İttifaklar Dağılırken / Bülent ESİNOĞLU

İttifaklar Dağılırken / Bülent ESİNOĞLU

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Ağu 21, 2013 14:37

İttifaklar Dağılırken

Demokratik işleyişin var olduğunu saydığımız ülkelerde nasıl iktidar olunur?

Herhangi bir örgütlenmeyi iktidara taşıyan etmenler nelerdir?

Halkın destek olması olgusu yeterli bir durum mudur?

İktidar hedefi olmayan siyasi parti olur mu?

Olursa işlevi nedir?

Bu cümlelerden de anlaşılmaktadır ki, iktidar mücadelesi başlı başına bir siyaset bilimidir.

Siyaset bilimi; belirli kuvvetleri bir ortak paydada birleştirerek büyük kuvvetler yaratma sanatıdır.

İktidara varmanın, ne büyük mücadelelerden geçilerek, varılan bir hedef olduğunu anlamak, siyaseti anlamak için önemlidir.

İttifaklar politikası, iktidarın hedeflenmesinde, çok önemli bir gerçektir.

İttifaklar yapmadan, yalnızca ideolojiler ve programların doğruluğundan hareketle siyaset yapılamaz.

Böyle siyasetler de zaten iktidar olamaz.

Yorumlarımız demokratik işleyişin olduğu ortamlar için geçerlidir.

Şimdiki siyasi iktidarın 11 yıl önce, iktidara gelişini şöyle bir hatırlayalım.

Dış etmenler hiç olmamış, sadece AKP’nin ülke içindeki ittifakları sayesinde topladığı kuvvetle ve yarattığı ideolojik iklimden kaynaklandığını varsayalım.(gerçek böyle değil ama…)

Amerika hariç bir araya getirilen kuvvetler nelerdi?

1- Geçmiş 90 yıllık yönetimlerden, kendilerinin baskı gördüğü, dinini özgürce yaşayamadığını var sayan kitlelerin önderleriyle yapılan ittifaklar.(Tarikatlar, dini yoğun yaşayanların önderleri, vs.)
2- Ticaret yapan ama yeterli sermayeye sahip olmadığı için devletten daha çok destek isteyen sermaye gruplarının temsilcilerinin desteği…
3- Dışarıdan yabancı ortak bulup, ülkemiz içinde daha fazla ürün satmak için, devletten kuralsızlaştırmayı isteyen sermaye gruplarının desteği.
4- Bölücü etnik çevrelere verilen sözler, dolayısı ile alınan destekler.

Bu dört grubun desteğini almak; gerekli araç (medya) ve mali imkâna varmak anlamındaydı.

Dini özgürlüklerini yaşayamadığı için geçmiş yönetimleri istemeyen dini kesimlerden başlayalım.

Öncelikle, dindar toplulukların iktidarlar karşısındaki tutumunu, tarihe bakarak anlamaya çalışalım.

Dindar kesimlerin, iktidarlar karşısında iki temel duruşu vardır.

1- Devrimci ve insani yönü, yani ezilenlerden yana olan isyankâr durumu…
2- Öteki de, “mistik bir sisle” iktidarın egemen sınıfların elinde kalmasını sağlayan tutumu.

Yani egemen sınıfların örtüsü olma halidir.

Dinin isyankâr yönünü benimseyen, ezilenlerden yana dindarların, hayatlarında, geçen 11 yıl içinde, hiçbir değişiklik olmadı.

Hatta dini ilkelerin yeterince uygulanmamış olmasından şikâyetkar olmuşluğu var.

Yani iktidarın, iktidara gelmezden önce, “dini, yoksulların sesiymiş” gibi seslendiresinin bir sonucu yoktur.

İslam-ı, bir ticaret aracı gibi kullananlar, 84 yıl önce de, şimdi de karlı çıkanlardır.

İktidarın ilk dört yılında, AB’ye giriş sevdaları sayesinde, AB’nin de, Türkiye’yi Avrupa kapısında tutmak için, belli bir sermaye akışı sağlanmıştı.

Avrupa sermayesi ulusal pazarlarımızı denetimsiz kullanmak için sermaye akışı sağlamıştır.

Bu dönem, liberal sermayenin, özelleştirmelerde, yabancı ortak bulduğu dönemdi.

Bu dönemler AKP’nin göklere çıkarıldığı, tüm muhalefetin tu kaka edildiği zamanlardı.

İttifakların tam işlediği dönemlerde, İslami burjuvazi de palazlandı.

Sermaye grupları arasında, ülkemizin ulusal pazarlarının paylaşılmasında pek sorun yoktu. Pazar henüz bakirdi.

Yağmadan herkes memnundu.

Arkasından ABD ve Avrupa’da krizler çıktı. Amerika krizden çıkmak için bolca para bastı. Bu paralardan hem eski liberal sermaye, hem de yeni İslamcı burjuvazi yeterinde yararlandı.

Paralar geliyor, Zenginler daha zengin oluyor. Ama halka sadece borç veriliyordu.

Amerika ve Avrupa para basarak krizlerden çıkamayacağını, beş yıl sonra anlayınca, muslukları kıstı.

AKP, sözünü ettiğimiz dönemi sorunsuz atlattı. Çünkü ittifaklar arasında denge vardı.

Şimdi dengelerin hepsi bozuldu.

Balayı bitti.

İttifaklar arasında denge bozulunca, dış destek(ABD) de azalmaya başladı.

Bedel ödeme zamanı geldi.

Bülent ESİNOĞLU, 21 Ağustos 2013
bulentesinoglu@gmail.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x