Kürdistan!.. Sezaryen Mi Kürtaj Mı? / Müyesser YILDIZ

Kürdistan!.. Sezaryen Mi Kürtaj Mı? / Müyesser YILDIZ

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş May 31, 2012 19:25

Kürdistan!.. Sezaryen Mi Kürtaj Mı?

Kendi harem-i ismetlerinin üzerine titreyenler, milletin yatak odasından sonra kadının rahmine el attı. Sezaryenle doğum ve kürtajın "cinayet" olduğu duyuruldu. Birilerinin "milletimizin kökünü kurutma planları" yaptığı da açıklandı.

Tıbbi zorunluluk gereği sezaryenle doğum yapmış bir anne olarak, öncelikle bu dehşet "açılım"a dair sorularımı sıralamak isterim:

  • Kadından sorumlu bir bayan bakan, doktor bir Sağlık Bakanı dururken bir siyasinin bu denli mahremiyete girmesi örfümüze uygun mudur?
  • Tıp bilimi, dahası din zorunlu hallerde kürtaja cevaz verirken kayıtsız-şartsız "cinayet" demek ne demektir? Mesela ben; Bana önce "terörist" dediler, şimdi de "cani" mi oluyorum? Teessüf ediyorum!..
  • Babasının, abisinin tecavüzü sonucu hamile kalmış çocuklar, kızlar ne yapacak; doğuracak mı? Siz kızına tecavüz eden bir baba müsveddesinin: "Kendi meyvemin tadına bakmayacak mıyım?" dediğini duydunuz mu?
  • Siz hiç ilkel yöntemlerle bebeğini düşürmek isterken ölen bir kadının cesedini gördünüz mü?
  • Zina, fuhuş ne zaman, nasıl patlayıp normalleşti? Özel hastaneler ne zamandan beri her türlü teşvike mazhar kılındı da sezaryen kolaylaşıp yaygınlaştı? Daha önceleri nerelerdeydiniz?
  • "3 çocuktan aşağısı kurtarmaz." dediniz, teşvik üstüne teşvik verdiniz. Peki onlara okul, babalarına iş? Uludere’de kaçakçılık yaparken öldürülenlerin kaçı 18-20 yaşın altında? O çocuklar, gençler orada ne arıyordu?
  • ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2012 İnsan Hakları Raporu’ndan haberiniz oldu mu? PKK’nın yüzde 40’ı çocukmuş; nasıl, neden? O çocuklar dağa çıkarken, bizzat ağabeyleri tarafından gönderilirken sizler neyle meşguldünüz? Bu çocuklar hangi dönemin ürünüdür?
  • 19 yaşındaki şehidin annesinin mektubunu okudunuz. O anne 19 yıl emek verdiği, büyüttüğü, doyamadığı evladının "açılıma" kurban gideceğini bilse acaba doğurur muydu?
  • Tamam, "askerlik yan yatma yeri değil"… Tamam, polislerin "askerlikten yırtmasını" sağladınız. Ama terör geldi, ta Kayseri’de polisi buldu. 4 yaşındaki bebesi, babası onu bırakıp gittiği için küstü. 10 yılda ana rahmindeki kaç bebek öldü, kaç çocuk anasız-babasız kaldı? Bizimle mektuplaşanları izlediğiniz, Hasdal’dakileri dinlediğiniz kadar PKK’lıları izleyip dinleseniz bunlar olur muydu?
  • "Sezaryen, kürtaj cinayettir." derken, şehidin anasının mektubu üzerine gözyaşı dökerken başdanışmanınız Yalçın Akdoğan: "Bugün için Kandil’le bir temasımız söz konusu değil." demeci veriyordu, duydunuz mu? Bugün değil "miş"; peki dün?
  • Her şeyin anketini yaptırıyorsunuz. Bir de analara, "Çocuklarınızın geleceğinden endişe duyuyor musunuz? Cevabınız evet ise, neden?” sorularını sordursanız. "Bugünkü aklınız olsa doğurur muydunuz?"u da !... Siz hiç doğurdunuz mu beyler? Bekâra karı boşamak ne kolay değil mi?
  • Milletin kökünü kurutmak istiyorlar, öyle mi? Hele siz o milletin bir adını söyleyin!.. Adı söylenmeyen, bin parçaya bölünen bir millet; ha dağılmış ha kökü kurutulmuş, ne fark eder ki? O planları yapanlarla "medeniyetler ittifakı eş başkanlığı"nı paylaşan, "dinler arası diyalogculuk" oynayanlar kim peki?

Hâsılı kadının rahminden daha önemli ve acil "doğumlar" var. Gelin onları konuşalım; asıl Barzani’nin, hatta İsrail’in rahmine göz atalım. Ne rahmi mi? Cumhurbaşkanlığı'na atadığınız, "kardeşiniz" Abdullah Gül, merhum Erbakan’ın dizi dibindeyken rahmi şöyle anlatmıştı:

"Çekiç Güç denen çok uluslu askeri gücü oluşturan ABD, İngiliz ve Fransızların, Ortadoğu bölgesi ile ilgileri Osmanlı devrinin son günlerinde başlamıştır. Bu sebeple Çekiç Güç’ün başından beri bölgedeki işlevi, Sevr Anlaşması'nın o zaman gerçekleştirilemeyen hükümlerinin bugün gerçekleştirilebilmesi için zemin açmaktır. Batı’nın 100 sene önce ortaya attığı Şark Meselesi'nin devam ettiğini göreceksiniz. Sevr Anlaşması'nın 3. kısmının 62, 63 ve 64’üncü maddelerindeki Kürdistan sınırlarını ve yine aynı anlaşmanın 89 ile 93’üncü maddelerindeki Ermenistan sınırlarını bir kere daha gözden geçirirseniz, Sevr Anlaşması'nda çizilen Ermenistan, Kürdistan ve bugünkü İsrail haritalarının birbiri üzerine nasıl oluşturulduğunu gayet açıklıkla göreceksiniz. Kim ne derse desin; bugün Çekiç Güç kuvvetleri bir ana rahmi gibi sınırlarımızda yeni bir devletin doğuşuna, oluşumuna yataklık yapmaktadır."


Başbakan Erdoğan 2006’da Diyarbakır’da: "Kürt sorunu vardır ve benim sorunumdur." dedikten hemen sonra Osman Baydemir Brüksel’e, "doğum sancıları"nı haber veriyordu.

Rahim var, doğum sancıları başladı; bir "ebe" aranıyordu!..

O zaman bu beyler, şu tabloyu açıklasın:

Irak parlamentosundaki Kürt milletvekilleri peş peşe istifa ediyor…

Irak Cumhurbaşkanı Talabani, istediği zaman yürürlüğe koyması için istifa mektubunu götürüp Barzani’ye veriyor…

Bunlar sizin için ne ifade ediyor? "Kürdistan"ın doğumunun bir nefes kadar yakın olduğunu görmeyelim diye mi? "Sezaryene-kürtaja" taktınız? Sizlerin de pek sevdiği Barzani’nin danışmanlarından ABD’li eski diplomat Peter Galbraith geçenlerde: "Barzani’nin bağımsızlık güvencesi AKP iktidarıdır." dedi mi, demedi mi?

Evet, Türk kadınına ne yapacağı konusunda akıl vermeyi bırakın da siz ne yapacaksınız onu söyleyin.

"Kürdistan’a kürtaj" mı?

"Sezaryenle doğuma" ebelik mi?


Silivri’den kucak dolusu sevgiler..


Müyesser YILDIZ
27 Mayıs 2012
Silivri
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Kürdistan!.. Sezaryen Mi Kürtaj Mı? / Müyesser YILDIZ

İletigönderen Deli Haydar » Prş May 31, 2012 19:44

Müyesser Yıldız yazdı:Başbakan Erdoğan 2006’da Diyarbakır’da: "Kürt sorunu vardır ve benim sorunumdur." dedikten hemen sonra Osman Baydemir Brüksel’e, "doğum sancıları"nı haber veriyordu. Rahim var, doğum sancıları başladı; bir "ebe" aranıyordu!..

Deli Haydar yazdı:
Kim Becerdi Bu Ülkeyi Ahmet Altan!


Öncesini-sonrasını karıştırmayacağım:
Bu ulusa en ağır iftiralara atar iken, ABD'nin has kadını Rabiya Kadir ile Doğu Türkistan için döktüğün gözyaşlarından... Ya da Atakürt yazında Musul'u Kürt ili yaptığın gibi küçük şakalarından; kısacası kimlere hizmet ettiğinden söz etmeyeceğim.

Gazetenin kuruluş amacına; okyanus ötesi bağlantısı belgeli işbirlikçi yayınlarına...
Niyetine, geçmişine; kitaplarına, yazılarına da değinmeyeceğim...
Baban, kardeşin, kızın da konunun dışında şu anda.

Ne de olsa en güzel bir gün bugün!
Türkiye'nin doğumu varmış a dostlar: Sıcak su getirin!

O yüzden, bir çift kadın memesini kokladığın gibi koklaman için sana turuncu laleler aldım, İstanbul Büyükşehir'den, dönek-oğlu-dönek Ahmet Altan... "Doğum"un varmış malum! Çokça rahatsız etmeden bir soru soracağım yalnızca...

Yoksa cehenneme yakıt olması için yaradılanların günahını sorgulayacak değiliz...
Allah'ın işine akıl ermez... Doğrusunu O bilir.

Ne ise uzatmayalım...
Önce geçen gün yazdığın şu "Doğum"u okuyalım birlikte:

Ahmet Altan yazdı:
Türkiye, yakın tarihin en önemli dönemeçlerinden birini başarıyla geçti.
Gizli ve açık taraftarlarının büyük desteğine rağmen Kemalist rejim halkın güçlü sillesiyle sallandı.
Aslında bu kaçınılmazdı.

Kemalizm, artık bu ülkenin yaşamını sınırlandıracak güce sahip değil, gürbüzleşen, gelişen, zenginleşen bir Türkiye elbette kendine daha geniş, daha ferah, daha özgür bir yapı yaratacaktır. Anadolu’nun o eski deyişiyle söylersek, “su yatağını bulur”. [Peki ya .ok!]

Yetmiş milyon nüfuslu, adam başına milli geliri on bin dolara yaklaşan, yılda otuz milyon turistin geldiği, ihracatı yüz milyar doları geçen, yüzlerce televizyon kanalına sahip bir ülke, insanların yaşam biçimine, düşüncesine, inancına karışan bir sistemle yönetilemezdi, kendine demokratik bir sistem yaratacaktı.
[Vay anasını!]

Hayır” diyen ve bunu savunan politikacılarla medya kaybetti.
Ama onların kaybı, “görüşlerinin” daha az oy alması değil, bu değişimin kaçınılmazlığını anlayamamalarının ortaya çıkması.
[Şu değişimin gözü kör olsun!]

Kendi toplumlarının gerçeğine bu kadar yabancı kalarak nasıl bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olacaklar?
Türkiye’nin bugünkü gerçeklerini anlayamadıkları sürece onlara siyasette bir gelecek olmadığı açık.

Bütün bu değişimleri “AKP” üzerinden anlamaya çalışmanın sığlığı, onları kendi yarattıkları sığlığın içine hapsetti.

Mesele, AKP değil çünkü. Mesele, Türkiye’nin ve dünyanın süratle değişmesi.

Bu toplumun zenginleşmesi ve artık bu “devleti” kendi patronu olarak görmemesi, patronluk taslayan devletten sıkılması.
[Köylü için "milletin efendisidir" mi dediniz!]

Türkiye hamile bir kadın gibi yeni bir ülke doğuruyor, AKP bu doğumun yalnızca “ebeliğini” yapıyor. [Vay vay vay!]
Bizim “hayırcılar” ise doğum yapanla, doğacak bebekle değil yalnızca “ebeyle” ilgileniyorlar.
[Bak sen!]

Yeni bir doğum için sancılanan toplumun acılarını, sıkıntılarını bir yana bırakır, sadece ebeyle ilgilenirseniz, sonunda “bana bak, benim sancılarımla ilgilen” diyen toplumun sert azarını işitirsiniz. Referandumdaki on altı puanlık fark, işte o “azarlama” sesidir.

Bu sesi duyanlar gereğini yaparlar, duymayanlar kaybolur giderler. [Taraf okumayan bertaraf olur!]

AKP hem kendi yaptığı doğru tercihlerle, hem de talihin yardımıyla bir toplumun en önemli döneminde işbaşında bulunuyor. [Democracy'e gel vatandaş!] Ama ne sancı bitti henüz, ne doğum tamamlandı, ne de bebek doğdu. Yapılması gereken daha epeyce iş olduğu çok açık. En başta da Kürt sorunu geliyor.

Referandum propagandasını tümüyle ırkçı bir şovenizmin üstüne kuran MHP’nin çökmesi, birçok kamuoyu araştırmasında “barajın altına” kaydığı gerçeğinin ortaya çıkması, artık “ırkçılığın”, ucuz demagojinin, milliyetçi hamasetin pek taraftar bulamadığını gösteriyor. [Alparslan Türkeş bu ülkeye kimin armağanı idi hacı!] Irkçılığın her türü sadece Kemalist rejime ve o rejimi sürdürmek isteyenlere yarıyor, o nedenle de halkın reddettiği bir rejimi sürdürmeye, desteklemeye uğraşanlar elbette siyasette kaybedecekler.

Bu referandum bize, demokrasinin önünü kesmeye çalışan her türlü ırkçılığın toplum tarafından reddedileceğini gösterdi.
Gelişmemiz için bize demokrasi gerekiyor, ırkçılık değil. [Demagog geldi hanım!]

Eğer AKP “ebelik” görevini ve siyasi başarısını sürdürmek istiyorsa, Kürt meselesini demokrasi, eşitlik, özgürlük temelinde çözecek adımlar atmak, bunu güvenceye alacak değişiklikler yapmak zorunda. [Bağla Kürdilihicazkar'a!]

Bir Türk’ün sahip olduğu her hakka bir Kürt de sahip olmalı. [Oh yandan yandan!]

Kemalizm yıkılırken, onun yerine kurulacak yeni toplumun ilk ilkesi “eşitlik” olacak, Kürtler, Türkler, Sünniler, Aleviler, solcular, sağcılar eşit olacak, kimse kimseye “efendilik” etmeye kalkmayacak. [Ya bana bir "haydar" getirin, ya da bir Cumhuriyet Savcısı bulun!]

Kürt çocuğunu anadilinde eğitecek, başörtülü kız rahatça okuluna gidecek, Alevi kendi “ibadethanesinde” ibadet edecek, solcusu, sağcısı fikrini söyleyecek, isteyen istediği gibi yaşayacak, dindar dinsize, dinsiz dindara karışmayacak. [Vallahi rüya gibi!]

Yeni bir anayasa, bütün bu özgürlükleri ve eşitlikleri güvence altına almalı.
Türkiye, bu yeni anayasayı mutlaka yapacak.

Kendi yaşama alanını genişletebilmek için bu anayasaya muhtaç.
[Türkiye neden yaşama alanını genişletiyormuş! Haa büyük projenin eşbaşkanıydık, doğru!]

Son referandum, yeni anayasanın önündeki engelleri önemli ölçüde yıktı, AKP’nin eşitlikçi ve özgürlükçü bir anayasa yapmaması için artık bir mazereti yok.
Bu toplum, yeni anayasayla bir doğum yapacak.[Bismillahirrahmanirrahim!]

Bunun ebeliğini yapmayı beceren görevde kalır, beceremeyen gider ve yeni bir ebe bulunur. [Görev mi dedin! Şunu* bir oku Ahmet Altan! Paşa'nın "görev bilinci" tanıdık gelir belki!]


Şimdi sana soruyorum, iyi dinle dönek-oğlu-dönek Ahmet Altan:

Ortada bir gebe Türkiye var... Yüklü... Hamile...
Sancısından haykırıyor... Yer-gök inliyor...


Ak-pak ebesi de hazır... O da heyecandan yerinde duramıyor!
Hayır, o beceremez ise yeni bir ebe de bulunacak!
Ebe eşittir taşeron!

Peki ben şimdi sana soruyorum...
Ey "vatanı bir çift kadın memesine satarım" diyen Ahmet Altan:

Kim becerdi bu ülkeyi! Kimdir bu piçin sahibi!
Yüreğin yetiyor ise yanıt ver!


Bunca insanın suçu ne Ahmet Altan!



Daily Telegraph yazdı:...
The Young Civilians
organisation has said it will file papers in an Istanbul court to open a prosecution against Kenan Evren, 93, the Turkish general who led the 1980 coup.

Gen. Evren has threatened to commit suicide should he be arrested or put on trial. "There is one bullet in my gun to finish my job*" he said in an interview with Turkish media.

* Sadece bir kurşun! Bumm! Ben, kendi işimi kendim hallederim!
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21


Şu dizine dön: Müyesser YILDIZ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x