
Bugün 17 Nisan 2015… Köy enstitülerinin açılışının 75. yıldönümü… Ne acıdır ki, aradan 15 yıl geçmeden kapatıldılar. CHP’nin attığı ilk adım ve Demokrat Parti’nin 1954’deki son ve kesin darbesiyle…
Bu enstitüler Atatürkçülüğün Halkçılık İlkesi’nin bir gereği ve uygulaması olarak kurulmuştu. Eğer en azından bir 15 yıl daha devam ettirilseydi, bugün Türkiye’mizde, ne cehalet, ne dincilik kalırdı, ne ağalık düzeni…, bölücülük de uygun zemini kolayca bulamazdı.
Evet, artık köy enstitüleri yok… Ancak, Büyük Yolgösterici’nin Halkçılık İlkesi kafamızda ve yüreğimizde sapsağlam duruyor. Onun gereğini bugün de yerine getirmek zorundayız; yani Atatürk’ün şu direktifini:
Halka yaklaşmak, halkla kaynaşmak daha çok aydınlara düşen bir görevdir. Gençlerimiz ve aydınlarımız hangi hedeflere, ne için yürüdüklerini ve ne yapacaklarını önce kendi zihinlerinde iyice kararlaştırmalı, onları halk tarafından iyice sindirilebilir ve kabul edilebilir bir hale getirmelidir. Aydınlarımız, özellikle de öğretmenlerimiz her vesileden yararlanarak halka koşmalı, halk ile bir arada olmalıdır.
Atatürkçü okur, düşünür, hayal eder, yazar, eleştirir, iş yapar.
O halde sahip olduğumuz bu yeteneklerimizi harekete geçirelim; halka ulaşmanın, ona faydalı olmanın yollarını bulalım. Birlik olalım, bulduğumuz çözümleri uygulayalım.
Ben kendi hesabıma çok düşündüm, çok hayal kurdum. İki düşüncem, iki hayalim oldu 1 . İlki Birinci görev ekipleri, diğeri halk öğretmenleri ordusu…

Yapılacak ilk iş bir araya gelmek, ekipler kurmaktır. Atatürk diyor ki: Şayet bir gün, çaresiz kalırsanız, bir kurtarıcı beklemeyin. Kurtarıcı kendiniz olun! Her iş yapan, bir kurtarıcıdır.
Ekipler vatan ve millet hizmetine yönelik arkadaşlıklardır: İki arkadaş… üç veya daha fazla arkadaş, bir araya gelir, bir “ekip” kurar: Birinci Görev ekibi”… Düzenli olarak toplanırlar, Atatürkçü Düşünce’yi öğretir, öğrenirler. Atatürkçülük üzerinde doğru belgeleri kullanarak kendi içlerinde karşılıklı konuşur, anlatır, bilgilerini artırırlar. Bilgilerini başkalarına taşırlar!
Birinci Görev ekibi girişimi, bir örgütlenme değildir; bir bilgilenme ve bilgiyi yayma faaliyetidir. Zaten mevcut veya yeni arkadaşlıkların, bir parça da Atatürkçülük ve vatan hizmetinde kullanılmasıdır.
2) Ve halk öğretmenleri ordusu…
Bir ana merkez, öncü kadro’nun bir araya geldiği… Çevresinde ilk halk öğretmeni adayları, gönüllü, yetenekli, göreve hazır…
Avuç avuç ışık, On ilke aktarılıyor. Adaylar yetişiyor, öğreniyor, olgunlaşıyorlar. Sonra, memleketlerine dönüyorlar ikinci kuşak öncüler olarak; kafaları, yürekleri ışıklarla dolu, ellerinde malzemeler…
Her biri kendi memleketinde, bu sefer onlar açıyor kendi kurslarını. Aynı program, aynı müfredat, aynı malzeme… Seçtikleri yeni gönüllülere aktarıyorlar öğrendiklerini…
Ardından, üçüncü dalga harekete geçiyor, üçüncü kuşak öncüler olarak bu sefer onlar iş başı yapıyor.
Artık her yerde, Atatürkçüler var: fedakâr, kültürlü, aktif, öğretici ve iş yapıcı…
***
Bir yandan Birinci Görev Ekipleri, bir yandan Halk Öğretmenleri Ordusu…
Atatürkçü Düşünce halka halka, dalga dalga bütün ülkeye yeniden yayılmakta: Bölge bölge, şehir şehir, belde belde, köylere, mahallelere…
Halkın aklı, enerjisi, halkın vicdanı uyanıyor. Cehaleti, yoksulluğu bitiyor.
Birinci Görev Ekipleri ile Halk Öğretmenleri Ordusu… Bir dev ağaç misali, kök, gövde, dallar, dalcıklar… sarıp kucaklıyor bütün Türkiye’yi.
Güçlü, bölünmez, ebedî Türkiye’yi!...
1 Ayrıntılar için bakınız: “Yurtseverlere Yol Haritası”, http://cihandura.com/amac-ve-esaslar/370-yol-hartasi.html ve “Bir Çıkış Yolu: Halk Öğretmenleri”, http://cihandura.com/amac-ve-esaslar/338-br-ciki-yolu-halk-oeretmenler-.html
Prof. Dr. Cihan DURA, 20 Nisan 2015