
AKP iktidarı, okullarda Kılık Kıyafet Yönetmeliği’ni değiştirirken her zamanki klasik yöntemine başvurdu.
Sanki iyi bir şey, yeni bir özgürlük getiriyormuş gibi yapıp kendi dünya görüşünü dayattı, yeni yasaklar getirdi.
Aslında yaklaşık on yıldır her alanda bunu yapıyor.
İlk zamanlar bunlara kananlar, iyi niyetle acaba diyenler oluyordu.
Bugün şakşakçıların dışında kimse inanmıyor.
***
İlk anda okullarda giysi özgürlüğünün olması, tek tip giysiden kurtulmak insana hoş geliyor.
Ne güzel isteyen istediğini giyecek, okullar bir çiçek bahçesi gibi olacak.
Böylece bir yasak, bir duvar daha yıkılmış olacak.
Yapılan değişikliğe bakınca pek öyle değil. Özgürlükten çok, dayatma ve yasak var.
Her şeyden önce bu değişikliği uzmanlar, öğrenciler, öğretmenler, veliler neden Resmi Gazete’de yayımlanınca birdenbire öğreniyor.
Milyonlarca kişiyi ilgilendiren bir karar nasıl oluyor da tartışılmadan, konuşulmadan kapalı kapılar arkasında veriliyor?
Demokrasilerde kararlar böyle mi alınır, özgürlükler böyle mi gelişir?
***
Yönetmelik değişikliğinin asıl amacı, giysi serbestliği getirme bahanesiyle dinsel simge olan türbanı bütün okullara sokmaktır.
Bu yönetmelik, kesintili 4+4+4 eğitim uygulamasının devamıdır.
Bu yıl “Eğitim Onur Ödülü”nün sahibi, değerli yazarımız Talip Apaydın’ın dediği gibi 4+4+4’ü, ört+ört+ört durumuna getirmektir.
Daha önce imam hatip okullarında okuyan kız çocukları yalnızca Kuran derslerinde başlarını örterken, şimdi bütün derslerde türban takabilecektir.
Normal okullarda ise seçmeli Kuran derslerinde başlayan başörtüsü, önce öteki seçmeli dinsel derslerde, giderek bütün derslerde olacaktır.
Önce 8 yıllık kesintisiz ilköğretimi böleceksiniz, öğretim birliğine boş vererek seçmeli dinsel dersleri koyacaksınız sonra da türban özgürlüğü getireceksiniz.
Bu durum öğrenciyi özgürleştirme değil, tam tersine onun iradesini yok saymaktır.
***
Yönetmelik değişikliğinin 3. maddesinde örtünme özgürlüğü getirilirken 4. maddesinde bir sürü “sınırlamalar”, yasaklar getirilmektedir.
Rozet takamazsın, “şeffaf”, “tayt”, “diz üstü”, “derin yırtmaçlı” “kısa pantolon”, “kolsuz, tişört, gömlek” giyemezsin.
Yönetici isterse bu yönetmeliğe göre Atatürk ve Türk Bayrağı rozetleriyle öğrenciyi okula sokmayabilir.
Bir kesim için özgürlük bir kesim için yasak.
Bu; okulları, öğrencileri bölmektir.
***
Bir de bu değişikliğin çocuklar, aileler, öğretmenler üzerindeki olumsuz etkilerini de düşünmek gerekir.
Gelir dağılımındaki adaletsizliğin giysilerle sınıfa yansımasını…
Okul önlüğünü bile almakta zorlanan aileleri, çocukları, geçim sıkıntısı içindeki öğretmenlerin üzerindeki etkileri…
Varlıklı aileler çocuklarını her gün manken gibi giydirirken yoksul çocukların duydukları ezikliği…
***
Temel eğitim Anayasamıza göre zorunlu ve parasızdır.
Zorunlu eğitim sözde 12 yıla çıkarıldığına göre devlet, bütün ilk ve ortaöğretimdeki çocukların eğitim harcamalarını karşılayacak mı?
Öğrencilere ve öğretmenlere giysi yardımı yapacak mı?
Bir süre sonra kimi veliler “Yeni yönetmelik değişikliğine göre çocukların okuldaki giyim harcamalarını karşılayamıyorum, bu eşitlik ilkesine aykırıdır ” diye mahkemelere giderse şaşmamak gerekir.
Mustafa GAZALCI, 1 Aralık 2012