Kurtuluş...

Kurtuluş...

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Şub 27, 2009 12:03

Kurtuluş...


Saadet Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu’nun seçim çalışmalarını medyadan izlemeye çalışıyorum.

Bekaroğlu, dindar kesimin çok ciddi bir yarılma yaşadığını söylüyor.

Bekaroğlu’na göre iki türlü başörtülü kadın var... Birisi yoksul, diğeri varsıl.

SP’li Bekaroğlu Marksist bir yaklaşım sergiliyor ama hem kendisi hem partisi dinsel simgeleri yeğliyor.

İster dindar olsun ister olmasın emekçiler sınıfsal bir mücadelenin dışındalar...

Başörtülü kadın işyerinde grev gözcüsü, başı açık kadınla birlikte...

Ama başörtülü kadın, oy tercihini yaparken din eksenli partiyi yeğliyor, 4x4 cipe binen kadınla birlikte!

Emekçi kadınlar başörtülü ya da başı açık olsun işe gitmek için Maltepe’de otobüs durağında beklerken, başı kapalı ya da başı açık kadın son model otomobiliyle yanlarından geçiyor!

Başı açık ve başı örtülü kadınlar tatillerini Dubai’de, Paris’te, Roma’da geçiriyor... Yurda dönerlerken valizlerinin sayısını saymaktan yoruluyor!

Peki başörtülü ve başı açık emekçi kadınlar bir sosyalist partinin çatısı altında neden buluşamıyor?

Galiba Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunun asıl nedeni burada yatıyor.

Emekçiler kendi sınıfsal çıkarlarını korumak için birleşemiyor.

Sözlü kültürden yazılı kültüre geçemeyen sanayileşmemiş ülkelerin sorunudur bu.

***

Paranın egemenliğinin özgür olduğu, emekçilerin ise itilip kakıldığı Türkiye’de “akıl tutulması” yaşıyoruz!

Çağdışı dayatmaların, dogmaların tutsağı olmuş toplumlarda yaşanır böyle durumlar!

Bireyin direnme gücü kırılır...

Para gücü başörtülü ve başörtüsüz emekçi kadınları, dindar ya da dindar olmayan erkek emekçileri iki ayrı kutba ayırır.

Vahşi kapitalizmin vazgeçilmez kuralıdır bu, bizim gibi sanayileşmemiş toplumlarda.

Bir gün bir bakarız ki “sivil darbe” gerçekleşir, sonu olmayan bir yola girilir: Faşizm!

Başı açık ya da kapalı emekçi kadınlarımız sabahın köründe işe gider, yağmurda, soğukta durakta bekler.

Kapitalizmin kuralı bellidir:

“Para en büyük değerdir!”

Varsıl başı örtülü, başı açık kadınlar sabah akşam yukarıdaki sloganı atarken, başı açık, başı kapalı emekçi kadınlar “emek en yüce değerdir” diyemezler!

Varsıllar Gazze’de İsrail bombardımanında ölen çocuklar, kadınlar, gençler, yaşlılar için ağlar ama Irak’ta ölenler için seslerini çıkarmazlar.

Başı örtülü, başı açık emekçi kadınlar ise hem Gazze’de hem de Irak’ta ölen insanlar için gözyaşı dökerler!

***

Mehmet Bekaroğlu Türkiye’de sosyal bir yarılma olduğundan söz ediyor konuşmalarında...

Doğru!

Bekaroğlu’nun bakış açısı Marksist!

O zaman Bekaroğlu’nun yeri Saadet Partisi mi olmalı yoksa sosyalist bir parti mi?

Kendilerine “dindarım” diyen emekçiler akşam yatağa girdiklerinde şöyle düşünürler mi:

“Hacca ve umreye giden varsıl dindarlar yedi yıldızlı otellerde kalırken bizler niçin çadırlarda yatıyoruz?”

Bu kavram Türk ve Kürt emekçileri için de geçerli...

İnşaat sektöründe Türk ve Kürt işçiler çalışır... Tuzla Tersaneleri’nde de öyle...

Türk müteahhit, Türk işçilere günde 100 TL (sözgelimi) Kürt işçilere 50 TL mi veriyor? Ya da Kürt müteahhit Kürt işçilere 100 TL, Türk işçilere 50 TL mi veriyor?

Her ikisi de Türk ve Kürt işçilere 50 TL veriyor!

Çünkü müteahhit kendi çıkarını koruyor.

Tuzla’da da durum aynı değil mi?

Niçin Türk ve Kürt işçiler kendi çıkarları için örgütlenmiyor, kendi çıkarlarını koruyacak bir siyasal partinin çatısı altında toplanmıyor?

***

Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Yasası Kenan Evren cuntasının işidir...

Bu yasalar, acıdır, 27 yıldır değiştirilmedi!

Eğer eleştirilirse, 1965 seçimlerinde olduğu gibi “milli bakiye” sistemine geçilse sosyalist partiler Meclis’e girer tıpkı Türkiye İşçi Partisi gibi.

Sosyalizm, ekonomik ve siyasal liberalizme karşı emekçilerin yaşamın her alanında haklarını savunan bir ideolojidir.

Yurtseverlik ise “etnik milliyetçilik” değil, barışın, demokrasinin, bağımsızlığın ayrılmaz bir parçasıdır...

Türkiye’nin kurtuluşu yurtseverlerin, sosyalistlerin birliktelikten doğan gücüyle gerçekleşecektir.


Hikmet Çetinkaya
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

İletigönderen AlpereN » Cum Şub 27, 2009 13:50

Hikmet Çetinkaya'nın Marksist bakış açısı gerçekten çok yerinde buluyorum.Bugün Doğu Halkının Toprak Sorunu var.Doğulu İşçilerin Emek sorunu var.Ama Batıda'da Batılı İşçilerin,Emekçilerin de emek sorunu var.Dindarı da, dindar olmayanı da bu sömürü düzeninin parçasımı? evet o zaman bu sömürü düzenine karşı her Emekçi hakkını savunmalıdır.Çünkü giden emeği kendi geleceğinden,çocuklarının geleceğinden ve toplumun geleceğinden gidiyor.Hatta daha geniş bakarsak,Mazlum Milletlerin geleceğinden gidiyor.
Emek demek yoksulların Geleceği demektir,
Emek demek Aydınlanma demektir,
Emekçi Müdadele demek Kan emicilerin sonu demek...

Yorumumu Yalçın Küçüğün bi sözü ile bitirmek istiyorum,

"Milliyetçilik, Emekçi Halkını sevmektir."
Kullanıcı küçük betizi
AlpereN
Üye
Üye
 
İletiler: 628
Kayıt: Pzr Nis 22, 2007 22:57


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

cron

x