “hayır” yanıtı vermekten kaçındı. Şayyar, köşesinde şunları yazdı: “Davutoğlu, ABD ve İsrail’in doğrudan ya da dolaylı olarak PKK’yı cesaretlendirdiği iddialarını hatırlatınca, böyle bir tartışmaya girmek istemedi ancak şu genel yorumu yaptı: “Şimdiye kadar PKK Ortadoğu’da kullanılmış olabilir, Ortadoğu’da barışın ihdas edilmesini uygun görmeyenler PKK’yı yeniden kullanmak isteyebilir.”

AKP kurmaylarının kimi ima ettiği ise, özellikle saldırının ertesi günü yandaş basında çıkan haberlerden anlaşılıyordu. “250 terörist sınırı geçerken ABD istihbarat paylaşmadı” haberine dayanılarak, AKP’lilerin sözleri anımsatılıyor ve PKK’nin, ABD’nin taşeronu olduğu ima ediliyordu.

Oysa aynı dönemde AKP, kendisine dönük bir “terör örgütünü” gizlice desteklediğini iddia ettiği ABD’yle yapmaları gereken işbirliğini vurgulamaktan da geri kalmıyordu.

Önce “ABD istihbaratını paylaştı” açıklaması geldi, ardından ABD’yle “üçlü mekanizma”nın önemi vurgulanmaya başlandı.

İşbirliği aranılan “düşman”
PKK’nin ABD’ye dönük tavrı ise dönem dönem tamamen karşıt noktaları işaret eden açıklamalarla dolu oldu.

PKK, 2003’te ABD’nin Irak’ı işgalini “olumlu bir gelişme” olarak değerlendirmişti. 2009 Kasım’da Osman Sağırlı’yla yaptığı röportajda Irak işgalinden evvel ABD’li yetkililerle görüştüklerini doğrulayan Murat Karayılan, “Görüşmeyi yapanlar şimdi saflarımızda değil” diyerek görüşmenin içeriğine dair bilgi vermekten kaçınmıştı.

Bush döneminin sonraki yıllarında ise ABD’nin Türkiye’yle işbirliğini artırması üzerine PKK, ABD’ye karşı sert söylemlerde bulunmuştu.

Obama’nın ABD’de iktidara gelmesinin üzerine KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan ve Kongra-Gel Başkanı Zübeyir Aydar, Obama’ya bir mektup yazarak “Biz ABD düşmanı değiliz” demişlerdi. Bush’un kendilerine haksızlık yaptığını savunan Aydar ve Karayılan, mektupta “Biz kimsenin düşmanı değiliz, hele hele Irak ve ABD'nin hiç değiliz. Bu güne kadar dünyanın hiçbir yerinde ABD veya ABD'lilere yönelik en ufak bir olumsuz eylemimiz olmamıştır. Biz Türkiye'yle de sorunu diyalog yoluyla barışçıl demokratik bir şekilde çözmek istiyoruz” demişti.

Murat Karayılan, ABD’nin İran’a müdahalesinin konuşulduğu dönemde ise Newsweek dergisine verdiği demeçte “ABD'nin müttefiki olabiliriz, düşmanlarımız aynı. ABD bizi hep düşmanlarımızın gözüyle gördü. Oysa biz, dost olarak algılanmak istiyoruz. 7 bin silahlı savaşçımız, İslami köktenciliğe karşı ABD'nin müttefiki olabilir. Türklerin aksine, Kürtler fazlasıyla ABD sempatizanıdır. Eğilimleri, Amerikancılık yönündedir” diye konuşmuştu.

Karayılan, dönem dönem ABD’ye karşı sert çıkışlarda da bulundu. Mart ayında Avrupa ülkelerinde PKK’lilere karşı başlatılan operasyonlarla ilgili olarak Karayılan, Avrupa ve kırsal kadrolara gönderdiği mesajda, ABD'nin desteğiyle Avrupa ülkelerinde PKK'nın tasfiye planının uygulamaya geçirildiğini söylemişti. Karayılan, “PKK’nin gücünü herkese göstereceğiz” diyerek ABD’ye meydan okumuştu.

Yine 2009 Ekim ayında AKP TBMM’den Kuzey Irak’a girmek için tezkere geçirdiğinde Karayılan “Türkiye tezkere kararını tek başına alamazdı. Başbakan Amerika’ya gitti, oradan onay aldı. Amerika dönüşünde bu konuda daha kesin konuştu. Çünkü tezkere bir savaş ilanı anlamına geliyor” diyerek ABD’yi suçlamıştı.

Öcalan'ın umudu boşa çıktı
Abdullah Öcalan, AKP’nin “demokratik açılım”ının başlangıcından bu yana projenin bir ABD projesi olduğunu söyledi. Öcalan, dönem dönem ABD’nin tavrını eleştirirken, sık sık da işbirliği çağrısında bulundu.

Abdullah Öcalan, AKP’nin demokratik açılımının ilk aylarında, açılım sürecinde ABD’nin PKK’yle uzlaşabileceğini savunarak “Amerika ve diğer siyasi güçler yeni bir tarzla Ortadoğu’da politika yürütecek. Bu süreçte PKK’nin de olmasını istemiyor ancak bunu zorla, silahla bitiremeyeceğini anlamış durumda. PKK’yi de silahsızlandırmak istiyor ama bizimle de uzlaşmak zorunda. Bir uzlaşma doğacak. Bu, İngiltere ve Amerika’nın iki yüz yıllık politikalarının bizi de dikkate alacak uzlaşması olacak. İşte Kuzey Irak’ta zaten Barzani-Talabani’yle işbirliği içindeler. Bizimle de bu şekilde uzlaşmak isteyebilirler” demiş, aynı açıklamada “Ben Fethullah Gülen’i takip ediyorum, olumsuz değerlendirmiyorum” diye eklemişti.

Öcalan, Ocak ayında AKP’nin islamcı kimliği Güneydoğu’da yayarak bu kimliği kullanıp Kürt halkını kandırmaya çalıştığını belirterek, “Tabi bütün bu politikaların arkasında İngiltere var, ABD var. Bu politikalarla amaçlanan Türkiye bölge ülkeleriyle yüksek güvenlikli anlaşmalar yapacak, Güney'deki güçlerle birlikte PKK'yi sıkıştıracak, bölgesel baskı altına alacak, Türkiye'de de AKP eliyle Kürtler kandırılıp sorun çözülmeye çalışılacak” demişti.

Öcalan, bundan bir hafta sonra ise “AKP Kürt sorununun çözümü diyerek 7 yıldır hem ABD’yi, hem Avrupa’yı hem de Kürtler’I oyalıyor” dedi.

Mart ayı başında Avrupa’da PKK’ye dönük operasyonlar için Abdullah Öcalan da “Bu Avrupa'daki operasyonlar Türkiye'deki tasfiye amacının bir devamıdır. Arkasında ABD vardır. Bu bir ABD-İngiliz siyasetidir. AKP'nin arkasında Anglo-Sakson siyaseti vardır” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Öcalan, ABD’nin Türkiye’de etnik bir iç savaşı körüklediğini de söyledi. Öcalan, “Tehlike çok büyük. Bir Kürt-Türk boğazlaşması yaratılmak isteniyor. Oyunlar var. Ama kimse bunu net olarak, ciddi olarak görmüyor. Ben burada kendimi yırtıyorum. BDP, bunun ne kadar farkında bilemiyorum. Bu bir İngiltere-ABD-NATO oyunudur. Kürt-Türk çatışması yaratarak Türkiye'yi kendisine daha fazla bağlamak amaçlanıyordu” demişti.

Öcalan, Nisan ayında Barzani’yi de “ABD’ye fazla güvenme” diye uyarırken, “Kimse ABD'ye bel bağlamasın, komplonun tamamını görmeleri gerekiyor. Kürt oluşumuna izin vermeyecekler” diyordu.

Yine Nisan ayı içerisinde bir BDP heyeti Vaşington’a gitmiş ve burada bir temsilcilik açmıştı. Heyette bulunan Emine Ayna, Pentagon yetkililerine “PKK’yı yaratan nedenler” konusunda brifing verdiklerini söylemişti.

AKP’nin Kürt açılımının başında projeyi destekleyen ve uzlaşabiliriz diyen Öcalan, daha sonra devletin DTP’ye dönük operasyonlarıyla birlikte “ABD PKK’yi tasfiye etmek istiyor” demişti. Öcalan, son olarak 11 Haziran’da “Şunu görmek gerekir. Türkiye'nin şimdiye kadar yürüttüğü Kürtlerin inkarı ve imhası politikasına kayıtsız-şartsız destek veren Amerika ve İsrail, bu desteklerini geri çekiyorlar” dedi.

(soL - Haber Merkezi)

http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyas ... beri-29954
AMERİKANCI GENERALLER DEĞİL KEMALİST PAŞALAR İSTİYORUZ!
Kullanıcı küçük betizi
Mustafa Recep
Üye
Üye
 
İletiler: 417
Kayıt: Çrş Tem 09, 2008 13:11
Konum: sakarya


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x