Siyasal İslam ideolojisinde “Laiklik, dinsizlik” ve “laik devlet de dinsiz devlet” olarak anlaşıldığı için, anayasası laik olan Türkiye Cumhuriyeti devleti “dinsiz ve kâfirdir, yıkılması cihat, malı ganimettir”.
AKP’nin Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı (hem bir partinin genel başkanı, hem de cumhurun -halkın tümünün- başkanı olmak nasıl olabiliyorsa) siyasetin ufkunda önceleri küçük bir figür ve zamanla yıldızlaşan bir karizmaya dönüşme sürecinin hemen her aşamasında, kendisi ile tutarlı biçimde, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığını hiç saklamadı. Gençlik yıllarında “Laiklik de ne demekmiş, bu millet isterse elbette laiklik de ortadan kaldırılır” sözü ile, devleti pençesine aldığı bugünkü ortamda “Laiklik ile Müslümanlık bir arada olamaz” sözü de, geçmişi ile uyum ve örtüşme halinde olup, bu ideolojik bakışı ve kararlı laiklik karşıtlığı, siyasal İslamın ana argümanıdır.
Siyasal İslam

ABD ve Batı’nın “Ilımlı İslam” dayatmaları bir tuzaktır. Çünkü, Vahdaniyet, nübüvvet, merhamet, sevgi, şefkat ve dayanışma dini olan İslam, zaten ılımlıdır, İslam sözcüğü bizatihi bu anlama gelir. Hal böyle olunca, İslam dünyasındaki baskıcı rejimler, talan ve kurumsallaşan hırsızlık, Batı’nın ilgi alanı dışındadır. Bundan da öteye, amaçları, Müslüman ülkeler arasındaki mezhep farklılıklarını kışkırtarak İslam coğrafyasını istikrarsızlığa ,sürüklemek, kendi iç sorunlarıyla boğuşmak zorunda bırakarak, gelişip kalkınmalarını engellemek ve yeraltı kaynaklarını sömürmektir. Batı dünyası, bu kadim amacına ulaşmak için mezhepçiliği körüklemiş, tarikatları beslemiş, din ile siyasetin iç içeliğini hep savunmuştur. Çünkü İslam tarihindeki ilk büyük kavga ve parçalanmanın, dinin siyasete alet edilmesiyle başladığı bilinmektedir.
Gökkubbe’nin altında tarihin gördüğü ve göreceği en büyük vahşet olan Peygamber neslinin kılıçtan geçirilmesine sebep olan olayların başlangıcı, Halife Osman’ın Ümeyyeoğulları’na tanıdığı sınırsız imtiyazlardır. On altı yılını dolduran AKP nin ilk yılları, demokrasi tarihimizin bir benzerini görmediği partizanlıklar bakımından Halife Osman dönemini hatırlatıyor. Son birkaç yıldan beri de, saltanat ve israf düşkünlüğü, dinimizin ve camilerimizin AKP'nin örtülü reklamına vasıta yapılıyor olması yanında, devletimizin kurucusuna açık tavır anlamına gelen özel günlerdeki ruhsuz hutbeler ile de mabedler, Muaviye devrini çağrıştırıyor.
İslamın evrenselliği
Milletin birliğinden, toplumun dirliğinden en başta sorumlu olan Sayın Cumhurbaşkanı’nın, yurttaşlarını “laiklik ile Müslümanlık arasında tercihe” zorlaması çok tehlikeli bir anlayış, ağır bir vebaldir. İslamiyet cihanşümul bir dindir, değil Sayın Erdoğan, Hz. Peygamber bile, kendisini Müslüman hisseden birinin inancını tartışmamıştır. İslamın evrenselliği, kudsiyet, ulviyet ve ruhaniyeti buradan gelir. AKP Kocaeli Belediye Başkan adayının “Bu kalenin temsilcisi Cumhurbaşkanımızdır, kale yıkılırsa ümmet yıkılır” sözü ciddiye alınırsa, her fani gibi, Tayyip Bey’den sonra, İslam yerle yeksan olacak demektir. Bin dört yüz yıllık İslam, sanki bu günlere Tayyip Bey sayesinde ulaştı. İslamın sahibi ve güvencesi Allah’tır. Zor bir coğrafyada ulusal birliğimizin korunması, yazgı ve bekamızla yakından ilgili olduğundan, bitip tükenmeyen bu tür zırvalar dönemi artık kapanmalıdır.
GANİ AŞIK
Eski CHP Milletvekili/Eski Müftü
Gani AŞIK, 10 Aralık 2018