Körfez'deki fırtına / Ceyda KARAN

Körfez'deki fırtına / Ceyda KARAN

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Haz 07, 2017 19:34

Körfez'deki fırtına

Suriyelilerin ahı tuttu desek yeridir. Vahhabi Selefi mutlak monarşisi Suudi Arabistan karşısında, ‘mazlum’ konumuna düşen Körfez’in minik şeyhliği Katar’ı yöneten El Sani hanedanı için ‘ilahi adalet’ kapıyı çalmakta…

Arap âleminde siyasal İslamcılığa ‘liberal sos’ katacağım diye didinen El Sani hanedanı, Suriye’de ‘sandıkçı demokrat’ bir İhvan rejimi kuracağım derken, kendi koltuklarını kaptırmazsa iyidir.

Bu hikâyede El Kaide var, Hamas var, Hizbullah var, İsrail var, İran var. Obama döneminden kalma silah anlaşmalarının öyle görünüyor ki, yeniymiş gibi yutturulması bile var.

* * *

Hafta başında Suudilerin başını çektiği, Körfez’den BAE ve Bahreyn; Mısır, ismi var cismi yok Libya’nın ve Yemen’in ‘hükümetleri’ ile komedi niyetine Maldivler ile Mauritus’u yanlarına alarak Katar’la tüm diplomatik ilişkilerini kestiler, ablukaya giriştiler. Gerekçeleri ‘üst başlık’ olarak Katar’ın ‘teröre yardım etmesi’. Herkes için alt başlıkta gerekçeler değişiyor.

Katar, aynı doğalgaz havzasını paylaştığı İran’la da, Lübnan’daki Hizbullah’la da irtibatta kalabiliyor; Mısır’da defedilen İhvan’ın hamiliğini yapıyor, İsrail’in tüzük değiştirip yumuşatılmış haliyle de hazzetmediği İhvan’ın Filistin kolu Hamas’a sığınma veriyor; Suriye’de El Kaideci unsurları açıkça arkalıyor; El Cezire kanalı aracılığıyla mutlak monarşilerde ‘sandık demokrasiciliği’ zemini yaratıyor. Taliban’ın bilinen tek ofisinin de Doha’da olması boşuna değil. Küçücük boyuna bakmadan ‘büyük işler’ yapıyor.

Neticede bölge liderliğine oynayan Suud’a yardımcı rollerdeki diğerlerinin çıkarları ve ajandaları farklılaştıkça vurguları değişiyor. Onları buluşturan Amerikan kurgusu. Orada da ‘neden şimdi’ sorusunun yanıtı yatıyor.

* * *

Suudiler ile Katar arasındaki husumetin tarihi taa 1800’lere uzanır. Periyodik olarak tekrar eder. 1990’lardan bu yana yoğunlaştı, 2011’deki Arap isyanlarıyla başka boyutlar kazandı. Sonuncusu ‘Suriye’deki isyan projesinin’ olanca başarısızlığında 2014’te yaşandı. Bugün ise Katar, ‘yanlış zamanda yanlış teröristleri’ desteklemesinin bedelini ödemekte. Zira Obama gitti, Trump geldi. Ve Trump, selefinin aksine ‘liberal demokrat’ sosa bulanmış siyasal İslamcıları değil, Körfez’deki monarşileri Suudi bayrağı altında yeniden hizalandırmaya girişiyor.

Trump’ın askerlerin ağırlıkta olduğu şahin ekibinden yola çıkarak bakın. Hizbullah ile İhvan arasında fark görmeyen Pentagon şefi Jim Mattis için de CIA Direktörü Mike Pompeo için de ‘liberal siyasal İslamcılık’ güden Katar’ın ehemmiyeti yok. İran’a karşı girişilecek olası bir sıcak çatışma için Körfez’de birlik gerekiyor. Daha şimdiden Amerikan özel kuvvetleri cihatçı gruplarla birlikte Suriye’nin güneydoğusundaki çöllerde Bağdat-Amman-Şam yolunu keserek tesis ettikleri Sünni/Suudi nüfuz alanı için Suriye ve Irak ordularını destekleyen İran uzantılı güçlerle savaşa tutuşmuş vaziyetteler.

* * *

Dolayısıyla Katar’ın Amerikan kurgusunu bozabileceğine ihtimal vermek zor. Katar’ın da 10 bin Amerikan askerine ev sahipliği yapmaktayken, İran’ın uzattığı eli tutması pek imkân, ihtimal dahilinde görünmüyor. Bu durumda en akla yakın olan El Sani ailesinin Kuveyt’in arabuluculuğunda ya bu sefer 2014 Riyad Deklarasyonu’ndakinden daha güçlü tavizler vermesi yahut da ‘gönderilmesi’ olabilir. Vahhabi/Selefi cihatçı ideolojinin membaı Suudi rejimine dönüp en fazla ‘imajınızı değiştirin’ diyebilirler. Abesle iştigal yani.

* * *

KİK krizi, ABD liderliği, Suudiler ve İsrail’in öncelikleri doğrultusunda güç konsolidasyonu. Bize bölgede Trump ile yaklaştığı aşikâr bir fırtınayı işaret ediyor. 1981’de AB tipi bir ulus üstü yapı niyetiyle kurulan, ama bırakın istikrarı aralarındaki sınır sorunlarını bile çözmekten aciz despotların birliğiyle, doğrusu ABD hangi stratejisini nasıl hayata geçirir, kestirmek zor.

Belki de tek teselli, neoliberal küresel aklın bölgede ulus devletleri kırma projesinde, ahalileri irrasyonel Vahhabiliğe karşı İhvancılığı seçmek zorunda bırakmaktan vazgeçiyor olmasıdır.

Ceyda KARAN, 7 Haziran 2017
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 13 konuk

x