Kuklacının Oyunları ve Pinokyo'nun Halleri / Fatma Sibel GÜRCİHAN (YÜKSEK)

Kuklacının Oyunları ve Pinokyo'nun Halleri / Fatma Sibel GÜRCİHAN (YÜKSEK)

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Eyl 25, 2011 12:11

Kuklacının Oyunları ve Pinokyo'nun Halleri

Çiçeği burnunda "İslam Lideri'nden" istenen şeylerin ve isteyen kesimlerin haddi hesabı yok. Paçaların bu kadar asılanın olduğu bir "İslam lideri" de yalpalıyor doğal olarak.

Arap çölleri tehlikelidir...İnsanın akıbeti -Allah korusun- Sir Lawrence gibi olabilir...

Sürmeli gözlerinizle Hollywood filmlerine konu olduğunuzla kalırsınız sonra...

Emperyal güçlerin Tayyip Erdoğan'a İslam alemini "hizaya getirmeye" yönelik bir rol verdikleri artık aşikâr. Savaşların yorucu ve masraflı olduğunu görüp bu kez bir "rol model" yaratmaya karar verdiler. Sosyal medya üzerinden patlatılan "Arap baharları" ve akabinde Tayyip Erdoğan'a güçlü bir medya desteği eşliğinde yaptırılan turlar...

Herşey gerçek olamayacak kadar muntazam, gerçek olamayacak kadar organize. Erdoğan'ı karşılayan kalabalıklardan tutun, ellere tutuşturulan afişlere kadar herşeyin parası ödenmiş.

Ve batı, tarihinde hiç bir "müslüman lidere" vermediği desteği Tayyip Erdoğan'dan esirgemiyor. Gaz vermenin dozu abartıldıkça abartılıyor. Batının en etkili yayın organlarında gün geçmiyor ki Tayyip Erdoğan'a övgüler düzen bir başyazı yayımlanmasın.

Bu büyük oyunun planlayıcıları, karşı tarafın rol kapmaya bu kadar aç tutumu karşısında sanki gülümsemekten ve dalga geçmekten de kendilerini alamıyorlar. Desteğin giderek abartılı bir hâl almasını biraz da bu dalgacılığa bağlamak icap ediyor. Köyün delisine "Sen valisin" deyip neşe bulmak gibi...

İsrail bile oynanan oyunun öylesine farkında ki, İsrail'li yetkililer Tayyip Erdoğan bu rüyadan uyanmasın diye adeta çırpınıyorlar. TSK envanterindeki vida sayısını bile bilen bu adamlar, "Türkiye ile savaşmaya gücümüz yetmez" açıklamaları yaparak alenen dalga geçiyorlar.

Tayyip Erdoğan'a verildiği anlaşılan bu rol kalıcı mıdır, yoksa sadece bir "deney" midir şimdilik bilinmiyor.

Planın sarpa sardığı noktalar yok değil. Örneğin, kendisinin inanmadığı bir "laiklik düzenini" Arap toplumlarına satmaya kalkışması iyi olmadı. Tayyip Erdoğan'ın eline konuşma notları tutuşturanlar, genlerinde yatan oryantalizmin tuzağına düştüler ve Arap milliyetçiliğinin doğal direncini hiçe saydılar.

Arap toplumunun şişirilmiş kalabalıklardan ibaret olmadığını, "Türkiye modelinin" öyle hemen kabul görecek bir şey olmadığını çok da iyi hesaplayamadılar.

Tayyip Erdoğan, Araplara laiklik dayatmasında bulunurken, rejim ihraç etmeye çalışan bir adam konumuna düştü. Müslüman Kardeşler hareketinin bu dayatmaya yönelik gözlerden kaçırılmış tepkisi, projede ilk büyük gediğin açıldığını gösterecek önemdedir.

Arap dünyasının Türkiye'yi sorgusuz sualsiz bir model olarak kabul edeceğini düşünmek için Tayyip Erdoğan'ın çevresindeki yalakalar kadar cahil olmak gerekir. Araplar, kendi tarihlerini ve kültürlerini Türkler'inkinden üstün görüyorlar. Osmanlı'ya duyulan köklü tepkinin özenmeye dönüşmesi için ise kırk fırın "Arap baharı" ve on-onbeş Tayyip Erdoğan daha gerekmektedir.

Şu aşamada işi sembollerle , Erdoğan'ı alnından öpen isyancı fotoğrafları ile götürmeye çalışıyorlar, Arap toplumlarının güçlü eğilimlerini görmezden geliyorlar. Diktatörlere karşı birikmiş tepkinin bir anda "Türkiye modeli" sevdasına dönüşeceğini düşünüyorlar. (Ki o diktatörlükler de bizzat bugün sözümona Arap Baharı'nı destekleyem emperyalist devletler tarafından kurulmuş ve korunmuştur. Bu büyük çelişkiyi Hakan Albayrak gibi 'yüreğinin götürdüğü yere giden' adamların bile göremeyişi, bu kesimin rotayı ne kadar kaybettiğini gösterir).

Şimdi, Tayyip Erdoğan'a verilen bu rolün kalıcı bir pozisyona dönüşeceğini düşünenler cenahında sessiz ama büyük bir itiş kakışın yaşandığını müşahade etmekteyiz. Sözümona yeni "İslam dünyası liderinin" etrafında konuşlanmak, ona sesini duyurmak, sözünü geçirmek isteyenler birbirini kırıyor. Akıllarınca, büyük küresel yapılanma içinde yerlerini alacaklar, güçlerine güç, servetlerine servet katacaklar!

Bu manada, Zaman gazetesinde son günlerde belirmeye başlayan "Tayyip Erdoğan eleştirileri" dikkat çekicidir. Zaman gazetesinin cemaatim ABD'deki merkezini en iyi yansıtan yazarı Ali Ünal, “Ustalık dönemiyle ilgili üç endişe” başlığını verdiği yazıda Erdoğan’a "yakınlarından gelen eleştirilere kulak vermeme" siteminde bulunuyor. Hatta, daha da ileri gidip Erdoğan'ı "kendini beğenmişlikle" suçluyor.

Aynı şekilde Bülent Korucu da Tayyip Erdoğan'a "Parti içi muhalefete geçit vermeme" suçlamasında bulunuyor. "Demokratlık" görünümü verilmiş bu tepkileri cemaatin Erdoğan'a yönelik uyarıları olarak okumak gerekir.

Yeni "İslam Alemi Liderini" kolundan, paçasından çekiştirenler, kendi etkisi altına almaya çalışanlar sadece iktidar içi unsurlar değil. Projenin bizzat sahibi olan batıda da Tayyip Erdoğan üzerinde farklı dengelerin savaşı sürüyor. Rolünü abartmasından rahatsız olanlar var, Erdoğan'ın "kontrol dışına çıkabileceği" uyarısında bulunuyorlar. Bir yandan onu "Mustafa Kemal'den sonra en büyük lider" ilan ederken, bir yandan da "Ancak Putin gibi anayasayı değiştirip 2015 ve ötesinde iktidarda kalırsa otoriter eğilimlerinin artabilir" ihtiyatında bulunuyorlar. (Bkz. New Statesman Dergisi)

Timsahların iştahını kabartan bir diğer konu "Kürt açılımı" ve PKK..

Tayyip Erdoğan burada da deyim yerindeyse kapanın elinde kalıyor. MİT-PKK görüşmesinin ortaya çıkması ile Erdoğan'ın halk nezdinde güven kaybedeceğini, dolayısıyla teröre karşı daha sert bir tutum izlemesi gerektiğini savunanlar ile Erdoğan'ın MİT-PKK görüşmesinin arkasında durması ve bunu "barış için yeni bir fırsat" olarak değerlendirmesini isteyenler var.

Erdoğan'ın birinci eğilime, yani PKK ile ipleri koparmaya daha yakın bir konumda durması, batıllı kesimleri ve Cengiz Çandar, Mehmet Ali Birand gibi "batılı kalemleri" endişelendiriyor.

Bu manada, The Economist dergisi, "Erdoğan, müslüman ülkelere ilham veriyor" gazını tekrarladıktan sonra, "Kürt sorunu ve Erdoğan'ın giderek şahinleşen tutumu, hükümetin başarılarını etkileyebilir" uyarısında bulunuyor. Ve de Soli Özel'in "hükümet bu gidişatını değiştirmezse yakında bir Kürt baharıyla karşı karşıya kalabilir" şeklindeki yorumu aktarılıyor...

Hâsılı, çiçeği burnunda "İslam Lideri'nden" istenen şeylerin ve isteyen kesimlerin haddi hesabı yok. Paçaların bu kadar asılanın olduğu bir "İslam lideri" de yalpalıyor doğal olarak.

Ayrışma ve rol kapma mücadelesi o kadar çeşitleniyor ve dalgalar halinde yayılıyor ki "Ergenekon" ve PKK-MİT görüşmesi çerçevesinde çatallanmaya başladığı anlaşılan Emniyet-MİT, Emniyet içi ve MİT içi çekişmeler bile yörüngesini Erdoğan'ın liderlik meselelerine çevirmekten kendisini alamıyor. Emniyet'in verdiği konu başlıkları için gırtlağını paralamakla görevli Rasim Ozan Kütahyalı, geçen gün Beyaz Tv'de "Emniyet ve MİT içindeki demokrat unsurlar birbirine düşmemeli" diyerek birileri adına bir barış çubuğu uzattı.

Velhâsıl acele ediyorlar... Tayyip Erdoğan'a verilen rol henüz deneme aşamasındadır, tutup tutmayacağı belli değildir. Tutmadığı noktada, Abdullah Gül'ün yıldızının parlaması, Tayyip Bey'in de Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olması söz konusudur.

Arap çölleri tehlikelidir. İnsanın akıbeti -Allah korusun- Sir Lawrence gibi olabilir...

Sürmeli gözlerinizle Hollywood filmlerine konu olduğunuzla kalırsınız sonra...

****

MİT-PKK görüşmesine ilişkin görüşüm:

Şehidinin kanını, teröristle şen şakrak masalar kurarak pazarlık konusu yapan bir devlet ve bu kepazeliğe sessiz kalmış bir toplum, her türlü zilleti haketmiş demektir. Lanetlenmiş demektir..


Fatma Sibel GÜRCİHAN (YÜKSEK) - 24 Eylül 2011, Açık İstihbarat
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Fatma Sibel YÜKSEK (GÜRCİHAN)

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x