kaye yazdı:mustafat yazdı:
evrimi kabul etmeyen birisi Adem ile Havva'dan bugünkü farkli insan irklarinin olusumunu nasil açikliyor, merak ediyorum.
Mustafat, ben bu sorunu, bir önceki mesajımda açıklamıştım, ona bakabildiniz mi acaba??
...
evet, simdi okudum. daha önce kaçirmisim.
kaye yazdı:mustafat yazdı:Adem ile Havva'dan bugün dünyada gördügümüz farkli irklar nasil olustu?
.
Zaten bunu herkes kabul ediyor, yani dünyada zenci de var, sarışın da, çekik gözlü de, rus da, arap ta, şişman da, zayıf ta, kısa boylu da. Bunu müslüman da dahil kimse inkar edemez. E müslümanlar da zaten insanların Adem ve Havva'dan türediğine inandığına göre bu kapsamdaki evrimi kabul ediyorlar. Kabul etmedikleri şey maymundan insan olunması, kutup ayısından balina haline gelinmesidir..
...
Kaye, "mikroevrim olabilir, ama makroevrim yoktur" tarzi sahte-bilim argümanlari köktendinci evangelistlerin ve Harun Yahya gibilerinin kitaplarinda geçer; bu iddialarin hiçbir bilimsel yani yoktur. Bu bir nehir 1-2 metrelik çukur açabilir, ama vadi kazamaz demek gibi bir sey. Halbuki yeterli zaman verilirse bir nehir pekala ABD'deki büyük kanyon benzeri vadiler de kazabilir.
Bu yaratilisçi kitaplar sunu iddia eder: Evrimle canlilar degisebilir, ama yeni türler kesinlikle olusmaz. Neden? Tam belli degil, türün bile ne oldugu tam belli degil, bir sürü safsata. Esas neden sudur: çünkü bu onlarin isine gelmez.
Halbuki bilim insanlarin isine gelecek veya hoslanacaklari seyleri degil, gerçegi arar.
Bilimde duygulara ve siyasete yer yoktur. Tarihteki bilim-din çatismalarina bir bakin: Neredeyse hepsinde bilim, çok zamana ve kana mal olsa da siyaset yapan kiliseye karsi eninde sonunda galip çikmistir. Her ne kadar köktendinciler türlü sahtekarliklarla gözden kaçirmaya çalisiyorlarsa da, evrim ve anti-evrimci yaratilis, klasik din-bilim çatismalarindan biridir. Bilimsel egitim düzeyinin yükselmesiyle kazanan da evrim olacaktir. Bunu ortalama egitim düzeyi yüksek Norveç, Fransa, Almanya, Japonya gibi ülkelerde görüyoruz (evrime inananlarin orani %80 ve üstü).
Türkiye'de eger anti-evrimciligin kazanmasini istiyorsaniz ortalama bilimsel egitim düzeyini hep düsük tutmaniz, hatta mümkünse AKP yöntemleriyle daha da asagilara çekmeniz gerekir (daha çok dogurun, bilime sansür, egitimin dinsellestirilmesi, dinci beyin yikama vs.)
Biyolojide eseyli üreyen canlilar için türün yaygin olarak kabul edilen tanimi sudur:
Dogal kosullar altinda biribiriyle eslesmeyen canli gruplari; türlü nedenlerle biribirinden izole olmus genetik havuzlar.
örnegin aslan ile kaplan: suni bir ortamda bir araya getirilip çiftlestirildiginde yavrulari olsa bile (ki özellikle disi yavrular kisir olmayabilir) dogada karismadiklari için, biyoloji aslan ile kaplani iki ayri tür kabul eder. suni olarak çiftlestirildiklerinde yavrularinin olabilmesini ise DNA benzerligiyle, yani yakin akraba olmakla açiklar. Bu akrabaligi zaten dis görünüslerinden de anliyoruz. Yani aslanla kaplanin ortak atalari jeolojik tarihte yakin bir geçmiste (1-2 milyon yil) yasamislar, bu kisa süre içinde de çok fazla farklilasmamislardir.
Eger soylari tükenmezse (ki malesef tükenecek gibi gözüküyor) bundan 2 milyon sonrasinin aslaniyla kaplani bugününkülerden farkli olacaktir; çünkü evrimin sonu yoktur, sürekli devam eder. Ayni sey insanlar için de geçerli.
Surasi kesin: insanlarin çogu din kültürünün etkisiyle insanin tanrinin ayricalikli ve sevgili kulu olduguna inanir. Onlara göre insanin dünyada yasayan bütün canlilardan üstün bir konumu vardir; hatta birçogu dünyanin insanlar için yaratildigini düsünür. Bu yüzden de insanin da neticede sempanzenin yakin akrabasi büyük beyinli memeli bir hayvan oldugu fikri insanlara çok itici gelir. Kurnaz yaratilisçilar "evrim insanin maymundan geldigini söyler" diye meseleyi saptirarak iticiligin dozunu daha da yükseltirler.
Ben ise insanin bütün hayvanlardan üstün ve degerli bir varlik oldugunu düsünmenin irkçiligin bir baska türü oldugunu düsünüyorum. Nasil fanatik irkçilik, kendi irkinin yarari için diger irklari yok etmeyi mübah sayarsa, fanatik insancilik da (sözde) insan yarari için diger canlilari ve dogayi yok etmeyi mübah sayar.
Bulgulari açiklamak için evrim teorisini kullanan modern biyoloji, insan maymundan gelmistir demez: modern biyoloji fosil, anatomi, DNA ve moleküler benzerlik verilerine dayanarak "sempanze yasayan hayvanlar arasinda insanin en yakin akrabasidir, insanla sempanzenin ortak atalari bundan yaklasik 7-8 milyon yil önce dogu Afrika'da yasamislardi" der.
Yani insanla sempanzenin ortak atasi, bundan 7-8 milyon yil önce farkli kavimlere ayrilmis. Ondan sonra bu kavimler kendi aralarinda hiç eslesmemisler, genetik olarak izole gruplar halinde yasamislar. Bir kol evrimleserek bugünkü sempanzeye kadar gelmis, bazi kollarin soyu tükenmis, bazi kollar da evrimleserek bugünkü insana kadar gelmis. Ama evrim devam ediyor; hem insanlar, hem de maymunlar için.
Ayrica modern biyoloji kutup ayisi balinaya dönüsmüstür demez. Bu da yaratilisçilarin saptirmalarindan biridir. Modern biyolojinin bulgularini önce saptirip, sonra da bu saptirilmis iddialarin yanlisligini ortaya koymak yaratilisçilarin alisilmis sahtekarliklarindir. Bu konularda zihniyet AKP zihniyetidir: `Hedefe varmak için her yöntem mübahtir!
Balinalarin evrimi için bakiniz:
http://en.wikipedia.org/wiki/Evolution_of_CetaceansYaratilis söylemleri modern balinalarin iskeletinde arka ayak kalintilarinin olmasini nasil açikliyor? Tanri balinalari sipsak yaratirken neden bir arka ayak kalintisi koymayi tercih etmis?
Bütün mesele de bence bu "sipsak" yaratilis anlayisinda. Bence bu yaratilisin sipsak olmasi gerektigi fikri, antik zamanin büyücülerinden ve samanlarindan kalma bir ön yargidir. Tanrinin da bir sihirbaz gibi sapkasindan sipsak bir insan, sipsak bir maymun çikarmasini beklemek bence bir yanilgidir. Tanri, canlilari yaratmak için pekala evrim gibi bir süreçten yararlanmis olabilir.
Evrim yeni türlerin olusumunu matematikle, mantikla ve doga kanunlariyla açiklar. Doga kanunlari da Allah'in kanunlari degil mi?
kaye yazdı:Bunu da şöyle açıklarlar: Eğer evrim sürekli ise neden maymun-insan arası bir yaratık yoktur, ya da kedi-köpek arası birşey? Bir kere evrimleşilmiş sonra da bitmiş midir? Bu sadece bugün için geçerli değildir, yakın tarihe yani 3-5 bin yıl öncesine kadar gidildiğinde de böyle arada yaratıklar yoktur..
...
3-5 bin yıl jeolojik zaman ölçeginde çok küçük bir zaman dilimidir. örnegin memeliler gibi yavas evrim geçiren hayvanlarda evrimi görebilmek için milyonlarca yil geri gitmeniz gerekir.
örnegin bugünün insaniyla 50bin yil öncesinin insani arasinda anatomik olarak büyük bir fark yoktu. Ama 2 milyon yil öncesinin insaninin kafatasi ve beyni belirgin bir sekilde daha küçüktü.
Balik ve böcek gibi, kisa sürede ergenlestigi için hizli evrim geçiren hayvanlarda ise yeni türlerin olusumu laboratuvar kosullarinda bile gözlenebiliyor. Baliklarda bazen bir renk degisimi bile disilerin genetik kökenli renk tercihleri yüzünden (cinsel seleksiyon) izole genetik havuzlarin olusmasina neden olabiliyor. Böceklerde ise bazen cinsel organlardaki basit bir sekil degisimi popülasyonu birdenbire genetik olarak izole olmus iki ayri havuza ayirabiliyor.
Kaye, size sunu hatirlatayim: Biyolojiyi en iyi kimler bilir? Biyologlar mi, çikarci tarikatçiler mi, dini görüslerden kaynaklanan önyargilarla dolu basit halk mi? Avrupa'da, hatta Amerika ve Türkiye'de bile evrim teorisine inanmayan biyolog pek bulamazsiniz.
Kedi ile köpek meselesine gelince... Ortak atalari ne zaman yasamistir, simdi ezbere bilemiyorum. internette arama yaparsak buluruz. Diyelim ki 30 milyon yil önce. Ortak atalari ne bugünün kedisine, ne de köpegine benziyordu. 30 milyon yil önce farkli kollara ayrildi (evrim agaci), bu kollar aralarinda karismadiklari için biribirinden bagimsiz evrimlesip farklilastilar. Bazi kollarin soyu tükendi, bazilari da kedi ve köpek (daha dogrusu kurt) seklinde bugüne kadar geldiler. Köpegin atasi bildiginiz gibi bundan yakl. 10bin yil önce evcillestirilen kurttur.
"Kedi ile kurt arasi bir hayvan neden yok diye sorulur" diyorsunuz. Bu da klasik bir yaratilisçi evangelist sorusudur. Bu aslinda sonu gelmez tuzak bir sorudur. örnegin kedi ile kurt arasi kurtkedi diye hayvan olsa, bu sefer de kurtkedi ile kurt arasi bir hayvan neden yok diye soracaklardi. Ayrica bu sorunun sorulus sekli, evrim sürecinin ve evrim agacinin anlasilmamis oldugunu ortaya koyar.
bkz. evrim agaci (hayat agaci)
http://library.thinkquest.org/19012/treeolif.htmEvrimsel açidan bakildiginda, kurt ile kedi arasi bir hayvan nasil olabilirdi? Bundan 30 milyon yil veya daha eskiden yasamis, kedi ile kurtun ortak atasi olan hayvan, 30 milyon yildan daha önce ayri bir kola ayrilip bugüne kadar gelmisse, günümüzde yasayan, kedi ile kurt arasi bir canli demektir. Carnivora sinifina (order) ait ayi ve sirtlan gibi böyle bir sürü canli vardir, asagidaki evrim agacinda bunlari görebilirsiniz:
Carnivora:
http://tolweb.org/Carnivora/15971Evrim sürecinde kedi ile kurtun yollari bundan 30 milyon yil önce ayrilmissa, hem eski kediye, hem de eski kurta benzeyen hayvanlari görebilmek için bundan 28 milyon yil öncesine gitmeniz gerekiyor ki bunu ancak fosillerde görebilirsiniz.
Bir hayvan hem evrimsel anlamda ortak atadan gelsin, hem de bugün yasayan iki hayvana görsel olarak benzesin istiyorsaniz, yollari daha yakin bir geçmiste ayrilan türleri bulmamiz gerekiyor. Bu mantikla örnegin leopar, aslan ile kaplan arasi bir hayvandir. Aslan ile kaplanin nispeten yakin bir geçmiste ortak atalarindan türemis, genetik mesafe olarak aslanla kaplanin ortasinda duran bir hayvandir. Ayni mantikla, goril de insan ile sempanze arasi bir canlidir; ortak atadan türemistir.
Evrim varsa bugün mutlaka aslan gibi yelesi, kaplan gibi desenleri olan bir tür olmaliydi diyen, evrimi anlamamistir demektir.