İTÜ ve İÜ'ne "Yazıklar Olsun"! / Necdet SARAÇ

İTÜ ve İÜ'ne "Yazıklar Olsun"! / Necdet SARAÇ

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Ara 26, 2012 14:29

İTÜ ve İÜ'ne "Yazıklar Olsun"!

Dün de bugün de ODTÜ’lü olmak hep bir ayrıcalık olmuştur… Öğrenim kalitesiyle, hocalarıyla, kampüsüyle ve tabi “özgür üniversite” mücadelesi başta olmak üzere toplumsal mücadeledeki tavrıyla… ODTÜ’nün ayrıcalıklı ve başarılı olma hali yalnızca Türkiye ile de sınırlı kalmamıştır. Dünya’daki birçok farklı kaynağın yaptığı ve yayınlanan “en başarılı 500 üniversite” araştırmaları sıralamasında ODTÜ hep var: Sıralamadaki yeri değişse de ODTÜ ilk 500’de hep oluyor…

Devleti bütün kurumlarıyla, toplumun önemli bir bölümünü de yarattığı sistematik baskılarla teslim alan Erdoğan ODTÜ’de karşılaştığı direniş sonrası “yazıklar olsun böyle hocalara” diyerek şimdi sıranın ODTÜ’ye geldiğine işaret etti. Nitekim hemen arkasından 12 üniversite yönetimi “ip gibi” sıraya dizilerek, öğrencilerin tavrını kınama bahanesiyle, “protestocu öğrencilere” verdiği destekten dolayı aslında ODTÜ Rektörü’nü kınadılar! “Kınayıcılar” içinde İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, hatta Yıldız Teknik Üniversitesi gibi çok ciddi akademik başarılara imza atmış, toplumsal mücadelede hep taraf olmuş ve gelenek yaratmış üniversitelerin de olmasında ise Başbakan’ın ifadesiyle söylenecek bir tek söz var: “Yazıklar olsun!”

Akademik açıdan bir utanç belgesi olan bu açıklamadan sonra YÖK’ün ODTÜ için soruşturma başlatacağını beyan etmesi, önümüzdeki günlerde “ODTÜ ablukası”nın artacağını gösteriyor. Siyasal iktidara yakın gazetelerin, televizyonların, rektörün öğrencilerle bir araya gelip konuşmasını bile “ODTÜ Rektörü tehditlere boyun eğdi” şeklinde vermeye başlamaları, “Fitne üssü ODTÜ” manşetleri de ablukanın alacağı boyutu açıkça işaret ediyor...

***
1960’larda, 70’lerde İTÜ, İÜ, ODTÜ gibi üniversiteler akademik ve toplumsal hayatta cephelerini özgürlüğe dönmüş önemli merkezler oldukları için değişim ve dönüşümün de ilk sinyalleri buradan bütün ülkeye yayılırdı. Çünkü adam gibi “hocalar” vardı. Onlar, üniversitenin “biat” merkezi değil, sorgulama ve bilim merkezi olduğuna inanırlardı. Bu nedenle de eskiden profesör olmak toplumsal sorunlarda da bir adım önde olmak anlamına gelirdi ve onlar asla “Resmi Gazete haberi” gibi konuşmazlardı. Örneğin, benim de öğrencisi olma şansını yakaladığım ve gurur duyduğum Ümit Doğanay, Cavit Orhan Tütengil, Mübeccel Kıray, Çetin Yetkin böyle hocalardı…

Şimdilerde siyasal İslamın müthiş hegemonyası yaşanıyor. Koca üniversiteler şimdi giderek küçülüyor. Devrimci olmak, solcu olmak, muhalif olmak “ayıplı bir durum” gibi sunuluyor! Daha geçen hafta ODTÜ’de, 23 Aralık Pazar günü Maraş’ta askerin ve polisin arkasına sığınarak yarattıkları şiddeti ağızlarına almayanlar, ilan edilmemiş sıkıyönetim uygulamasını kamuoyundan saklayanlar, döne dolaşa “1960 solculuğunun içinin ne kadar içi boş olduğunu, anarşi ve terörün kaynağı olduğunu” anlatılıyorlar! Oysa ne 1960 solculuğunun içi boştu, ne de sol bir “terör” merkeziydi! Dün de bugün de “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” gibi temel kavramlar aynı içeriğe sahipler. Dün de bugün de “özgür üniversite” anlayışı YÖK’ü de, vesayetin her türünü de İslamcısını da reddediyor!

***
Kamuoyu Maraş’ta yaşananları görmedi (!) ama ODTÜ’de yaşananları çok net gördü. Çok açık ki, siyasal iktidar ODTÜ üzerinden “son kaleleri” de teslim almak istiyor. Buna izin vermemek gerekiyor. Şimdi beceri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ODTÜ Rektörü’ne ve öğrencilerine yönelik “yazıklar olsun” söylemini onun kullandığı kelimelerle terse çevirerek, “Yahu polisin üniversiteye girmesini savunan Rektör olabilir mi? Yahu dünyanın en başarılı üniversitelerinden biri olan ODTÜ’ye polisi sokarak öğrencilere şiddet uygulatan bir Başbakan olur mu?” dedirtmek gerekir…

Bunun ilk adımını Galatasaray, İstanbul, İstanbul Teknik, Marmara, Mimar Sinan ve Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri atarak dediler ki; "Öğrenciler üzerinde artan baskılara sessiz kalan, akademik özgürlüklere yapılan müdahaleler karşısında susan üniversite yönetimlerinin, iktidarı elinde tutanlara hoş görünmek maksadıyla yaptıkları açıklama, akademi tarihine kara bir leke olarak düşmüştür. Üniversiteler, iktidarların böbürleneceği projeler üreten, şirketlerin taşeronu gibi çalışan, kâr hedefine odaklanan imalathaneler değildir. Akademinin vazgeçilmez görevlerinden biri de, hiçbir baskı altında kalmadan, toplum ve iktidarı sorgulamak, bunlar hakkında bilimsel ve eleştirel görüşlerini dile getirmektir…”

“Helal olsun” onlara!

Necdet SARAÇ, 26 Aralık 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x