
İlahi adalet bu olsa gerek!..
Geçen hafta, Reşadiye’de yedi askerimizin şehit edilmesinin ardından iktidar çevrelerinde ve yanaşma medyada yer alan “PKK olamaz.. Kesinlikle Ergenekon yapmıştır.. 1993’te 33 erimizin şehit edilmesi olayına ne kadar da benziyor” yollu, hem tarih bilgisinden yoksun, hem de PKK’yi aklamaya soyunan hezeyanları ele almış, ’93 katliamını Öcalan’ın emriyle o zamanın bölge sorumlusu Şemdin Sakık’ın yaptığını kendi ifadeleri ve de itiraflarıyla anlatmıştım…
Daha yazımın mürekkebi kurumadan, PKK saldırıyı üstlendi, hem de hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak denli açık ve net bir üslupla!.. Pekii, günlerce hiç utanmadan, sıkılmadan olayı Ergenekon’a yamamaya çalışan, PKK’yi koruyup kollayan bu çevreler ne yaptı dersiniz?.. İnanılması güç ama çok kızdılar!.. Evet, bu alçakça saldırıyı PKK üstlendiği için akıl almaz derecede öfkelendiler!.. İktidarın zirvesi ve işbirlikçileri gerçekten olağanüstü bir buluş gerçekleştirip, şu vecizeyi yumurtladılar:
- PKK yapmış olabilir ama belki de birilerinin taşeronluğunu yaptı!..
Yorumlar o denli çirkinleşti, o kadar rezilleşti ki, DTP’li bir muhterem aynen şu açıklamayı yaptı:
- PKK eylemi üstlenmemeliydi!!! Kapatma davası sürerken PKK’nin eylemi sahiplenmesi siyaseten yanlıştı…
Yani bu arkadaşa göre PKK eylemi yapmış bile olsa üstlenmeyecekti. Böylece ne olacaktı? İşbirlikçi koronun “Ergenekon” senaryosu hayat bulacaktı!.. Ama üstlenince plan bozuldu..
- Ve DTP kapatıldı!.
***
İşin özü de buydu aslında!..
PKK, toplumda öyle bir infial, öyle bir öfke patlaması sağlamalıydı ki, DTP kolaylıkla kapatılabilsin!.. Peki, terör örgütü ve İmralı’daki mahkûm, DTP’nin kapatılmasını niçin herkesten daha fazla istiyordu?.. Çok basit; son kullanma tarihi geçmişti de ondan!.. Artık yeni bir aşamaya geçmenin tam sırasıydı:
- Kürt Parlamentosu!..
Dikkat edin; kapatma kararının ardından DTP’de bir bocalama oldu. Sine-i millet kararı hemen alınamadı. Bu arada avukatlar İmralı’ya koştu. İki gün sonra DTP’nin tavrı netleşiverdi. TBMM’yi boşaltan ve istifa dilekçelerini bugün Meclis Başkanlığı’na verecek olan milletvekilleri artık Diyarbakır’da Demokratik Toplum Kongresi (DTK) bünyesinde çalışacaklar!.. Dün The Taraf gazetesinde Kurtuluş Tayiz imzası ve “Kürt Parlamentosu Yolda” başlığı ile yer alan haber, neler olacağını gayet güzel anlatıyor:
“2007’de Diyarbakır’da kurulan DTK, küçük bir parlamento niteliği taşıyor. 100 kişilik ‘Daimi Meclis’i olan DTK’nin 900’den fazla üyesi ve küçük bir yürütme kurulu bulunuyor. DTP milletvekillerinin katılımıyla, DTK artık fiili bir parlamento gibi çalışacak. PKK de milletvekillerinin artık DTK bünyesinde çalışmalarını istiyor. DTK de zaten fiili olarak Kürtlerin parlamentosu konumunda…”
Yaa işte böyle; şimdi anladınız mı yedi evladımız niçin şehit edildi?.. Şimdi görebiliyor musunuz, günlerdir ülkenin dört bir yanı niye yangın yerine çevrildi?.. Şimdi anladınız mı DTP’nin kapatılması için niçin canla başla çalıştılar, TBMM’deki sıraları niçin acilen boşalttılar?..
- Son aşamaya geçebilmek için!!!
Bir Yurtsevere Mektup (XXXIX)
Sevgili kardeşim Balbay, sen Silivri’de tarihe silinmesi olanaksız bir savunmayı adeta çivi gibi çakarken, birileri de Türkiye Cumhuriyeti’nin “dışarıda dizayn edilmiş” tabutuna son çivileri çakma uğraşı içinde, ne yazık ki!..
Bin yılın kardeşliğine sonunda kan da bulaştı.. Bir cehennem çukuruna doğru baş döndürücü bir hızla gidiyoruz. İşin acısı bunu görmüyoruz bile!.. Bizi bu kadere mahkûm edenler ise hâlâ “demokrasi” hâlâ “açılım” nutukları atıyorlar. Böylesi bir karanlıkta senin, tüm yurtseverlerin ışığına, sağduyusuna ihtiyacımız var… Sevgili Server Tanilli’nin geçenlerde dediği gibi “açılsın artık kapılar”… Artık bu son mektup olsun…
Sana ve tüm yurtseverlere, dışarıdaki milyonların çağrısını iletiyorum:
- Bekliyoruz!..
Ümit ZİLELİ / Cumhuriyet, 17 Aralık 2009