Kıyamet Ne Zaman Kopacak Türkiye'de? / Ali ERALP

Kıyamet Ne Zaman Kopacak Türkiye'de? / Ali ERALP

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Ağu 21, 2010 13:26

Kıyamet Ne Zaman Kopacak Türkiye'de

Hemen yanıtlayalım: AKP Anayasasına sandıktan “EVET” oyu çıktığı gün… Kıyamet iki nedenle kopacak. Birincisi, böyle bir olasılık gerçekleştiğinde, ulus devlet düzeninden, ümmet düzenine geçiş aşamasında siyasal İslam, önemli bir yol kat etmiş olacaktır. Yani askeri terimle “mıntıka temizliği”nin önemli bir kısmı tamamlanacak, ufak tefek engeller de yol üstünden kaldırılıp, şeriat kapısı ardına kadar açılacaktır. Ülke ABD, AKP, PKK’nın çiftliği konumuna getirilecektir. Ama iş bununla bitmeyecektir. Çünkü kimse bu vatanı sokakta bulmamıştır ve göz göre göre de onun parçalanmasına göz yummayacaktır. ABD’ye, AB’ye ya da PKK’ya teslim edilmesine, asla izin vermeyecektir. Çünkü Türkiye Irak değildir.

Türkiye yedi düvele karşı kanla, canla, başla gerçekleştirilen bir mücadelenin sonucunda, şanlı bir “Kurtuluş Savaşı” ile kurulmuş, yüce bir ulustur. 1923 Cumhuriyet devriminin ürünüdür. Tarihi kökleri olan yedi bin yıllık bir devlettir.

AKP Anayasasına sandıktan “EVET” oyu çıktığı gün ikinci bir kıyamet daha kopacaktır. Etki tepkiyi doğuracak, karşıtlar karşıtları yaratacak ve mücadele daha da derinleşecek, gündeme devrim oturacaktır. Bu diyalektiğin şaşmaz yasasıdır. Böyle bir ortamda aklı başında hiç kimse darbeden marbeden söz etmez. Edemez. Çünkü Kemalizm’de darbe yoktur. Devrim vardır. Atatürk devrimleri vardır. Yedi düvele karşı yapılmış 1923 Cumhuriyet devrimi vardır. Ama bu yüce cumhuriyet 1950’lerden başlamak üzere, özellikle 1980′lerden sonra (gizli ya da açık) Atatürk düşmanlarının girişimleri ile emperyalizme bağımlı bir duruma getirildi. 12 Eylül Darbesi ile birlikte Cumhuriyet kurumları hedef tahtasına yatırıldı. Kemalist Öğretim Birliği parçalandı. Dinci eğitim, laik eğitimin yerini aldı. Okullara zorunlu din dersleri konuldu. Tarikatlar, tekkeler yerden biter gibi çoğaldı. Nakşibendîlik Turgut Özal’la Çankaya’ya değin tırmandı.

    Kemalist yönetiminin “Kin ve melanet yuvası” diye tanımladığı Fener Kilisesi ilk ayinini Kenan Evren’in izniyle Antalya Demre’de yaptı. Böylece Lozan yıllar sonra Amerika’nın “Our Boys”ları tarafından delinmiş oldu. Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos İkinci ayinini de AKP döneminde Sümela Manastırı’nda gerçekleştirdi. Orada da Pontus haritalı tişörtler giyildi. Ne tuhaf bir rastlantıdır ki(!) 12 Eylülün darbeci lideri ile ABD’nin BOP eşbaşkanı karşı devrim cephesinde birleştiler. Mustafa Kemal’in kapıdan kovduklarını bacadan içeri aldılar. Sevr’i yaşama geçirdiler.

ABD’nin sömürgeci teorisyeni Fuller Türkiye’nin “Yeni Dünya Düzeni” içerisindeki yerini daha 1992’lerde şu sözlerle saptamıştı:
‘‘Ilımlı İslam’ı benimseme, Atatürk’ün görüşlerinden vazgeçme, Ortadoğu ve Kafkaslarda serbest piyasanın ve ABD’nin tavsiye ettiği İslamı yaymak…” (İkibine Doğru, 8 Kasım 1992)

O yıllarda şeriat düzeninin temelleri devlet eliyle atılıyor, şeriat özlemcileri bir din devletine doğru koşar adımlarla ilerliyorlardı. Yine günümüzde olduğu gibi o yıllarda da bu dinci kesimler ‘‘asıl amaçları”nı gözlerden uzak tutabilmek için ‘‘takıyye” yöntemini kullanıyorlardı.

    ‘Büyük Atatürk, Yüce Atatürk…’ diye diye, Atatürk’ün cumhuriyet kurumları birer birer yok ediliyor, TDK, TÜRK TARİH KURUMU meclis kararları ile kapatılıyordu. Ama çıt yoktu kimsede. Ne bir ses, ne bir nefes… Yüzyıllık partiler, sendikalar, dernekler kapatılıyordu. İnsanlar gece yarıları evlerinden alınıyordu… Kimse dönüp bakmıyordu bile!

    “Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünde belirttiği gibi: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”

Sonunda o günlerden bu günlere gelip dayandık. Bu kez de “ulusalcıları” topluyorlar. “Şehitler ölmez, vatan bölünmez…” diyen müftüleri sürgün ediyorlar. Kapalı kapılar arkasında bebek katilleri ile seçim pazarlıkları yapıyorlar… Karayılan “Biz devletle anlaştık” diyor.

Şimdi Amerika’sı, Avrupa’sı, PKK’sı, Ermeni’si, Rum’u, Osmanlı’nın son dönemlerinde olduğu gibi Türkiye’nin üzerine çullanabilmek için, pusuya yatmış, alıcı kuşlar gibi seçim sonucunu bekliyor. “Değiştiriyoruz, demokratikleştiriyoruz, faşist maddeleri kaldırıyoruz…” dedikleri AKP Anayasasının babası, atası aslında 12 Eylül anayasasıdır ve değiştirmek bir yana yeni düzenlemelerle AKP onu daha da yetkinleştirmiş, geliştirmiş, siyasal İslamcı faşizmin hizmetine sunmuştur. Bu nedenle fethullah Gülen, referandumun kazanılabilmesi “için ölülere bile oy kullandırın…” talimatları veriyor.

Haksız da değiller hani. Tüm dincilerin, ABD’nin, BOP eşbaşkanının, PKK’nın, PKK’lı parlamenterlerin geleceği buna bağlı. AKP ile PKK Türkiye’nin eyaletlere bölünmesinde anlaşıp bunun için ateşkes yaptılar. 12 Eylül oylamasında “evet” çıkarsa, sıra bu anlaşmayı yaşama geçirmeye gelecektir.

Sözün özü şu:
Suçlar o kadar çoğaldı, o kadar arttı ki “İstiklal Savaşı”nda işlenen “Hıyanet-i Vatan Suçları” bunların yanında çocuk oyuncağı kalır. Bu suçlardan sıyrılmanın tek yolu yargıyı ele geçirmektir. Bu pislikleri ancak özel savcılar, özel yargıçlar, özel Anayasa Mahkemesi, özel HSYK temizleyebilir.

Yeni Anayasa “evet” oyu aldığı gün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün seçtiği dört yedek üye asil üye olarak işe başlayacak ve görevini yerine getirecektir. Çok az zaman kalmıştır. Halka bundan sonra durmadan BOP eşbaşkanlığı ve görevleri,ihanetler anlatılmalıdır. Kapalı kapılar arkasında oy avcılığı için bebek katilleri ile yapılan uzlaşmalar anlatılmalıdır. Boş sözlerle, ağız dalaşları ile geçirilecek zamanımız bitmiştir, tükenmiştir. Bu saatten sonra artık yürürlükte olan tek yasa “İkinci Kurtuluş Savaşı”nın devrim yasalarıdır.



Ali ERALP, 21 Ağustos 2010
ali-eralp@hotmail.com
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Ali ERALP

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x