Lisan-ı münasiple "Ultra 'Laik' kalkışma" ve/veya Küresel aksta "27 Nisan realitesi"ni kucaklamak?! / Hayrullah Mahmud ÖZGÜR

Lisan-ı münasiple "Ultra 'Laik' kalkışma" ve/veya Küresel aksta "27 Nisan realitesi"ni kucaklamak?! / Hayrullah Mahmud ÖZGÜR

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Oca 26, 2013 13:03

Lisan-ı münasiple "Ultra 'Laik' kalkışma" ve/veya Küresel aksta "27 Nisan realitesi"ni kucaklamak?!

(ya da “Mais la probabilité sera coupé quelques têtes” ve/veya “Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir”?!)

http://ultra-turkler.blogspot.com/2012/06/herkesin-anladg-dilden-konusmak-veveya.html

“Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.”
Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk

http://www.ataturktoday.com/AtaturkSozleri.htm



“Şövalye’likte başarılı olanlar militarist değildir; savaşta iyi olanlar öfkelenmezler, karşıtlarına üstün gelmeyi bilenler işin içine duygularını katmazlar.”

Bu kapsamda birkaç satır…



Kitabın adı: SAVAŞ SANATI
Yazarı: Sun Tzu
http://www.anahtaregitim.com/services.asp?id=513
Anahtar Kitaplar Yayınevi!
(…)

Sayfa 95:
“Sivil yöneticilerin, ‘Asker’ arasında karmaşa yaratması üç türlü olur: Gerçeklerden habersiz bir yönetici, ‘Ordu’ya yapması gerekenin aksine hücum etmesini söylerse ya da tam tersine geri çekilmesini emrederse -buna elini kolunu bağlamak denir-; gene, sivil yönetici, ‘Askerlik’ hakkında bir şey bilmediği halde, askeri işlerde söz sahibi ise ‘Asker’lerin kafası karışacaktır. Sivil yöneticiler askeri harekatlar hakkında hiçbir şey bilmedikleri halde, ‘Ordu’nun komutasında söz sahibi iseler, ‘Asker’ tereddüde düşer. Ordu bir kere şaşırıp, duraksadı mı, düşman hemen bundan yararlanır. Buna karışıklıktan istifadeyle zafer kazanmak denir.

(…)
Sayfa 60:
“Savaşta üstler ve astlar uyum içinde ve aynı ölçüde cesur davranıyorlarsa, işte bu kuvvet demektir.”

(…)
Sayfa 62:
“Askeri harekatlar ‘hile’ gerektirir. Güçlüyken zayıf görün, etkiliyken etkisiz görün!”

(…)
Sayfa 67:
“Kaçarak onları yor!”

(…)
Sayfa 79:
“Askeri harekatta önemli olan zaferdir, inat değil!”

(…)
Sayfa 79:
“Ordu komutanı halkın yaşamından ve milletin güvenliğinden sorumludur!”

(…)
Sayfa 82:
“Girdiği her savaşı kazananlar aslında usta değildirler. Başka orduları savaşmadan çaresiz bırakanlar, işte onlar en iyileridirler.”
(…)
Sayfa 92:
“Gücün düşmana eşit değilse, bir açıklarını yakalayana dek bekle, sonra da kararlıca saldır. ‘Mümkünse’ öfke ve aşağılanmaya dayanabiliyor, düşmanın meydan okumalarına sırt çevirebiliyorsan anlamına da gelir.”

(…)
Sayfa 84:
Komutanlar ulusun yardımcılarıdır. Yardımları bütün olursa, ülke de güçlü olur. Yardımları eksik olursa, ülke aciz düşer.”

(…)
Sayfa 95:
“Sır vermeyen kazanır, açık olan yitirir!”

(…)
Sayfa 103:
“Başarılı bir savunma için saflaşmanı gizli tut!”

(…)
Sayfa 104:
“Savunmadan anlayanlar yerin derinliklerinde gizlenir, hücumdan anlayanlar göğün tepesinde seyreder. Böylece ordularına bir zarar gelmeden tam zafere varırlar!”

(…)
Sayfa 108:
“Bu yüzden galip bir Ordu önce kazanır, sonra savaşır; mağluplar ise önce savaşır, sonra kazanmaya gayret eder.”

(…)
Sayfa 120:
Düşmanını ayağına getirmek istiyorsan, kazanma heveslerini kullan!

(…)
Sayfa 120:
“Önemli bir geçidi tutarken düşmanını içeri sokmazsan sana kimse yaklaşamaz. Denildiği üzere ‘Deliğin ağzında bir kedi varsa on bin fare de olsa dışarı çıkmaya cesaret edemez’, ‘Vadide bir kaplan varsa, on bin geyik de olsa oradan geçemez’!”

(…)
Sayfa 121:
“Gidemeyecekleri yere çık, hiç ummadıkları tarafa yönel! Yüzlerce fersah yorulmadan gidebilmek için tenha bölgelerden geç!”

(…)
Sayfa 129:
“Düşmanlar çok sayıda olsalar bile savaşmamaları sağlanabilir.”

(…)
Sayfa 132:
“Kalabalıklar, şekillenmenin getirdiği zaferden habersizdir. Hangi saflaşmayla galip geldiğimi herkes bilir ama zafere hangi saflaşmayla ulaştığımı kimse bilemez.”

(…)
Sayfa 133:
“Askeri bir kuvvetin sürekli bir biçimlenişi yoktur. Tıpkı sürekli bir biçimlenişten yoksun olan su gibi düşmana göre değişip uyarlanarak zafere ulaşma yeteneğine deha denir.”

(…)
Sayfa 199:
“Her konuda ön bilgi gerekir.”

(…)
Sayfa 13:
“Derin Bilgi”!

“Derin ilke bilgisi görmeden bilir, Yol’un güçlü uygulanımını çabalamadan elde eder. ‘Derin Bilgi’, kapının dışına çıkmadan bilmek, pencereden bakmadan gökyüzünün yolunu görmektir. Güçlü eylemse, tüm durumlara uyarlanarak daha da güçlenmektir.”

(…)

“Derin bilgi rahatsızlığı rahatsızlıktan önce, tehlikeyi tehlikeden önce, yıkımı yıkımdan önce, felaketi felaketlerden önce ayrımsamaktır. Güçlü eylem bedeni bedenle yüklenmeden eğitmek, akılla akıl tarafından kullanılmadan önce alıştırma yapmak, dünyadan etkilenmeden dünyada çalışmak, görevlerce engellenmeden görevlerini yerine getirmektir. Kişi, ilkenin derin bilgisiyle rahatsızlığı düzene, tehlikeyi güvenliğe, yıkımı yaşama, felaketi talihe dönüştürebilir. Yol üzerinde güçlü eylemle kişi bedeni uzun yaşar’lık alanına, aklı gizemler küresine ve görevleri yüce tamamlanışa taşıyabilir.”

(…)
Sayfa 15:
“Duygularından arınmış, sakin, serinkanlı, kayıtsız savaşçı kazanır, hırslı talih avcısı değil!”



Kitabın adı: Büyük Hun Hakanı, METE HAN
http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=467361
Yazarı: Ahmet Haldun Terzioğlu
Bilge Oğuz
İstanbul 2010
550 sayfa
22 TL
(…)
Sayfa 311:
Mete Han buyruk verdi:
“Oklayın şunları!”
Bir anda yağmur gibi ok yağdı. Karşımızda at üstünde kimse kalmamıştı.

(…)
Sayfa 443:
Yiğit at üstünde güzeldir.
Yiğit akında gerektir.

(…)
Sayfa 496:
“Bu topraklarda bizim dediğimiz olur.”
(…)
Sayfa 511:
Yay çekebilen ve ok salabilen bütün budunları buyruğum altında topladım. Hepsini Hun yaptım.



Kitabın adı: Kılıçsız Samuray
http://www.idefix.com/kitap/kilicsiz-samuray-kitami-masao/tanim.asp?sid=GBZERD32IS4SPNQWX1YD
Yazarı: Kitami Masao
Çeviri: Merve Duygun
2009 Butik Yayıncılık
168 sayfa
4 TL

(…)

Sayfa 7:
Samuray kelimesi özünde “Hizmet eden” demektir ve İmparatorluğu korumak için görevlendirilen soylu insanlara verilen isimdi.

(…)

Sayfa 45:
Ben “imkansız” diye bir şeye inanmam!

(…)

Sayfa 63:
Zor hedeflere ulaşmak için “Taahhüt Sırrı”nı uygulamak gerekir: Her şeyi kazanmak için, her şeyi riske atın.

(…)

Sayfa 89:
Japonya’nın tüm liderleri, Sun – Tzu’nun savaş üzerine metotlarını çalışmıştır. O, bir insanın sadece zafer için gerekli koşullar yaratıldıktan sonra savaşması gerektiğine inanırdı.

(…)

Sayfa 90:
Sun Tzu’nun söylediği gibi “Muzafferler önce kazanır, sonra savaşırlar. Yenilenler önce savaşır, sonra kazanmaya çalışır.”

(…)

Sayfa 121:
Liderlik yalnızlıktır.

(…)

Sayfa 153:
Eski bir söz vardır: “Başkalarını kontrol eden kişi güçlü olabilir ama kendini kontrol edebilen kişi, çok daha güçlüdür.”

(…)

Sayfa 160:
Kılıçsız Samuray’ın (Maymun Kral) Kaideleri:

1- En iyi asker saldırmaz!
2- Üstün bir savaşçı, savaşmadan zafere ulaşır!
3- En üstün fatih, mücadele etmeden fethedendir!



“28 ŞUBAT” 1997 TARİHLİ MGK’DA ALINAN KARARLAR!?

Erbakan’ın yazısının ekinde, MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç imzasıyla gönderilen “Rejim Aleyhtarı irticai faaliyetlere karşı alınması gereken tedbirler” şöyle sıralanıyordu:
1. Lâiklik ilkesi büyük bir titizlikle korunmalı, mevcut yasalar uygulamada yetersiz görülüyorsa yeni düzenlemeler yapılmalıdır.
2. Tarikatlarla bağlantılı özel yurt, vakıf ve okullar devletin yetkili organlarınca denetim altına alınarak Milli Eğitim Bakanlığına devri sağlanmalıdır.
3. Genç nesillerin dimağlarının öncelikle Cumhuriyet, Atatürk, Vatan ve Millet sevgisi, Türk Milletini çağdaş uygarlık düzeyine çıkarma ülkü ve amacı doğrultusunda bilinçlendirilmesi ve çeşitli mihrakların etkisinden korunması bakımından:
(a) 8 yıllık kesintisiz eğitim, tüm yurtta uygulamaya konulmalı,
(b) Temel eğitimi almış çocukların, ailelerinin isteğine bağlı olarak, devam edebileceği kuran kurslarının Milli Eğitim Bakanlığı sorumluluğu ve kontrolünde faaliyet göstermeleri için gerekli idari ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
4. Cumhuriyet rejimine ve Atatürk ilke ve inkılaplarına sadık aydın din adamları yetiştirmekle yükümlü. Milli Eğitim kuruluşlarımız, Tevhidi Tedrisat Kanununun özüne uygun ihtiyaç düzeyinde tutulmalıdır.
5. Yurdun çeşitli yerlerinde yapılan dini tesisler belli çevrelere mesaj vermek amacıyla gündemde tutularak siyasi istismar konusu yapılmamalı.
6. Yasa ile yasaklanmış tarikatların ve bu kanunda belirtilen tüm unsurların faaliyetlerine son verilmeli.
7. İrticai faaliyetleri nedeniyle TSK’dan ilişkileri kesilen personel konusu istismar edilerek TSK.'ni dine karşıymış gibi göstermeye çalışan bazı medya gruplarının silahlı kuvvetler ve mensupları aleyhindeki yayınları kontrol altına alınmalıdır.
8. TSK'nden ilişkileri kesilen personelin diğer kamu kurum ve kuruluşlarında istihdamı ile teşvik unsuruna imkân verilmemelidir.
9. Türk Silahlı Kuvvetlerine aşırı dinci kesimden sızmaları önlemek için alınan tedbirler; diğer kamu kurum ve kuruluşlarında da uygulanmalıdır.
10. İran İslâm Cumhuriyeti'nin ülkemizdeki rejim aleyhtarı faaliyet. tutum ve davranışlarına mani olunmalı, tedbirler paketi yürürlüğe konulmalıdır.
11. Mezhep ayrılıklarını körükleyip milletimizin düşmanca kamplara ayrılmasına yol açacak faaliyetler yasal ve idari yollarla mutlaka önlenmelidir.
12. Anayasa ve yasalara aykırı olarak sergilenen olaylar önlenmeli.
13. Kıyafetle ilgili kanuna aykırı olarak ortaya çıkan ve Türkiye'yi çağdışı bir görünüme yöneltecek uygulamalara mani olunmalı, kamuda titizlikle uygulanmalıdır.
14. Silah ruhsat işlemleri yeniden düzenlenmeli, kısıtlamalar gidilmeli, pompalı tüfeklere olan talep dikkatle değerlendirilmelidir.
15. Rejim aleyhtarı, örgüt ve kuruluşların deri toplanması engellenmeli, kanunla verilmiş yetki dışında kurban derisi toplattırılmamalıdır.
16. Yasa ile öngörülmemiş bütün özel üniformalı korumalar kaldırılmalıdır.
17. Ülke sorunlarının çözümünü "Millet” kavramı yerine “Ümmet Kavramı"ya sonuçlandırma girişimleri önlenmelidir.,
18. Büyük Kurtarıcı Atatürk'e karşı yapılan saygısızlıklar ve Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki kanunun istismar edilmesine fırsat verilmemelidir.

(…)

27 NİSAN 200 TARİHLİ E-BİLDİRİ?!

TARIH : 27 Nisan 2007
NO : BA - 08 / 07
http://www.tsk.tr/10_ARSIV/10_1_Basin_Yayin_Faaliyetleri/10_1_Basin_Aciklamalari/2007/BA_08.html

Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir. Uygun ortamlarda ilgili makamların, sürekli dikkatine sunulmakta olan bu faaliyetler; temel değerlerin sorgulanarak yeniden tanımlanması isteklerinden, devletimizin bağımsızlığı ile ulusumuzun birlik ve beraberliğinin simgesi olan milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.

Bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar. Özellikle kadınların ve küçük çocukların bu tür faaliyetlerde ön plana çıkarılması, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne karşı yürütülen yıkıcı ve bölücü eylemlerle şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır.

Bu bağlamda;

Ankara’da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları ile aynı günde Kur'an okuma yarışması tertiplenmiş, ancak duyarlı medya ve kamuoyu baskıları sonucu bu faaliyet iptal edilmiştir.

22 Nisan 2007 tarihinde Şanlıurfa’da; Mardin, Gaziantep ve Diyarbakır illerinden gelen bazı grupların da katılımı ile, o saatte yataklarında olması gereken ve yaşları ile uygun olmayan çağ dışı kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuklarından oluşan bir koroya ilahiler okutulmuş, bu sırada Atatürk resimleri ve Türk bayraklarının indirilmesine teşebbüs edilerek geceyi tertipleyenlerin gerçek amaç ve niyetleri açıkça ortaya konulmuştur.

Ayrıca, Ankara’nın Altındağ ilçesinde “Kutlu Doğum Şöleni” için ilçede bulunan tüm okul müdürlerine katılım emri verildiği, Denizli’de İl Müftülüğü ile bir siyasi partinin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte ilköğretim okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilahiler söylediği, Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Nikfer beldesinde dört cami bulunmasına rağmen, Atatürk İlköğretim Okulunda kadınlara yönelik vaaz ve dini söyleşi yapıldığı yolunda haberler de kaygıyla izlenmiştir.

Okullarda kutlanacak etkinlikler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili yönergelerinde belirtilmiştir. Ancak, bu tür kutlamaların yönerge dışı talimatlarla yerine getirildiği tespit edilmiş ve Genelkurmay Başkanlığınca yetkili kurumlar bilgilendirilmesine rağmen herhangi bir önleyici tedbir alınmadığı gözlenmiştir.

Anılan faaliyetlerin önemli bir kısmının bu tür olaylara müdahale etmesi ve engel olması gereken mülki makamların müsaadesi ile ve bilgisi dahilinde yapılmış olması meseleyi daha da vahim hale getirmektedir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticai anlayış, son günlerdeki bazı gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir.

Bölgemizdeki gelişmeler, din ile oynamanın ve inancın siyasi bir söyleme ve amaca alet edilmesinin yol açabileceği felaketlerin ibret alınması gereken örnekleri ile doludur. Kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak, başka bir şeye dönüştüğü, ülkemizde ve ülke dışında görülebilmektedir. Malatya’da ortaya çıkan olayın bunun çarpıcı bir örneği olduğu ifade edilebilir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin çağdaş bir demokrasi olarak, huzur ve istikrar içinde yaşamasının tek şartının, devletin Anayasamızda belirlenmiş olan temel niteliklerine sahip çıkmaktan geçtiği şüphesizdir.

Bu tür davranış ve uygulamaların, Sn. Genelkurmay Başkanı’nın 12 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında ifade ettiği “Cumhuriyet rejimine sözde değil özde bağlı olmak ve bunu davranışlarına yansıtmak” ilkesi ile tamamen çeliştiği ve Anayasanın temel nitelikleri ile hükümlerini ihlal ettiği açık bir gerçektir.

Son günlerde,

Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir.

Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, “Ne mutlu Türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Sözün özü:
So what?!
http://ultra-turkler.blogspot.com/2012/07/durum-analiz-veveya-altnlar-nerede.html



STAR WARS?!
http://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/ak-mite-yuzyln-esek-sakas.html
http://cesuryorum.blogspot.com/2013/01/buras-fransa-ve-biz-tam-ortadayz.html
http://hinter-der-fichte.blogspot.de/2013/01/bolivien-us-maulwurfe-in-dunner-luft.html
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22430573.asp
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22431064.asp
http://www.acikistihbarat.com/haberdetay.aspx?id=10261
http://www.odatv.com/n.php?n=karadayi-neden-serbest-kaldi-2401131200
http://www.hurriyet.com.tr/planet/22434042.asp
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22435722.asp
http://www.hurriyet.com.tr/planet/22433226.asp
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22436852.asp
http://www.gazeteport.com.tr/haber/125983/en-buyuk-salonda-karar-gunu
http://www.gazeteport.com.tr/haber/126002/bellucci-de-kaciyor
http://www.gazeteport.com.tr/haber/125991/tum-dengeler-degisti
http://haber.gazetevatan.com/flas-flas-kabinede-revizyon/508762/1/SurManset
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22436674.asp

(…)

“Arkadaşlar, bir ülkede namus sahipleri, en az şer ehli kadar cesur olmadıkça, o memleket mutlaka batar!”
“Bu demokratik rejim istikametinden ayrılıp baskı rejimi haline götürmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam. Şartlar tamam olduğu zaman milletler için ihtilal meşru bir haktır.”

(1959 - TBMM)

http://tr.wikisource.org/wiki/Cemal_G%C3%BCrsel%27den_Ethem_Menderes%27e_mektup
http://ultra-turkler.blogspot.com/2012/01/kaht-rical-veveya-haki-alakart-13-ocak.html
http://ultra-turkler.blogspot.com/2012/06/savas-sanat-veveya-13-numaral-matador.html
http://ultra-turkler.blogspot.com/2012/07/durum-analiz-veveya-altnlar-nerede.html



Ve…

Son olarak…

Bir tarihte bir beyin oğlu bir çingene kızına aşık olmuş.
Babası kızı oğluna istemeye yanaşmamış.
Ama bir gün gelmiş çocuk aşkından dolayı yemeden içmeden kesilmiş erimeye başlamış.
Evlat bu, baba ne yapsın, mecburen kızı istemeye gitmiş.
“Allah’ın emriyle kızını oğluma istiyorum” demiş Çingene’ye.
İnat bu ya Çingene de kızını beyoğluna vermemiş.
Oğlan iyice yataklara düşmüş öldü ölecek sanki.
Derken bey’e birisi akıl vermiş.
“Beyim” demiş “Bu işi halletse halletse mahallenin külhanbeyi halleder.”
Bey, külhanbeyi yanına çağırmış ve bu işi halledersen sana yüz altın diye söz vermiş.
Külhanbey, Çingene’nin kapısına gitmiş önce bir nara atmış ve ardından bağırmış:
“Heeeeyt kim ulan bizim beyin oğluna kızını vermeyen teres, veled-i zina?”
Çingene süklüm püklüm kapıya çıkmış ve cevap vermiş:
“Senin gibi lisan-ı münasiple istediler de vermedik mi kızı beyim!”
Sözün özü:
“Ne (non) bis in idem” ve/veya “Bir nedenden iki kere hüküm giyilmez (eski ceza hukukundan)”.
http://www.guncelmeydan.com/pano/acem-mesaji-iniz-var-ve-veya-acem-memat-meselesi-hayrullah-mahmud-ozgur-t33704.html
“Ölmeden on beş dakika önce yaşıyordu” ve/veya “Ölmeseydi hâlâ yaşıyor olacaktı!”
Monsieur de La Palice gerçekliği işte budur!
http://ultra-turkler.blogspot.com/2012/05/2012-notam-veveya-monsieur-de-la-palice.html
Netice:
RAP… ULTRA… RAP… RAP… RAP…
RAP… RAP… İMECE… RAP… RAP…
RAP… RAP… GHOST… RAP… RAP…
RAP… RAP… HERO… RAP… RAP…
RAP… LARP… RAP… RAP… RAP…

Nokta.


Hayrullah Mahmud ÖZGÜR, 25 Ocak 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Lisan-ı münasiple "Ultra 'Laik' kalkışma" ve/veya Küresel aksta "27 Nisan realitesi"ni kucaklamak?! / Hayrullah Mahmud ÖZ

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Oca 26, 2013 16:56

Lisan-ı münasiple II ve/veya İngiliz "Piiiç"i?!

“Bir büyük ulusun içinde suçsuz bir insan işkence altında inlerse, o ulusun kendisi hüküm giymiş demektir.”
Emile Zola (Dreyfus Olayı-Adalet için bir savaşın öyküsü.)



2013 Şita?!
Adım adım Ayandon?!
Acem HAARP’i?!
Kaya bazlı tasfiye savaşları?!
Derin Mart ve/veya Kader Mart’ı?!
Şam’ın Şekeri ya da İngiliz Şeftalisi?!
Gordion Düğümü?!
Çankaya’daki 1 numara sorunsalı?!
Bumerang zamanlar?!



Saddam’laştırılan Erdoğan ve/veya Menderes’leştirilen RTE sorunsalı?!
http://www.haberler.com/sangay-beslisi-ne-alin-ab-yi-unutalim-4277867-haberi/



Çankaya Savaşları?!
Kabine’de revizyon?!

http://www.haberler.com/davutoglu-suriye-ye-silah-aciklamasiyla-guldurdu-4277517-haberi/
Suriye üzerinden İran HAARP’i?!
İngiliz şeftalisi?!
“Peach” diye yazılır “piiiç” diye okunur!

http://translate.google.com.tr/?q=g&rlz=1C1TEUA_enTR483TR485&aq=f&um=1&ie=UTF-8&hl=en&sa=N&tab=wT#auto/en/%C5%9Feftali
Bu bağlamda, soruların en zalimi olan o en basit soru ortada:
Ahmet Davutoğlu’nun Bakan’lıktan düşürülmesini kim engelledi ve/veya Davutoğlu’nun arkasındaki küresel güç hangi güç?!
Elcevap: ?!
Sözün özü:
İngiliz “Peach”i!?
Kraliçe’nin “Piiç”i?!

Nokta.



Quo vadis?!

Şam’ın Şekeri ya da İngiliz Şeftalisi?!
Bu kapsamda, yayını cebren durdurulmuş (!) Gavurege’de yayınlanan haber / yorum’lardan birkaçı…
Aynen yansıtıyorum:



Ak komplo ve/veya AKP, Gül, Ergenekon Savcı?!

Ahmet Sever, Ergenekon soruşturması sürecinin başarısını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün sağlam duruşuna bağlıyor. Ruşen Çakır, Ahmet Sever’den bunu biraz açmasını istiyor.
İşte Sever’in yanıtı: “Eğer bazılarının istediği gibi Abdullah Gül’ün yerine daha düşük profilli bir kişi cumhurbaşkanı olsaydı bu süreç bu kadar başarılı olamazdı. Türkiye, bugünkü Türkiye olmazdı, olamazdı. Her şeyi kendisi çıkıp açıklayamıyor, ben de bazı şeyleri açıklamaya mezun değilim ama şu kadarını söyleyebilirim: Eğer Abdullah Gül o sancılı sürecin sonucunda cumhurbaşkanı olmasaydı bütün bu gelişmeler, ilerlemeler o kadar kolay gerçekleşemezdi.”

GÜL’DEN “ŞEMAYI DELİLLENDİRİN” TALİMATI

Ahmet Sever haklı; çünkü gerçekten de Abdullah Gül, ABD’nin Türk Ordusu’nu ve milli kesimleri hedef aldığı bu operasyonda, önemli bir rol almıştır.
Anımsatalım:
17 Mayıs 2006 Danıştay suikastından üç saat sonra, Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin TBMM’de şöyle konuştu: “Bekleyin ve hazırlıklı olun. Sürprizlere şaşıracaksınız. Gladio tipi bir yapılanma var.”
Başbakan Erdoğan da “Bu iş başörtüsüyle ilişkili değil. Susurluk, Küre, Sauna bağlantıları var. Saldırı iktidarımıza yöneliktir” diyordu.
Hemen bu bağı kuracak ve Ergenekon tertibini yürütecek bir savcı arandı. İşte o ilk günlerde Abdullah Gül, Başbakan Yardımcısı ve Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı sıfatıyla emniyet ve MİT yöneticilerini topladı. Burada Gül’ün önüne bir şema kondu. Gül inceledi ve İsmet Berkan’ın iki yıl sonra yazdığı şu “açık talimatı” verdi:
“Bana anlattıklarınızı delillendirip savcıya da anlatın, hepsi yakalansın, yargılansın.” (Radikal, 4 Temmuz 2008)
İddianamelerdeki tüm dayanaksız suçlamalar, Gül’ün bu açık talimatı nedeniyledir. Zira görevliler, delillendirebilmek için uydurmuşlardır!
Bunun nasıl bir zorluk olduğunu yine İsmet Berkan’dan öğreniyoruz: “Danıştay saldırısı ile çok sonra İstanbul’da başlayacak olan Ergenekon soruşturması arasında somut bir bağlantı kurulamıyor. Emniyet ilk gün getirip Abdullah Gül’e sunduğu istihbari bağlantıları savcıya sunamıyor, delillendiremiyor.” (Radikal, 9 Nisan 2008)

SAVCI NASIL BULUNDU?

Gül’ün “açık talimatı”nı yerine getirecek savcı da öyle kolay bulunamıyor.
Hatta Cemaatçi “güvenlik yetkilileri” Radikal’den Murat Yetkin’e “savcı bulunamıyor” diye yakınıyorlar.
Ama en sonunda bir “savcı” bulunuyor. Onun hikâyesini de İsmet Berkan’dan dinleyelim: “Nasıl olduysa İstanbul’da Zekeriya Öz isimli bir savcı bulundu. Bütün bunların 2003 sonu 2004 başında yaşanan darbe girişimleriyle bağını keşfetti.”(Radikal, 4 Temmuz 2008)
“Nasıl olduysa” konusunu ise Fatih Altaylı aydınlattı. Zekeriya Öz, El Kaide soruşturmasında CIA ekibiyle görüşmeler yaptıktan sonra Ergenekon savcılığına getirilmişti! (HaberTürk TV, 3 Eylül 2008)
İşte Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Ahmet Sever’in bugün “Gül olmasaydı operasyon başarılamazdı” dediği meselenin kısa hikâyesi budur.
Peki, Ahmet Sever, Gül adına bunu neden söyleme ihtiyacı duydu? Yoksa Gül ABD’ye, “beni Erdoğan’dan daha iyi değerlendirebilirsiniz”mesajı mı veriyor?
http://www.gavurege.com/webroot/home.php?op=ege&action=outview&article_id=7102



‘Ak MİT’, kendi devletini kuruyor: Barzanistan?!

Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Güneydoğulu gazetecilere verdiği iftar yemeğinde; “Kuzey Irak’da özerk bir Kürdistan kuruldu.
Başşehri Erbil’dir.
Kuzey Suriye’de özerk bir Kürdistan kuruldu.
Başşehri Kamışlı’dır.
İran’da da özerk bir Kürdistan kurulacak.
Başşehri Mahabad olacak.
Türkiye’de de bir özerk Kürdistan kurulacak. Diyarbakır’ın ismi değiştirilerek “Amed” yapılacak.
Başşehir Amed olacak.
Bu 4 başşehir Avrupa Birliği’de olduğu gibi yanlarına Ermenistan ve Ürdün’ü de alıp, sınırları da kaldırarak “ortak para birimine” geçecek ve “Büyük Kürdistan Birliği” hayat bulacak.
Osman Baydemir söylüyor.
Söylediği ABD planı.
Ülkemizi bölen Amerika!
Orta Doğu; güney batı Asya'da, tarihsel ve kültürel yakınlığı olan ülkelerin oluşturduğu bir bölgedir. Arap ülkeleriyle, Arap olmayan ülkelerin (Türkiye, İran, İsrail) bulunduğu bir coğrafyadır.
Bu tanıma göre Orta Doğu ülkeleri Azerbaycan, Türkiye, Suriye, Irak, Ürdün, İsrail, Lübnan, İran, Suudi Arabistan, BAE (Birleşik Arap Emirlikleri), Umman, Kuveyt, Bahreyn, Yemen'dir.
Ortadoğu, enerji kaynaklarının en önemli merkezidir.
* Dünyanın kanıtlanmış doğalgaz rezervlerinin yüzde 34'ü de Ortadoğu'dadır.
* Petrol tüketimi 2003'te günde 66 milyon varilken, 2020'de 119 milyon varil olacaktır.
* Ortadoğu petrolünün kalitesi yüksek, maliyeti ucuzdur.
* Ortadoğu dünya petrol rezervlerinin yüzde 65.4’üne sahiptir. Bu rezerv 1.047 milyar varildir. Mısır, Cezayir, Libya ve Tunus rezervleri de eklenince toplam, rezerv dünya rezervlerinin yüzde 69.6’sına ulaşmaktadır.
* Ortadoğu'nun potansiyel rezervleri ise 252.5 milyar varildir.
* 2002 Yılında Ortadoğu küresel petrol ihtiyacının yüzde 41.4’ünü karşılamıştır.
* Kuzey Amerika'nın 2025’e dek Ortadoğu’dan alacağı petrol yüzde 85 artacak, bunun büyük bir kısmı ABD’de tüketilecektir.
* 2025’e kadar Avrupa’nın Ortadoğu’dan petrol alımı yüzde 57, Japonya’nın yüzde 50, Pasifik’teki gelişmekte olan ülkelerin yüzde 100 ve Çin'in ise yüzde 500 artacaktır.
http://www.gavurege.com/webroot/home.php?op=ege&action=outview&article_id=7003



‘Arap Baharı’ndan ‘Kürt Baharı’na?!

AB-D emperyalizmi tarafından 22 ülke için böl ve yönet mantığı ile planlanan ve uygulanan BOP ve de ARAP Baharı projesi ikinci yılına girdi.
İlk olarak 18.Aralık.2010 tarihinde Tunus'da başlamış daha sonra Mısır, Yemen, Cezayir ve Ürdün'e sıçramıştır. Sonra Libya ile devam etmiştir. Bu dönemde, AB-D emperyalizmi tarafından askeri ve ekonomik katkılarla kışkırtılan halk ve paralı askerler tarafından Tunus, Mısır ve Libya gibi ülkelerdeki iktidarlara son verildi.
Tunus’la başlayan, kanlı proje Suriye ile bizim de komşumuz oldu. Irak ve Libya gibi Suriye’nin de bölünmesi gündemde.
Yani bölünme sırası bize mi geliyor?
Güya halk hareketi ile yönetimleri devrilen ve hala büyük bir yönetim kaosu yaşayan bu ülkelerin eski yöneticilerini inceleyecek olursak;
Tunus’da Zeynel Abidin Bin Ali, 23 yıl iktidarda kaldı. İhtilal sonrası Suudi Arabistan’a kaçan Bin Ali, yanında 1,5 ton altını götürmüş. Kanada’dan Güney Amerika’ya kadar ülkelerdeki mal varlığı araştırılıyormuş. İsviçre hükümeti ise 5 milyar $’lık serveti donduracağını açıklamış.
Libya’da Muammer Kaddafi, 42 yıl iktidarda kaldı. Kaddafi'nin tüm mal varlığı 168 milyar $ değerindeymiş. Ağustos ayının sonunda Trablus'taki karargahından kaçarken,12 milyar $ nakit para ile 5 milyon $’lık altını yani yaklaşık 17 milyar $’ı, tünellerden Nijer'e kaçırmayı başarmıştı. Bu para şimdi eşi Safiye, kızı Ayşe ve hayatta kalan oğullarının kontrolünde. 17 milyar $'ın dışında İspanya, Amerika ve İngiltere'deki banka hesaplarında 70 milyar $’ı bulunuyormuş.
Mısır’da Mubarek El Baraday, iktidarda 30 yıl kaldı. Yaklaşık 67 milyar $’lık serveti ABD ve İsviçre bankalarındaymış. İsviçre hükümeti Mübareğin mal varlığını donduracağını açıklamış.
AB-D emperyalizmi, demokrasi vaadi ile yaratmış oldukları kaotik ortamda diğer ülkelere de silah satarak köşeyi dönmektedir. Örneğin, ABD bu yıl başta Suudi Arabistan’a 29,4 milyar $, Kuveyt ve Katara da 11,3 milyar $ olmak üzere toplamda 50 milyar $’lık silah satarak rekor kırdı.



Neo 150’likler ve/veya AKP’nin 1500’lükleri?!

Tarih; 23 Nisan 1924
Bakanlar Kurulunun teklifi ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayı ile Kurtuluş Savaşının karşısında yer alan, düşmanla işbirliği yapan 150 hainin sürgün edilmesine karar verildi, edildi de…
Bunlar tarih sayfalarına “Yüzellilikler” olarak geçti.
Aralarında;
* Padişah Vahdettin’in Maiyeti,
* Kabine Üyeleri,
* Sevr Antlaşması’nı imzalayanlar,
* Kuva-yi İnzibâtiye'ye Dahil Kabine Üyeleri,
* Mülkiye ve Askeriyeden,
* Çerkes Ethem ve Avânesi,
* Çerkes Kongresi'ne Murahhas Olarak İştirak Edenler,
* Polisler,
* Gazeteciler,
* Diğer şahıslar,
Vardı...
Bunların hepsini anlatmaya yerimiz yetmez, sadece birinden söz edeceğiz…
***
Refii Cevat Ulunay.
1890'da Şam'da doğmuştur. Galatasaray Lisesi'nden 1909 yılında mezun olduktan sonra Alemdar gazetesini yayınlamaya başlamıştır. Mahmut Şevket Paşa suikastinden sonra İttihat ve Terakki'ye karşı artan muhalefetinden dolayı1914-1918 yılları arasında Sinop, Çorum ve Konya'da sürgün hayatı yaşamıştır.
I. Dünya Savaşı sonrasında yeniden yayınlamaya başladığı Alemdar gazetesinde İngiliz Muhipleri Cemiyeti lehinde yazılar yazmış, İngiltere ile yakınlaşmayı savunmuş, bu arada Milli Mücadele'ye karşı çıkmıştır.
1938'de Yüzellilikler'in affedilmesi üzerine Türkiye'ye dönüşünde Yeni Sabah ve (1953 sonrasında) Milliyet gazetelerinde yazmıştır. 4 Kasım 1968'de ölmüş ve vasiyeti üzerine Konya'da Mevlana Türbesi'nin karşısındaki Üçler Mezarlığı'na gömülmüştür.
Milli Mücadele yıllarında yayınlanan Refii Cevat Ulunay yazılarından örnekler verelim:
“İngiltere’nin eğilim duyduğu taraf şimdiye kadar siyasetin hiç bir safhasında hiç iflas etmemiştir, edemez. Menfaatimizi, İngiltere’nin müttefikleriyle bize açacakları ana siyasette görüyoruz.” (6 Ocak 1919, Alemdar)
“İngilizleri bekliyoruz. Türkler kendi güçleriyle adam olamaz. İngilizler elimizden tutarak bizi kurtaracak. (21 Nisan 1919, Alemdar)
“Biraz nur, biraz hayat: Elde kuvvet olmadıktan sonra ‘son neferimize kadar hayatımızı feda ederiz’ demek faydasızdır. Şimdiye kadar çok öldük. Artık ölmeyeceğiz. Acele yardıma ihtiyacımız var. İngiltere uzanacağımız dost eli tutacaktır. Son kozumuzu ortaya fırlatıyoruz. Bizi takviye etmesini istediğimiz İngiltere’nin Doğu ile, özellikle memleketimizle büyük bir ilgisi vardır.” (22 Mayıs 1919, Alemdar)
“Yegâne dostumuz olan İngiltere, bugün de bizi şu durumdan kurtaracak yegâne kurtarıcımız olabilir. Öncelikle tamamiyet ve bağımsızlık, ondan sonra İngiltere’den himaye ve yardım talebi…” (30 Mayıs 1919, Alemdar)
“Türkiye’nin yabancı bir devlete dayanması şarttır. Bu devlet İngiltere’den başkası olamaz. İslâm dininin anahtarını İngiltere’nin güvenilir eline teslim etmekte, İslâm âlemi için hiç bir tehlike yoktur. Soruyoruz: Geç kalmıyor muyuz?..” (14 Temmuz 1919, Alemdar)
“Şu ‘Manda, ister himaye ister vesayet anlamında alınsın bağımsızlıkla bağdaşamaz’ sözleri karşısında hayrete düştük. Bir millet güvendiği bütün şahsiyetleri iktidara getirdiği halde yararlanamazsa, geleceğimizin malî buhranını gidermeye çare yoksa, bir memlekette kuvvet, para olmazsa ne yapar? Başka bir çare varsa ayıp değil ya, öğrenmek istiyoruz. Bunlar lâf-ı güzaftır. Bu devlet yaşamak için İngiltere vesayetini kabul etmelidir.” (19 Ağustos 1919, Alemdar)
“Biz de bağımsızlık fikrine şiddetle bağlıyız. Bağımsızlığımızı sağlayabilmek için de kuvvetli bir devletin gözetimine muhtacız. O devlet ki İngiltere’dir, İngiltere olması lâzım gelir. Bizi elimizden tutmalı. Elimizde kalan kısımları korumak için tecrübeli bir hocaya ihtiyacımız var. Bağımsızlık diye bağıranlar kötü niyetlidir.” (31 Ağustos 1919, Alemdar)
“Daha ne bekliyoruz? İngiltere’nin yönetimini, adaletini sevmekle vatanımın menfaatini sevmiş ve gözetmiş oluyorum.” (1 Aralık 1919, Alemdar)
“Anadolu’dakiler ne istiyor? Tekrar savaş mı edelim? Unsurlar arasına nifak mı sokalım? Milleti soyup soğana mı çevirelim? Bilfarz Rauf Bey, hangi hakla vatanperverlikten bahsedebilir? Bunlar milleti kırdırmak istiyor.” (27 Eylül 1919, Alemdar)
“Mustafa Kemal Paşa’nın zor kullanacağına ihtimal verilmez. Fakat işin içinde deliler var. Millî Harekâtı çığırından çıkarıyorlar. Bu harekete ne olursa olsun birkaç yüz kişi sallandırılmazsa, bir hayli adam tutuklanmazsa, kızgın saç üzerinde çıplak ayakla dans ettirilmek filan gibi eğlenceleri olmazsa ondan ne anlaşılır. Bundan Mustafa Kemal Paşa’nın bilgisi olmadığına inanıyoruz. Çünkü Mustafa Kemal Paşa’yı deliler arasına yakışmayacak bir zihniyette gördük. Fakat Kuva-i Milliye’nin yaptığı yolsuzluklar bizce gerçektir…” (26 Ekim 1919, Alemdar)
“Kuva-i Milliye, yılanın zehirini kertenkeleden alması gibi kuvvetini İttihat ve Terakkiden aldığı için, Kuva-i Milliye olmazdı. İttihat ve Terakki’nin yeni şekli olan Kuva-i Milliye, ancak mazlum kanı ile sıcaklık hasıl edebilir. On yıldır top tüfek sesinden kulakları rahatsızlanmamış, âdeta kanıksamışlar olacak ki, Kuva-i Milliyeyi kurarak işkencelerini, tekrar bu mazlum millete musallat ettiler. Bu fikre muhalif olanlar vatansız sayıldılar….” (4 Mart 1920, Alemdar)
“Azimli bir hükümet, temiz bir elle Kuva-i Milliye adı altına sığınan bu haydutların kafasına neden bir yumruk indirmiyor?” (16 Mart 1920, Alemdar)
“Kendilerine haksız yere Kuva-i Milliye adını veren, yıllardan beri kanlı pençeleri altında inlettikleri zavallı milletin sakin adını bu son cinayet isteklerinin tatminine âlet etmekten de çekinmeyenlere karşı bütün milletin birleşik sinesinden kopan lânet ve nefret sesine en yiğitçe tercüman olanların başında hiç şüphesiz tarih, Ahmet Aznavur adını kaydedecektir…. Ahmet Aznavur Bey, millî olmayan kuvvetlere karşı savaşı genişletmiş ve önemli başarılar kazanmıştır.” (22 Mart 1920, Alemdar)
Anadolu Harekâtını tutan gazetelere çatarak: “Ukalâ dümbelekleri. Çeteye mensup gazeteler… Zorla değil ya bu memleket İttihatçıları ve İttihatçıların parmaklarını sokarak lekeledikleri Kuva-i Milliye’yi istemiyor. Onların kafalarına vurmak lâzımdır. Bu memleket inşallah onların kafalarına adalet kazmasının inmesini yakında görecektir.” (22 Mart 1920, Alemdar)
Yine Millî Mücadele taraftarı gazetelere: “Yılan Hışırtısı… Gizlendikleri kovuklardan gözlerini parıldatan yılanlar, nihayet dün dillerini çıkardılar. Bu zehirli yaratıkların kafaları ezilmeli. Bunu Hükümetin dikkatine sunuyoruz.”(13 Nisan 1920, Alemdar)
“Hükümetin icraatından memnunuz ve bununla öğünüyoruz. O ne maskaralıktı yarabbi? Kuva-i Milliye adı altında hareket eden eşkıya, İstanbul’da bir şube açmak ihtiyacı duymuş olacak ki, mebus namıyla şuradan buradan birkaç kişiyi Fındıklı Sarayına (Meclise) göndermişti. Bunlar mebus değil, çetenin yardakçılarıydı. Mustafa Kemal emrediyor, onlar da ötüyorlardı.” (15 Nisan 1920, Alemdar)
“Kesinlikle anlaşılmıştır ki, Kuva-i Milliye, zehrini İttihat ve Terakki’den alıyor. Zaten böyle olduğunu, takip edilen hatt-ı hareket ispat eylemiştir. Ankara’ya toplananlar hemen hemen genellikle İttihat ve Terakki ile önceden beri uzaktan yakından temas etmiş adamlardır.” (17 Haziran 1920, Alemdar)
Ermeni tehciri bahanesiyle yapılan tutuklamalar sırasında insanlıktan çıkmış bir nefreti dışa vurarak şöyle yazar:
“Sehpalar bu adamlara lâyık değildir. Koparılması lâzım gelen bu kafalar kütükler üzerinde kesilip günlerce ibret taşında kalmalı.” (12 Mart 1919, Alemdar)
“Tutuklamalar gözümüzü doyurmadı. Daha çok şiddet ! Daha çok şiddet ! Daha çok şiddet !” (13 Mart 1919, Alemdar)
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey hakkında ise nefretini şu sözlerle kusar:
“O (Kemal Bey) bir kol idi. Şeriatın kuvvetli satırı, insanlık için zararlı bir unsur olan bu kolu kopardı. Sıra onu düşünen dimağlardadır. Bu kafalar, taşın altında ezilmeli, onlar nasıl milletin kadınlarını dul bıraktılarsa kendi kadınları da dul kalmalı…” (12 Nisan 1919, Alemdar)
Gazeteci kökenli eski Turizm ve Tanıtma Bakanı Dr. Alev Coşkun, Atatürk'ün Samsun'a çıkmak üzere İstanbul'dan ayrılmadan önceki son 6 ay içinde yaşanan inanılmaz olaylarla dolu serüveni, bilinmeyen yönleriyle kaleme alıp bir kitap yaptı: "Samsun'dan Önceki 6 Ay -İşgal, Hüzün, Hazırlık" (Cumhuriyet Kitapları)
Kitapta, İngiliz hayranı Refi Cevat Ulunay'ın, Mustafa Kemal Atatürk'le yaptığı bir konuşma var ki, mutlaka okunmalı.
Ulunay, Mustafa Kemal Paşa'yı, bir gazeteci olarak, Şişli'de kaldığı evde ziyaret eder. Çanakkale Savaşları'na ilişkin sorularını bitirdikten sonra ayrılmak üzere ayağa kalktığı zaman Mustafa Kemal, "Bu vatan, içine düştüğü bu felaketten nasıl kurtarılır, diye bir sual sormanızı isterdim" der.
Ulunay şöyle cevap verir:
"Ben bu vatanın kurtarılmasını mümkün görmediğim için böyle bir sual düşünmedim. Neyle, hangi askerle, hangi silahla, hangi parayla? Maalesef paşam, vatan kupkuru bir çölden farksız oldu. Affınıza sığınarak arz edeyim ki, artık bu kupkuru çölde hiçbir hayat belirtisi yok!"
Mustafa Kemal Paşa kaşlarını çatar:
"Çöl sanılan bu álemde saklı ve kuvvetli bir hayat vardır. O, millettir. O, Türk milletidir. Eksik olan şey teşkilattır. Bu teşkilat organize edilebilirse, vatan da, millet de kurtulur. Bunu böyle bilesiniz Refi Cevat Beyefendi!"
Refi Cevat Ulunay, matbaaya dönünce arkadaşları "Anlat" derler.
Anlatır:
"Şu sıralar Anadolu'ya geçilir, milli direniş harekete geçirilirse, Fransızı da, İngilizi de, İtalyanı da memleketten kovulur, vatan istiklaline kavuşur, millet de esaretten kurtulurmuş! Anladınız mı arkadaşlar? Bu adam, deli değil, zırdeliymiş!"
Soruyoruz...
Mütareke basını Millî Mücadele tarihimizin yüz karası ise, bugünkü yandaş medya nedir?..
O günlerde İngiliz boyunduruğuna girmek istemekle, bugün ABD’ye yanaşmak arasında ne fark vardır?..
"Rövanş (Fr. Revanche) = Sporda veya oyunda yenilmiş olanın aynı rakiple oynadığı ikinci oyun" demekse;
"Kazananların torunları ile kaybedenlerin torunları bugün yine karşı karşıya" desek, çok mu abartmış oluruz?..
Türk Milletinin İstiklali, özgürlüğü ve bağımsızlığı için yedi düvele meydan okuyan Atatürk zırdeli ise, şimdi zırdeli olmanın tam zamanı değil midir?!..
Ve,
Son olarak…
H. M. Özgür’ün dediği gibi;
“Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi duvar süsü değil, erken uyarı sistemidir!”
GavurEGE – 20.07.2012
http://www.gavurege.com/webroot/home.php?op=ege&action=outview&article_id=6888



STAR WARS ve/veya NEO MİLLİ MÜCADELE?!
http://www.zaman.com.tr/gundem_istanbul-izmir-ucagi-alevler-icinde-piste-indi_2045149.html
http://www.zaman.com.tr/gundem_oramiralin-evine-gizli-kamera-yerlestirmisler_2045092.html
http://gundem.milliyet.com.tr/deniz-kuvvetleri-/gundem/gundemyazardetay/25.01.2013/1660071/default.htm
http://www.takvim.com.tr/Yazarlar/ergundiler/2013/01/25/denizde-firtina
http://www.haberturk.com/gundem/haber/814339-istifanin-asil-nedeni
http://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli/814341-rektor-tolga-keske-o-raporu-bize-de-yollasalardi
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22437970.asp
http://www.zaman.com.tr/politika_chpde-ulusalcilik-depremi_2045128.html
http://www.zaman.com.tr/casusluk-cetesi-ve-televole-gazetecilik_2045063.html
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2013/01/25/erdogana-10-yilda-100-suikast-girisimi
http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2013/01/25/zengini-rahatlatti
http://www.takvim.com.tr/Guncel/2013/01/25/mit-fransiz-kalmadi
http://www.takvim.com.tr/Yazarlar/rasim.ozan/2013/01/25/3-saat-suren-tarih-katliami
http://haber.stargazete.com/politika/flas-kabinede-4-bakan-degisti/haber-722216
http://haber.gazetevatan.com/ic-kabine-goreve/508829/1/SurManset
http://haber.gazetevatan.com/Haber/508782/1/Gundem
http://ekonomi.milliyet.com.tr/abd-li-apple-1-gunde-50-milyar-dolar-eridi/ekonomi/ekonomidetay/25.01.2013/1660085/default.htm
http://dunya.milliyet.com.tr/iflasin-esigindeki-rumlar-dogalgaza-sarildi/dunya/dunyadetay/25.01.2013/1660171/default.htm
http://ekonomi.milliyet.com.tr/commerzbank-6-bin-calisana-kapiyi-gosterdi/ekonomi/ekonomidetay/24.01.2013/1659897/default.htm
http://www.odatv.com/n.php?n=rok-ile-adnan-oktar-birbirine-girdi-2501131200
http://www.gazeteport.com.tr/haber/126038/vatansizdi-bakan-oldu
http://haber.gazetevatan.com/cok-sayida-unlu-gozaltinda/508888/1/G%C3%BCndem
http://haber.gazetevatan.com/esad-yine-meydan-okudu/508919/30/D%C3%BCnya
http://www.medyaradar.com/haber/gundem-92608/taraftan-transfer-bombasi-unlu-yazar-orhan-pamuk-tarafta-medyaradar--ozel.html
http://siyaset.milliyet.com.tr/pervin-buldan-dan-sok-sozler-/siyaset/siyasetdetay/25.01.2013/1660296/default.htm
http://www.gazetevatanemek.com/index.php/yazarlar/sabahattin-onkibar/item/7124-deniz-kuvvetleri-komutani-o-koltukta-oturabilir-mi.html
http://www.filmifullizle.com/ayi-ted-2012-turkce-dublaj-izle.html?postTabs=5
http://www.hurriyet.com.tr/planet/22445701.asp
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22445923.asp
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22444656.asp
http://www.odatv.com/n.php?n=mit-gazetecileri-nasil-atlatti--2501131200
http://ottomanm2d.blogspot.com/2012_12_01_archive.html



F’rezidans ve/veya F’çilehane?!

107 dönümlük bahçedeki 11 villanın fotoğrafı nerede?
Vay anasını Hocaefendi Pensilvanya’da küçücük bir odada kalıyormuş!
Üstelik yer yatağında uyuyormuş!
Zannederseniz ki Hocaefendi, İmam-ı Azam misali zindanda çile dolduruyor!
Utanmasalar propaganda adına servis ettikleri fotoğrafın altına onu yazacaklar!
Yahu küçücük oda dediğiniz o yer, devasa bir malikane ve 107 dönüm bahçesi var.
Dahası, kapısını CIA ajanlarının beklediği o müthiş bahçe içinde 11 adet süper lüks villa var. O bahçe ve villaların fotoğraflarını niye yayımlamıyorsunuz da, resim çekmek için bir odaya serilen yer döşeğini istismar ediyorsunuz!
Güya, fakir ve garip imajını verecekler ama dünya biliyor ki F Tipi Cemaat bugün 30 milyar doları kontrol ediyor!
Yahu siz bu milleti kör ve sersem mi zannediyorsunuz!



Ve…
Son olarak…
Demem o ki:
Türkiye-Suriye sınırı 911 km.
Irak 384.
İran 560.
Ermenistan sınırı 328 km.
Demem şu ki:
Çankaya, İmralı sınırı kaç kilometre?!
Sözün özü:
Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de şöyle yazar:
'Gevşemeyin, endişe etmeyin, inancınız sağlamsa, mutlaka başarırsınız!'
Allah daima haklının yanındadır!
Adaletin bir ayağı topaldır.
Geç gelir!
Ama bilin ki, öyle ya da böyle gelir!

Netice:
“Herkes biliyor, geminin su aldığını, herkes biliyor, kaptanın yalan söylediğini…”
LeonardCohen

“Ses çıkarmayan ve gürültü yapmayanlar tehlikelidir.”
Fransız atasözü

“Onlar, dizlerinin üzerine çökmüş olduğunuz için size büyük görünüyorlar; ayağa kalkın!”
“Fransız Devrimi”nin ünlü sloganı.

RAP… LARP… RAP…
http://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/lisan-munasiple-ultra-laik-kalksma.html
Nokta.


Hayrullah Mahmud ÖZGÜR, 26 Ocak 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Lisan-ı münasiple "Ultra 'Laik' kalkışma" ve/veya Küresel aksta "27 Nisan realitesi"ni kucaklamak?! / Hayrullah Mahmud ÖZ

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Oca 26, 2013 17:38

Lisan-ı münasiple (III) “Beyaz İntikam” ve/veya RTE’nin ağzından çıkan ilk bakla?!

“Kendi omuzuna tırman. Başka nasıl yükselebilirsin ki?!”
Nietzche



2013 Şita?!
Saddam’laştırılan Erdoğan sorunsalı!?
Adım adım Ayandon?!

Bu bağlamda, Erdoğan’dan yeni yıl’a dair ağızdan çıkan ilk bakla?!



star’ın haber kanalı 24’te, Erdoğan’ın ağzından çıkan baklalardan birkaçı:
“İçeride 400'e yakın emekli muvazzaf subay var, bunları ağırlıklı kısmı tutuklu ve bu arada da yine mağdur veya şüpheli şeklinde çağrılanlar oluyor. Bir de bir ajan meselesi çıktı. Bana göre bunların örgüt kurmaktan, örgüt elemanı olmaktan içeride olması çok ağır… Şimdi, delilleri kesinse ver hükmünü bitir, ama yoksa yüzlerce subayı, hele hele genelkurmay başkanını kalkar da bu şekilde değerlendirirsen, bu yanlıştır.”

“Bu ordu içinde moral bozukluğuna neden oluyor. Bu yenilir yutulur bir şey değil. İster istemez altta şüpheli sıfatıyla 232 kişi bu şekilde çağrılınca üstte de kuvvet komutanlarımız ‘biz mücadele verirken ben bu 232 kişiyi nasıl göndereceğim’ diyor.”

“Cezaevinde mama ile beslenenler var. Hastanede bu kişiler ikinci bir cefa çekiyor.
Ben bu ifadeleri kullanırken yargıyı yargılama amacı içinde değilim. Ama doğru adımlar atmak lazım. Bunların içinde karacısı var denizcisi var. Terörle mücadele etmek için onlara ihtiyacımız var, ama oralara gönderilecek subayımız kalmadı.”



Bu kapsamda birkaç satır daha…
Vaktiyle halk tarafından çok sevilen, insanlara yardım etmeyi seven Derviş Ali diye bir zât yaşarmış. Bu zât iyi olmasına iyiymiş, lâkin ağzı fena halde bozukmuş. Her şeye sinirlenir, küfretmeden duramazmış. Şeyh Efendi, Ali’nin bu durumuna üzülür, küfretmekten vazgeçmesi için bir çare bulabilmeye uğraşır dururmuş.
Günlerden bir gün Şeyh Efendinin aklına onu bu durumundan kurtarabilecek bir çözüm yolu gelmiş. Almış Ali’yi karşısına ve şöyle demiş:
“Bak Ali! Şimdi bu baklayı al ve dilinin altına güzelce yerleştir. O senin dilinin altında olduğu sürece senin küfür etmeni engelleyecek. Böylece zamanla sen de bir gün bu kötü huyunu unutup gideceksin.”
Şeyhinin dediklerini aynen yapan Ali, o günden sonra gerçekten küfür edemez olmuş. Sinirlendiğinde dilinin ucuna kadar gelen bir kötü söz, sanki baklaya takılıyormuş gibi bir türlü ağzından çıkamıyormuş. Sözü eveleyip geveliyormuş, kötü bir şeycik söyleyemiyormuş. Baklanın işe yaradığını anlayınca çok sevinmiş.
Yağmurun, sanki gökyüzü delinmiş gibi bardaktan boşanırcasına yağdığı bir Cuma gününde Derviş Ali, Şeyh Efendinin evine gitmiş. Birlikte büyük bir evliyanın türbesini ziyaret etmek için yola koyulmuşlar. Önünden geçtikleri bir evin önce kafesi, sonra da penceresi açılmış. İçerden küçük bir kız çocuğu uzanarak onlara seslenmiş:
“Amcalarım, ne olur biraz durun!” dedikten sonra hemen içeriye gitmiş.
Şeyh Efendi ile Ali, oldukları yerde durup beklemeye başlamışlar. Yağmur yağmaya devam etmekte olduğundan ikisi de sucuk gibi ıslanmışlar. Yavaş yavaş sinirlenmeye başlayan Ali, başlamış ağzındaki baklayla oynamaya. Sabrı taşmakta olan Şeyh Efendi pencereye doğru seslenmiş:
“Kızım ne istiyorsun bizden? Söylesene istediğini. Mühim işlerimiz var, gitmemiz lazım.”
Tam bu esnada pencere yeniden açılmış, aynı kız başlamış yalvararak konuşmaya:
“Allah’ınızı severseniz birazcık daha bekleyin,” demiş sonra tekrar içeriye girmiş.
Ne için bekletildiklerini bir türlü anlayamayan Şeyh Efendi ile Ali çaresiz bir süre daha beklemişler. Artık ikisi de sabırsızlanmaya başlamışlar. İyice ıslandıkları için artık yağmura aldırmıyor, sadece küçük kızın söyleyeceklerini merak ediyorlarmış. Bu duruma daha fazla dayanamayan Ali gitmek için hareketlendiği sırada küçük kız tekrar pencereyi açmış ve onlara seslenmiş:
“Şimdi gidebilirsiniz. Hadi güle güle!”
Kızın bu sözleri karşısında ikisi de şaşkına dönmüş. Sinirinden kıpkırmızı kesilen Ali bir şeyler söylemeye çalışmış; fakat sözcükleri gevelediği için söylediklerinden hiçbir şey anlaşılmıyormuş. Onun söylediklerini tahmin edebilen Şeyh Efendi, Ali’ye dönerek şöyle demiş:
“Sakin ol Ali. Bu mübarek günde ağzını bozma. Kızcağızın belki de bizi bekletmek için geçerli bir nedeni vardır. Soralım bakalım bir kendisine.”
Şeyh kıza dönerek sormuş:
“Çocuğum, neden bizi yolumuzdan alıkoydun bu yağmurun altında?”
Küçük Kız, “Şeyh Efendi amcacığım, annem tavuğumuzu kuluçkaya yatırmak üzereyken sizin geçtiğinizi görünce bana seslendi: ‘Eğer yumurtaları tavuğun altına yerleştirmeden bir kavukluya bakarsan, civcivler tepeli olurmuş. Şu geçenleri durdur da iyice bir bakayım,’ dedi. Sonra kafesin arkasına geçip sizi seyretti.”
Şeyh Efendi ve Ali, bu densizliğe adamakıllı sinirlenmişler. Kızgınlığından burnundan soluyan Ali, küfretmek için yeltendiği sırada ağzındaki bakla ona engel olduğundan bir şey söylememiş. Onun çabaladığını gören Şeyh Efendi daha fazla dayanamamış.
“Evladım Ali, şimdi çıkar ağzından baklayı,” demiş.
Sözün özü:
Erdoğan’ın ağzından ilk bakla çıktı!
Silivri kurmacası için final zamanı!?
Küresel aksta yaşanan derin “U” dönüşü bağlamında, balıklar ve karıncalar için yer değiştirme vakit’i?!


….

Ve…
Son olarak…
STAR WARS ve/veya NEO MİLLİ MÜCADELE?!
http://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/lisan-munasiple-ii-veveya-ingiliz-piiici.html
http://www.odatv.com/n.php?n=erdogandan-bomba-aciklamalar-2501131200
http://www.guncelmeydan.com/pano/rte-ye-yilbasi-hediye-sepeti-ve-veya-bugun-aslinda-dundu-hayrullah-mahmud-ozgur-t33525.html
http://www.abhaber.com/manset-haber/manset-haber/cumhurbaskani-gul-ab-ye-tam-uyelik-icin-gorusmelerimiz-butun-alanlarda-surmekte-her-kapiyi-zorluyoruz-047334
http://www.haberturk.com/dunya/haber/814564-bizi-sangay-beslisine-alin-abyi-unutalim
http://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/beklenmeyeni-bekleyin.html
http://www.unutulmayanfilmler.com/9380-beyaz-intikam-filmi-izle.html
http://www.gazeteport.com.tr/haber/126146/sinek-karizmasini-cizdi
Sözün özü:
Her şey ortada!
Cevdet Sunay’ın görev süresini uzatımı tartışmaları esnasında İnönü’ye sorarlar:
“Paşam bundan sonra ne yapar?”
İnönü’den cevap:
“Bugüne kadar ne yaptıysa onu yapar!”
Gül’ün görev süresi oldu, geçti, şimdi koltukta kokuşma, çürüme sürecini yaşıyor!
Netice:
Bumerang zamanlar?!
Karanlık bir dönem’in sonu!
RAP… LARP… RAP…

Nokta.


Hayrullah Mahmud ÖZGÜR, 26 Ocak 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Lisan-ı münasiple "Ultra 'Laik' kalkışma" ve/veya Küresel aksta "27 Nisan realitesi"ni kucaklamak?! / Hayrullah Mahmud ÖZ

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Oca 26, 2013 21:32

Lisan-ı münasiple (IV) Gülen için Türkiye'ye dönme zaman'ı?!

İngilizler, (AKP üzerinden) Fransızlarla dalga geçiyor ve/veya AKP’ye “Fransız Öpücüğü”?!

“Aptal bir adamı kültürlü olarak görmeyin ama yetenekli bir adamı akıllı olarak düşünebilirsiniz; aptal bir çekingene gerçek bir derviş gibi hürmet etmeyin. Aptallarla birlikte olmayın, özellikle de kendini akıllı sananlarla. Ve kendi cehaletinizden memnun olmayın. İlişkilerinizin yalnızca iyi üne sahip insanlarla olmasına dikkat edin; çünkü insan ancak böyle bağlantılarla iyi üne kavuşur. Susam yağının güller ve menekşelerle nasıl karıştığını ve bir süre güller ve menekşelerle birlikte olduktan sonra nasıl susam yağı olmayı bırakıp gül yağı veya menekşe yağı olduğunu görmüyor musunuz?”
Prensler İçin Ayna, Kai Ka'us İbn İskender, XI. Yüzyıl



Şam üzerinden ‘Acem HAARP’i?!
Ex Barzanistan?!
Kaya bazlı tasfiye savaşları?!

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22450781.asp
Demem o ki:
RTE’den ilk bakla: “Oralara gönderecek komutan kalmadı!”
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22450781.asp
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22451068.asp
Demem şu ki:
Çelik’ten Gülen’e “dönme zaman’ın geldi” çağrısı!
http://www.turktime.com/haber/Iran-dan-Cok-Sert-Uyari-/208890
Sözün özü:
İran, AKP’ye karşı Suriye’yi arkaladı ve/veya resmen AKP & İran HAARP’i başladı!
http://www.turktime.com/haber/Iran-dan-Cok-Sert-Uyari-/208890
Netice:
Arap Baharı’nın Mursi’si alev alev ve/veya AKP alev alev!
http://www.turktime.com/haber/Misir-Yine-Alev-Aldi/208879
Nokta.



İngilizler, (Gül, Davutoğlu, Arınç üzerinden) Fransızlarla dalga geçiyor?!

İngiltere’de gizliliği kaldırılan Ulusal Arşiv belgelerine göre Fransa, İngiltere’ye 1956 yılında ’birleşme’ teklif etti. 10 Eylül 1956 tarihli belgeye göre, bir İngiltere hayranı olan dönemin Fransa Başbakanı Guy Mollet, Fransa hayranı olan İngiltere Başbakanı Anthony Eden’la Londra’da bir görüşme yaptı. İngiliz mevkidaşına, iki ülkenin tek çatı altında birleşerek Avrupa’nın en güçlü ulusunu oluşturmasını öneren Mollet, “Almanya, İtalya ve Belçika da birleşmeyi düşünüyor. Bu şekilde onları geride bırakmış oluruz... Fransa, Milletler Topluluğu’na girmeye ve Kraliçe 2’nci Elizabeth’in hükümranlığını kabul etmeye hazırdır” mesajını yolladı. Dönemin İngiltere Başbakanı Eden ise, “Bu öneriyi tartışılır hale getirmek için önce kamuoyunu hazırlamamız gerekiyor” yanıtını verdi. Öneri Mollet’in iktidardan ayrılmasıyla rafa kaldırıldı. Belgelerin önceki gün açığa çıkması üzerine Fransız tarihçiler şoke olurken, İngiliz basını olaya daha “farklı” açıdan yaklaştı. Fransızlarla alay eden İngiliz basını, “Fransa ile birleşseydik halimiz ne olurdu?” diye sorarak, birbirinden ilginç şu tahminlerde bulundu:
Fransızlar’a dilimlenmiş ekmek yemeyi öğretmek için yıllarca uğraşırdık.
Fransızlar yemeklerinin garip olduğunu kabul eder ve bizim gibi ılık bira eşliğinde balık ve kızarmış patates yemeye başlardı.
Arsenal, “yabancı futbolcularla dolu” bir kulüp olmaktan çıkardı.
Beatles’ın, gruba bir akordiyoncu ve vokallere de Johnny Hallyday’i (ünlü Fransız şarkıcı ve aktör) katmadan hiçbir başarı şansı olmazdı.
Gerard Depardieu ve Catherine Deneuve gibi Fransız yıldızların rol aldığı filmleri belki anlardık.
Otomotiv sektörümüz çuvallamaya devam ederdi.
Manş Tüneli belki 20 yıl daha erken açılırdı.
Şampanyanın fiyatı ucuzlardı.
(Vatan / 17 Ocak 2007)
http://blog.radikal.com.tr/Sayfa/paris-cinayeti-orgut-ici-hesaplasma-mi-11762
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22448078.asp



Laiklik?!

Atatürk halifeliği kaldırdı, İslamiyeti değil.
Cumhuriyet 29 Ekim 1923'de İlan edilmiştir.
Halifelik 3 Mart 1924'de kaldırılmıştır.
Kanun No : 431 (13 maddeden oluşan bu kanunun ilk maddesini lütfen dikkatli okuyunuz)
Madde1- Halifenin görevine son verilmiştir. Halifelik Hükümet ve Cumhuriyetin anlam ve kavramı içinde esasen mevcut olduğundan, Hilafet Makamı kaldırılmıştır.
Dolayısıyla sizin o altını kalın kalın çizerek sarfettiğiniz, “Laik Türkiye Cumhuriyeti, İslamiyet'in başı olan Halifeliği kaldırarak kurulmuş bir devlettir” ifadesi külliyen yanlıştır.
Türkiye Cumhuriyeti, 7 düvele karşı savaş verilerek, üç kıtaya yayılmış Türk topraklarından kurtarılabilen kadarı üzerinde kurulmuş bir Türk ‘Cumhuriyet’idir.
Nokta.



Mütareke dönemi?!

Falih Rıfkı Atay, Cumhuriyet’in kuruluşunun 39’uncu yıldönümü dolayısı ile kaleme aldığı “Bir gece karanlığında idi” başlıklı yazısında, ‘mütareke dönemini’ bakın nasıl tarif ediyordu:
“39 yıl önce, Ankara, henüz yarısı yanmış bir Anadolu kasabası idi.
Anadolu baştan başa Selçuklulardan beri bakımsız kalmış bir ‘kimsesizler yurdu’ idi.
Bütün iyi ‘toprakları’, bütün ‘çarşıları’, ‘ticareti’ ve ‘ziraati’ Türk olmayanların elinde olduğu, onlar da ‘memleketten gittiği’ için hayat durmuştu.
‘İstanbul’ sınırları dışında ‘bir tek fabrika bacası’ tütmüyordu. devletin bütün bütçesi ‘bir küçük İngiliz şirketinin’ sermayesi kadar bir şeydi.
Cephelerde ve Yemen çöllerinde milyonlarca delikanlımızı kaybetmiştik.
‘Demiryolları’ bizim değildi.
‘Kömür’, ‘şehir ışıkları’ ve ‘suları’, ‘rıhtımlar’, ‘limanlar’ bizim değildi.
- ‘Bu memleketin size ait olduğunu söylüyorsunuz. Neniz var bu topraklarda?’ deseler, öz canımızı ve camilerimizi gösterebilirdik.
Değil ‘bankamız’, bankalarda çalışan ‘Türk memuru’ yoktu.
İtalyan, Balkan, 1. Dünya Harbi ve Kurtuluş Savaşı sırasında ‘iç ve dış tahrikler’ ile irili ufaklı 60 kadar isyan olmuştu.
Padişah, halife, vezirler ve paşalar millete ihanet etmişlerdi.
Nice ‘edebiyatçılar’, ‘şairler’ halka sövmüşlerdi.”
(Falih Rıfkı Atay, Kemalizm Dergisi, Ekim 1962 sayı üç, sayfa 5)
Sözün özü:
AKP iktidarı ‘mütareke yılları’ndan farksız!
Atatürk Türkiyesi’nin demirbaşları yok pahasına işgal güçlerine (BOP) peşkeş çekildi, çekilmeye devam ediyor.
Nokta.



STAR WARS ve/veya NEO MİLLİ MÜCADELE?!
http://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/lisan-munasiple-iii-beyaz-intikam.html
http://haber.stargazete.com/politika/basbakan-erdogandan-kabine-degisikligi-aciklamasi-makamlar-gecicidir/haber-722485
http://www.turktime.com/haber/Huseyin-Celik-ten-Don-Cagrisi-/208881
http://www.zaman.com.tr/gundem_balyoz-hakimleri-baska-mahkemelere-atandi_2045470.html
http://www.zaman.com.tr/politika_chpde-durmak-kendime-saygisizlik-olur_2045491.html
http://www.zaman.com.tr/gundem_pasalarin-saglik-bilgileri-de-casusluk-cetesinde_2045469.html
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2013/01/26/issiz-adam-ve-emire-narkotik-baskini
http://www.sabah.com.tr/fotohaber/gundem/adi_uyusturuya_karisan_unluler?tc=56&albumId=14695&page=32
http://www.takvim.com.tr/Dunya/2013/01/26/dunya-donakaldi
http://ekonomi.milliyet.com.tr/ali-koc-a-surpriz-gorev/ekonomi/ekonomidetay/27.01.2013/1660244/default.htm
http://www.denizfeneri.org.tr/icerik.aspx?KOD=suriye-icin-bir-ekmek
http://www.turktime.com/haber/Savci-Sayan-dan-Bomba-Iddia-/208893
http://ekonomi.haberturk.com/para/haber/814728-viz-gelir-tiris-gider
http://www.haberturk.com/yazarlar/serdar-turgut-2025/814666-abd-ile-uzayda-savasa-ilk-adim-gokturk-2
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22450555.asp
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22450091.asp
http://www.odatv.com/n.php?n=balyozdan-kckya-atama-2601131200



Ak Hayat’ın sonu?!

Eflatun’a iki soru sormuşlar;
‘İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışı nedir?’ Eflatun;
‘Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler.
Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler.
Yarınlarından endişe ederken bugünü unuturlar. Sonuçta, ne bugünü ne de yarını yaşarlar.
Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.’
‘Peki sen ne öneriyorsun?’ demişler.
Bilge yine sıralamış;
‘Kimseye kendinizi ‘sevdirmeye’ kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi ‘sevilmeye’ bırakmaktır.
Önemli olan; hayatta, en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.’



Ve…
Son olarak…
Azrail, AKP’nin kapısını kaç defa çalar?!
“Hala tam olarak ne olduğunu anlamadık” diyenler için birkaç satır daha yazalım…
Olgunluk yaşına gelmiş bir adam, deniz kıyısında yürüyormuş.
Bir bakmış uzaktan Azrail geliyor.
İçini buz gibi bir ürperti sarmış.
Anlamış ki, canını alacak.
Kurtuluş çaresini çocuk taklidi yapmakta bulmuş.
Hemen yere çökmüş.
Kumdan tepecikler, evler yapmaya başlamış.
Azrail başına dikilip, omuzuna elini koyunca “gu...gu...gu... glu... glu.. glu...hi... hi...” gibi bebek sesleri çıkarmaya başlamış.
Azrail bunun üzerine onun elini tutmuş, ayağa kaldırmış...
Ve “hadi oyun bitti, şimdi attaya gidiyoruz, hadi attaya” demiş.
Bu anlamda bir başka Azrail fıkrası:
Azrail, bir gencin canını almaya yanına gitmiş.
Genç, “Henüz hayatımın başlarındayım, biraz yaşayayım, izin ver” demiş.
Azrail, gitmiş!
Aradan yıllar geçmiş, genç adam yaşlanmış, saçları dökülmüş, yüzü kırışmış, dişlerinin bir kısmı dökülmüş, beli bükülmüş, dizleri titremekteymiş ve Azrail gene gelmiş ve adam itiraz etmiş:
“Böyle habersiz gelinir mi? Hiç değilse önceden biraz işaretler verseydiniz?” diye karşı çıkmış.
Azrail ise “Buruşan yüzün, dökülen saçların, dişsiz hale gelen ağzın, bükülen belin, titreyen bacakların birer işaret değil de, neydi o halde?” diye sormuş.
Nokta.


Hayrullah Mahmud ÖZGÜR, 26 Ocak 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Lisan-ı münasiple "Ultra 'Laik' kalkışma" ve/veya Küresel aksta "27 Nisan realitesi"ni kucaklamak?! / Hayrullah Mahmud ÖZ

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Oca 27, 2013 15:26

Lisan-ı münasiple (V) AKP'ye Fransız öpücüğü?!

(ya da Kızıl Yıldız ve/veya Kızıl BOP?!)

“Her söylediğine evet diye baş sallayanları değil, sana yanlışlarını söyleyenleri dinle!”
Hazreti Ali “Devlet Adamlarına Öğütler”.



A… K… P…?!
Arap Kürt Partisi?!
AKP & Gülen iktidarında, en büyük yasaklar nedir?!

Elcevap: ?!
1 numaralı yasak: “Türk” olmak!
2 numaralı yasak: “Ata’Türk”çü olmak!
3 numaralı yasak: “Türk Milliyetçi”si olmak!
4 numaralı yasak: “Ulus devlet”ten yana olmak ve/veya “ulusalcı” olmak!
5 numaralı yasak: “Üniter devlet”i savunmak!
6 numaralı yasak: “Ulusal sermeye”yi savunmak!
7 numaralı yasak: “Kula kulluk” etmeyi reddetmek ve/veya BOP’çulara muhalif olmak!
8 numaralı yasak: Alevi’lik.
Vb.
Yassah’tır hemşerim!
Günah’tır hemşerim!
Terörist’likle eşdeğerdir hemşerim.
(…)
Peki, AKP & Gülen iktidarında serbest olan nedir?!
1 numaralı serbest: Kürt Milliyetçiliği yapmak!
2 numaralı serbest: Arap Milliyetçiliği yapmak!
3 numaralı serbest: Said’i Kürdi ve/veya Fetullah Gülen’e tapınmak, Nur’culuk yapmak!
4 numaralı serbest: Demokrasi ile aldatan BOP’çulara, Allah ile aldatan ‘Neo Sevr’cilere uşaklık yapmak!
5 numaralı serbest: Ulusal sermayeyi, yabancı sermayeye peşkeş çekmek!
6 numaralı serbest: Habur’da terörist kucaklamak, Oslo’da PKK ile pazarlık, İmralı’da Apo ile terör’le müzakere, büyük Barzani devletine uşaklık yapmak!
7 numaralı serbest: Yeni Anayasa üzerinden “ulus devlet”i ortadan kaldıran düzenlemeler yapmak!
8 numaralı serbest: Atatürkçü Komutanları “terörist” diye içeri tıkmak!
9 numaralı serbest: “PKK tanık TSK sanık!”, genelkurmay başkanı terör örgütü yöneticisi!
10 numaralı serbest: Sünni’lik! Hasan Sabbah’ın din’ayet anlayışı!
Vb.
Serbest’tir hemşerim!
Sevap’tır hemşerim!
Ak devlet katında makbuldür hemşerim.
(…)
Sözün özü:
AKP & Gülen iktidarında ayak’lar baş, baş’lar ayak kılınmak istendi.
Demem o ki:
Balık’lar ile Karınca’lar için yer değiştirme vakti!
Demem şu ki:
Med & Cezir!
Ezcümle:
LARP… RAP…
Nokta.



Yeni kampanya!?

“Kızılderililer Türk değil, Yahudiler Hazar Türk’ü kampanyası!”?

http://www.gazetevatanemek.com/index.php/analizler/item/7144-yahudilerin-ecdadi-aslinda-turkler-mi.html



AKP’ye “Fransız öpücüğü”?!

1. Ünlü Fransız öpücüğü sırasında yaklaşık 30 kas çok aktif olarak çalışır; bu kasların on ikisi dudakların hareketlerini kontrol eder ve on bir kas dilden sorumludur. "Fransız deneyimi" nabız atışını dakikada 70'ten 150'ye çıkarır.
2. Genç insanlar cinsel yaşamlarına başlamadan iki veya üç yıl önce öpüşmeye başlar. Erkeklerin yüzde ellisi ilk öpücük heyecanını 13 veya 14 yaşında deneyimler.
3. En uzun süren öpüşme 17 gün, 10 saat ve 30 dakikadır. Rekor Guiness Dünya Rekorlari Kitabı’nda bulunabilir, öpüşen çift ciddi bitkinlik ile hastaneye kaldırılmak zorunda kaldılar. Onlar iyileştiklerinde birbirlerini bir daha asla görmediler.
4. Dudaktan öpüşme erkekler arasında en popüler öpüşme şekli, erkeklerin yüzde 67'si bunu onaylıyor. Erkeklerin yüzde 56'sı yanaktan öpmeye karşı değil, yüzde 26'sı genital organların mahrem öpüşünü onaylıyor (kimseye söylemeyin). Ayak parmaklarını öpmekten haz almak en küçük grubu oluşturuyor, sadece erkeklerin yüzde biri bunu onaylıyor.
5. Kadınların yüzde on beşi, sadece erkek arkadaslarının kötü öpüşme yeteneği nedeni ile onlardan ayrılmaya hazır olduklarını söylüyor. Kadınlar, erkeklerin dili öpüşmede zayıf olduğunda bundan nefret ediyor.
6. Bir insanın ağzında yaşayan 278 türde mikrop vardır. Bu mikroplar zararsızdır: İki insan öpüştüğünde, binlerce mikrop bir ağızdan diğerine akar. Böyle durumlarda bu mikroplar kendini savunma için enzimler ve doğal antibiyotikler üretir. Sonuç olarak, iki öpüşen bireyin bedenleri tüm diğer patojenik bakterilere karsı direnç geliştirir.
7. Ruj satıcıları kasten gerçeği çarpıtır. Erkeklerin yüzde altmış üçü kadınları rujsuz olarak öpmeyi tercih ettiğini söyledi. Onlar bunun daha doğal olduğunu ve yüzlerinde iz bırakmadığını söylediler. Erkeklerin yüzde kırk dokuzu hafifçe ıslak ve yumuşak dudakları öpmekten hoşlandıklarını söyledi. Sadece yüzde 35'i Pamela Anderson, Monica Belucci, Julia Roberts ve Sharon Stone gibi dolgun, erotik dudaklara hayran olduklarını söyledi.
8. Ankete katilanlarin yüzde elli besi "Rüzgar Gibi Geçti"de Vivien Leigh ve Clark Gable'in öpüsmesinin en göze çarpan öpüşme olduğunu söyledi. Sharon Stone ve Michael Douglas'in "Temel Içgüdü"deki öpüşmesi ikinci sırayı aldı. Hugh Grant ve Andie McDowell "Dört Nikah ve Bir Cenaze"deki yağmur altındaki romantik öpüşmeleri ile üçüncü sırayı aldı.
9. Bilim adamlari insanların birbirlerini öpmeye Sürüngenler Çağında başladığını söylüyor. Ancak, gerçek sadece 16. yüzyılda bilindi. Daha önceki dökümantasyon ve literatür erkek ve kadın arasındaki öpüşmenin tanımını içermiyor. Diğer taraftan, Antik Çağ ve kadim Doğu karakterleri birbirlerini öpüşme ile selamlıyordu, iki erkek birbirini öpse bile bu tamamen normal karşılanıyordu.
10. Erkeklerin yüzde 44'ü ve kadınların yüzde 48'i öpüşmenin süper işlemindeki ısırıklara dayanamadıklarını söyledi. Kadınlar (yüzde 39) ıslak dudaklı erkekleri öpmeyi sevmiyor, erkeklerin sadece yüzde 23'ü ıslak öpüşmeye karşı olduklarını söyledi.
Sözün özü:
2013 Şita?!
AKP, sabahtan akşama öpülüyor, çalışan kasların haddi hesabı yok!
Kader Mart’ı kapsamında, AKP’nin yorgunluğu derin aşk yorgunluğu!

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22454824.asp
http://www.hurriyet.com.tr/planet/22454837.asp
Öpen öpene!
Nokta.




Gül’e soru; “Devler sırrı” nedir?!

Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, uzun yıllar Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü yaptı.
Halaçoğlu, hangi tür belgelerin açıklanamaz nitelikte olduğunu şöyle sıralıyor:
“Üç tür belge açıklanmaz:
1 - İki devlet arasında çatışma çıkaracak belgeler. Örneğin biz Osmanlı arşivine sahibiz. Binden fazla, devleti ilgilendiren belgeler var. Nitekim Libya ile Tunus bir anlaşmazlıkları için bize başvurdular, belge istediler. Ben vermedim. Versem belki iki devlet arasında savaş çıkar, çatışma doğar. Bu nitelikte belge verilmez.
2 - Devletin hâlâ canlılığı süren sırlarına ilişkin belge verilmez.
3 - Kişisel bilgilere ilişkin belge verilmez.
Devlet arşivinin kuralları bunlardır.”
Sözün özü:
TSK’yı hedef alan “casusluk komplosu” kapsamında, “ak casus”lar hesap vermeye hazır olsun!
Hangi belge, bilgilerin verilemeyeceği ortada!
Velev ki, “Kızıp BOP” kapsamında verdiler!
O “zaman” cezası da ortada!
Nokta.




STAR WARS ve/veya NEO MİLLİ MÜCADELE?!
http://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/lisan-munasiple-iv-gulen-icin-turkiyeye.html
http://www.haberturk.com/dunya/haber/814824-ortak-islam-ordusu-mumkun-mu
http://ultra-turkler.blogspot.com/2013/01/lisan-munasiple-iv-gulen-icin-turkiyeye.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/bu-rezilligin-uzerinde-hic-kimse-hicbir-kurum-oturamaz-zahide-ucar-t33728.html
http://www.odatv.com/n.php?n=iste-yeni-istifaya-hazirlanan-iki-amiralin-isimleri--2601131200
http://www.medyaradar.com/haber/gundem-92644/semercioglu-hurriyetin-yayin-ilkesini-yine-cignedi-bu-kez-bedava-maldivleri-yazdi.html
http://www.thelira.com/haber/113241/milyarder-yatirimcidan-itiraf
http://www.gazeteport.com.tr/haber/126258/hizbullah-parti-kuruyor
http://haber.gazetevatan.com/tskda-cok-yanlis-yapanlar-oldu/509243/1/G%C3%BCndem
http://haber.gazetevatan.com/salih-firat-paylasilamiyor/509268/1/Manset
http://haber.gazetevatan.com/erdogandan-chpli-gulere-sert-tepki/509181/9/Manset
http://haber.gazetevatan.com/Haber/509090/1/Gundem
http://dunya.milliyet.com.tr/-turkiye-de-militan-yetistiriliyor-/dunya/dunyadetay/26.01.2013/1660680/default.htm
http://gundem.milliyet.com.tr/her-rutbeden-tutuklu-var/gundem/gundemdetay/27.01.2013/1660794/default.htm?ShowPageSkin=1
http://www.zaman.com.tr/gundem_turk-dunyasi-ortak-askeri-birlik-kuruyor_2045866.html
http://aliserdarbolat.blogspot.com/2013/01/tayyip-erdogann-tsk-icindeki-gizli.html
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/hanioglu/2013/01/27/ulusalcilik-milliyetciligin-turkcesi-midir
http://haber.stargazete.com/yazar/gorunen-ve-gercek/yazi-722785
http://haber.stargazete.com/yazar/iki-arada-bir-derede/yazi-722780
http://www.birgun.net/politics_index.php?news_code=1359279840&year=2013&month=01&day=27
http://haber.gazetevatan.com/kayda-almak-suc-ama/509283/1/SurManset
http://haber.gazetevatan.com/tutuklu-askerlerin-tam-listesi/509355/1/Manset
http://haber.gazetevatan.com/zirve-davasindaki-sok-ses-kaydi/509306/1/G%C3%BCndem
http://siyaset.milliyet.com.tr/ozel-pasa-da-ikna-edemedi/siyaset/siyasetyazardetay/27.01.2013/1660792/default.htm
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22455812.asp
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22454264.asp
http://www.hurriyet.com.tr/gundem/22448077.asp
http://www.hurriyet.com.tr/planet/22456220.asp
http://www.gazeteport.com.tr/haber/126275/polisin-itirafi-tespit-ettik-ama-almadik_
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22456250.asp
http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22454427.asp
http://www.hurriyet.com.tr/planet/22456456.asp
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22454181.asp
(…)
Sözün özü:
Kızıl Yıldız ve/veya Kızıl BOP?!
http://ultra-turkler.blogspot.com/2012/06/kyam-veveya-kzl-bop-procesi.html
http://www.hurriyet.com.tr/planet/22454821.asp
http://www.hurriyet.com.tr/planet/22455835.asp
http://www.guncelmeydan.com/pano/ayniyle-vaki-hayrullah-mahmud-ozgur-t32493.html



Ve…
Son olarak…
Topaç?!
“Fırıldak Ailesi”?!

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22454339.asp
http://www.turktime.com/haber/Melih-Gokcek-ten-Yesil-Isik-/209033
Sözün özü:
“Demir Leydi” Margaret Thatcher 15 yıl Başbakanlık yaptı.
Sonra anılarını yazdı.
Anılarının 394’ncü sayfasında diyor ki:
“Kişilere hakaret etmek, politika yapmanın yerini tutamaz. Panik belirtisidir.”
Netice:
“Kimse sana, senden iyi öğüt veremez.”
Cicero
Nokta.


Hayrullah Mahmud ÖZGÜR, 27 Ocak 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x